Bir canlı neden ölür veya ölüm neden var?

Cümleten mrb.

Bir canlı neden ölür veya ölüm neden var? Tüm insanlık ölüyor ve öldükten sonra hakkımızda hiç kimsenin bi fikri yok!!
Hiç düşündünüz mü ?
Belki de ölüm yaşamın kendisidir

Yormlrnız için şimddn tşk.

B
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
25
25 CEVAP

Kesin bir yerde okumuşumdur ama kaynağını hatırlamadığım için anladığım kadarıyla aktarıyorum:

Evrim tarihindeki çoğu büyük adım (eşeyli üreme örneğin) türün evrimleşme kapasitesini arttıracak yöndedir. Evrimleşemeyen türler mevcut çevreye çok uyumlu olsa bile, çevre değiştiğinde ayak uyduramazlar ve uyum başarıları er soy tükenişini zorunlu kılacak kadar düşer.

Bireylerin ölümünü de popülasyonun veya türün yaşamı açısından düşünmek gerekir. Ölmeyen bireyler yerini yeni bireylere hiç bırakmaz, ölmeyen bireylerden oluşan popülasyon o çevrede ulaşabileceği maksimum nüfusa ulaştığında hayatta kalma savaşını kaybedenler hemen her zaman erişkinliğe ulaşamamış yeni bireyler olacağı için hep aynı bireylerin oluşturduğu bir popülasyon gibi kalır, çevre hafifçe değişmeye devam ederken popülasyon sabit kalır. Bir süre sonra eski ölümsüz bireylerin değişen çevreye çok uyumsuz olacağı, dolayısıyla yeni bireylerin onların yerini almaya başlayacağı düşünülebilir, ancak bu da programlanmış bir ölüme nazaran çok daha yavaş bir evrimleşme hızı anlamına gelecektir, haliyle soy tükenme riski programlanmış bir ölüm yaşayan (bir süre sonra yaşlanarak ve ölerek) canlılardan daha yüksek olacaktır.

Bu görüşün savunduğu şey şu: Programlanmış birey ölümü çoğu tür açısından popülasyon veya tür düzeyinde evrimsel olarak avantajlıdır. Ölümlülüğün avantajlı olduğu ekolojik nişlerde yaşayıp da bu özelliği geliştirmeyen veya kaybeden canlıların soyu bir süre sonra tükenir. Yani burada bir nevi bireylerin türün devamı için öldüğü iddia edilmektedir, tıpkı çok hücreli bireyin devamı için ölen hücreleri, veya hücrenin yaşaması için sayısının azaltılmasını sorun etmeyen mitokondriler gibi.

Bu görüşü doğru kabul edersek, evet ölüm yaşamın gayet işlevsel bir parçası. Nasıl ki deri hücrelerimizin ölüp bir ölü koruyucu tabaka oluşturması, veya karaciğer hücrelerimizin ölüp yerini yeni karaciğer hücrelerine bırakması bizim hayatta kalmamızın bir parçasıyla, bizlerin bireyler olarak ölüp yerlerimizi yeni kuşaklara bırakmamız da türümüzün hayatta kalmasının bir parçası.

Bir diğer görüş de, doğada canlıların zaten çok nadiren yaşlanıp ölebildiklerini veya üreme çağını çoktan kapatmış olduklarını, dolayısıyla o yaşlardaki fizyolojiyi belirleyen genlerin üreme başarısını pek fazla etkilemediklerini ve oldukça düşük bir doğal seçilim baskısı altında olduklarını, haliyle de rastgele mutasyonların zararlı olanlarının elenemediğini ve yaşlılık hastalıklarını vs taşıdığımızı söylemektedir.
Yani bu görüş de, yaşlanmanın yaşlılık hastalıklarının ve ölümün bir anlamda genetik sürüklenme sayesinde kalıtılan mutasyonların birikimi sonucu olduğunu iddia etmektedir. Yaşlılık hastalıkları veya kimi yaşlanma belirtileri için makul bulsam da ölüm için diğer görüş daha makul geliyor bana. Bildiğim kadarıyla ölümlülük (yani programlı birey ölümü, yaşamın aşağı yukarı belli bir süre ile kısıtlanmış olması) canlı soylarında bir noktada ortaya çıkıyor ve devam eden soylarda genellikle korunuyor gibi görünüyor evrim ağacı üzerinde de. Bu son dediğimi tamamen ben de uyduruyor olabilirim, itibar etmeyiniz.

D