Bir Schiller var bilir misiniz. Truva'yı bulup talan eden adam. 18 dil mi ne biliyormuş. 3 ayda dil öğreniyormuş. Örneğin rusça öğrenecek, bir rus buluyormuş. Adamın günlük yövmiyesini verip, karşına oturtuyor ve öğrendiği şeyleri konuşuyormuş. Rusun işi bunun karşısında oturup, sadece gözlerine bakmakmış.
Bir de bu adamların başka yöntemleri var. Örneğin Troçki. Bu da çok dil bilirmiş. Eğer başka bir ülkeye gittisye günlüklerini o dilde tutmaya başlarmış. Ben de kolay dil öğrenenlerdenim. Bunun için uyguladığım yöntem genelde, sözlüksüz mözlüksüz, atlayıp hiç bilmediğim bir ülkeye gitmek, ve bismillah ilk öğrendiğim kelimeyi kullanarak konuşmaya başlamak. İnsan iki haftada bayağı bayağı konuşuyor yani.
Trotsky Fransızca ile sınanmış mı çok merak ettim fakat kesinlikle tecrübe ettiğim birşey var ki, öğrenmek istediğiniz dili kullanan biri ile bir mevzu üzerinden tartışın. Siyaset olur, sosyo kültürel mevzu olur, sanat olur, evren-bilim olur, ve hatta din olur... Sıklıkla kullanımına ihtiyaç duyacağınız kelimeler bir anda "baaaak beni bilmiyorsuuuun" diyerek çıkıyor karşınıza.. Ve o anda hızlıca kullandığınız translator yüzünden ve olayın vahameti yüzünden o kelimeyi hiç unutmuyorsunuz.
Some biographies say he only ever spoke Russian and Ukrainian (his childhood languages; his family, not being religious, didn't use Yiddish), but a couple of sources say he spoke good French.
ama şimdi bu metinden bir sürü dil bildiği çıkmıyor ki adamın ihtimalen bildiği bir dil varmış şansıma bak o da fransızca allah beni bildiği gibi yapsın emi.
Evet ama o metni yazan illa nette diye her şeyi doğru bilecek anlamına gelmez ki. Bu arada senin fransızca yanında ingilizce bildiğini de öğrendik ve millet olarak gururla kabardı göğsümüz. İşte budur, cumhuriyet gençliği.
fransızcam yok. İngilizcem iyi seviye. Almancam başlangıç seviye. İtalyanca ise öğrenmeye çalışıyorum. Fransızca ise, acı bir çocukluk dramasıdır bende travmaya sebep olmuş bir mevzu sorma gitsin. Benim paşa babam ana dili gibi fransızca konuşur. 14 yaşımda iken bana öğretmesini istediğimde verdiği yanıt ile pedagojik gelişimimi sekteye uğratmıştır "sen önce Türkçeyi düzgün konuş".. Tişikkirler baba
Ben de italyancayı bayağı bayağı iyi konuşuyordum, hatta nasıl olduğunu anlayamadan öğrenmiştim. Fakat yine aynı hızla nasıl olduğunu bilemeden unuttum. Almancam çok iyi, ingilizcem biraz türk işi. İspanyolcam da italyancamın kaderini paylaştı. Fransızca ise o zamanlar yetiştiğimiz "erkek kültürü" etkisiyle engellendi. Sanki biraz yumuşak bir dil gibi gelmişti.
ahh... İtalyanca ... Neden unuttunuz ki... İtalyanca sevdam Andrea Bocelli ile ayyuka çıktı... "o naif insan ne anlatıyor eserlerinde acaba...." diyerek... Sonra roma'da insanların ne kadar güzel olduğunu gördüm... Kendi kendime uğraştım. Ama ben gramer bazlı öğrenebilenlerdenim. Keşke hatırlasanız... yakanızdan düşmezdim "ben de öğreneceeeeemmm!!!" diye deyu.
Unuttum, çünkü kolay öğrendiğimden olsa gerek. Yani, ihtiyaç duyacak olursam iki günde çözerim özgüveniyle herhalde bilemiyorum. Ayrıca italyanları ve italyayı da severim özellikle calabria bölgesini. Ancak roma ve romalılar için aynı şeyi söyleyemiyeceğim. Irkçı, kibirli ve yalan dolan, hırsız adamlar.
Geçen sene gitmiştim romaya. Aslında romadan aşağı inip Brindisi'den feribotla Yunanistana geçmek ve oradan da rodos'a geçip, Türkiye diye bir yol düşünmüştüm ama vaz geçtim. yukarı çıkıp, gece yarısı cenovaya indim. Bildiğin karaköy, tophane: 9
Bir Schiller var bilir misiniz. Truva'yı bulup talan eden adam. 18 dil mi ne biliyormuş. 3 ayda dil öğreniyormuş. Örneğin rusça öğrenecek, bir rus buluyormuş. Adamın günlük yövmiyesini verip, karşına oturtuyor ve öğrendiği şeyleri konuşuyormuş. Rusun işi bunun karşısında oturup, sadece gözlerine bakmakmış.
karşıındaki yevmiyeli yanıt vermiyor öyle mi? Sadece bakıyor yani?
evet
rus hastası... Amaaann ruh hastası
Bir de bu adamların başka yöntemleri var. Örneğin Troçki. Bu da çok dil bilirmiş. Eğer başka bir ülkeye gittisye günlüklerini o dilde tutmaya başlarmış. Ben de kolay dil öğrenenlerdenim. Bunun için uyguladığım yöntem genelde, sözlüksüz mözlüksüz, atlayıp hiç bilmediğim bir ülkeye gitmek, ve bismillah ilk öğrendiğim kelimeyi kullanarak konuşmaya başlamak. İnsan iki haftada bayağı bayağı konuşuyor yani.
