bir eylemin ahlaki olabilmesi için hiçbir çıkar taşımaması gerekir.(kant) bir eylemin ahlaki olabilmesi için, kişinin gönüllü olması gerekir..(aristoteles) ahlaklı olma açısından hangisi daha elzemdir?
İktisadın sınıflara ayrılmış toplumsal ilişkiler içerisinde ahlak kavramıda kendi içinde sınıfsal bir karekter teşkil eder. Bu yanıyla ahlak kendi içinde soyut kavramgibi algılansada öznesinde bir toplumun üretim ilşkilerinin alanının toplumun üst yapı kurumları dediğimiz ahlakı, etik değer yargıları, hukuku, sanatı edebiyatı, inançsal kültür argümanları bu alanın yansımasından başka bir şey değildir.
Kant, ahlak öğretisinde bilgi de olduğu gibi, ahlakında apriori yönünü araştırır. Bilgide de sadece apriori olan ile ilgilenen Kant’ın ahlakta da aprioriyi araması exakt ( kesin ), olan bir ahlak bilgisine varmayı göz önünde bulundurmasındandır. Kant’a göre bilgide apriori olmasaydı, düzenli bir tabiat tablosu yerine gelişi güzel tasavvurlar olurdu. Bunun gibi, ahlak da gelişi güzel olan istek ve eğilimlere bırakılırsa, tümel geçerliği olan bir ahlak kurulamaz; zaman ve mekândan bağımsız olan bir ahlak kurulamaz.
Bir eylemin ahlaklı olabilmesi için, kişinin gönüllü olması gerekir bana yakın gelen düşünce. Gönüllü olunduğu zaman diğer kavramlarında beraberinde geleceğini düşünüyorum.
Ahlak despottur, kişilere söz hakkı tanımaz. Katillerin, hırsızların bile kendilerine göre bir ahlak anlayışı vardır. Benim emirlerim kesin doğruları yansıtmıyorter ister uyun ister uymayın diyen bir ahlak anlayışı ne geçmişte ne de gelecekte olamamıştır.
ramazan bey herkes ahlak için farklı bir anlayış içerisindedir haklısınız. Yine de katillerin, hırsızların ahlak anlayışına doğru dememiz mümkün müdür? Verdiğiniz örnek üzerinden fikir belirtiyorum bu örnek daha da çoğaltılabilir.
Sanırım iki görüşüde benimseyemeyen bir ben varım. Ben çıkarsız yapılabilecek eylemler olduğunu düşünmüyorum. Buyüzden ahlak tanımı çıkarsızlık değil de, toplumdaki bireylerin karşılıklı çıkarları olarak gelir.
Çağdş fayda ahlakının temsilcisi İngiiliz filozofJ. Bentham’ın kullandığı yöntem gözlemdir. Ona göre “Fizik için deney neyse, ahlak için de gözlem odur” , gözlemlerine dayanarak ahlakın temel ilkesi olarak “daha çok insana, daha çok fayda, daha çok insana, daha çok mutluluk” formülünü bulur. Bu formülü bulduğu zaman tıpkı Arşimet gibi “buldum buldum” diye haykırır. Onun için, bu ilke ahlak için çok önemlidir. Bentham’a göre, bireysel fayda ile genel fayda, birbirlerine zıt değildir. Tümel ile tikel, arasındaki ilgi gibi, bireysel ve toplumsal ilişki arasında da ayrılmaz bir bağ vardır. Yani insan, kendi faydasıyla toplumu uzlaştırmak zorundadır. Bütün insanlığın en yüksek mutluluğu için şu yasayı teklif eder: “O şekilde hareket et ki, davranışın olabildiği kadar küçük bir felaketi, yalnız kendin için değil, diğer insanlar için de olabildiği kadar mutluluk getirsin, bütün duygulu yaratıklar da dışarıda kalmasın.”
insanlığı bir bütün olarak ele alır aslında ahlak... Deneme ve sınama yöntemi ile insanlar tarafından kabul görür... Gözlem bir yere kadardır sanırım, asıl uygulamada realiteye ulaşır... Kimsenin söz söyleyemediği değerler bütünü olarak yerini alır... Ama evrenselliği, kimi ülkelerde (islam ülkeleri başta) sınırlandırılır,daraltılır, hatta yasaklanır kimi güzelim değerler... Yine de evrensel ahlak gelişerek yoluna devam edecektir... İşte bizim din yerine koyacağımız yeğane arguman be değerler bütünü olan evrensel ahlaktır...
