Tanrı tasviri bakımından kusursuzdur. Eğer tanrıysam neden bir şeyler yaratayım? Ya da neden yaratmak zorundayım? Bana tapmaları için insanlar ya da beni yansıtması için doğa yarattığımda bu bana ne katabilir? Hiçbirşey katamaz tabi ki çünkü kusursuzum. Öte yandan yarattığım doğa da yarattığım insanlar da kozmik bir amaca değil de sadece basit bir can sıkıntısına hizmet etmiş olurlar.
Kusurun olmaması ister kusurun hiç bulunmaması olsun, ister kusurun bulunması ama tanrı da bulunmaması olsun kusursuzluğu doğurur. Netice itibariyle kusursuz "kusuru olmayan" demektir. Ayrıca içeni yoksa suyun ne önemi var? O halde suyun önemli olması için içecek biri yaratmasına ihtiyaç mı var?
Kusursuzluk ''tam'' olmak yani eksiksiz olmaktır. Kendine kullar yaratmadığı için bileni olmayan bir tanrı ''bileni olmayan'' tanrıdır, o halde bu bir eksiklik değil midir? Kusursuzluğunun gereği eksiksiz olman gerekir ve henüz kullar yaratmadığın için ''bilinme'' dediğimiz olgu senin için geçerli değildir, bu olgu sen kendine kullar yaratmadığın sürece senin için bir eksiktir. Haliyle bir tanrının kendine kullar yaratması kaçınılmaz bir durumdur.
Senin dediğin bileni olmamak "keşfedilmemek" yani varolanın farkedilmesi anlamında bir anlam taşımıyor. Şöyle ki bir varlık kusursuz ise o halde bu varlık aynı zamanda sonsuz olmalıdır. Sonsuz bir varlığın bileni de bilineni de ta kendisidir. Yani senin burada uğraşını farkettim. Lakin ne kadar uğraşırsan uğraş yarattıklarımın bana bir şey kattığını kanıtlayamazsın.
Sonsuz olmak demek biçimsiz ve şekilsiz olmaktır, zira sonsuzluk sonsuz olduğundan ötürü ''var'' diyebileceğimiz hiçbir şeye benzemez ve hatta o şeylerin benzeyemeyecek oldukları ''şeylere'' bile benzemez. Haliyle sonsuzluk ''bizim gibi sınırlı varlıklar'' tarafından yorumlandığında aslında ''yokluktur'' zira o ''var olmanın'' bile dışında bir kavramdır, benzersizdir. Sonsuzluk sonsuz olduğundan ötürü ''var olmayanlarında'' ta kendisidir, çünkü sonsuz varlık harici her şeye dahildir. O halde sonsuzun yarattıkları için sizin demenizle ''bileni de bilineni de ta kendisi'' olması demek doğru değildir, zira kullar ''varlıktır'' o halde kullar ''yokluğa dahil olan'' tanrıdan gayrıdır. Tanrı kusursuz ve sonsuz olduğundan ötürü kullarının her zerresine hükmeder ancak kulların varlığının onun sonsuzluğuyla bir alakası yoktur. Sonsuzluğa yaptığım bu tanımlama bundan önceki yorumlarınıza verdiğim cevapları ispatlar. Haliyle tanrının ''varlık tarafından biliniyor olma'' olgusu yaratmak yani bir eksik olarak bırakmamak için kulları yaratacak olması kaçınılmazdır.
Her halükarda kapsama alanında her şeyi bulunduran bir tanrının "yeni şeyler" yaratma ihtiyacı duymasında bir zorunluluk yoktur. Yani bundan hareketle sizin "tanrı kendisini bilecek kullar yaratmalıdır." Çizgisindeki argümanlarınıza katılmıyorum.
O halde sizin dediğinizden yola çıkarak tanrının yeni şeyler yaratmamak içinde bir sebebi yoktur diyebiliriz? Öyleyse soruyorum niçin hiçbir şey yaratmasın? Bir şeyler yaratmak onu yorar mı? bakın sizin verdiğiniz yanıt üzerinden yola çıktığımızda fark edersiniz ki bu iki taraflı ''Neden yaratsın?'' veya ''Neden yaratmasın?'' sorularının hiçbir geçerli cevabı yoktur. O halde tanrının dünyayı ve kulları yaratmış olması hiçbir şeyi değiştirmez ve bir sebebi gerekli kılmaz. Bundan yola çıkarak ilk sorumu şu şekilde tekrarlayacağım; Siz bir tanrısınız ve tıpkı gücünüzün bir kaynağı olmadığı gibi isteklerinizin de hiçbir kaynağı yok ve sebepsizce bir dünya yaratmaya karar verdiniz, nasıl bir dünya yaratırdınız?
Eğer canım illa yarattığım şeye bir anlam yüklemek isteseydi. Bir sanatçı nasıl sanat eseri oluşturuyorsa bende o şekilde yaratırdım. Yani yarattıklarım da bir ahenk olacağı gibi bir estetiği de olurdu.
Benim sorum zaten ''Siz tanrısınız ve neden dünyayı yaratırdınız?'' değildi. Benim sorum direkt olarak ''Tanrı sizsiniz, nasıl bir dünya yaratırdınız?'' idi. Nasıl bir düşünce mekanizmanız sizi soruma böyle bir ön cevap verme eğilimine soktu bilemiyorum.
Düşünce mekanizmam beni yaratmak durumunda bırakmanızın neden zorunlu olduğunu merak etmeye itti. Ve bende o yüzden size böyle bir zorunluluğum olmadığını anlatmak istedim.
