Neden kadın şairlerin sayısı azdır?

şiirlerin ana malzemesi kadın ise, kadın şairlerin azlığını neye yorumlamak lazim?

M
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
43
43 CEVAP

Hele ki şiir denilence yazılı şiir akla geliyorsa durum daha da netleşiyor, çünkü tarih boyu yazı eril sistemin en büyük erk enstürmanı olmuştur.

M

KADIN YAZI UYGARLIK Kutsal olan sorunludur ancak kutsalı eleştirmek başta afaroz olmak üzere çeşitli sorunlara neden olabiliyor. Bu kutsalların en başında da yazı ve yazı ürünleri geliyor ki yazı, bugün en ukala ve eleştiri tanımaz çağını yaşayan uygarlığın biricik enstürmanıdır. Yazının ortaya çıkışı, uygarlığın doğuşu ve kadın cinsi üzerindeki cinsiyetçi sömürünün sıkı bir ilişkisi vardır. Bu ilişki çözülmeden kadının bugünkü pozisyonu ile ilgili tüm değerlendirmeler eksik ve yetersiz kalır ki haliyle çözüm de zorlaşır. Her ne kadar kadın ve uygarlık ya da uygarlık ve yazı ilişkileri dile getirilse de kadın ve yazı ilişkisi hem hakim toplumsal cinsiyetçi bakış açısı hem de feminist çevrelerce dile getirilmeyen önemli bir konudur. Bilindiği gibi yazı, uygarlık sisteminin motor gücüdür. Uygarlık doğuş ve gelişiminin her aşamasında yazıyı en büyük yürütücü güç olarak kullanmış ve bu gücü uzun yüzyıllar hatta bin yıllar boyu kadının esaret sürecinde kullanmıştır. Yazı, ilk önce kadının kara kaderini yazmıştır. Sonra da tüm örgüyü bu kader örgüsünde örülecek şekilde tasarlamıştır. Yani sonradan tüm yazılar, bu kara kaderin birer ayrıntılı metni oldular. Yazılan kutsal kitaplardan tut, felsefesine kadar, biliminden tut edebiyatına kadar hepsi ama hepsi bu kara kaderin izinde yazıldılar, izinde okundular, izinde uygulandılar. Yazılan her yazıt, basılan her kitap eril zihniyetin dili oldu. Satır satır erkek iktidarı yazıldı; Kadın ancak satır aralarına sızabildi, bu satır aralarındaki kopuk, kesik ve eksik kaldı. Şimdi bu yazılmışları bir araya getirerek kadının asıl kitabını yazarak ancak alternatif bir uygarlık yaratmak mümkün olabilir. Bu alternatif uygarlık, köksüz ve yeni bir uygarlıktan ziyade eril uygarlığın çok öncesine kökleri dayanan, tanrıça kültürün doğal mabedlerinde vaftiz edilmiş, savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız ve sınırsız bir yaşamın temsilcisi olan uygarlıktır. Murat Sorgun

Murat Sorgun 6 yıl