Trotsky Fransızca ile sınanmış mı çok merak ettim fakat kesinlikle tecrübe ettiğim birşey var ki, öğrenmek istediğiniz dili kullanan biri ile bir mevzu üzerinden tartışın. Siyaset olur, sosyo kültürel mevzu olur, sanat olur, evren-bilim olur, ve hatta din olur... Sıklıkla kullanımına ihtiyaç duyacağınız kelimeler bir anda "baaaak beni bilmiyorsuuuun" diyerek çıkıyor karşınıza.. Ve o anda hızlıca kullandığınız translator yüzünden ve olayın vahameti yüzünden o kelimeyi hiç unutmuyorsunuz.
öğrenmek istediğiniz demek hatalı oldu, geliştirmek istediğiniz diyelim ona.
Dur bi akayım, Trotsky fransızca biliyormuymuş.
Troçki benim edepsizliğim olmuşo. İkisi de makul neticede
Some biographies say he only ever spoke Russian and Ukrainian (his childhood languages; his family, not being religious, didn't use Yiddish), but a couple of sources say he spoke good French.
ama şimdi bu metinden bir sürü dil bildiği çıkmıyor ki adamın ihtimalen bildiği bir dil varmış şansıma bak o da fransızca allah beni bildiği gibi yapsın emi.
Evet ama o metni yazan illa nette diye her şeyi doğru bilecek anlamına gelmez ki. Bu arada senin fransızca yanında ingilizce bildiğini de öğrendik ve millet olarak gururla kabardı göğsümüz. İşte budur, cumhuriyet gençliği.
fransızcam yok. İngilizcem iyi seviye. Almancam başlangıç seviye. İtalyanca ise öğrenmeye çalışıyorum. Fransızca ise, acı bir çocukluk dramasıdır bende travmaya sebep olmuş bir mevzu sorma gitsin. Benim paşa babam ana dili gibi fransızca konuşur. 14 yaşımda iken bana öğretmesini istediğimde verdiği yanıt ile pedagojik gelişimimi sekteye uğratmıştır "sen önce Türkçeyi düzgün konuş".. Tişikkirler baba
Ben de italyancayı bayağı bayağı iyi konuşuyordum, hatta nasıl olduğunu anlayamadan öğrenmiştim. Fakat yine aynı hızla nasıl olduğunu bilemeden unuttum. Almancam çok iyi, ingilizcem biraz türk işi. İspanyolcam da italyancamın kaderini paylaştı. Fransızca ise o zamanlar yetiştiğimiz "erkek kültürü" etkisiyle engellendi. Sanki biraz yumuşak bir dil gibi gelmişti.
ahh... İtalyanca ... Neden unuttunuz ki... İtalyanca sevdam Andrea Bocelli ile ayyuka çıktı... "o naif insan ne anlatıyor eserlerinde acaba...." diyerek... Sonra roma'da insanların ne kadar güzel olduğunu gördüm... Kendi kendime uğraştım. Ama ben gramer bazlı öğrenebilenlerdenim. Keşke hatırlasanız... yakanızdan düşmezdim "ben de öğreneceeeeemmm!!!" diye deyu.
Unuttum, çünkü kolay öğrendiğimden olsa gerek. Yani, ihtiyaç duyacak olursam iki günde çözerim özgüveniyle herhalde bilemiyorum. Ayrıca italyanları ve italyayı da severim özellikle calabria bölgesini. Ancak roma ve romalılar için aynı şeyi söyleyemiyeceğim. Irkçı, kibirli ve yalan dolan, hırsız adamlar.
Ben yalnızca Roma-Napoli kentlerini gördüm. Eğer gördüğüm kötü idiyse, iyisini düşünemiyorum
Calabria Bambaşka bir şey.
şimdi biraz inceledim.. Hakikatten gidilesi.. Bahar ayı için 2 haftalık sırt çantalı gezi planım var... Kenara not düştüm bu bölge için
hımm özellikle Atina başlangıç ayaklı bisiklet rotası.... Fevkalade olur gibi..
Ben de mi gelsem, tercümanlık yaparım.
maşallah hepsi ingilizce konuşuyor. Fakat İtalyancanı hatırlamk için güzel bir sebep.
Valla ben calabria'da ingilizce konuşan bir kişi bile görmedim. Bildiğin italyan köylüleri.
eneee. Ne ka güzel. Tam dil öğrenmelik...
Geçen sene gitmiştim romaya. Aslında romadan aşağı inip Brindisi'den feribotla Yunanistana geçmek ve oradan da rodos'a geçip, Türkiye diye bir yol düşünmüştüm ama vaz geçtim. yukarı çıkıp, gece yarısı cenovaya indim. Bildiğin karaköy, tophane: 9
Pardon Bünyamin Keten ama gördüğün gibi dil öğrenmenin ilk koşulu çenenin düşük olması.