Adana Gülek boğazı kanka ama araç olması lazım otobanda orada inersen 8 saat sonra ancak varabilirsin yürüyerek, köy yollarından yani eski yoldan gitmen gerek onun içinde otostop neredeyse mümkün değil araç lazım yani
Yinede gideceğim dersen Tekir gişelerde in tavsiye edeceğim yerden otostop bir nebze kolay eski yola geç otobandan çıkıp gülek yönüne doğru otostop çek kandilsırtı geçidini geçtikten sonra gülek kalesine doğru yürü aynı manzara ve tarihi yerler var buarada gitmekte ciddiysen 16 mayısta beraber gidebiliriz
Abi Adana tarafından gelenler için Çamalan gişelerde gülek merkez 12 km eski yoldan, niğde aksaray yönünden gelenler için Tekir gişelerden 14 km Gülek merkez, sonra oradan kaleye çıkmanız gerekiyor işte ben merkeze gittim ama kaleye çıkmadım o yüzden istiyorum
GÜLEK EFSANESİ Çok eskiden Çukurova’da iyi kalpli bir padişah yaşarmış. Her insanın bir derdi olduğu gibi padişahında bir derdi varmış. Padişahın kız çocuğu yokmuş. Her gün Allah’a bir kız çocuğu vermesi için dua edermiş. Dileği kabul edilen padişahın vakti saati gelince nur topu gibi bir kız dünyaya gelmiş. Bu sevinçli haber hemen padişaha müjdelenmiş. Padişah müjdecilere hediyeler dağıtarak Ulu Tanrı’ya şükretmiş. Vezirini yanına çağırtarak demiş ki:- Değerli vezirim. Şu ihtiyar yaşımda Yüce Tanrı’nın emriyle bir kızım oldu. Şu anda, dünyada benden mutlu insan yoktur. Ülkemde 40 gün 40 gece davul çalınacak. Sarayımın kapısı herkese açık olacak. Herkes eğlenecek. Vezir sarayda gerekli hazırlıkları yapmış. Pdişahın bir kızı olduğunu duyan halk çok sevinerek kırk gün kırk gece eğlenmiş. Koyunlar, develer kurban edilmiş. Başta padişah olmak üzere bütün ülke bu mesut olayı kutlamış. Günler haftaları, aylar yılları kovalamış. Prenses büyümüş. Büyüdükçe güzelleşen prensesi ülkenin halkı da çok seviyormuş. Çünkü prenses güzel olduğu kadar alçak gönüllü ve iyi kalpliymiş. Fakirlere, hastalara yardım edermiş. Bunun için halk sevgili prensesin her dileğini yerine getiriyormuş. Günün birinde Çukurova’ya bir bilici gelmiş. Halk akın akın biliciye gidiyormuş. Bilicinin ününü duyan padişah onu sarayına çağırtarak biricik kızının geleceğini öğrenmek için geleceğine bakmasını söylemiş. Bilici gördüklerinden dehşetle irkilerek geri geri çekilmiş. Padişah bilicinin hareketlerinden şüphelenmiş ve endişeye kapılıp gördüklerini kendisine söylemesini emretmiş. Falcı padişaha dönerek:- Padişahım, kızınız günün birinde bir ejderhe yılan tarafından öldürülecek. Bu alın yazısını hiç bir şey bozamayacak. Hatta siz bile bu kötü kaderin önüne geçemeyeceksiniz…,demiş. Padişah biliciden duyduğu bu sözler karşısında çılgına dönmüş. Kızını ejderhadan korumak için her çareye baş vurmuş. Kızına bir şey anlatmayan baba, üzüntüsünden için için erimiş. Nihayet padişah Toros dağlarının geçit verdiği Gülek Boğazının hemen yanında yükselen tepeye sağlam bir saray yaptırmış. Bu sarat o şekilde yapılmış ki; değil yılan, bir karınca dahi içeri girecek yer bulamazmış. Padişah kızını bu sarayda bir müddet kilit