merhaba arkadaşlar, diller nasıl oluştu? Kelimeler nasıl oluştu, yani kısaca masa ya neden masa diyoruz bu kelimeyi nasıl bulduk? Lütfen mantıklı cevaplar yazalım. Teşekkür ederim
Aslında önce çevredeki sesleri taklitle başlar bir de, bir yerde beyinin görüntüleri seslendirdiğini okumuştum. Mesela çocuğa zıpla diyeceksin çocuk zıplarken "hooppala" diye hareketi seslendiriyorsun. "Bom" diye patlayabilir bir şey ve adı bomba olur vs. Vs.
İlkel yaşamda asli olan ihtiyaçları karşılayacak kelimeler tek ya da iki hamlede telaffuz edilen kelimelerdir. Su(ma, ab), et, it, ana, baba(ebu), ayak(pa, pod), el, ok, yay, göl, deniz, çöl, is, ateş(od), ağaç, çiçek, saç, göz vs. Eritroblastosisfetalis kelimesi, medeni hayatta geliştirilmiş bir tabirdir. Dilin evrimi fizyolojik evrim ile benzer yapıdadır. İlk tek hücrelilerin gen sayısı daha azdır, evrimleşen sonraki canlıların gen sayısı artmış kompleks yapı kazanmışlardır. Bu söylediğim gen sayısı fazla ise canlı daha komplekstir şeklinde algılanmasın.
Aslında bütün diller doğa sesleri ni taklidi den originlidir örneğin baykusa puhu kuşu da denir, İngilizce owl dur, hakikaten baykuş owwww yada huhuhu diye ses çıkarır tatbiki neolitik çağ belki de daha eski devirlerde bir hayvanı taklit ederek yanındakine anlatır, bu sekildede ses telleri ve gırtlağı da yaşam da artan iletişim ihtiyacına göre gelişir, doğa sesleri de sembolize edilir derken eylemlerinde hareketler yerine kelimeler derken kelimelerinden sembolü bu şekilde işte yani kısaca ihtiyaç duyulduğu için diller doğmuştur tabiki bu sesleri insanlar in cikarabildigi sesler ile diller şekillendi örnek Arapça gırtlaktan çıkar Neandertaller genizden hım hım sesleri cikarabilirlerdi(gırtlak kemiğinden anlaşılıyor)
"Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta; kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir" diye tanımlar dili Muharrem Ergin. Bu tanım umarım sorularınıza belirli ölçülerde cevap olur.
dil ile duygular doğrudan değil dolaylı bir biçimde ifade prosesine girmiştiir oysa ilk zamanlar telepati yönteminin varolduğu zamanlar duygular düşünceler değişmeden olduğu gibi karşıya aktarılırmış
Bu kesinlik kazanmamış bir konudur. Önce beden dili kullanılmıştır sonra kuşların çıkardığı sesler hayvanların çıkardığı sesler ama özellikle kuş sesleri taklit edilirmiş. Anlamlı bir bütün seslerin türemesi tanıma ve hatırlama yoluyla olur buda zaman gerektirir.
Tamamen tesadüfler ile örülmüş ses motifleri olduğunu düşünüyorum.. Aslında, Evrim Kuramını inanılmaz derecede destekliyor Dünya dilleri.. Birbirinden sadece bir kaç kilometre uzaklıkta olan iki kabile, farklı diller konuşuyor.. İletişimleri kesilmiş ise. Birinin çimmek dediğine diğeri yunmak diyor.. Bir başkası yıkanmak.. Farklı coğrafi bölgelerde suyun debisi, nereden aktığı, çıkardığı ses, çevresindeki bitki örtüsü, içine taş attığınızda çevreden gelen yankı. Bütün bunlar ve tabii ki tesadüfler belirliyor sorunuzun cevabını.
“Galatı meşhur, lügati fasihten evlâdır.” derler atalarımız. Buradan dilin yanlış da olsa gizli bir sözleşme olduğunu çıkarabiliriz. Yani toplum yanlış kelime kullanımını ortak bir şekilde kabullenmişse elinizden pek bir şey gelmez düzeltmek için. Örneğin "teori" kelimesi güncel kullanımda, halk kullanımında "kişisel fikir" anlamına gelir. Ancak "teori" kelimesinin bilimdeki anlamı daha derindir. Gerçeği açıklayan deneyle ve gözlemle kanıtlanmış tezler toplamıdır teori. Nuray Mert bile teori kelimesinin anlamını bilmiyor, halkın kullandığı gibi kullanıyor bu kelimeyi. Dilde %100 mantık aramak bu yüzden mümkün değildir. Kısaca dil çoğunluk tarafından kabul edilmiş anlaşma yöntemidir. Rasyonel yaklaşımlarla çözülebilecek tarafları oldukça azdır.
