Öncelikle kulağı alıştırmak. Bunun için youtube'da canlı bir TV kanalı bul. Cnn örneğin. Arka planda hep çalışsın. Anlasan da anlamasan da devamlı duy bir şekilde. Aslında reklamları bol olan ve devamlı aynı reklamları tekrarlayan bir kanal da olabilir. Zira reklam metinleri, kısa, kolay ve akla kolay kazınır şekilde hazırlanır. İnsanın kulağı dile alışınca zaten ilerde konuşmaya başladığında bir hata yaparsan, zaten senin kulağını tırmalayacak ve uyaracaktır. Sonraki aşamada ingilizce olan ama aynı zamanda ingilizce alt yazılı şeyler seyret. Böylelikle dil hem duyulur hem görülür hale gelir. İlgini çeken konuları seç özellikle. Tabii bu arada yan taraftan ufak ufak gramer falan da öğren ve yeni öğrendiğin/duyduğun kelimeleri not alacağın bir defterin de olsun. Yalnız burada dikkat etmen gereken şey örneğin yeni bir kelime öğrendin ve bunu defterine geçiyorsun. Onu cümle içinde kullanıldığı şekilde yaz. Zaten google da .... Meaning yazdığında bu şekilde cümle içinde kullanıldığı halinde veriyor. O kelimenin altını çiz. Şu zamanlarda internetin olması büyük şans, bunu kaçırma.
Bir Schiller var bilir misiniz. Truva'yı bulup talan eden adam. 18 dil mi ne biliyormuş. 3 ayda dil öğreniyormuş. Örneğin rusça öğrenecek, bir rus buluyormuş. Adamın günlük yövmiyesini verip, karşına oturtuyor ve öğrendiği şeyleri konuşuyormuş. Rusun işi bunun karşısında oturup, sadece gözlerine bakmakmış.
Bir de bu adamların başka yöntemleri var. Örneğin Troçki. Bu da çok dil bilirmiş. Eğer başka bir ülkeye gittisye günlüklerini o dilde tutmaya başlarmış. Ben de kolay dil öğrenenlerdenim. Bunun için uyguladığım yöntem genelde, sözlüksüz mözlüksüz, atlayıp hiç bilmediğim bir ülkeye gitmek, ve bismillah ilk öğrendiğim kelimeyi kullanarak konuşmaya başlamak. İnsan iki haftada bayağı bayağı konuşuyor yani.
Trotsky Fransızca ile sınanmış mı çok merak ettim fakat kesinlikle tecrübe ettiğim birşey var ki, öğrenmek istediğiniz dili kullanan biri ile bir mevzu üzerinden tartışın. Siyaset olur, sosyo kültürel mevzu olur, sanat olur, evren-bilim olur, ve hatta din olur... Sıklıkla kullanımına ihtiyaç duyacağınız kelimeler bir anda "baaaak beni bilmiyorsuuuun" diyerek çıkıyor karşınıza.. Ve o anda hızlıca kullandığınız translator yüzünden ve olayın vahameti yüzünden o kelimeyi hiç unutmuyorsunuz.
Grammer mi ogrenmek istiyosun yoksa pratikte kullabilmek mi?
Pratikte kullanmak rahatça konuşmak istiyorum
Öncelikle kulağı alıştırmak. Bunun için youtube'da canlı bir TV kanalı bul. Cnn örneğin. Arka planda hep çalışsın. Anlasan da anlamasan da devamlı duy bir şekilde. Aslında reklamları bol olan ve devamlı aynı reklamları tekrarlayan bir kanal da olabilir. Zira reklam metinleri, kısa, kolay ve akla kolay kazınır şekilde hazırlanır. İnsanın kulağı dile alışınca zaten ilerde konuşmaya başladığında bir hata yaparsan, zaten senin kulağını tırmalayacak ve uyaracaktır. Sonraki aşamada ingilizce olan ama aynı zamanda ingilizce alt yazılı şeyler seyret. Böylelikle dil hem duyulur hem görülür hale gelir. İlgini çeken konuları seç özellikle. Tabii bu arada yan taraftan ufak ufak gramer falan da öğren ve yeni öğrendiğin/duyduğun kelimeleri not alacağın bir defterin de olsun. Yalnız burada dikkat etmen gereken şey örneğin yeni bir kelime öğrendin ve bunu defterine geçiyorsun. Onu cümle içinde kullanıldığı şekilde yaz. Zaten google da .... Meaning yazdığında bu şekilde cümle içinde kullanıldığı halinde veriyor. O kelimenin altını çiz. Şu zamanlarda internetin olması büyük şans, bunu kaçırma.
Teşekkür ederim dediklerinizi not alıyorum hemen
kesinlikle karşılıklı dialog derim ben. Fakat ingilizce seviyen nedir bilmem lazım ki, yardımcı olayım.
A2 seviyesi denilebilir
Bir Schiller var bilir misiniz. Truva'yı bulup talan eden adam. 18 dil mi ne biliyormuş. 3 ayda dil öğreniyormuş. Örneğin rusça öğrenecek, bir rus buluyormuş. Adamın günlük yövmiyesini verip, karşına oturtuyor ve öğrendiği şeyleri konuşuyormuş. Rusun işi bunun karşısında oturup, sadece gözlerine bakmakmış.
karşıındaki yevmiyeli yanıt vermiyor öyle mi? Sadece bakıyor yani?
evet
rus hastası... Amaaann ruh hastası
Bir de bu adamların başka yöntemleri var. Örneğin Troçki. Bu da çok dil bilirmiş. Eğer başka bir ülkeye gittisye günlüklerini o dilde tutmaya başlarmış. Ben de kolay dil öğrenenlerdenim. Bunun için uyguladığım yöntem genelde, sözlüksüz mözlüksüz, atlayıp hiç bilmediğim bir ülkeye gitmek, ve bismillah ilk öğrendiğim kelimeyi kullanarak konuşmaya başlamak. İnsan iki haftada bayağı bayağı konuşuyor yani.
Trotsky Fransızca ile sınanmış mı çok merak ettim fakat kesinlikle tecrübe ettiğim birşey var ki, öğrenmek istediğiniz dili kullanan biri ile bir mevzu üzerinden tartışın. Siyaset olur, sosyo kültürel mevzu olur, sanat olur, evren-bilim olur, ve hatta din olur... Sıklıkla kullanımına ihtiyaç duyacağınız kelimeler bir anda "baaaak beni bilmiyorsuuuun" diyerek çıkıyor karşınıza.. Ve o anda hızlıca kullandığınız translator yüzünden ve olayın vahameti yüzünden o kelimeyi hiç unutmuyorsunuz.
kardeşim teknik meknik yok. Bam bam bam