altında yaşatmış. Güzel prenses esir gibi yaşamanın sonucu olarak, gün geçtikçe sararıp solmuş. Prenses burcu burcu kekik kokan, sümbüllerin, papatyaların öbek öbek süslediği dağlarda dolaşmayı çok arzu ediyormuş. Babasına bir gün demiş ki:-Babacığım, izin verirsen biraz kırlarda dolaşmak istiyorum. Babası çok sevdiği biricik kızının isteğini kıramamış. Şu zamana kadar hiç bir tehlikenin olmadığını düşünen padişah kızına dönerek:- Sevgili kızım. Senin kırlarda dolaşmanı, gülüp oynamanı ben de isterim. Saraydan çıkarken yanına muhafız almayı unutma. Bu sözümü yerine getirirsen arada bir kırlarda dolaşabilirsin. Prenses:-Peki babacığım, diyerek, sevinerek kırlarda dolaşmaya gitmiş. Bir gün yine dağda gezmeyi istemiş. Gizlice saraydan kaçmış. Soğuk pınarlardan ceylanlarla birlikte su içmiş. Kartalların yaşadığı ve geyik sürülerinin gezdiği ıssız kayalıklarda bir müddet dolaşmış. Kır çiçeklerinden bir kucak toplayarak başına çelenk örmüş. Söylediği şarkıları esen dağ yeli çok uzaklara götürmüş. Yalnız çiçekten çiçeğe konan arıların vızıltıları ile ağustos böceklerinin geveze sesinden başka bir ses duyulmuyormuş. Prensesin hayatından memnun olarak etrafını seyrettiği anda bir ejderha yardan yukarı tırmanıyormuş. Prensesin ejderhadan haberi yokmuş. Arkasında hafif bir hışırtı işiten prenses başını geriye doğru çevirince korkudan sapsarı kesilmiş titremeye başlamış. Çünkü anlatılamayacak büyüklükte bie ejderha kendine doğru hızla kıvrılarak geliyormuş. Prenses hemen geriye dönerek kaçmaya başlamış. Fakat ejderha o kadar hızlı geliyormuş ki prenses çok uzağa kaçamamış. Kızın koşarken dikenler narin ayaklarını kanatıyor, taşlar yuvarlanıyormuş. Yılandan kurtulamayacığını anlayan zavallı kızın gözlerinden yaşlar boşanmış.. Ellerini göğe kaldırmış:- Ulu Tanrım, beni böyle bie ejderhaya yem etme. Beni şu anda taş kes, diye feryat ederek Allah’a yalvarmış. Babasının sözünü dinlemeyip, yanına muhafız almadığına pişman olmuş. Dileği o anda Allah tarafından kabul edilmiş. Genç kız ile ejderha oldukları yerde taş kesilmişler. Çukurova’nın İç Anadolu’ya geçerken Toros dağları size Gülek Boğazı yoluyla geçit verir. Boğaza girmeden sol taraftaki yüksek tepenin sarp ve dik inen yarına “ Yılanlar Kayalığı” denir.. Yardaki ejderhanın taşlaşmış vücudunu aşağıdan bile görebilirsininz.Eğer prensesin taş kesilmiş halini görmek isterseniz, tepenin diğer yamacındaki Gülek köyüne gitmelisiniz. Köyden kayalığın tarafına geçerseniz kızın taş kesilmiş heykelini de görebilirsiniz.
Tarsus'ta eski köylü garajını sorun, Tarsu AVM'nin orda hemen, oradan gülek otobüsüne binin. Şoföre kaleye gideceğinizi söyleyin, sizi en uygun yerde indirir, yolu takip edin, 2 saat kadar yürürsünüz(güzel bir yol ben seviyorum yürümeyi orda). Kamp atacağınızı ya da ateş yakacağınızı oradaki görevliye söylerseniz sorun çıkartmıyor.
niğdeye yakın br yerlerdeydi diye hatırlıyorum pozantı yolu tarafları oabilir
Trolltunga(Temsili)
Gülek boğazıydı galiba, adana- mersin otobanında
Aynen, Gülek boğazı.
