yasemin Boyutsuz değişkenlerden biri büyük olduğu durumlarda, sistemi tanımlamak için genel görelilik kullanılmalıdır.Genel görelilik, küçük potansiyel ve düşük hız sınırlarında Newton'un çekime dönüşür bu yüzden, Newton’un çekim kanunu için sıklıkla genel göreliliğin düşük çekim limiti denir. Bundan ne anladın ?
Yerçekimi ve kutle cekiminin farkini biliyorum. Arastirma kutle cekimi uzerine yapilmis. Bildigin gibi en basit ornekle dunya da bir kutledir ve teori yerçekimini de kapsamaktadir. Yanlis biliyorsam duzelt beni sorgulama olayi sorgula aydinlat
Yasemin Zobu Normal koşullarda evren genişlese bile genişleme süratinin zaman içinde kütle çekimi sebebiyle düşmesi gerekir. Mantıken gençlik döneminde evren, bugünkünden daha hızlı genişlemeliydi. Bu sebepten büyük uzaklıkları (dolayısıyla eski dönemleri) gözlemleyen bilim insanları o çağlarda evrenin bugünkünden daha hızlı genişlemesi gerektiğini varsaymışlardı. Ancak 1990'lı yıllarda alınan gözlem sonuçları bu varsayımla çelişmektedir. Bu sebepten evrenin eskiden bugünkünden daha yavaş genişlediği, genişleme süratinin zamanla arttığı öne sürülmektedir. Genişleme süratinin zamanla artması, kütle çekim kuvvetinin etkisinden daha yoğun bir etkinin varlığını düşündürmektedir ki bu etkiye karanlık enerji adı verilmiştir. Etki, Einstein’ın (sonradan terk ettiği) kozmolojik sabitini andırmaktadır. Ne var ki bilinen fizik yasalarıyla açıklanamayan bu etkinin varlığını ortaya koyan gözlem sonuçları henüz çok yetersizdir. (Bu kadar büyük uzaklıklarda uzaklık ölçme yöntemi, 1a tipi süpernovaların görünür ışıltılarıdır.) Bu yönüyle karanlık enerji, günümüzde bir fizikî gerçek olmaktan çok bir tartışma konusu gibi görünmektedir.
Haklisin. Hatta bilim tarihindeki en buyuk basarisizlik olarak gecer. Her ne kadar kara enerji buyuk bir tartisma konusu olsa da Einstein bunun bos uzayin geri tepme gucu olarak dusunmus. Sonradan bu fikirden donmus mu bilmiyorum ama benimde aklim almiyor.
Yasemin Zobu Evrenin Genişlemesi konusunda benim düşüncem şöyle: Evreni bir balon gibi düşünürsek balonun sadece içine hava dolduğunda şişmesi gerekmez. Balon sonuçta esnek bir yapıdadır. Dış kısmından eşit şiddette çekim uygulanırsa balon esneyecek ve genişleyecektir. bu da dışardan bir çekim kuvvetini akla getirir.
Yasemin Zobu Kara Enerji daha çok balonun içindeki havaya benzetebiliriz. Kara Enerjinin devamlı artması bir de kara maddenin olduğu ve bu maddenin Enerjiye dönüşüp evreni genişlettiği düşüncesidir. Ancak ben bu hipoteze soğuk yaklaşıyorum.
Yani eger dogru hatirliyorsam evrendeki tum maddeler kritik kutlenin 3te birini olusturuyordu. Duz hesap yaparsak kara enerji 3te ikisini etkiliyor. Bu durumda dunya kritik kutleye zaten ulasmis. Ama nedir bu kara enerji biraz daha acar misin. Evrenin disinda dusunuyorum dedin. Onu anlamadim
Dengeyi saglamak icin eger evrendeki maddelerin kutle miktari artiyorsa ve bunu kara enerjiyle dengeliyorsak bu durumda kara enerji miktari duz hesap gitgide azaliyor mu
Tekilliğe gore evrenin genisleme surecini tersten dusunecek olursak bir muddet sonra evren tek bir tanecige dogru buzulmeye baslayacak (ve suan evren genisledikce nasil soguyorsa buzulurken de ilk oldugu gibi sicaklamaya baslayacak) iste o zaman eger evren disaridan bir cekim kuvvetiyle genisliyorsa ayni kuvvet degisip disaridan itme kuvveti dolayisiyla evreni tekillige ve buzulmeye mi yonlendirecek
Evrenin tekrar içine çökeceği henüz bir hipotez ve bunun gerçekliğini bilemiyoruz. Ancak sonsuzluk ilkesine göre evren sonsuza kadar da genişleyebilir.
