"yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
Hazzın kimi inceliklerini kavrayamayan, sinirleri sağlam insanlardan söz edeyim biraz da. Bu baylar, gerçi sırası gelince öküz gibi böğürüp bununla belki de büyük bir onur kazanırlar, ama demin de söyledim ya, bir zorlukla karşılaşınca siniverirler. Zorluk onlarca taş duvar demektir. "Hangi taş duvar?" diyeceksiniz. Elbette doğa yasalarıdır, doğa bilimlerinden çıkan sonuçlarla matematiktir bu taş duvar. Sözün gelişi, sana maymundan geldiğimizi kanıtlamışlarsa, bu gerçeği yüzünü buruşturmadan kabul edeceksin. Gövdendeki tek bir yağ damlasının senin için yüz binlerce hemcinsininkinden değerli olması gerektiği; erdem, sorumluluk, safsata, boş inanç denen şeylerin hep bu sonuca göre çözümlendiği kanıtlanırsa yine olduğu gibi kabul edeceksin, çünkü matematiğin "iki kere iki dört eder" kesin sonucu vardır bunlarda. Hele bir karşı durmaya kalkın; "Aman efendim, nasıl karşı çıkarsınız? Bu, iki kere ikinin dört etmesi kadar açıktır! Doğa size danışmaz, onun sizin isteklerinizle, yasalarının hoşunuza gidip gitmediğiyle işi yoktur. Doğayı olduğu gibi, bütün sonuçlarıyla kabul etmek zorundasınız. Duvar duvardır vb. Vb." diye bağırırlar. Aman Tanrım, herhangi bir sebepten ötürü doğa yasalarıyla iki kere ikinin dört ettiği hoşuma gitmiyorsa, bana ne bu yasalardan, bana ne aritmetikten? Duvarı delmeye gücüm yetmiyorsa, "ille deleceğim" diye yırtınmam elbette; ama önümde yıkmaya gücümün yetmediği bir taş duvar bulunmasına da razı olamam.
Yatmadan önce 100 fırça darbesi ve Gri'nin elli tonu. Her iki kitabın da genelde her yeri can alıcılık bakımından okuyucusunda sansasyonel etkiler yaratıyor. Gerçi ben kitapları bir bütün olarak okumadım ama özeti bile kafi geldi.
''Hakiki yolculuk, gittiğin yerlere harita üzerinde çarpı işareti atmak değil, o çarpı işaretlerini ruhundaki yaralara yara bandı yapmaktır.'' hayata yolculuk
Eric Van daniken idi yanlış hatırlamıyorsam yazar, tanrıların ayak izleri adlı bir kitabını okudum ortaokul zamanlarında, uzaylilar üzerine idi konusu.. O adam ilgimi çekti okumayı sevdirdi diyebilirim merak uyandırarak
ilkolul da "nohut çocuk ve cin ali" kitabı, can alan tarafı ise inan bilmiyorum ama etkiledi bayağı
Artık fake olduğuna eminim
öyleyse hemen notere tasdik ettireyim )
Kitaplar hayatımı değiştirdi. Hepsi ben çocuklarım gibi. Evlatta ayırt etmek mümkün müdür ezgi hocam siz söyleyin
Bazıları baya bi dokunur ya, ondan bahsediyorum ben. Öteki türlü elbette dediğin doğru
Şaka yapıyorum tabiki bazıları kişi için özeldir.
Benim kitabım Aylak Adam bu arada
iskener pala 'OD'
olasılıksız
"yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
-tutunamayanlar-
Müthiş bir bölümdü
Hala kötü bi tablo asarım korkusuyla yaşıyorum üstat ilk okuduğumda da öyleydi delilik yapamıyorum su sisteme bi girdim çıkamıyorum
Oz büyücüsü. Sanırım hayal dünyasına sağlam girişimi o kitapla yaptım
Hazzın kimi inceliklerini kavrayamayan, sinirleri sağlam insanlardan söz edeyim biraz da. Bu baylar, gerçi sırası gelince öküz gibi böğürüp bununla belki de büyük bir onur kazanırlar, ama demin de söyledim ya, bir zorlukla karşılaşınca siniverirler. Zorluk onlarca taş duvar demektir. "Hangi taş duvar?" diyeceksiniz. Elbette doğa yasalarıdır, doğa bilimlerinden çıkan sonuçlarla matematiktir bu taş duvar. Sözün gelişi, sana maymundan geldiğimizi kanıtlamışlarsa, bu gerçeği yüzünü buruşturmadan kabul edeceksin. Gövdendeki tek bir yağ damlasının senin için yüz binlerce hemcinsininkinden değerli olması gerektiği; erdem, sorumluluk, safsata, boş inanç denen şeylerin hep bu sonuca göre çözümlendiği kanıtlanırsa yine olduğu gibi kabul edeceksin, çünkü matematiğin "iki kere iki dört eder" kesin sonucu vardır bunlarda. Hele bir karşı durmaya kalkın; "Aman efendim, nasıl karşı çıkarsınız? Bu, iki kere ikinin dört etmesi kadar açıktır! Doğa size danışmaz, onun sizin isteklerinizle, yasalarının hoşunuza gidip gitmediğiyle işi yoktur. Doğayı olduğu gibi, bütün sonuçlarıyla kabul etmek zorundasınız. Duvar duvardır vb. Vb." diye bağırırlar. Aman Tanrım, herhangi bir sebepten ötürü doğa yasalarıyla iki kere ikinin dört ettiği hoşuma gitmiyorsa, bana ne bu yasalardan, bana ne aritmetikten? Duvarı delmeye gücüm yetmiyorsa, "ille deleceğim" diye yırtınmam elbette; ama önümde yıkmaya gücümün yetmediği bir taş duvar bulunmasına da razı olamam.
Dosto - Yeraltından Notlar
Eat the frog.
Simyacı ve Ütopya okunası
Irvin yalom Nietzsche agladiginda, okumadan ölme derim
Ben bunu unutmustum
Ölü ozanlar dernegini bil bir kez de emrah serbes oku
Küçük prens. Değiştirdi demeyelim de pekiştirdi
Aylak sinifin teorisi, muhendisler ve devlet-t. Veblen, genel teori-keynes, milletlerin zenginligi, kapital-marx, leviathan, utopya, devlet
Yeraltindan Notlar
Simyacıyı arkadaş yazmış. Birdy diye bir kitap var hayalperest insanlar için çogzel hayata tutunduran cinsten
Yatmadan önce 100 fırça darbesi ve Gri'nin elli tonu. Her iki kitabın da genelde her yeri can alıcılık bakımından okuyucusunda sansasyonel etkiler yaratıyor. Gerçi ben kitapları bir bütün olarak okumadım ama özeti bile kafi geldi.
Hayatın değişsin istiyorsan Anyhony Robbins- İçindeki Devi Uyandır'ı oku. Yalnız kitap biraz tuğla gibidir.
kuran.
''Hakiki yolculuk, gittiğin yerlere harita üzerinde çarpı işareti atmak değil, o çarpı işaretlerini ruhundaki yaralara yara bandı yapmaktır.'' hayata yolculuk
Eric Van daniken idi yanlış hatırlamıyorsam yazar, tanrıların ayak izleri adlı bir kitabını okudum ortaokul zamanlarında, uzaylilar üzerine idi konusu.. O adam ilgimi çekti okumayı sevdirdi diyebilirim merak uyandırarak
Tanrilaein arabari var
Doğrudur oda var..
Hermann Hesse kitaplari