Adana Gülek boğazı kanka ama araç olması lazım otobanda orada inersen 8 saat sonra ancak varabilirsin yürüyerek, köy yollarından yani eski yoldan gitmen gerek onun içinde otostop neredeyse mümkün değil araç lazım yani
Arkadaş bu kadar mı yükseklik korkusu olur içim titredi resmi görünce: D
ben de buraya gitmeyi düşünüyordum ama kesinlikle araç lazım üstelik oraya çıkmak ayrı zahmet
Yinede gideceğim dersen Tekir gişelerde in tavsiye edeceğim yerden otostop bir nebze kolay eski yola geç otobandan çıkıp gülek yönüne doğru otostop çek kandilsırtı geçidini geçtikten sonra gülek kalesine doğru yürü aynı manzara ve tarihi yerler var buarada gitmekte ciddiysen 16 mayısta beraber gidebiliriz
Olm çok zormuş lan gidiş
dolmuşlar var ama adana merkezden kalkan sabah akşam vardı benim bildiğim o yüzden otostopla otobanda o gişelerde inip şansınızı denemek lazım
Abi Adana tarafından gelenler için Çamalan gişelerde gülek merkez 12 km eski yoldan, niğde aksaray yönünden gelenler için Tekir gişelerden 14 km Gülek merkez, sonra oradan kaleye çıkmanız gerekiyor işte ben merkeze gittim ama kaleye çıkmadım o yüzden istiyorum
buarada Gülek kalesi efsanesini okumadan gitmeyin sakın harbiden kayayı ejderhaya benzetiyorsun
Gittik de efsanesi kaldı
Ereğli zaten aksaray niğde yoluna bağlanıyor Tekir gişelerde inersiniz kanka Prenses ile Ejderha taş olmuş meşhur bir efsanedir orada
Tekir gişelerden kaleye yürüyemez miyiz? Ya da jandarmayı falan arasak atmazlar mı bizi
GÜLEK EFSANESİ
Çok eskiden Çukurova’da iyi kalpli bir padişah yaşarmış. Her insanın bir derdi olduğu gibi padişahında bir derdi varmış. Padişahın kız çocuğu yokmuş. Her gün Allah’a bir kız çocuğu vermesi için dua edermiş. Dileği kabul edilen padişahın vakti saati gelince nur topu gibi bir kız dünyaya gelmiş. Bu sevinçli haber hemen padişaha müjdelenmiş. Padişah müjdecilere hediyeler dağıtarak Ulu Tanrı’ya şükretmiş. Vezirini yanına çağırtarak demiş ki:- Değerli vezirim. Şu ihtiyar yaşımda Yüce Tanrı’nın emriyle bir kızım oldu. Şu anda, dünyada benden mutlu insan yoktur. Ülkemde 40 gün 40 gece davul çalınacak. Sarayımın kapısı herkese açık olacak. Herkes eğlenecek. Vezir sarayda gerekli hazırlıkları yapmış. Pdişahın bir kızı olduğunu duyan halk çok sevinerek kırk gün kırk gece eğlenmiş. Koyunlar, develer kurban edilmiş. Başta padişah olmak üzere bütün ülke bu mesut olayı kutlamış. Günler haftaları, aylar yılları kovalamış. Prenses büyümüş. Büyüdükçe güzelleşen prensesi ülkenin halkı da çok seviyormuş. Çünkü prenses güzel olduğu kadar alçak gönüllü ve iyi kalpliymiş. Fakirlere, hastalara yardım edermiş. Bunun için halk sevgili prensesin her dileğini yerine getiriyormuş. Günün birinde Çukurova’ya bir bilici gelmiş. Halk akın akın biliciye gidiyormuş. Bilicinin ününü duyan padişah onu sarayına çağırtarak biricik kızının geleceğini öğrenmek için geleceğine bakmasını söylemiş. Bilici gördüklerinden dehşetle irkilerek geri geri çekilmiş. Padişah bilicinin hareketlerinden şüphelenmiş ve endişeye kapılıp gördüklerini kendisine söylemesini emretmiş. Falcı padişaha dönerek:- Padişahım, kızınız günün birinde bir ejderhe yılan tarafından öldürülecek. Bu alın yazısını hiç bir şey bozamayacak. Hatta siz bile bu kötü kaderin önüne geçemeyeceksiniz…,demiş. Padişah biliciden duyduğu bu sözler karşısında çılgına dönmüş. Kızını ejderhadan korumak için her çareye baş vurmuş. Kızına