Sanırım burada tartışmalar çoğalacak. Kısaca öneride bulunup kaçayım o zaman. İlk olarak farklı görüşleri olan insanlara zıttı olan düşüncenin malzemeleriyle yaklaşmak geri teper. Karşınızdaki insanın düşünce evrenin girip güvenini kazanmaya çalışın. Size karşı alacağı duygusal tavır zamanla ideolojisinde değişimlere yol açacaktır. İdeolojik temel duygusal değilse, yani kendi deneyimlediği durumlardan çok okuma ve çevre etkisiyle alakalıysa değişim daha kolay olur. Duygusal temeli olan şeyleri değiştirebilmek için karşınızdakine "Yanlış" düşünüyorsun demek yerine yapıcı önermelerle yaklaşmak çok önemli. Sonrası kişinin merakıyla zamanla gelir zaten. Önemli olan bütün ideolojik düşüncelerin temel çıkış noktası "Dünya'yı güzelleştireceğiz" olsa da sonu param parça. Konunun ideolojik değil ahlaki yanlarına odaklanmanız daha yararlı olacaktır. Kolay gelsin
yada kişin paralel evrendeki eşini bulup evrenler arası ırkçılık husumetini kendisini ve secimleri dogrultusunda gerçekleşmediğini birde kendisiyle birebir olan eşinde görmekte fayda saglayabilir..
Hahahah. Hayallerini yıkmak istemediğimden çok da söylemedim ama paralel evrenler konusu çok tartışmalı. Bir ara oturup fizik konuşuruz. Asıl önemli olan bence belirli bir ahlaki değere sahip bireyler yetiştirebilmek. E bunu nasıl yapacaksınız? Ancak bilimsel veriler ışığında. Yoksa Dünya'daki bütün dini-siyasi düşünceleri irdeleyin ortak bir masumiyet paydası var, o da topluluğun yararı. Sağlıklı bireyler yetiştireceğiz ama önce bir topluluk var etmemiz gerek. İşte burada ideolojik düşünce şekilleniyor falanlar filanlar.
Ahlak bile evrensel olmaktan yoksun canım ic mahkeme mantıgıyla vicdanına teslim yetistirilmeli özgüvenli yaratıcı tuttugunu koparan bireylerde lazım en cok ta psikolog lazım yahu bizler cağın ortanca cocuklarıyız tek derdimiz bunalımlarımız: D
Vicdan her bireyde sağlıklı ya da deyim yerindeyse standart işlemiyorki ki. Suça eğilim narsizim psikolojik yakınlıklar gibi durumlar var. Buradaki "Bilimsel veriler eşliğinde" oluşturulan bir ortak ahlak yapısından bahsettim zaten. Şuan insan hakları ihlali sayılan bir çok kural nasıl oluştu? Tabiki de ahlak yapısı zaman içinde deviniyor ama az buçuk neyin suç neyin olmadığını biliyoruz. En basitinden "Yaşamak her bireyin hakkıdır. Ve hangi ideolojik düşünce masum bir bireyin ölümünden besleniyorsa orada sorun vardır." gibi gibi.
iste bireylerin cocukluk cagında korteksine kazınan ahlaki evren ailesinden her gördüğünün ideolojik acıdan mükemmeliyetine inanmasına sebep oluyordu.. Kişinin bundan sıyrılabilmesi icin veli nimet olan sorgulama yeteneğine yogunlasması yeterli olucaktır.. Su anki sitemi baz alırsak sorgulamaktan yenilikten yoksun bir insan ordusu var karşımızda benim kararımca yaşamsal ihtiyaclar (barınma, beslenme, yaşama) devlet tarafından karsılanmalıki bunları dert edinemden huzur içinde birbirine muhtaç olmadan yasayabilsinler kötü niyetli hep kötüdür o ayrı mesele..