Belki de Evren diye bir şey olmaya bilir. Sınırları olmayan. Sonsuzluğun içinde bir döngüden ibarettir. Kara Deliklerin de yeni bir evren oluşturduğu yada başka bir evrene açılan kapılar olduğu söylenir.
Yasemin Zobu Atomun temel yapıtaşları olan proton ve elektron aslında kendisini oluşturan alt parçacıklardan oluşmaktadırlar. Bu parçacıklar, hızlandırıcı ve çarpıştırıcı laboratuvarlarda yapılan deneylerle bulunmuşlardır; fakat, "bu parçacıkların altında hangi parçacıklar bulunmaktadır" ve "bunların yapı taşı nedir" sorularına cevap verilememektedir. İşte bu parçacıkları birbirinden farklı kılan sicim teorisine göre, 6 farklı boyut içeren ve değişik titreşimleriyle sicimsi parçacıklardır. Bu sicimler bir frekansta titreşip protonu, başka bir frekansta titreşip elektronu oluştururlar. Sicimler farklı titreşimlerde bulunarak farklı temel parçacıkları oluşturur. Bu nedenle bildiğimizden fazla boyut kavramı ortaya çıkmıştır.
Şu anda evreni açıklayan iki fizik teorisi vardır: Birincisi, yıldızlar, galaksiler gibi çok büyük boyutlu maddeleri açıklayabilen, Einstein'ın görelilik teorisi, ikincisi ise atomlar gibi çok küçük boyuttaki maddeleri açıklayabilen kuantum mekaniği. Bu iki teori de aynı evreni açıkladığına göre, ikisini bir teoride birleştirildiğinde evreni bütünüyle anlamak mümkün olmalıdır. Ancak bu bugüne kadar başarılabilmiş değildir. Yapılan birkaç denemede bazı olasılıklar bulunmuş ancak bu olasılıklar sonsuz değer vermekte olduğu görülmüştür. Oysa olasılık 0 dan küçük 1 den büyük olmamalıdır. Sicim kuramından yararlanılarak yapılan çözümlerde bu sonsuzluklardan kurtulunup makul sonuçlar elde edilmiştir. Bu birleşim, şimdiden bilim tarihinin en büyük adımı olarak kabul edilmektedir.
Umarım Bilime olan ilgin bu şekilde devam eder. Çok kafana takılan yada araştırıp bulamadığın konular olursa bana mesaj atabilirsin. Şimdilik benden bu kadar görüşmek dileğiyle. Esen kal.
Ya arkadaşlar geceleri daha bir mizahşör oluyormuşsunuz da ben dalgs geçmedim gerçekten kanıtlanmış yerçekiminin olmadığı
Kim kanıtlamış
Einstein
D0ru gök itiyor yer çekmiyor
Nerden biliyon yanında mıydın
Evet yanındaydım
Tamam
Oha şuan cidden inandım
Yerçekimi ne abi Kütle Çekim olmasın o
Haci kutle cekim dalgalri diye dusunuluyor. Isik hizinda hareket ediyor.
Yerçekimi de kütleçekimiyle doğrudan alakalı ve benzerdir
Yasemin Zobu çok cahilsin ama ya. Yer çekimi, Dünya'nın kütle çekimidir.
Bu yüzden Newtonun yerçekimi teorisini de curuttukleri soyleniyor
Cahilsem ozur dileeim ama ben de ayni seyi soyluyorum
Yasemin Zobu Ya yerçekimi sadece dünya ile ilgili bir mesele. Evrensel olarak Kütle Çekim deniyor.
yasemin Boyutsuz değişkenlerden biri büyük olduğu durumlarda, sistemi tanımlamak için genel görelilik kullanılmalıdır.Genel görelilik, küçük potansiyel ve düşük hız sınırlarında Newton'un çekime dönüşür bu yüzden, Newton’un çekim kanunu için sıklıkla genel göreliliğin düşük çekim limiti denir. Bundan ne anladın ?
