Selam arkadaşlar, umarım iyisinizdir.
Amin Maalouf'un "Semerkant" romanı, ana hatlarıyla iki bölümden oluşuyor; Birinci bölümde, tarihe damgasını vurmuş üç önemli şahsiyetin öyküsü yer alıyor. Ömer Hayyam, Nizamülmülk Ve hasan Sabbah. Yaşadıkları bölgenin kaderine etki eden, birbirlerinden farklı özelliklere sahip bu üç karakterin, bir noktada yolları kesişiyor ve özgürlüğün sorgulandığı, iktidar hırsının, ilginç entrikaların yer aldığı müthiş öyküler çıkıyor ortaya. Bu öyküler ekseninde, Orta Asya, İran ve Anadolu tarihine de ışık tutuluyor. Kitabı okurken, doğu kültürünü oluşturan unsurların nasıl bir araya geldiğini, bu unsurların birbirleriyle hangi düşünsel farklılıklarla çatıştığını, bu karakterlerin birbirleriyle olan ilişkileri vasıtasıyla daha detaylıca inceleme olanağı buluyoruz.
Ömer Hayyam'ın, yaşadığı dönemde bir devrim niteliğinde olan "Rubaiyatı"ının hikayesi ve yaşadığı tutkulu aşkı, Nizamülmülk'ün içinde yer aldığı siyasi çekişmeleri ve entrikaları, hasan Sabbah'ın tüm dünyayı sarsan, inanılmaz baş kaldırısını etkili bir dille kaleme alan Maalouf, kitabın ikinci bölümünde ise, 1900'lü yılların başında İran'da yaşanan iktidar mücadelesine yer veriyor. Bu bölümde, Tebriz'de, Şah'a karşı yapılan müthiş direnişin hikayesi beni oldukça etkiledi.
Ayrıca, İran'ın iç meselesi olan bu rejim mücadelesine, Rusya, ABD ve İngiltere'nin hangi hesaplarla müdahil olduğunu gözler önüne seren "Semerkant", günümüzde, bu bölgede yaşanan siyasi krizlerin sebeplerine de ışık tutabilecek ip uçları elde etmemizi sağlıyor.
Yazar Amin Maalouf, akıcı üslubuyla tarih ve siyaseti ele alan ağır konuları, oldukça rahat okunabilen etkileyici bir romana dönüştürmüş. Umutsuzluğun, kaderciliğin ve tutsaklığın eline düşmüş bir coğrafyanın, özgürlüğü ve umudu arayışı... Bin yıldır devam eden bu arayışta, her dönem, ölüme meydan okuyan özgürlük savaşçılarının tutkulu mücadelesine hayran kalacaksınız.
Şimdiden herkese iyi okumalar, sevgiler
"Sultanlar nasıl ölüyor acaba? Zehirlenerek, boğularak, boyunlarına yağlı urgan dolanarak! Veya loğusa yatağında! İstediğin kadar şatafata gömül, insanlık halinin sefaletinden kurtulamazsın." (Semerkant - Amin Maalouf)
Bu ne güzel yorumdur böyle
Teşekkür ederim figen hanım