KARA SEVDA, AŞK AĞRISI Tanışma aşamasında - oksitosin salgılandıktan amigdala bastırıldıktan sonra - beyinin ön tarafında dönen bir devre (döngü) oluşmaktadır. Buna obsesyon (takıntı) devresi denir. Bir süre sonra AŞK da bir psikiyatrik pozukluk gibi bir tekrar devresine dönüşebilir. Hep onu düşünme, düşünmeden duramama gibi haller. AŞK 2 şeye bağlanıyor: 1. Ödül yani bağlanma, 2. Obsesyon (takıntı). Beyin taramalarında aynı obsessif bozukluk gibi beyinin ön tarafında bir aktivite artışı gözlemlenir. Bunun sınırı biraz götürülecek olursa KARA SEVDA ortaya çıkıyor, obsessif bozukluğa (takıntıya) - onsuz yapamama durumuna - dönüşüyor. Bir şeye psikiyatride bozukluk diyebilmek için onun sosyal hayatı bozmaya başlamış olması gerekir. Buna Türkçede KARA SEVDA denir, İngilizcesinde ise çok güzel bir terim kullanılır: SEVDAYA DÜŞMEK. Bunun sınırı biraz kaçtı mı - ki bu sınırı ayarlama imkanı yoktur - durum bozukluğa gider. Kısaca: Aşkın bir tık üzeri, bir bozukluktur. AŞK esasında bir strestir. Ağrıda ve streste salgılanan beyin kimyasalları AŞK durumunda da salgılanmaya devam eder. Salınması bittiğinde AŞK da bitiyor. AŞK bir ağrıdır esasında. AŞK bir türün devamı için ağrıdır. Freud derki: “Aşık olmak, normalin psikoza dönüşmesidir.” AŞK Ne kadar sürer? Cevap: Stres devam ettikçe. Bir kişinin ne kadar aşık olduğu kan değerlerinden ölçülebilir. Stresi artıran kimyasallar artığında oksitosin de onları bastırmak için artar. AŞK esasında sonsuz bir güven değildir. Bir yandan da ne olacak kaygısı/stresi vardır. Bu AŞK OYUNU ’nda hem güven var, hem de ya giderse kaygısı. Bu kaygı tutkuyu daha da artırır. AŞK yinyang gibi dir. Hem aşırı güven, hem aşırı güvensizlik her ikisi de aşkı yıpratır. Örneğin: Uzun mesafe seyahat eden eşlerin evlilikleri istatistiklere göre daha uzun sürüyor. Bu belli süreler ayrı kalmak stresi artıran bir faktördür.
KARA SEVDA, AŞK AĞRISI Tanışma aşamasında - oksitosin salgılandıktan amigdala bastırıldıktan sonra - beyinin ön tarafında dönen bir devre (döngü) oluşmaktadır. Buna obsesyon (takıntı) devresi denir. Bir süre sonra AŞK da bir psikiyatrik pozukluk gibi bir tekrar devresine dönüşebilir. Hep onu düşünme, düşünmeden duramama gibi haller. AŞK 2 şeye bağlanıyor: 1. Ödül yani bağlanma, 2. Obsesyon (takıntı). Beyin taramalarında aynı obsessif bozukluk gibi beyinin ön tarafında bir aktivite artışı gözlemlenir. Bunun sınırı biraz götürülecek olursa KARA SEVDA ortaya çıkıyor, obsessif bozukluğa (takıntıya) - onsuz yapamama durumuna - dönüşüyor. Bir şeye psikiyatride bozukluk diyebilmek için onun sosyal hayatı bozmaya başlamış olması gerekir. Buna Türkçede KARA SEVDA denir, İngilizcesinde ise çok güzel bir terim kullanılır: SEVDAYA DÜŞMEK. Bunun sınırı biraz kaçtı mı - ki bu sınırı ayarlama imkanı yoktur - durum bozukluğa gider. Kısaca: Aşkın bir tık üzeri, bir bozukluktur. AŞK esasında bir strestir. Ağrıda ve streste salgılanan beyin kimyasalları AŞK durumunda da salgılanmaya devam eder. Salınması bittiğinde AŞK da bitiyor. AŞK bir ağrıdır esasında. AŞK bir türün devamı için ağrıdır. Freud derki: “Aşık olmak, normalin psikoza dönüşmesidir.” AŞK Ne kadar sürer? Cevap: Stres devam ettikçe. Bir kişinin ne kadar aşık olduğu kan değerlerinden ölçülebilir. Stresi artıran kimyasallar artığında oksitosin de onları bastırmak için artar. AŞK esasında sonsuz bir güven değildir. Bir yandan da ne olacak kaygısı/stresi vardır. Bu AŞK OYUNU ’nda hem güven var, hem de ya giderse kaygısı. Bu kaygı tutkuyu daha da artırır. AŞK yinyang gibi dir. Hem aşırı güven, hem aşırı güvensizlik her ikisi de aşkı yıpratır. Örneğin: Uzun mesafe seyahat eden eşlerin evlilikleri istatistiklere göre daha uzun sürüyor. Bu belli süreler ayrı kalmak stresi artıran bir faktördür.