Çeşirli görüşler var bunlardan hatırladığım şöyle: Ünlem kuramı: İnsanlar duygularını beden diliyle anlatmakta yetersiz olduklarından çeşitli sesler çıkarmışlardır. İş kuramı: İnsanlar çalışırken çıkardıkları sesler dilin doğmasına sağlamış. Güneş dil teorisi: Güneşin haraketlerinden dil üretilmiştir. Başta Atatürk olmak üzere en çok kabul gören görüş.
Dil ihtiyaçtır. Anlama ve anlaşmak için vardır beden dili sesleri tanımadığı ünlem beden dili yetersiz kalınca iş dil teorisi tek başına yetersiz sanki
Bu arada dili bulmuşuz ama pek anlaştığımız da söylenemez.. Sadece koklaşarak bir kaç saniyede, beş yıldızlı hastane kalitesinde birbirlerine check-up yapan hayvanlar var..
Şimdi bunun birde teolojik açıklaması var ki yanlış hatırlamıyorsam cennetin dili diye bir kitap okumuştum orada semavi dinler açısından açıklıyordu ya da sacmaliyordu: )
adem ve havvadan olup cogalan insanlik dünyaya yayilan. Ten renklerini diyelim bulunduklari iklime gore sekillendi diyelim. Neden ayri dil gelistirmeye ihtiyac duysunlar.
Evrimin gözü kördür, dillerin de öyle. Asıl olan anlık varoluşsal ihtiyaçları karşılamaktır. Fizyolojik evrimde önemli olan doğa ananın mevzuatına anlık uygunluktur. Mevzuat devamlı değiştiği için canlılar buna uygun özellikler geliştirirler. Doğa ananın mevzuatını yürürlüğe koyma biçimi doğal seleksiyondur. Doğal seleksiyonun "feleğin çemberinin" teknik şartnamesine uyum sağlayanlar yaşar ve ürer. Sonuçta ortaya çıkan canlılar büyük oranda analitik yöntemlerle çözümlenebilecek evsaftan uzak yamalı bohça gibi canlılardır. Tıp fakültesi neden 6 sene eğitim veriyor? Muhtemelen 3,5 milyar yıllık yamalı bohçayı çözebilmek için. Diller de aynı şekilde yamalı bohça gibidir, anlık ihtiyaçları karşılamak için yeni "patch"ler eklerler sisteme. Bir bakmışsın rasyonel temellerini kaybeden bir dil oluşmuş. O yüzden iyi matematikçiler, mühendisler, doktorlar değil de çoğunluğun nabzını tutabilen sosyal bilimciler dil konusunda daha başarılıdır. Dilin rasyonel tarafları yok değil, örneğin kelime türetme, sayılara karşılık bulma, cümle kuruluşu gibi özellikler nispeten makuldur. Ayrık dillerin oluşumu ile ayrık türlerin oluşumu oldukça benzerdir. Her ikisi için de evrim ağacı oluşturmak mümkündür. Almanca ile İngilizce, biyolojideki at ve eşek kadar birbirlerine yakın akrabadır.
Senin bu sorun en az iki derslik ustu kapali bir şekilde anlatilacak bir soru. Ama sonuca geleyim ilk sesin oluşumu hakkinda bir çok teori mevcuttur kimisi korkmus ve ilk sesi cikarmis kimiside doganin sesini tekrarlayarak bunu yapmis kuş köpek felan. Daha sayilir. Ilk dil ama oda iki teoriden besleniyor bunun arastirmasi cok yapilmistir kimi profesor ilk zamanda 2 veya 3 adet dil oldugunu ve tum dunyada evrimleserek gunumuzde bukadar cok dil oldugunu savunurlar kimiside hayir ilk zamanlarda tek bir dil var dunyaya da diller tek bir nomtadan yayilmistir der ikiside mantikli yani gunumuzdeki dilleri eleye eleye sayiyi 3 e 4 e dusursuler ve kaldilar umarim anlatabilmisimdir hayirli aksamlar.
Aslında önce çevredeki sesleri taklitle başlar bir de, bir yerde beyinin görüntüleri seslendirdiğini okumuştum. Mesela çocuğa zıpla diyeceksin çocuk zıplarken "hooppala" diye hareketi seslendiriyorsun. "Bom" diye patlayabilir bir şey ve adı bomba olur vs. Vs.
Sapiens'i oku orda belirtilmiş bu konu
sayfa ?