Kant' a göre, insanın tutkularından, içgüdülerinden kurtulmak zorundadır. Özgür olmak, insanın içgüdülerinden kurtulmasıdır. Özgürlük ve akıl, iradenin amacını oluşturur.
evrensel ahlakın yasaları, bireylerin gönüllü oluşturduğu, değerler toplamıdır, genelliklede bu yasalar bireylerin adı gibi baş üstündedir... Hiç bir mecburiyet, hiç bir şiddet uygulanmaksızın,toplumun ortak paydasını oluşturabilmektedir...
İktisadın sınıflara ayrılmış toplumsal ilişkiler içerisinde ahlak kavramıda kendi içinde sınıfsal bir karekter teşkil eder. Bu yanıyla ahlak kendi içinde soyut kavramgibi algılansada öznesinde bir toplumun üretim ilşkilerinin alanının toplumun üst yapı kurumları dediğimiz ahlakı, etik değer yargıları, hukuku, sanatı edebiyatı, inançsal kültür argümanları bu alanın yansımasından başka bir şey değildir.
Kant, ahlak öğretisinde bilgi de olduğu gibi, ahlakında apriori yönünü araştırır. Bilgide de sadece apriori olan ile ilgilenen Kant’ın ahlakta da aprioriyi araması exakt ( kesin ), olan bir ahlak bilgisine varmayı göz önünde bulundurmasındandır.
Kant’a göre bilgide apriori olmasaydı, düzenli bir tabiat tablosu yerine gelişi güzel tasavvurlar olurdu. Bunun gibi, ahlak da gelişi güzel olan istek ve eğilimlere bırakılırsa, tümel geçerliği olan bir ahlak kurulamaz; zaman ve mekândan bağımsız olan bir ahlak kurulamaz.
Ahlak toplumdan topluma, çağdan çağa değişir, fakat Kant' ın aradığı evrensel ahlaktır.
Bir eylemin ahlaklı olabilmesi için, kişinin gönüllü olması gerekir bana yakın gelen düşünce. Gönüllü olunduğu zaman diğer kavramlarında beraberinde geleceğini düşünüyorum.
Ahlak despottur, kişilere söz hakkı tanımaz. Katillerin, hırsızların bile kendilerine göre bir ahlak anlayışı vardır. Benim emirlerim kesin doğruları yansıtmıyorter ister uyun ister uymayın diyen bir ahlak anlayışı ne geçmişte ne de gelecekte olamamıştır.
ramazan bey herkes ahlak için farklı bir anlayış içerisindedir haklısınız. Yine de katillerin, hırsızların ahlak anlayışına doğru dememiz mümkün müdür? Verdiğiniz örnek üzerinden fikir belirtiyorum bu örnek daha da çoğaltılabilir.
Evrensel bir ahlak anlayışı çıkar gözetmez ve tamamen gönüllü olmak gerekir.
Sanırım iki görüşüde benimseyemeyen bir ben varım. Ben çıkarsız yapılabilecek eylemler olduğunu düşünmüyorum. Buyüzden ahlak tanımı çıkarsızlık değil de, toplumdaki bireylerin karşılıklı çıkarları olarak gelir.
Kant' a göre sevaba girmek için sadaka vermek ahlakı değildir. Evrensel ahlakın mimarlarından KANT sonunda çıkar olan hiç bir eylem ahlaki olamaz der.