Tanrı tasviri bakımından kusursuzdur. Eğer tanrıysam neden bir şeyler yaratayım? Ya da neden yaratmak zorundayım? Bana tapmaları için insanlar ya da beni yansıtması için doğa yarattığımda bu bana ne katabilir? Hiçbirşey katamaz tabi ki çünkü kusursuzum. Öte yandan yarattığım doğa da yarattığım insanlar da kozmik bir amaca değil de sadece basit bir can sıkıntısına hizmet etmiş olurlar.
Kusur olmadan kusursuz olabilir mi? İçeni yoksa suyun ne önemi var?
Kusurun olmaması ister kusurun hiç bulunmaması olsun, ister kusurun bulunması ama tanrı da bulunmaması olsun kusursuzluğu doğurur. Netice itibariyle kusursuz "kusuru olmayan" demektir. Ayrıca içeni yoksa suyun ne önemi var? O halde suyun önemli olması için içecek biri yaratmasına ihtiyaç mı var?
Benim önemli olup olmadığımı kendi yarattığım küçücük şeyler mi belirleyecek. Ululuğuma ululuk mu katacaklar? Beni mertebe mi atlatacaklar?
Kusursuzluk ''tam'' olmak yani eksiksiz olmaktır. Kendine kullar yaratmadığı için bileni olmayan bir tanrı ''bileni olmayan'' tanrıdır, o halde bu bir eksiklik değil midir? Kusursuzluğunun gereği eksiksiz olman gerekir ve henüz kullar yaratmadığın için ''bilinme'' dediğimiz olgu senin için geçerli değildir, bu olgu sen kendine kullar yaratmadığın sürece senin için bir eksiktir. Haliyle bir tanrının kendine kullar yaratması kaçınılmaz bir durumdur.
Senin dediğin bileni olmamak "keşfedilmemek" yani varolanın farkedilmesi anlamında bir anlam taşımıyor. Şöyle ki bir varlık kusursuz ise o halde bu varlık aynı zamanda sonsuz olmalıdır. Sonsuz bir varlığın bileni de bilineni de ta kendisidir. Yani senin burada uğraşını farkettim. Lakin ne kadar uğraşırsan uğraş yarattıklarımın bana bir şey kattığını kanıtlayamazsın.
Sonsuz olmak demek biçimsiz ve şekilsiz olmaktır, zira sonsuzluk sonsuz olduğundan ötürü ''var'' diyebileceğimiz hiçbir şeye benzemez ve hatta o şeylerin benzeyemeyecek oldukları ''şeylere'' bile benzemez. Haliyle sonsuzluk ''bizim gibi sınırlı varlıklar'' tarafından yorumlandığında aslında ''yokluktur'' zira o ''var olmanın'' bile dışında bir kavramdır, benzersizdir. Sonsuzluk sonsuz olduğundan ötürü ''var olmayanlarında'' ta kendisidir, çünkü sonsuz varlık harici her şeye dahildir. O halde sonsuzun yarattıkları için sizin demenizle ''bileni de bilineni de ta kendisi'' olması demek doğru değildir, zira kullar ''varlıktır'' o halde kullar ''yokluğa dahil olan'' tanrıdan gayrıdır. Tanrı kusursuz ve sonsuz olduğundan ötürü kullarının her zerresine hükmeder ancak kulların varlığının onun sonsuzluğuyla bir alakası yoktur. Sonsuzluğa yaptığım bu tanımlama bundan önceki yorumlarınıza verdiğim cevapları ispatlar. Haliyle tanrının ''varlık tarafından biliniyor olma'' olgusu yaratmak yani bir eksik olarak bırakmamak için kulları yaratacak olması kaçınılmazdır.
Her halükarda kapsama alanında her şeyi bulunduran bir tanrının "yeni şeyler" yaratma ihtiyacı duymasında bir zorunluluk yoktur. Yani bundan hareketle sizin "tanrı kendisini bilecek kullar yaratmalıdır." Çizgisindeki argümanlarınıza katılmıyorum.
O halde sizin dediğinizden yola çıkarak tanrının yeni şeyler yaratmamak içinde bir sebebi yoktur diyebiliriz? Öyleyse soruyorum niçin hiçbir şey yaratmasın? Bir şeyler yaratmak onu yorar mı? bakın sizin verdiğiniz yanıt üzerinden yola çıktığımızda fark edersiniz ki bu iki taraflı ''Neden yaratsın?'' veya ''Neden yaratmasın?'' sorularının hiçbir geçerli cevabı yoktur. O halde tanrının dünyayı ve kulları yaratmış olması hiçbir şeyi değiştirmez ve bir sebebi gerekli kılmaz. Bundan yola çıkarak ilk sorumu şu şekilde tekrarlayacağım; Siz bir tanrısınız ve tıpkı gücünüzün bir kaynağı olmadığı gibi isteklerinizin de hiçbir kaynağı yok ve sebepsizce bir dünya yaratmaya karar verdiniz, nasıl bir dünya yaratırdınız?
Yani sebebten bağımsız olarak nasıl bir dünya yaratacağımı soruyorsunuz.
Eğer canım illa yarattığım şeye bir anlam yüklemek isteseydi. Bir sanatçı nasıl sanat eseri oluşturuyorsa bende o şekilde yaratırdım. Yani yarattıklarım da bir ahenk olacağı gibi bir estetiği de olurdu.
Benim sorum zaten ''Siz tanrısınız ve neden dünyayı yaratırdınız?'' değildi. Benim sorum direkt olarak ''Tanrı sizsiniz, nasıl bir dünya yaratırdınız?'' idi. Nasıl bir düşünce mekanizmanız sizi soruma böyle bir ön cevap verme eğilimine soktu bilemiyorum.
Düşünce mekanizmam beni yaratmak durumunda bırakmanızın neden zorunlu olduğunu merak etmeye itti. Ve bende o yüzden size böyle bir zorunluluğum olmadığını anlatmak istedim.