ülkemizde sağ partiler adnan menderes, turgut özal, süleyman demirel, tansu çiller, mesut yılmaz, necmettin erbakan, recep tayyip erdoğan gibi etkili liderler çıkarırken sol partiler bülent ecevit dışında etkili liderler çıkaramadı. Ülkemizde seçimleri genellikle sağ partiler kazandı. Bunların nedenleri neler olabilir?
Onur Uyuz
O
Türkiye de sağ ve solun siyasette aldığı/aldırtıldığı pozisyon dünyada ki sağ ve sol fraksiyonlardan farklıdır. Solun seçim kaybetmesindeki ana etkenler, solun sol olmamasıdır. Sağın seçim kazanması da sağın sağ gibi davranmamasına dayanır. Sol değişimden yana olması gerekirken, statükocudur. Sol halkçı olması gerekirken, halka tepeden bakan ve halkı cahil gören bir yaklaşım sergiliyor. Sol halkın değerleri ile barışık olmalı iken, halkın değerlerine düşmanlık ediyor. Sol halkın taleplerini dikkate almalı iken, halka rağmen halk için dikta söylemine ve eylemine sahip. Ve daha sayamadığımız bir sürü çelişkiyi kendinde barındırıyor. Aynı tezatlıklar sağ içinde geçerli. Peki sağın bu tezatlığı neden halkın gözüne batmıyor dersen, bunun cevabı kısaca şudur. Sağın kendi içerisindeki tezatlıklarını ve diğer yanlışlarını halkın gözünde yok edebilmek için elinde din gibi bir enstrümanı bulunduruyor. Solun elinde ise böyle bir enstrüman yok.....
Çok doğru.
ama sol partilerin de dini söylemlerde bulunduğunu görüyoruz.
Onur Uyuz sol partilerin dini söylemlerde bulunmasının ne kendi tabanında nede halkın diğer kesimlerinde bir karşılığı yok. Sol bu ülkede halkın büyük çoğunluğu tarafından din karşıtlığı ile eşdeğer görülür. Solun geçmiş icraatleri de bu tezi destekliyor. (Şunu diyebilirsiniz CHP sol değildir ve gerçek sol bu ülkede iktidar olmamıştır. Bu ayrı bir tartışmanın konusudur) Sol bu halkın değerleri ile hiç barışamadı, gerçi sola baktığımızda bundan pekte şikayetçi olmadığını görüyoruz. Tüm bunlar ve daha fazlası solun dini söylemlerini halkın nezdinde inandırıcı kılmıyor. Ayrıca din enstrümanını tanımaması ve onu nasıl kullanılacağını solun bilmemesi de cabası. Yani geçmişten gelen süreç nedeniyle din enstrümanı solun elinde eğrelti duruyor.
serkan elbette dediklerinin haklılık payı olabilir. Ne idüğü belirsiz Halkın değerleri, kim tarafından ne zaman orta atılmış diye cümlene başladığında, bir başkası da solun değerleri, ilkeleri, fikirleri, doğruları kim tarafından ne zaman ortaya atılmış, bunların bizi kapsayıcılığı ne kadardır, bu ilkeler ne kadar doğrudur ve ne kadar uygulanabilir gibi daha başka bir sürü şey der. Düzen partisinden farkı kalmaz cümlen ise bir yönüyle tezattır, çünkü her parti mevcut düzenin ilkelerini kabul ederek, ondan izin alarak ve bu düzenin kendilerine sağladıkları araç ve yöntemlerle siyasetini sürdürür. Yani her parti, ta en başında düzen partisi olmayı kabul ederek bu işe girişir. O zaman problem başka bir hale dönüyor ve soru değişerek şuna dönüşüyor, sol siyasette siyasi parti olarak yer almalı mı, almamalı mı. Siyasi parti olarak mücadele meydanına çıkmak, solun metodolojisi ile uyumlu mu, uyumlu değil mi sorusu cevaplanmalıdır. ....... Vs, daha bir sürü şey.
serkan derdimi anlatamadım herhalde. Solun, bu ülkede bir parti kurarak, siyaset arenasına çıkması, bunu bir yöntem olarak benimsemesi, ülkede ki mevcut yasal mevzuatları göz önüne aldığında doğru mu değil mi. Yani bu solun metodolojisi ile uyumlu mu, değil mi bunu soruyorum.
Halkın mücadelesi benim için her zaman değerlidir. Ve en etkili yöntemdir. Bunu belirteyim.
Anladım seni, metodolojimiz sizinle bu konuda farklı.
Sohbet için teşekkürler