Bağışlamak demek aynı zamanda kişi bana bunu yaptı ise vardır kendince nedenleri, bana bunu yapmasına sebep olacak durumlar oluşmuş demekki kafasında daha önce. Bırakayım kendi görsün sonuçlarını, kendi anlasın demek değilmidir bağışlamak. Yoksa ben bağışlasam ne bağışlamasam ne. Bağışlayıcı olan ben olamam ki. Ama her kim ne yaparsa yapsın, ister bağışlansın ister bağışlanmasın karşısındaki tarafından. Sistem elbet karşısına çıkaracak sonuçlarını.
Aksine Ahmet bey bağışlamak nekadar zor biliyormusunuz? BEN den vazgeçmektir bağışlamak aslında tam tersi BEN den vazgeçiyorum çünkü onun adaletini vericek olan ben değilim demek gibi birşey. BEN i eritmeye çalışmak gibi teslim olmak gibi .
Aslında benim düşündüğüm şuydu ;bağışlamaya çalışırken EGO'yu eritmenin farkındalığında olup ikiyüzlülük tuzağından yada birini bağışlamaya çalışmak kendi menfaati n için bir çıkardır tuzağından çıkabilmek
Hem şu şekil de düşünebilirmiyiz? SiZin birisini bağışladığınızı siz söylemedikten sonra bilecek olan kim? O halde bu şu demek mi oluyor ''ne kadar iyi bir insanım '' dedirtecek hiçkimse kalmıyor etrafınızda gibi
Yada Muhammed Mustafa (sav)kendisini bıçaklamaya gelenleri önemsemedi. Namazını kılmaya devam etti. Emrin olur diye bir şarkı var biliyormusunuz bilmiyorum onun bir hikayesi var. Hikaye şöyle birgün biri Muhammed Mustafa (sav) nın (not sufiler kitapta bu şekilde adını telafuz ettikleri için bu şekilde söylüyorum ) amcasını öldürür. Herneyse sonra bu kişi amcasını öldürdüğü için pişman olur Ve Muhammed Mustafa (sav)dan özür dilemeye gelir. Rivayete göre Muhammed Mustafa (sav)çok canı acır. Yanındakiler onun kellesini alma emrini vermesini beklerken şu sözler dökülür
Taş bassın yerime dedi, gönlüne, Emri olur başım gözüm üstüne, Bakmasın demiş bir daha yüzüme, Emri olur inansın bu sözüme. Almasın demiş adımı diline, Vay ben ölem, atın toprak üstüme. Taş bassın yerime dedi, gönlüne, Emri olur başım gözüm üstüne, Bakmasın demiş bir daha yüzüme, Emri olur inansın bu sözüme. Almasın demiş adımı diline, Vay ben ölem, atın toprak üstüme.
Şarkının hikâyesine gelince... Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi, daha sonra Müslüman olmuştu. Hz. Peygamber, Müslümanlığı seçen Vahşi’ye “Seni görünce amcam Hamza’yı hatırlıyorum, o nedenle bana fazla görünme” diye ricada bulunmuştu. Vahşi de büyük bir üzüntüyle bu ricaya uymak durumunda kalmıştı. Mustafa Cihat’ın şarkısı işte bu anekdota dayanıyor. Şarkıda Vahşi’nin diliyle Hz. Peygamber’e “Emri olur” deniliyor.
İnancımda bir insan bir insanı seviyor diye karşıdakinin de sevmesine gerek Yok, bir kişinin beni sevmiyor olması benim ona sevgimi azaltmaz çünkü ben o insanları beni sevmeleri karşılığında sevmiyorum dur. İşte gerçek sevgi budur diye düşünüyorum. Hayvanların bize öğrettikleri yaratılışlarında ki en kutsal duygu karşılıksız seviyor olmaları. 2hafta tatile çıktım yemek götürmüyorum diye bir saat bana avladığı hayvanı göstermeye çalıştı oysaki ben görmek istemiyordum. Ne algıladığı nı bilmiyorum sanırım onlara yemek götüremediğimi düşündüğü için yanlarına gitmediğimi düşünmüş olabilir ...
En büyük af affadilmeye layık olmayanı affetmektir. Hz vahşi hz hamzayı şehit ettiğinde islamla müşerref olmamıştı. Müşerref oldugunda ise Allahın affettigi kulu peygamberi nasıl affetmez. Elbette affetmistir. Size daha önce de söyledim küçük kelebek uyduruk bir şarkının dogruluguna inanıyorsunuz. Peygamberimiz den 1400 yıl sonra yazılmış bir sarki.. Üstelik sadece hz vahsiyi değil ebu sufyani ve mekkede kendisine ve müslümanlara eziyet eden herkesi affetmistir.
bağışlayıcı olan, "ben ne kadar iyi biriyim, bağışlayıcı ve hümanistim" egosunu tatmin etmektedir.
.
Zor olan adaletin hakkını vermektir...
Adalet kime ait ?
Bağışlamak demek aynı zamanda kişi bana bunu yaptı ise vardır kendince nedenleri, bana bunu yapmasına sebep olacak durumlar oluşmuş demekki kafasında daha önce. Bırakayım kendi görsün sonuçlarını, kendi anlasın demek değilmidir bağışlamak. Yoksa ben bağışlasam ne bağışlamasam ne. Bağışlayıcı olan ben olamam ki. Ama her kim ne yaparsa yapsın, ister bağışlansın ister bağışlanmasın karşısındaki tarafından. Sistem elbet karşısına çıkaracak sonuçlarını.