Devlet tarafından her şeyin karşılanması durumunu desteklediğimi söyleyemem. Ama bak refah seviyesi yükselmeli. En düşük maaşlı işte çalışan birey bile sosyal kültürel aktiviteler için para artırabilir şekilde olmalı. Çalışma saatleri ve yaşam insanca olmalı. Ama insan ihtiyaclarını kendi karşılamayı öğrenmeli. Sorgulayıcı akılsa çok küçük yaşlarda çocukların bilim ve fen ile yetiştirilmesiyle ancak olur. Hatta gerekirse küçük yaşta felsefe dersleriyle başlamalı. Sonrası birey olarak kendi alacağı yola bağlı. Bir birlerine saygılı bireyler yetiştirmek gerek. Bu arada her birey ailesinde gördüğü ideolojiyi de benimsemiyor ki kişilik özellikleri bu konularda etkin. Bir arkadaşım şey derdi "Önemli olan ateist bireylerle örülü bir yerde büyümek değil ki. İnsanın düşünceleri ve irdelemeden bu düşünce evrenini sırf devlet sistemi öyle olduğu için alması da yanlış" senin dediğin gibi en azından sorgulayan bireyler yetiştirmek gerek. Peki bunu bütün bir devlet politikası haline nasıl getirebilirsin? Bir de şu var mesela bir ideolojiyi benimsemiş ve benimsediği ideoloji ona "Tüm insanlığı sana inandırmalısın ki doğruyu bulsunlar" diyorsa bu düşüncedeki bireyi kendi sınırları içinde kalmaya nasıl ikna edersin? Bence koca bir kısır döngü.
Biz konuştuktukça bu ülkede hiç bir şeyin olması gerektiği gibi olmadığını bir kez daha anlıyorum zarten evrende karşıtlıklar ilkesi de var iyi varsa kötüde olmak zorunda en iyi kendini bi toprak parçasına bağlı kabul etmeyim senin ruhani psikolojine en uygun yasam tarzına sahip ülkelere yönelip orda hayatını sürmek
Sanırım burada tartışmalar çoğalacak. Kısaca öneride bulunup kaçayım o zaman. İlk olarak farklı görüşleri olan insanlara zıttı olan düşüncenin malzemeleriyle yaklaşmak geri teper. Karşınızdaki insanın düşünce evrenin girip güvenini kazanmaya çalışın. Size karşı alacağı duygusal tavır zamanla ideolojisinde değişimlere yol açacaktır. İdeolojik temel duygusal değilse, yani kendi deneyimlediği durumlardan çok okuma ve çevre etkisiyle alakalıysa değişim daha kolay olur. Duygusal temeli olan şeyleri değiştirebilmek için karşınızdakine "Yanlış" düşünüyorsun demek yerine yapıcı önermelerle yaklaşmak çok önemli. Sonrası kişinin merakıyla zamanla gelir zaten. Önemli olan bütün ideolojik düşüncelerin temel çıkış noktası "Dünya'yı güzelleştireceğiz" olsa da sonu param parça. Konunun ideolojik değil ahlaki yanlarına odaklanmanız daha yararlı olacaktır. Kolay gelsin
yada kişin paralel evrendeki eşini bulup evrenler arası ırkçılık husumetini kendisini ve secimleri dogrultusunda gerçekleşmediğini birde kendisiyle birebir olan eşinde görmekte fayda saglayabilir..
Hahahah. Hayallerini yıkmak istemediğimden çok da söylemedim ama paralel evrenler konusu çok tartışmalı. Bir ara oturup fizik konuşuruz. Asıl önemli olan bence belirli bir ahlaki değere sahip bireyler yetiştirebilmek. E bunu nasıl yapacaksınız? Ancak bilimsel veriler ışığında. Yoksa Dünya'daki bütün dini-siyasi düşünceleri irdeleyin ortak bir masumiyet paydası var, o da topluluğun yararı. Sağlıklı bireyler yetiştireceğiz ama önce bir topluluk var etmemiz gerek. İşte burada ideolojik düşünce şekilleniyor falanlar filanlar.