Yerçekimi ve kutle cekiminin farkini biliyorum. Arastirma kutle cekimi uzerine yapilmis. Bildigin gibi en basit ornekle dunya da bir kutledir ve teori yerçekimini de kapsamaktadir. Yanlis biliyorsam duzelt beni sorgulama olayi sorgula aydinlat
Anladim demek istedigini ben yercekiminde genel goreliligi tamamen hice sayiyorlar zannediyordum
Yasemin Zobu Normal koşullarda evren genişlese bile genişleme süratinin zaman içinde kütle çekimi sebebiyle düşmesi gerekir. Mantıken gençlik döneminde evren, bugünkünden daha hızlı genişlemeliydi. Bu sebepten büyük uzaklıkları (dolayısıyla eski dönemleri) gözlemleyen bilim insanları o çağlarda evrenin bugünkünden daha hızlı genişlemesi gerektiğini varsaymışlardı. Ancak 1990'lı yıllarda alınan gözlem sonuçları bu varsayımla çelişmektedir. Bu sebepten evrenin eskiden bugünkünden daha yavaş genişlediği, genişleme süratinin zamanla arttığı öne sürülmektedir. Genişleme süratinin zamanla artması, kütle çekim kuvvetinin etkisinden daha yoğun bir etkinin varlığını düşündürmektedir ki bu etkiye karanlık enerji adı verilmiştir. Etki, Einstein’ın (sonradan terk ettiği) kozmolojik sabitini andırmaktadır. Ne var ki bilinen fizik yasalarıyla açıklanamayan bu etkinin varlığını ortaya koyan gözlem sonuçları henüz çok yetersizdir. (Bu kadar büyük uzaklıklarda uzaklık ölçme yöntemi, 1a tipi süpernovaların görünür ışıltılarıdır.) Bu yönüyle karanlık enerji, günümüzde bir fizikî gerçek olmaktan çok bir tartışma konusu gibi görünmektedir.
Haklisin. Hatta bilim tarihindeki en buyuk basarisizlik olarak gecer. Her ne kadar kara enerji buyuk bir tartisma konusu olsa da Einstein bunun bos uzayin geri tepme gucu olarak dusunmus. Sonradan bu fikirden donmus mu bilmiyorum ama benimde aklim almiyor.
Hani uzakligi supernovalarin isigindan olcuyorlar ya nasil uzaktaki ve yakindaki isigin gucu ayni oluyor mesela bunu da anlamiyorum
Belki arada bir fark vardir ama biz goremiyoruzdur. Umarim ilerde buna da aciklik getirirler
Yasemin Zobu Işığın dalga boyutları vardır. Uzaklaştıkça yada yakınlaştıkça bu dalga boyları farklılaşır. Bu şekilde ölçülür.
Peki sen ne dusunuyorsun
Yasemin Zobu tam olarak hangi konuda ?
Yasemin Zobu Evrenin Genişlemesi konusunda benim düşüncem şöyle: Evreni bir balon gibi düşünürsek balonun sadece içine hava dolduğunda şişmesi gerekmez. Balon sonuçta esnek bir yapıdadır. Dış kısmından eşit şiddette çekim uygulanırsa balon esneyecek ve genişleyecektir. bu da dışardan bir çekim kuvvetini akla getirir.
Yasemin Zobu Kara Enerji daha çok balonun içindeki havaya benzetebiliriz. Kara Enerjinin devamlı artması bir de kara maddenin olduğu ve bu maddenin Enerjiye dönüşüp evreni genişlettiği düşüncesidir. Ancak ben bu hipoteze soğuk yaklaşıyorum.
Yasemin Zobu Modern Bilimin tek yanılgısı Evrenin genişlemesinin nedenlerini yine Evrenin içinde araması. Ben ise dışında olduğunu düşünüyorum
Yani eger dogru hatirliyorsam evrendeki tum maddeler kritik kutlenin 3te birini olusturuyordu. Duz hesap yaparsak kara enerji 3te ikisini etkiliyor. Bu durumda dunya kritik kutleye zaten ulasmis. Ama nedir bu kara enerji biraz daha acar misin. Evrenin disinda dusunuyorum dedin. Onu anlamadim
Ve kritik kutleye ulasmis bir evren neden ve nasil hala genisliyor
Dengeyi saglamak icin eger evrendeki maddelerin kutle miktari artiyorsa ve bunu kara enerjiyle dengeliyorsak bu durumda kara enerji miktari duz hesap gitgide azaliyor mu
Yasemin Zobu Bunları çok iyi analiz edebilmek için önce entropi bilmek gerekir.
