Allah var mı? Yok mu?
Allah varsa ispat et!
Allah'a (c. C) inanmayan bir kafir, Müslümanlar'a, "Allah varsa ispat edin" diye sataşır.
Müslümanlar da bu adama pek tatmin edici cevap veremezler. Adamı, İmam-ı Azam'a götürürler. İmam-ı Azam'a:
Hocam bu adam Allah'a inanmıyor. Allah'ın varlığını ispat edin, diyerek
Müslümanların kafasına sorular sokuyor derler. İmam-ı Azam (Numan bin Sabit),
kafir olan adama dönerek:
Niçin inanmıyorsun?
Herşey kendi kendine var oluyor da ondan.
Pekiyi o halde, sana bunun cevabını yarın vereceğim. Falan saatte falan meydanda buluşalım.
Bu buluşma meselesi her tarafa yayılır. Herkes heyecan içinde ertesi günü bekler.
Ertesi gün olunca, halk meydana toplanır. Kafir taraftarları bir tarafa, Müslüman
taraftarları bir tarafa ayrılırlar. İnkarcıların başı olan adam gelir. Fakat İmam-ı
Azam'ın gelmemesi inkarcının ve taraftarlarının alay etmesine vesile olur ve inkarcı:
Bak gördünüz mü? Korktu da ondan gelmiyor, der.
Müslümanlar da heyecanlı oldukları halde "İşi vardır da ondan, şimdi gelir" derler.
Nihayet, hayli zaman geçtikten sonra İmam-ı Azam gelir. İnkarcı adam:
Nerede kaldın ya İmam-ı Azam?
İmam-ı Azam hikmet dolu sözleri ile cevap verir:
Ben, Nil nehrinin karşısındaydım. Gelmek için sandal bulamadım. Orada bir ağaç
vardı, ağaca emir verdim, "Ey ağaç kesil dedim, kesildi, tahta ol dedim, tahta oldu.
Sandal ol dedim, sandal oldu, kürek ol dedim, kürek oldu, beni karşıya götür dedim,
götürdü." İşte bunun için geç kaldım.
Bunu duyan inkarcı kahkaha atarak güler. İmam-ı Azam da:
Niçin gülüyorsun? Der.
Senin söylediklerine güldüm be şaşkın adam! Hiç ağaç, kendi kendine sandal olur
da, kendi kendine nehirden gelebilir mi?
Asıl şaşkın sensin... Şu gördüğün yıldızlar durmadan dönmektedir, hem de aynı
ahenk içinde birbirinin hududuna tecavüz etmeden. Hem de bir bakışta gözünün
görebildiği sahada milyonlarca yıldız olduğu halde. Bu yıldızlar birbirine çarpsa belki
dünya harap olacak. Güneş, kendi ekseni etrafında Dünya kurulalıdan beri
dönmektedir. Ve bize Dünya kurulalıdan beri ısı vermektedir. Eğer Güneş şimdiki
halinden biraz uzaklaşmış olsa her taraf buz tutacak ve böylece hayat duracak, biraz Dünyaya yaklaşsa her taraf yanıp kavrulacak, yine hayat duracak. Şu ağzındaki dişlere bak, ne güzel dizilmiş, kaşların, gözlerin ne güzel yerli yerine konmuş.
Velhasıl kainattaki bunca muazzamhğın kendi kendine olduğuna inanıyorsun da, niçin sandalın kendi kendine olduğuna inanmıyorsun? Bu sandal da mı daha büyük sanat var? Yoksa şu gördüğün muazzam kainatta mı? Hem her sanatın bir sanatkarı vardırNasıl ki bu sandalın bir sanatkarı ve ustası varsa, şu muazzam kainatın da elbette bir sanatkarı, ustası vardır. O da Allah'dır. Bu muazzam cevabın karşısında hayretler içinde kalan inkarcı: Hemen iman eder..
Önce konuyu doğru ortaya koymak lâzımdır. Allah küllidir, Lâ ilâhe illâllah dediğimizde, tam olarak Allah'dan başka bir şey yok anlamında söylüyoruz. Önce bizim kendimizin varidatın birlik ve bütünlüğüne inanmamız gerekiyor, yerde gökte Allah arayanlara haliyle öyle sorular da sorulacaktır, bak efendi ne biliyorsan ne bilmiyorsan ne görüyorsan ne görmüyorsan istisnasız hepsi de Allah'tandır, biz Allah'ı ancak vasıfları üzerinden anlayabiliyoruz, Bu sonsuz muazzam varlığın sonsuz kudretin ismi Allah'dır. İspat için deney tecrübe uygulama gerekir, hiç ilâç kullanmadan sadece teorik bazı bilgiler edinebiliriz, fakat ilâcı bizzat kullandığımızda şifa etkisini bizzat kendimizde hissederiz, sen de bir müddet bilinen ibadetleri reçete uygular gibi samimi olarak uygula dene kendi iç dünyada beyninde anlayışında meydana gelen değişimleri izle, sonra kendin karar ver, Allah'ı ispata kalkmak düpedüz cehalettir, Allah'ın tesirlerini kendi içimizde ancak hissedebiliriz, ölüm denen şey niçin meydana geliyor, sen ölümü engelleyemiyorsan zaten bir hiçsin, neyi tartışacaksın ki neyi ispatlayacaksın ,