Boşanan çiftlerde kadına, başkasıyla evlenen kadar ya da ölene kadar nafaka ödemesini çok mantıklı bulmuyorum ama şunu da anlamiyorum, insanlar boşanınca cocuklarindan da mi boşanmış oluyor? Zira çocukların velayetini annenin üstüne atıp sonra da hiç ilgilenmeyen babalara (ben onlara baba müsveddesi demeyi tercih ediyorum) ne demeli!!! Hatta çocuklarına aylık 250 TL nafakayı ödememek için sigortasız çalışıp yalan beyanda bulunmalarına ne demeli?! Bu çocukların baba sevgisine, ilgisine gerektiğinde baba otoritesine ihtiyaçları yok mu? Böylesi eksiklikle büyüyen çocuklar gelecekte ne tür pisikolojik ve kişilik sorunları yaşayacak hiç düşünmüyorlar mi? Bence, sadece (çocuklarına) nafaka ödemediği zaman hapis cezasi olmamalı, babalık görevini yerine getirmeyen baba müsveddeleri için asıl hapis cezasi olmali ki elleri şeylerinde ortalikda gezinemesinler. Babayim diyemesinler. Yarin öbür gün çocuklar büyüğünden onlaradan vefalı evlat davranışı bekleyemesinler.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkinda???
Çocuğu olan çift boşanınca babaya nasıl yaptırımlar olmalı?
Sibel Erdensoy
S
0 kişi takip ediyor.
Paylaş:
Boşanmış bir erkek ve boşanmış bir kadın olmak aynı şey değildir. Hele ki okumamış veya bir meslek sahibi olmayan bir kadınsa... Bazense elinde çok düzgün bir mesleğin yani iyi bir eğitimin vardır ama çocuklarınla daha iyi ilgilenebilmek için hep gerilerden koşarsın. Evlenip boşanmayı kolay gören, erkeği ne olursa olsun haklı bulan zihniyete karşıyım. Kadınlar boşanmayı en son çare olarak bile görmedikleri, evlilikte fedakar, vefakar,cefakar, duygusal oldukları için ve boşandıktan sonra kolay toparlanamadıkları için nafaka almak hakları. Hatta bu ülkede nafaka miktarı artırılmalı ki erkekler evlenip boşanırken bir kadını veya bir evliliği harcarken birazcık korkabilsin... Kolayca vaatte bulun, evlen, çocuklar olunca kadını beğenme, gözün hep dışarda olsun, kadının üzerine kuma getir, şiddet uygula, boşanınca çocukları ver kadına sonra bekârım diye yeni av peşinde koş.... Vs yok öyle yağma.
Kesinlikle, yaptırımlar artırılmalı. Dediğiniz gibi evlenirke verilen vaadlerin bir yaptırımı olmalı. Sadece hapis cezası almamak için nafaka ödememeli babalar, o çocukların dünyaya gelmesine sebep olmuşsa sorumluluğunda almalı maddi en çok da manevi olarak. Kadılar evlilik öncesi verilen vaadlerin sonsuza kadar süreceğine okadar çok inanıyorlar ki bu konuda hiç endişe dahi duyma gereği görmüyorlar. Oysa şunu bilmek ve kabul etmek lazim; hic bir duygu sonsuza dek sürmez. Sevgi de nefret de aşk ta. Zaman içinde gelişebilir, şekil değiştirebilir, kaybolabilir... Bunu bildiğimiz zaman kadin o yıkılmaz sandığı sırça köşkünün de yulila bilme ihtimalini göz onunde bulundurarak davranır ve rahavete kapılmadan daha sağlıklı bir düşünceyle evliliğine bakabilir. Boşanma soz konusu olduğunda da hayatının şokunu çok daha farkındalık ve bilinçle atlatır. Diye düşünüyorum. Sağlıklı düşüne bilmek mantıklı ve sağlıklı kararlar alabilmeyi sağlayacaktır.
Ama günümüz gerçeğinde malesef öyle olmuyor. Çoğunlukla kadınlar evlikliklerinin gayet iyi gittiğini düşündükleri bir dönemde, erkekler bir anda " artık seni sevmiyorum, seninle yaşamak istemiyorum, benhayatimi yaşamak istiyorum." diyip bir anda çeki gidebiliyorlar. Ve zaten bu kararı aylar hatta yıllar öncesinde kendi kendilerine aldıkları ve yeni yaşam biçimlerini şekillendirmeye başladıkları için her anlamda bu duruma hazırlıklı oluyorlar. Oysa kadin her şey yolunda sandığı için her anlamda hazırlıksız yakalanıyor. Durumu anlayıp idrak edebilmesi bile aylar suruyor. Kabullenebilmekse yıllarını alıyor.
