Bu kitabı eşim hediye etti, bilimsel içerikli olduğunu düşünüp başladım. Bilimsel içerikten çok paranormal olayları inceliyor olması biraz canımı sıktı ama biraz zorlayıp bitirdim.
Holografik evren ile ilgili teorileri açıklayacağını ve detaylandıracağını umarken, paranormal olayların ne kadar da holografik evreni çağrıştırdığını açıklayan bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Yaklaşık 32 yıllık yaşantımda paranormal olarak tanımlayabileceğim herhangi bir olaya rastlamadım ve dolayısıyla da paranormale inanmak için bir sebebim yok. Çok uzun zamandır da bilim ve bilimsel deneyler dışında herhangi bir şeyi referans almıyorum.
Kitabın yazarı ise çok fazla paranormal deneyim yaşadığını (ve bunun bir anda başlayıp kendini "kapatmadığı" sürece devam ettiğini), dünyada çok fazla "durugörü"ye sahip insan olduğunu referanslarıyla (bunlara ne kadar kanıt denir, tartışılır) açıklayan aynı zamanda araştırdığım kadarıyla değerli bir bilim insanı. Anlattıkları daha önce duymadığım ve beni bayağı şaşırtan örnekler. Soranlara özellikle bilimsel deney sonuçları ve bunların holografik evrenle nasıl bağdaştırıldığı konusunda bilgi verebilirim. Durugörü vs ile ilgili örnekler yaşayan kişiler tarafından verildiği için maalesef ciddiye almak veya kanıt olarak görmek güç.
Tüm bu ilginçliklerin yanında, kendisi bir konudan muzdarip olarak bu dünyadan göçmüş Özetle der ki, "Bunca kanıt varken bilimin durugörüyü ve durugörü deneyimlerini yeterince ciddiye almaması veya görmezden gelmesi ne kadar doğru?" Öte yandan, bilimin bunları araştırmasının evrenle ilgili algımız ve bilgi birikimimiz konusunda çok daha hızlı hareket etmemize yarayacağını düşünüyor. Ve bilimin artık bu hantallıktan kurtulup yöntemini revize etmesinin vaktinin geldiğini belirtiyor.
Düşünceleriniz?
Okunacak o kadar şey varken bu tür kitaplara sıra gelmesi için ortalama ömürlerimizin 1500 yıl olması lazım.
Büyük bir iştahla bilim içeriği okuyorum, yukarıda arkadaşın dediği kadar çöp olduğunu söyleyemem. (Az da olsa) ciddi deney sonuçlarını kaynaklarıyla birlikte içeriyor. özellikle ipnoz, çoklu kişilikler, beyinde veri depolanması ve plasebo üzerine şaşırtıcı deney sonuçları mevcut.
Alışkanlık yapmadığı sürece okunmuş bir şey çöp değildir. En azından ne kadar yanılgıya düşülebileceği konusunda fikir verir ama dediğim gibi ömrümüz o kadar uzun değil ki bunlara sıra gelsin.
Haklısınız.
Kitap okuma listesi yapın seviye seviye artacak biçimde herkes ders kitabı okur gibi onları okusun 3-5 kitaptan sonra kazayla alakasız kitaplara geçmesin
Yazarın istediği de bu zaten, sizi manipüle edilmiş hatta edilmemiş bilimsel deneyler ile etkileyip, kitabın özünü empoze etmek. Yani kısacası çöp. Aynı Erich von Däniken'in Tanrıların Arabaları kitabı gibi. Nasıl bir örüntü olduğunu ancak yıllar sonra anlayabildim. Niye okudunuz veya niye okuyorsunuz demiyorum tabi ki, her türlü fikri öğrenmek asıl amacımız ama içeriğin çöp olmasını değiştirmiyor sonuçta.
Ben de okurken aynı kanıya vardım. Bu hissi yarattığı doğru. Ama düşünebilen insanlarız, neyin ne olduğunu ayırt edebiliyoruz. Bir de kendinizi ister istemez yazarın yerine koyuyorsunuz. Yalan söylüyor olabilir mi, gerçekten maipülasyon amacı olabilir mi; olabilir.. Fakat yazılanlar ciddi ise, zihinsel bir rahatsızlık yok ise; halen daha ciddiye alınacak bir içerik