İnsanoğlu ilk çağlarda avcı toplayıcı iken bu tür seçimleri yoktu. Ne zaman tarım toplumu oldu menfaatler gündeme geldi. Yerleşik düzenle birlikte ortaya çıkan tüccar, yönetici ve din adamlarının oluşturduğu inanç sistemi toplumları bugünkü çelişkilerine sürükledi. Hala pazarlamacılara, yöneticilere ve din adamlarına inanıp inanmama handikapını yaşıyoruz. Bunca bilimsel veriye yazık oluyor. İnsan düşünen bir varlık olarak artık gerçekleri görmeli. Sosyologların konuşacağı daha önemli konular olmalı...
Ben de bunu açıklamaya çalışıyorum. Din, ekonomi ve yönetim biçimleri, toplumu bir arada tutup, gücü belli bir gurubun elinde tutmak için oluşturulmuştur. Aynı cimentonun görevi gibi. Yani insanoğlunun erk savaşının urunleridir.
Dinin böyle bir misyonu yok fakat ne yazık ki din tüm gayrı meşru ilişkilere ekonomi siyaset kurumlarına meşruiyet sağlayan bir paravan yapıldı bu bahsettiğim uydurulan mitolojik dindir fakat indirilen din ne sizin kaygı ettiğiniz bilimin nesnel gerçekçiliğine yazık eder ne de her türlü emperyalizme fırsat verir
Yuval Noah Harari'nin "Sapiens" adlı kitabını ya da "Tüfek, Mikrop ve Çelik" adlı kitabı da ben öneririm size. Sözünü ettiğiniz çalışmaları ben Hacettepe Sosyoloji'de okurken incelemistim. ( 1978_1983 yılları arasında ) Teşekkürler.
Fahamet Tufanyazıcı size yazdığım yorumu dikkatli okumadınız galiba masa başında yazılmış bir kitabın objektif olabileceğinin bir garantisi var mı ve biz dinlerin kökenine dair bilgi diye bakıyoruz 19. Yy da böyle çalışmalar çok yapıldı hatta Aborijinlerin içine gidip orda köken arayan antropologlar bile var ama hiç biri dinin doğasına dair kesin bir bilgi veremiyor neden ortaya çıktığına dair kimse ikna edici bir açıklama yapamıyor bunu sosyologlar da itiraf ediyorlar
Fahamet Tufanyazıcı üzülmeyin ben bağnaz değilim kitapları kendi anadillerinde okuyorum şuan o kadar çok kitap var ki bitirmem gereken bir kaç yılda zor elimdekileri bitirebilirim
Örnek gösterdiğiniz Durkheim da çalışmalarını dönemindeki ilkel kabileleri araştırarak oluşturmuş. Size önerdiğim kitaplar bir çok bilimsel bilgiye dayanarak yazılmış. Neyse zaten okumayacaginizi belirttiniz. Belki de secicisiniz. Sizi onaylayanlari tercih ediyorsunuz bilemem. Ben bagnazsiniz demedim. Sadece daha dikkatli ve objektif olarak bakmalıyız dedim. Belki de kitapları ana dilinde okurken sorun oluşmuştur. Farklı anlamışsınızdır.
İnsanoğlu ilk çağlarda avcı toplayıcı iken bu tür seçimleri yoktu. Ne zaman tarım toplumu oldu menfaatler gündeme geldi. Yerleşik düzenle birlikte ortaya çıkan tüccar, yönetici ve din adamlarının oluşturduğu inanç sistemi toplumları bugünkü çelişkilerine sürükledi. Hala pazarlamacılara, yöneticilere ve din adamlarına inanıp inanmama handikapını yaşıyoruz. Bunca bilimsel veriye yazık oluyor. İnsan düşünen bir varlık olarak artık gerçekleri görmeli. Sosyologların konuşacağı daha önemli konular olmalı...
Sosyoloji böyle demiyor din toplumun çimentosudur diyor
Ben de bunu açıklamaya çalışıyorum. Din, ekonomi ve yönetim biçimleri, toplumu bir arada tutup, gücü belli bir gurubun elinde tutmak için oluşturulmuştur. Aynı cimentonun görevi gibi. Yani insanoğlunun erk savaşının urunleridir.
Dinin böyle bir misyonu yok fakat ne yazık ki din tüm gayrı meşru ilişkilere ekonomi siyaset kurumlarına meşruiyet sağlayan bir paravan yapıldı bu bahsettiğim uydurulan mitolojik dindir fakat indirilen din ne sizin kaygı ettiğiniz bilimin nesnel gerçekçiliğine yazık eder ne de her türlü emperyalizme fırsat verir
Indirilen din derken ...
Gerçek din eski tabirle lahuti
Bence farklı açıdan bakıyoruz
Dinlerin çıktığı dönemdeki toplumların tarihini incelemenizi tavsiye ederim.
Fahamet Tufanyazıcı bununla ilgili Emile Durkheimin çalışmaları var dinlerin kökenlerini masa başında araştırmış ve din bu demiş
Yuval Noah Harari'nin "Sapiens" adlı kitabını ya da "Tüfek, Mikrop ve Çelik" adlı kitabı da ben öneririm size. Sözünü ettiğiniz çalışmaları ben Hacettepe Sosyoloji'de okurken incelemistim. ( 1978_1983 yılları arasında ) Teşekkürler.
Fahamet Tufanyazıcı estf ben teşekkür ederim ama okumicam
Uzuldum, sanırım genç bir düşünenin daha var oldugunu bilmek, beni gelecek icin umutlandirmisti.
Fahamet Tufanyazıcı size yazdığım yorumu dikkatli okumadınız galiba masa başında yazılmış bir kitabın objektif olabileceğinin bir garantisi var mı ve biz dinlerin kökenine dair bilgi diye bakıyoruz 19. Yy da böyle çalışmalar çok yapıldı hatta Aborijinlerin içine gidip orda köken arayan antropologlar bile var ama hiç biri dinin doğasına dair kesin bir bilgi veremiyor neden ortaya çıktığına dair kimse ikna edici bir açıklama yapamıyor bunu sosyologlar da itiraf ediyorlar
Fahamet Tufanyazıcı üzülmeyin ben bağnaz değilim kitapları kendi anadillerinde okuyorum şuan o kadar çok kitap var ki bitirmem gereken bir kaç yılda zor elimdekileri bitirebilirim
Örnek gösterdiğiniz Durkheim da çalışmalarını dönemindeki ilkel kabileleri araştırarak oluşturmuş. Size önerdiğim kitaplar bir çok bilimsel bilgiye dayanarak yazılmış. Neyse zaten okumayacaginizi belirttiniz. Belki de secicisiniz. Sizi onaylayanlari tercih ediyorsunuz bilemem. Ben bagnazsiniz demedim. Sadece daha dikkatli ve objektif olarak bakmalıyız dedim. Belki de kitapları ana dilinde okurken sorun oluşmuştur. Farklı anlamışsınızdır.
Çok teşekkür ederim bunları zamanla konuşuruz paylaşımlar yapıyorum zaten