Benim anlatmak istediğim Kara Madde ve Kara Enerji diye bir şey yok. Evren dışardan bir çekim kuvvetiyle genişliyor.
Son bir sey daha sorayim o zaman yanlis biliyorsam duzelt
Tekilliğe gore evrenin genisleme surecini tersten dusunecek olursak bir muddet sonra evren tek bir tanecige dogru buzulmeye baslayacak (ve suan evren genisledikce nasil soguyorsa buzulurken de ilk oldugu gibi sicaklamaya baslayacak) iste o zaman eger evren disaridan bir cekim kuvvetiyle genisliyorsa ayni kuvvet degisip disaridan itme kuvveti dolayisiyla evreni tekillige ve buzulmeye mi yonlendirecek
Tam toparlayamadim ama umarim anlasilirdir
Entropi bilmek gerekir dedin haklisin ama henuz lise 3e gectim. Elimden geldigince ogrenmeye calisiyorum
Evrenin tekrar içine çökeceği henüz bir hipotez ve bunun gerçekliğini bilemiyoruz. Ancak sonsuzluk ilkesine göre evren sonsuza kadar da genişleyebilir.
Belki de Evren diye bir şey olmaya bilir. Sınırları olmayan. Sonsuzluğun içinde bir döngüden ibarettir. Kara Deliklerin de yeni bir evren oluşturduğu yada başka bir evrene açılan kapılar olduğu söylenir.
Benden sana bir tavsiye Boyutları iyi araştırman
https://www.youtube.com/watch?v=evyRV75ivkA
Ben dorduncu boyutu hala hayal edemiyorum
Yasemin Zobu çünkü sen 4. boyutun 3 boyutlu bir yansımasından ibaretsin. Ve üzgünüm 4. boyutu algılayamazsın.
Yasemin Zobu Sicim Teorisini araştırmanı tavsiye ediyorum.
Cok tesekkur ederim suan biraz daha oturdu kafamda videolar sayesinde
Yasemin Zobu Atomun temel yapıtaşları olan proton ve elektron aslında kendisini oluşturan alt parçacıklardan oluşmaktadırlar. Bu parçacıklar, hızlandırıcı ve çarpıştırıcı laboratuvarlarda yapılan deneylerle bulunmuşlardır; fakat, "bu parçacıkların altında hangi parçacıklar bulunmaktadır" ve "bunların yapı taşı nedir" sorularına cevap verilememektedir. İşte bu parçacıkları birbirinden farklı kılan sicim teorisine göre, 6 farklı boyut içeren ve değişik titreşimleriyle sicimsi parçacıklardır. Bu sicimler bir frekansta titreşip protonu, başka bir frekansta titreşip elektronu oluştururlar. Sicimler farklı titreşimlerde bulunarak farklı temel parçacıkları oluşturur. Bu nedenle bildiğimizden fazla boyut kavramı ortaya çıkmıştır.
Şu anda evreni açıklayan iki fizik teorisi vardır: Birincisi, yıldızlar, galaksiler gibi çok büyük boyutlu maddeleri açıklayabilen, Einstein'ın görelilik teorisi, ikincisi ise atomlar gibi çok küçük boyuttaki maddeleri açıklayabilen kuantum mekaniği. Bu iki teori de aynı evreni açıkladığına göre, ikisini bir teoride birleştirildiğinde evreni bütünüyle anlamak mümkün olmalıdır. Ancak bu bugüne kadar başarılabilmiş değildir. Yapılan birkaç denemede bazı olasılıklar bulunmuş ancak bu olasılıklar sonsuz değer vermekte olduğu görülmüştür. Oysa olasılık 0 dan küçük 1 den büyük olmamalıdır. Sicim kuramından yararlanılarak yapılan çözümlerde bu sonsuzluklardan kurtulunup makul sonuçlar elde edilmiştir. Bu birleşim, şimdiden bilim tarihinin en büyük adımı olarak kabul edilmektedir.
Umarım Bilime olan ilgin bu şekilde devam eder. Çok kafana takılan yada araştırıp bulamadığın konular olursa bana mesaj atabilirsin. Şimdilik benden bu kadar görüşmek dileğiyle. Esen kal.
Cok tesekkur ederim tekrardan. Arastirmaya devam edecegim yarin. 4. Boyut ve sonrasini her ne kadar hayal edemesem de anlamaya calisacagim.
Yasemin Zobu algılamayabilirsin ama fikir edinebilirsin. Kolay gelsin. Başarılar.