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens Kitap sayfa değil
Yasin Özbek kitabı okudum ama sayfayı merak ettim
Haaa tam hatirlamiyorum
Bende kitabı açtım şuan arıyorum sayfayı
İlkel yaşamda asli olan ihtiyaçları karşılayacak kelimeler tek ya da iki hamlede telaffuz edilen kelimelerdir. Su(ma, ab), et, it, ana, baba(ebu), ayak(pa, pod), el, ok, yay, göl, deniz, çöl, is, ateş(od), ağaç, çiçek, saç, göz vs. Eritroblastosisfetalis kelimesi, medeni hayatta geliştirilmiş bir tabirdir. Dilin evrimi fizyolojik evrim ile benzer yapıdadır. İlk tek hücrelilerin gen sayısı daha azdır, evrimleşen sonraki canlıların gen sayısı artmış kompleks yapı kazanmışlardır. Bu söylediğim gen sayısı fazla ise canlı daha komplekstir şeklinde algılanmasın.
Aslında bütün diller doğa sesleri ni taklidi den originlidir örneğin baykusa puhu kuşu da denir, İngilizce owl dur, hakikaten baykuş owwww yada huhuhu diye ses çıkarır tatbiki neolitik çağ belki de daha eski devirlerde bir hayvanı taklit ederek yanındakine anlatır, bu sekildede ses telleri ve gırtlağı da yaşam da artan iletişim ihtiyacına göre gelişir, doğa sesleri de sembolize edilir derken eylemlerinde hareketler yerine kelimeler derken kelimelerinden sembolü bu şekilde işte yani kısaca ihtiyaç duyulduğu için diller doğmuştur tabiki bu sesleri insanlar in cikarabildigi sesler ile diller şekillendi örnek Arapça gırtlaktan çıkar Neandertaller genizden hım hım sesleri cikarabilirlerdi(gırtlak kemiğinden anlaşılıyor)
şeyleri nasıl tanımlarsanız o isimle varolur yaşamda
"Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta; kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir" diye tanımlar dili Muharrem Ergin. Bu tanım umarım sorularınıza belirli ölçülerde cevap olur.
Dil bence bir yokoluştur insanlığın kendini katlettiği ve yokoluşun kapılarını aralaması dilin doğduğu zamanlara denk gelir
dil ile duygular doğrudan değil dolaylı bir biçimde ifade prosesine girmiştiir oysa ilk zamanlar telepati yönteminin varolduğu zamanlar duygular düşünceler değişmeden olduğu gibi karşıya aktarılırmış
bence yalan kavramının temeli dildir bu bakış açısına göre
Bu kesinlik kazanmamış bir konudur. Önce beden dili kullanılmıştır sonra kuşların çıkardığı sesler hayvanların çıkardığı sesler ama özellikle kuş sesleri taklit edilirmiş. Anlamlı bir bütün seslerin türemesi tanıma ve hatırlama yoluyla olur buda zaman gerektirir.
Tamamen tesadüfler ile örülmüş ses motifleri olduğunu düşünüyorum.. Aslında, Evrim Kuramını inanılmaz derecede destekliyor Dünya dilleri.. Birbirinden sadece bir kaç kilometre uzaklıkta olan iki kabile, farklı diller konuşuyor.. İletişimleri kesilmiş ise. Birinin çimmek dediğine diğeri yunmak diyor.. Bir başkası yıkanmak.. Farklı coğrafi bölgelerde suyun debisi, nereden aktığı, çıkardığı ses, çevresindeki bitki örtüsü, içine taş attığınızda çevreden gelen yankı. Bütün bunlar ve tabii ki tesadüfler belirliyor sorunuzun cevabını.
Çünkü beyin fonksiyonlarınında bir evrimi var
İlk telepati yoluyla anlaştıkları da bir tespittir. Çünkü beyin saf
Vücut dili ve mimikler de önemli olmalı.. Belki de sadece sert bakışlar.. Ki biz bu dile yetiştik .
“Galatı meşhur, lügati fasihten evlâdır.” derler atalarımız. Buradan dilin yanlış da olsa gizli bir sözleşme olduğunu çıkarabiliriz. Yani toplum yanlış kelime kullanımını ortak bir şekilde kabullenmişse elinizden pek bir şey gelmez düzeltmek için. Örneğin "teori" kelimesi güncel kullanımda, halk kullanımında "kişisel fikir" anlamına gelir. Ancak "teori" kelimesinin bilimdeki anlamı daha derindir. Gerçeği açıklayan deneyle ve gözlemle kanıtlanmış tezler toplamıdır teori. Nuray Mert bile teori kelimesinin anlamını bilmiyor, halkın kullandığı gibi kullanıyor bu kelimeyi. Dilde %100 mantık aramak bu yüzden mümkün değildir. Kısaca dil çoğunluk tarafından kabul edilmiş anlaşma yöntemidir. Rasyonel yaklaşımlarla çözülebilecek tarafları oldukça azdır.
john zerzanda gelecekteki ilkelde bunu anlatıyor bende katılıyorum bu görüşe
Ali Erdinc Bu şahsı daha önce duymadım, teşekkürler katkınız için.
kitaplarını okumanızı öneririm
Çeşirli görüşler var bunlardan hatırladığım şöyle:
Ünlem kuramı: İnsanlar duygularını beden diliyle anlatmakta yetersiz olduklarından çeşitli sesler çıkarmışlardır.