bir şey anlatmayan baba, üzüntüsünden için için erimiş. Nihayet padişah Toros dağlarının geçit verdiği Gülek Boğazının hemen yanında yükselen tepeye sağlam bir saray yaptırmış. Bu sarat o şekilde yapılmış ki; değil yılan, bir karınca dahi içeri girecek yer bulamazmış. Padişah kızını bu sarayda bir müddet kilit altında yaşatmış. Güzel prenses esir gibi yaşamanın sonucu olarak, gün geçtikçe sararıp solmuş. Prenses burcu burcu kekik kokan, sümbüllerin, papatyaların öbek öbek süslediği dağlarda dolaşmayı çok arzu ediyormuş. Babasına bir gün demiş ki:-Babacığım, izin verirsen biraz kırlarda dolaşmak istiyorum. Babası çok sevdiği biricik kızının isteğini kıramamış. Şu zamana kadar hiç bir tehlikenin olmadığını düşünen padişah kızına dönerek:- Sevgili kızım. Senin kırlarda dolaşmanı, gülüp oynamanı ben de isterim. Saraydan çıkarken yanına muhafız almayı unutma. Bu sözümü yerine getirirsen arada bir kırlarda dolaşabilirsin. Prenses:-Peki babacığım, diyerek, sevinerek kırlarda dolaşmaya gitmiş. Bir gün yine dağda gezmeyi istemiş. Gizlice saraydan kaçmış. Soğuk pınarlardan ceylanlarla birlikte su içmiş. Kartalların yaşadığı ve geyik sürülerinin gezdiği ıssız kayalıklarda bir müddet dolaşmış. Kır çiçeklerinden bir kucak toplayarak başına çelenk örmüş. Söylediği şarkıları esen dağ yeli çok uzaklara götürmüş. Yalnız çiçekten çiçeğe konan arıların vızıltıları ile ağustos böceklerinin geveze sesinden başka bir ses duyulmuyormuş. Prensesin hayatından memnun olarak etrafını seyrettiği anda bir ejderha yardan yukarı tırmanıyormuş. Prensesin ejderhadan haberi yokmuş. Arkasında hafif bir hışırtı işiten prenses başını geriye doğru çevirince korkudan sapsarı kesilmiş titremeye başlamış. Çünkü anlatılamayacak büyüklükte bie ejderha kendine doğru hızla kıvrılarak geliyormuş. Prenses hemen geriye dönerek kaçmaya başlamış. Fakat ejderha o kadar hızlı geliyormuş ki prenses çok uzağa kaçamamış. Kızın koşarken dikenler narin ayaklarını kanatıyor, taşlar yuvarlanıyormuş. Yılandan kurtulamayacığını anlayan zavallı kızın gözlerinden yaşlar boşanmış.. Ellerini göğe kaldırmış:- Ulu Tanrım, beni böyle bie ejderhaya yem etme. Beni şu anda taş kes, diye feryat ederek Allah’a yalvarmış. Babasının sözünü dinlemeyip, yanına muhafız almadığına pişman olmuş. Dileği o anda Allah tarafından kabul edilmiş. Genç kız ile ejderha oldukları yerde taş kesilmişler. Çukurova’nın İç Anadolu’ya geçerken Toros dağları size Gülek Boğazı yoluyla geçit verir. Boğaza girmeden sol taraftaki yüksek tepenin sarp ve dik inen yarına “ Yılanlar Kayalığı” denir.. Yardaki ejderhanın taşlaşmış vücudunu aşağıdan bile görebilirsininz.Eğer prensesin taş kesilmiş halini görmek isterseniz, tepenin diğer yamacındaki Gülek köyüne gitmelisiniz. Köyden kayalığın tarafına geçerseniz kızın taş kesilmiş heykelini de görebilirsiniz.
Ejderha? Prenses? Zupper mario nerde? : )))
fotoğrafa bakınca bile kalp atışlarım hızlanıyor, oraya çıksam kalbim durur heralde.
bence kemer ve halat şart
hayrına biri burayı maps de işaretleyebilir mi
Gülek boğazı
Tarsus'ta eski köylü garajını sorun, Tarsu AVM'nin orda hemen, oradan gülek otobüsüne binin. Şoföre kaleye gideceğinizi söyleyin, sizi en uygun yerde indirir, yolu takip edin, 2 saat kadar yürürsünüz(güzel bir yol ben seviyorum yürümeyi orda). Kamp atacağınızı ya da ateş yakacağınızı oradaki görevliye söylerseniz sorun çıkartmıyor.