Bazen her şey göründüğü gibi değildir.
Çift kişilikli olmak gerçekten çok zor.
İnsanlara diğer tarafını göstermemek. Diğer tarafın ortaya çıkmasın diye tanımadığın insanlarla her şeyini paylaşmak. İnsanlara mutlu görünmek ama aslında içindeki öfkeyi ve öldürme duygusunu bastırmaya çalışmak, çok farklı bir şey. Hayatım boyunca böyle değildim, son 10 aydır böyleyim ve artık birine veya kendime zarar vermekten korkuyorum.
Dışarıdan normal görünüp, içinizdeki bir başka ben ile savaşmak...
İnsan normalde kendini dinler değil mi? Kendisiyle konuşup sorunların üstesinden gelmeye çalışır. Ben içimdeki başka bir ben ile savaşıyorum. Konuşmama çoğu zaman izin vermiyor. Çok sinirli, kibirli, acımasız biri. İsmi bile var; "Mustafa". Aslında Mustafa benim ismim, ancak bu isimle hitap edildiği zaman nedensiz bir şekilde sinirlenip, küfür etmeye başladığımda bu ismin ona ait olduğunu anladım. Sinirlendiğim, daha doğrusu o sinirlendiği zaman kimse karşısında duramıyor.
Karanlık tarafım, artık dışarıya çıkmaya hazırlanıyor.
Son zamanlarda çok çıkmaya başladı. Artık ne acıyı hissediyorum, ne başka bir duyguyu. Artık kendim gibi hissetmiyorum. Doktora gittiğimde sadece ilaç verip yolladı. Artık sırf dışarıya çıkmasın diye ben de dışarı çıkmıyorum. Hiçbir şey öfkemi, öfkesini bastıramıyor. Artık durduramıyorum onu. Son hazırlıklarını yapmaya başladı.
Herkes üstüme geliyor, içimdeki savaşı bilmiyorlar.
Herkes abartıyorum zennediyor, içimdeki bitmeyen savaşı gören kimse yok. Kaç kere kendime ve başkalarına zarar vermek üzereyken yakaladım, zor durdurdum ama artık gücüm kalmadı. Herkes gitti, beni diğer ben ile yalnız bıraktılar ve güç alacağım kimse kalmadı. Dışarıdan çok güçlü gözüküyorum ama gücümü sadece "O"nunla savaşmak için kullanıyorum. Artık kendimi ona teslim edeceğim. Ne kadar sinirli ve acımasız olsa da üzülmeme izin vermiyor. Çoğu kişiden daha iyi davranıyor bana. Kötü olduğum zamanlarda gelip benimle konuşuyor, bazen bağırıyor ama iyi olmam için uğraşıyor. Belki de onunla savaşmam hoşuna gidiyordur. Bilmiyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Siz siz olun, böyle birisi ile karşılaşırsanız korkmayın veya yalnız bırakmayın. Çünkü ne kadar yalnız kalırsak, o kadar teslim oluyoruz. (ALINTI)
SORUM SIZ GORUNDUGUNUZ GIBI MISINIZ?
HERKES GORUNDUGU GIBI MIDIR? CEVREMIZDEKI INSANLAR NASIL?
1882 ile 1941 yılları arasında yaşayan ve 59 yıllık hayatında dünyada çok güzel izler bırakan İngiliz yazar Virginia Woolf, intihar etmeden önce bir mektup bırakmış.
1941 Mart’ının bir akşamında, yazar virginia woolf eve sırılsıklam gelir ve intihara teşebbüs eder. Fakat başarısız olur.
Ama kararlıdır birkaç gün sonra intiharı tekrar deneyecek olan yazar, bu kez başaracaktır.
Ruh sıkıntılarından kaçmak için ölümü seçen woolf’un cesedi ouse nehri’nde bulunur; yazarın ceketinin cepleri ağır taşlarla doludur…
Woolf’un bu yürek parçalayan son mektubunu, öldüğü gün eşi leonard bulur
“salı
En Sevdiğim,
Yine delirecekmişim; bu korkunç günleri atlatamayacakmışız gibi hissediyorum.
ve sanki giden zamanı geri çeviremeyeceğim.
sesler duymaya başlıyorum ve konsantre olamıyorum.
bu yüzden yapmam gereken şeyi yapıyorum.
bana verebileceğin en büyük mutluluğu verdin.
kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptın.
iki insanın birlikte daha mutlu olabileceğini sanmıyorum.
ben artık savaşamayacağım.
biliyorum, senin hayatını mahvediyorum, bensiz daha mutlu olacaksın.
görüyorsun bu mektubu bile doğru düzgün yazamıyorum.
okuyamıyorum.
hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek isterim.
bana karşı inanılmaz sabırlısın ve iyisin.
Şunu söylemek istiyorum -aslında bunu herkes biliyor- eğer biri beni bu durumdan kurtarabilecek olsa bu sen olurdun.
her şey beni terk edip gitti ama senin iyiliğin hep benimle kaldı.
artık senin hayatını mahvetmeyeceğim.
kimse, seninle mutlu olduğumuz kadar mutlu olamazdı.
v.”