Ve boşanma sonrası da kadın için hiç kolay olmuyor. Kendisini tamamen çocuklarına adamaya odaklanıyor. Ama yaşadığı bu durumu, kandırılmışlık duygusunu sindiremiyor. Hayatına yeni birisini alma düşüncesi bile bir çok nedenden imkansız oluyor. 1. Çocuklar küçükse onlara üvey baba psikoloji yaşatmaktan kaçınıyor. 2. Yaşadığı aci tecrübe zaten erkeklere güven duymasını engelliyor. 3. Artık tek başına değil çocuklarıyla birlikte hareket etmek durumunda olmasida bunu engelliyor.
Oysa erkekler zaten planlarını önceden yapmış oldukları için hayatlarına istedikleri gibi devam ediyor. Hemde tek başlarına. Nasıl olsa çocukları da annenin başına yıktıkları için çocuğun ne halde diye akıllarına bile gelmiyor.
O sebepdendir ki böyle babalara (sinsice planlayıp bir anda ben gidiyorum sen de çocuklarla ne halin varsa gör diyen), çocukların velayetini ve sorumluluğunun babada kalması şartıyla boşanmayı kabul etmek gerektiğini düşünüyorum. Evliliğin öyle kolay bitirilemeyecegini ve papucu pahali olduğunu anlamaları için.
Güzel umutlarla evlenen, çocuklarıyla en iyi şekilde ilgilenen, çoğu zaman çocuklarını bakıcıların ellerinde bırakmaya kıyamadığından hayallerini öteleyen kadının boşanınca güvencesidir nafaka. Toplumda boşanmış kadına ne gözle bakıldığını biliyoruz. Tek nafakayla geçinilmiyor zaten çoğu boşanmış kadın bir işte çalışıyor. Ben çocuklarıma nafaka veririm boşandığım kadına niye vereyim diyen erkekler zavallı ve akılsız. Onu bakıcı parası olarak verdiklerini unutmasınlar. Bilinçsiz babaların elinde çocuk bırakılmaz. Çocuklar annede olmalı, nafaka da sigortalı ve yatılı bir bakıcı maaşı kadar verilmeli.
Erkeğin maaşı bu nafakayı ödemeye yetmiyorsa girsin ek bir işe ödesin ömür boyu nafakasını. Kadının boşanınca hayatı nasıl alt üst olup kadın çoğu zaman mesleğini bile yapamıyorsa erkek de öyle boşanmış(özgür) şekilde uçkur sevdasına yaşayacağına nafakayı nasıl öderim derdine düşsün. Anlasınlar boşanmanın ne acı bir şey olduğunu... Parası olanın derdi değil bu tabii... Boşanmak kadına indirilen en büyük darbe. Zaten yaralanan kadını bir de geçim derdiyle başbaşa bırakmak vicdansızlık. Nafakalar daha da artırılmalı. Kadın hep korunmalı...
Nafaka bağımlılık değil yıkılan hayallerin, birlikte çıkılan yolda tek başına bırakılışın, aldatılmanın, aşağılanmanın, dışlanmanın, hakaretlerin bir diyetidir.
Ustune ekleyecek tek kelime bulamadm. Bu kadar net ve dogru bir anlatim. Nafakaya degil ama bu olaylarin bugunlerde piyasayabsurulmesinin altindaki nedenleri az cok tahmin ediyorum. Bunlar devletin bilincli olarak zihinlere yerlestirme girisimidir. Saaladigimindusunebikirsiniz belki ama devletin basindaki surunun zihniyet malumunuz. Bu yobaz kafalarin kadini her ezaya cefaya razi etme projesidir. Cunku evlilik biterse sizinde yukarda soyledginiz nedenlerden dolayi yitip gitmesi demektir. Saatlerce konusabilirim bunla ilgili fakat buna ne vaktim. Nede tahammülüm yok
Yobazlıkla ne alakası var. Kadın erkeğin vereceği üç kuruşa tamah etmesin, kendi ayakları üzerinde durabilsin, alnının teri ile kazancını sağlasın demenin nesi yanlış sizce? Diyet miyet bunlar boş laf. Kadın hiçbir mesleği yoksa bile bir temizlik şirketinde çalışarak geçimini sağlar pekala. Ama tembel, asalak gibi yaşamayı benimsemiş birisi için zor tabi bu şekilde geçimini sağlamak. Hakaret ise aldatma ise dayak ise verirsin mahkemeye alırsın tazminatını. Çocuğa nafaka eyvallah ama çocuk yok kusur her iki taraf için de eşit sırf kadın ev hanımı diye ölene kadar nafaka ile yaşamak nedir allahaşkına?