Ahlak bile evrensel olmaktan yoksun canım ic mahkeme mantıgıyla vicdanına teslim yetistirilmeli özgüvenli yaratıcı tuttugunu koparan bireylerde lazım en cok ta psikolog lazım yahu bizler cağın ortanca cocuklarıyız tek derdimiz bunalımlarımız: D
Vicdan her bireyde sağlıklı ya da deyim yerindeyse standart işlemiyorki ki. Suça eğilim narsizim psikolojik yakınlıklar gibi durumlar var. Buradaki "Bilimsel veriler eşliğinde" oluşturulan bir ortak ahlak yapısından bahsettim zaten. Şuan insan hakları ihlali sayılan bir çok kural nasıl oluştu? Tabiki de ahlak yapısı zaman içinde deviniyor ama az buçuk neyin suç neyin olmadığını biliyoruz. En basitinden "Yaşamak her bireyin hakkıdır. Ve hangi ideolojik düşünce masum bir bireyin ölümünden besleniyorsa orada sorun vardır." gibi gibi.
iste bireylerin cocukluk cagında korteksine kazınan ahlaki evren ailesinden her gördüğünün ideolojik acıdan mükemmeliyetine inanmasına sebep oluyordu.. Kişinin bundan sıyrılabilmesi icin veli nimet olan sorgulama yeteneğine yogunlasması yeterli olucaktır.. Su anki sitemi baz alırsak sorgulamaktan yenilikten yoksun bir insan ordusu var karşımızda benim kararımca yaşamsal ihtiyaclar (barınma, beslenme, yaşama) devlet tarafından karsılanmalıki bunları dert edinemden huzur içinde birbirine muhtaç olmadan yasayabilsinler kötü niyetli hep kötüdür o ayrı mesele..
Devlet tarafından her şeyin karşılanması durumunu desteklediğimi söyleyemem. Ama bak refah seviyesi yükselmeli. En düşük maaşlı işte çalışan birey bile sosyal kültürel aktiviteler için para artırabilir şekilde olmalı. Çalışma saatleri ve yaşam insanca olmalı. Ama insan ihtiyaclarını kendi karşılamayı öğrenmeli. Sorgulayıcı akılsa çok küçük yaşlarda çocukların bilim ve fen ile yetiştirilmesiyle ancak olur. Hatta gerekirse küçük yaşta felsefe dersleriyle başlamalı. Sonrası birey olarak kendi alacağı yola bağlı. Bir birlerine saygılı bireyler yetiştirmek gerek. Bu arada her birey ailesinde gördüğü ideolojiyi de benimsemiyor ki kişilik özellikleri bu konularda etkin. Bir arkadaşım şey derdi "Önemli olan ateist bireylerle örülü bir yerde büyümek değil ki. İnsanın düşünceleri ve irdelemeden bu düşünce evrenini sırf devlet sistemi öyle olduğu için alması da yanlış" senin dediğin gibi en azından sorgulayan bireyler yetiştirmek gerek. Peki bunu bütün bir devlet politikası haline nasıl getirebilirsin? Bir de şu var mesela bir ideolojiyi benimsemiş ve benimsediği ideoloji ona "Tüm insanlığı sana inandırmalısın ki doğruyu bulsunlar" diyorsa bu düşüncedeki bireyi kendi sınırları içinde kalmaya nasıl ikna edersin? Bence koca bir kısır döngü.
Biz konuştuktukça bu ülkede hiç bir şeyin olması gerektiği gibi olmadığını bir kez daha anlıyorum zarten evrende karşıtlıklar ilkesi de var iyi varsa kötüde olmak zorunda en iyi kendini bi toprak parçasına bağlı kabul etmeyim senin ruhani psikolojine en uygun yasam tarzına sahip ülkelere yönelip orda hayatını sürmek