Aksine Ahmet bey bağışlamak nekadar zor biliyormusunuz? BEN den vazgeçmektir bağışlamak aslında tam tersi BEN den vazgeçiyorum çünkü onun adaletini vericek olan ben değilim demek gibi birşey. BEN i eritmeye çalışmak gibi teslim olmak gibi .
Aslında benim düşündüğüm şuydu ;bağışlamaya çalışırken EGO'yu eritmenin farkındalığında olup ikiyüzlülük tuzağından yada birini bağışlamaya çalışmak kendi menfaati n için bir çıkardır tuzağından çıkabilmek
Hem şu şekil de düşünebilirmiyiz? SiZin birisini bağışladığınızı siz söylemedikten sonra bilecek olan kim? O halde bu şu demek mi oluyor ''ne kadar iyi bir insanım '' dedirtecek hiçkimse kalmıyor etrafınızda gibi
Hz Rabia nın filmini izlemiştim orda namaz kılarken önüne yılanlar atıyorlardı hiç önemsemedi tepki bile vermedi sizce neden ?
Yada Muhammed Mustafa (sav)kendisini bıçaklamaya gelenleri önemsemedi. Namazını kılmaya devam etti. Emrin olur diye bir şarkı var biliyormusunuz bilmiyorum onun bir hikayesi var. Hikaye şöyle birgün biri Muhammed Mustafa (sav) nın (not sufiler kitapta bu şekilde adını telafuz ettikleri için bu şekilde söylüyorum ) amcasını öldürür. Herneyse sonra bu kişi amcasını öldürdüğü için pişman olur Ve Muhammed Mustafa (sav)dan özür dilemeye gelir. Rivayete göre Muhammed Mustafa (sav)çok canı acır. Yanındakiler onun kellesini alma emrini vermesini beklerken şu sözler dökülür
Bilecek kimse olmasa bile kendi egolarını tatmin ediyor olmak. Ben yaptım, ben bağışladım, ben, ben... Bu bilinçte de olabilir insan.
Taş bassın yerime dedi, gönlüne, Emri olur başım gözüm üstüne, Bakmasın demiş bir daha yüzüme, Emri olur inansın bu sözüme. Almasın demiş adımı diline, Vay ben ölem, atın toprak üstüme. Taş bassın yerime dedi, gönlüne, Emri olur başım gözüm üstüne, Bakmasın demiş bir daha yüzüme, Emri olur inansın bu sözüme. Almasın demiş adımı diline, Vay ben ölem, atın toprak üstüme.
Hz. Vahşi, Hz. Hamza'yı şehit etti. Peygamberimiz sav ise onu affetti.
Murat Vuslat
Murat bey böyle olmadığını söylüyor ama hikaye şöyle ;
asıl önemli olanın şu olduğu ortaya çıkıyor: "affeden veya affetmeyen yok, İlla Allah"
Şarkının hikâyesine gelince... Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi, daha sonra Müslüman olmuştu. Hz. Peygamber, Müslümanlığı seçen Vahşi’ye “Seni görünce amcam Hamza’yı hatırlıyorum, o nedenle bana fazla görünme” diye ricada bulunmuştu. Vahşi de büyük bir üzüntüyle bu ricaya uymak durumunda kalmıştı. Mustafa Cihat’ın şarkısı işte bu anekdota dayanıyor. Şarkıda Vahşi’nin diliyle Hz. Peygamber’e “Emri olur” deniliyor.
https://youtu.be/AY002EbA9DI
sizinle barışık olmak ne mümkün zaten.... Bi ben kaldım çevrenizde.
Ahmet Önsesveren öylemi dersiniz?
Ahmet Önsesveren babı Esrar ı okudunuz mu ?
İnancımda bir insan bir insanı seviyor diye karşıdakinin de sevmesine gerek Yok, bir kişinin beni sevmiyor olması benim ona sevgimi azaltmaz çünkü ben o insanları beni sevmeleri karşılığında sevmiyorum dur. İşte gerçek sevgi budur diye düşünüyorum. Hayvanların bize öğrettikleri yaratılışlarında ki en kutsal duygu karşılıksız seviyor olmaları. 2hafta tatile çıktım yemek götürmüyorum diye bir saat bana avladığı hayvanı göstermeye çalıştı oysaki ben görmek istemiyordum. Ne algıladığı nı bilmiyorum sanırım onlara yemek götüremediğimi düşündüğü için yanlarına gitmediğimi düşünmüş olabilir ...
En büyük af affadilmeye layık olmayanı affetmektir. Hz vahşi hz hamzayı şehit ettiğinde islamla müşerref olmamıştı. Müşerref oldugunda ise Allahın affettigi kulu peygamberi nasıl affetmez. Elbette affetmistir. Size daha önce de söyledim küçük kelebek uyduruk bir şarkının dogruluguna inanıyorsunuz. Peygamberimiz den 1400 yıl sonra yazılmış bir sarki.. Üstelik sadece hz vahsiyi değil ebu sufyani ve mekkede kendisine ve müslümanlara eziyet eden herkesi affetmistir.