Nesimî
İsmine sıkça rastladığımız Hallac-ı Mansur ile aynı kaderi paylaşan Alevi ozanlardan birisi de Nesimî’dir. Hakkında daha çok nesilden nesile aktarılan bilgiler haricinde, Latifi’ye ait ve Nesimî’den sıkça söz edilen 1546 yılında yazılmış “Latifi Tezkiresi” kaynak olarak kullanılabilir. Hallac-ı Mansur gibi Nesimî’nin de ölümünün en büyük sebeplerinden birisi “Ene’l Hakk” (Ben Hakk’ım) sözleridir.
1369-1370 yılları arasında doğduğu rivayet edilen Nesimî Azerbaycan’ın Şamahı şehrinde doğduğu sanılmaktadır. Diğer rivayetlere göre Irak, Diyarbakır, Tebriz’de doğum yerleri olarak gösterilir. Şeyh Sibli ve Hurifilik akımının da kurucusu olan Fazlullah Esteradabi tarafından eğitilmiş ve şiirlerinde de Hurifilik’ten etkilenmiştir.
Hurifilik kısa tanımı: Hurifilik, her şeyden önce Batini inanç sistemidir. Batini sistemlerin birçok ortak özelliğini taşır. Bu özellikler arasında kısaca, âlemin başlangıçsız olduğu, kötü ruhların bedenden bedene geçerek azap çekmeye devam ettiği, iyi ruhların ilahi varlıkla birleştiği, dinlerin iç (batin) anlamıyla anlaşması gerektiği, bununda ancak te’vil (yorumlama) ile yapılabileceği, bu yorumlama cabalarında ise harflerin özel anlamları bulunduğu seklinde inançları vardır. Hurufilik genel anlamda harfçilik (harflerden anlamlar cikarma) demektir.
Yine Nesimî’nin akıl hocası ve Hurifilik akımının hocası olan Fazlullah’ta öğrencisi ile aynı kaderi paylaşır. Mehdilik ilanı sonrası Timurlenk’in oğlu, Miranşah tarafından öldürtülür ve ayaklarından asılan ölüsü kale duvarlarında sallandırılır. Nesimî bu ölümden ve baskılardan sonra diğer müritler gibi baskılardan kaçar ve Anadolu, İran başta olmak üzere birçok yer gezer. Anadolu ziyaretleri sırasında Aleviler ile yakın ilişkilerde ve fikir alışverişinde bulunur. Anadolu Alevileri arasında Hallac-ı Mansur düşünce sistemi yaygın olduğu için fikirleri sayesinde birçok mürit edinir. Böylece Hurifilik akımı Anadolu’da yeşermeye başlar. Burada biri Türkçe birisi ise Farsça olmak üzere iki eser kaleme alır. Nesimî düşüncelerinden dolayı 1418’de Mısır Memluk Hükümdarı Seyh el-Müeyyed Seyfuddin tarafından verilen emirle Halep’te tutuklanır ve öldürülür. Seyyit Nesimi’yi idama mahkum eden Kadı, Nesimî için yazdığı fermanda söyle sesleniyordu:
„Bu böyle bir murdardır ki, kanının değdiği yer yıkamakla temizlenmez, orayı kesip atmak gerekir."
Nesimi’nin fermanın infazı sırasında cellat bıçağı çalınca, Nesimi’den fışkıran kandan bir damla, Kadı’nın parmağına da sıçrar. Tabii ki Kadı parmağını kesmeye kalkmaz. İşte o sırada Nesimi’nin söyle dediği rivayet edilir: „Sen şeriat uğruna parmağına bile kesmezsin, halbuki görüyorsun ki biz inancımız yolunda kendi kanımızla yıkanıyoruz." Yine rivayete göre Nesimî’nin cesedi ibret olsun diye derisi yüzülerek 1 hafta halka sergilenmiştir.
Seyyid Nesimi
Har İçinde Biten Gonca Güle Minnet Eylemem
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği yola minnet eylememBir acaip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylememOy Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
Bunu müzikle dinlerken kendimden geçiyorum yok böyle bişey ya yazmaya kalksak yazamayız benzerini
Bunlar şaheser ve şahsına münhasır adamlar tarafından yapılmış bize kalan yaşatmak
Bunun nesiminin olmadığını da söylüyor lar çünkü Nesimi Farsça biliyor. Nesimiye adandığı rivayet edilir
Bütün şiirleri bu dilde yazılmış ozaman hiçbiri ona ait değil