İş kuramı: İnsanlar çalışırken çıkardıkları sesler dilin doğmasına sağlamış.
Güneş dil teorisi: Güneşin haraketlerinden dil üretilmiştir. Başta Atatürk olmak üzere en çok kabul gören görüş.
Dil ihtiyaçtır. Anlama ve anlaşmak için vardır beden dili sesleri tanımadığı ünlem beden dili yetersiz kalınca iş dil teorisi tek başına yetersiz sanki
kişisel olarak = katılmıyorum
Neden
azra kohenin aedeni okudunuz mu o kitapta numi ve sonje adında iki karakter vardır insanlığın evrimine ayna tutmaktadırlar okuyun okumadıysanız
Bu arada dili bulmuşuz ama pek anlaştığımız da söylenemez.. Sadece koklaşarak bir kaç saniyede, beş yıldızlı hastane kalitesinde birbirlerine check-up yapan hayvanlar var..
Şimdi bunun birde teolojik açıklaması var ki yanlış hatırlamıyorsam cennetin dili diye bir kitap okumuştum orada semavi dinler açısından açıklıyordu ya da sacmaliyordu: )
Kuzenlerimizin birbiriyle iletişimlerini biraz incelediğimizde azçok bir fikir veriyor sanki....
genetik olarak öğrenmeye meyilli olabilir, sosyal yaşam büyük beyin + evrim. Kısaca.
Ben bunu 3-4 yıl önce merak etmiştim ve örnek olarak 'kask'a neden kask deniyor mesela demiştim ve cevapta 'kaza anında sizi korur' olmuştu...
adem ve havvadan olup cogalan insanlik dünyaya yayilan. Ten renklerini diyelim bulunduklari iklime gore sekillendi diyelim. Neden ayri dil gelistirmeye ihtiyac duysunlar.
aslında coklu dil evrimin en büyük kaniti olabilir
Evrimin gözü kördür, dillerin de öyle. Asıl olan anlık varoluşsal ihtiyaçları karşılamaktır. Fizyolojik evrimde önemli olan doğa ananın mevzuatına anlık uygunluktur. Mevzuat devamlı değiştiği için canlılar buna uygun özellikler geliştirirler. Doğa ananın mevzuatını yürürlüğe koyma biçimi doğal seleksiyondur. Doğal seleksiyonun "feleğin çemberinin" teknik şartnamesine uyum sağlayanlar yaşar ve ürer. Sonuçta ortaya çıkan canlılar büyük oranda analitik yöntemlerle çözümlenebilecek evsaftan uzak yamalı bohça gibi canlılardır. Tıp fakültesi neden 6 sene eğitim veriyor? Muhtemelen 3,5 milyar yıllık yamalı bohçayı çözebilmek için. Diller de aynı şekilde yamalı bohça gibidir, anlık ihtiyaçları karşılamak için yeni "patch"ler eklerler sisteme. Bir bakmışsın rasyonel temellerini kaybeden bir dil oluşmuş. O yüzden iyi matematikçiler, mühendisler, doktorlar değil de çoğunluğun nabzını tutabilen sosyal bilimciler dil konusunda daha başarılıdır. Dilin rasyonel tarafları yok değil, örneğin kelime türetme, sayılara karşılık bulma, cümle kuruluşu gibi özellikler nispeten makuldur. Ayrık dillerin oluşumu ile ayrık türlerin oluşumu oldukça benzerdir. Her ikisi için de evrim ağacı oluşturmak mümkündür. Almanca ile İngilizce, biyolojideki at ve eşek kadar birbirlerine yakın akrabadır.
Senin bu sorun en az iki derslik ustu kapali bir şekilde anlatilacak bir soru. Ama sonuca geleyim ilk sesin oluşumu hakkinda bir çok teori mevcuttur kimisi korkmus ve ilk sesi cikarmis kimiside doganin sesini tekrarlayarak bunu yapmis kuş köpek felan. Daha sayilir. Ilk dil ama oda iki teoriden besleniyor bunun arastirmasi cok yapilmistir kimi profesor ilk zamanda 2 veya 3 adet dil oldugunu ve tum dunyada evrimleserek gunumuzde bukadar cok dil oldugunu savunurlar kimiside hayir ilk zamanlarda tek bir dil var dunyaya da diller tek bir nomtadan yayilmistir der ikiside mantikli yani gunumuzdeki dilleri eleye eleye sayiyi 3 e 4 e dusursuler ve kaldilar umarim anlatabilmisimdir hayirli aksamlar.