Kendi içini rahatlatmak için verilen sadakanın da çıkardan geldigini soyleyemez miyiz?
İst. Üni. Felsefe bölümünde okuduğum ahlak anlayışını aktarıyorum yeni çıkacak FELSEFE ÖĞRENCİSİ kitabımda bunları detaylı şekilde anlatıyorum.
Kant' a göre hiç bir çıkar gözetmeden yardım etmek insani bir görevdir diyerek yapılan eylem ahlakidir.
ramazan bey, Felsefe Öğrencisi kitabınızı okumak isterim ve basarılarınızın devamını dilerim.
evrensel ahlak, çıkarsız dır... Üstelikde gönül işidir... Ben ikisini de önemsiyorum...
hicret bey bende evrensel ahlakın sizin söylediğiniz şekilde olduğunu düşünüyorum. Bir çıkar elbette gözetmemeli ve ayrıca da tamamen gönül işi...
Çağdş fayda ahlakının temsilcisi İngiiliz filozofJ. Bentham’ın kullandığı yöntem gözlemdir. Ona göre “Fizik için deney neyse, ahlak için de gözlem odur” , gözlemlerine dayanarak ahlakın temel ilkesi olarak “daha çok insana, daha çok fayda, daha çok insana, daha çok mutluluk” formülünü bulur. Bu formülü bulduğu zaman tıpkı Arşimet gibi “buldum buldum” diye haykırır. Onun için, bu ilke ahlak için çok önemlidir. Bentham’a göre, bireysel fayda ile genel fayda, birbirlerine zıt değildir. Tümel ile tikel, arasındaki ilgi gibi, bireysel ve toplumsal ilişki arasında da ayrılmaz bir bağ vardır. Yani insan, kendi faydasıyla toplumu uzlaştırmak zorundadır. Bütün insanlığın en yüksek mutluluğu için şu yasayı teklif eder: “O şekilde hareket et ki, davranışın olabildiği kadar küçük bir felaketi, yalnız kendin için değil, diğer insanlar için de olabildiği kadar mutluluk getirsin, bütün duygulu yaratıklar da dışarıda kalmasın.”
Günümüz Avrupasının benimsediği ahlak anlayışı; daha çok insana, daha çok fayda, daha çok insana, daha çok mutluluk” formülü ile ifade edilir.
insanlığı bir bütün olarak ele alır aslında ahlak... Deneme ve sınama yöntemi ile insanlar tarafından kabul görür... Gözlem bir yere kadardır sanırım, asıl uygulamada realiteye ulaşır... Kimsenin söz söyleyemediği değerler bütünü olarak yerini alır... Ama evrenselliği, kimi ülkelerde (islam ülkeleri başta) sınırlandırılır,daraltılır, hatta yasaklanır kimi güzelim değerler... Yine de evrensel ahlak gelişerek yoluna devam edecektir... İşte bizim din yerine koyacağımız yeğane arguman be değerler bütünü olan evrensel ahlaktır...
Ahlâk felsefesinin sorunları şunlardır:
*Ahlâkî eylemin amacı nedir?
*İnsan, ahlâkî eylemde bulunurken özgür müdür?
*Ahlâkî yargının niteliği nedir?
*Evrensel ahlâk yasası var mıdır?
Kant' a göre, insanın tutkularından, içgüdülerinden kurtulmak zorundadır. Özgür olmak, insanın içgüdülerinden kurtulmasıdır. Özgürlük ve akıl, iradenin amacını oluşturur.
evrensel ahlakın yasaları, bireylerin gönüllü oluşturduğu, değerler toplamıdır, genelliklede bu yasalar bireylerin adı gibi baş üstündedir... Hiç bir mecburiyet, hiç bir şiddet uygulanmaksızın,toplumun ortak paydasını oluşturabilmektedir...
otokontrolunu yasalarla değil, toplum un gönüllü gözlemleriyle sağlanmaktadır... İnsan olmanın en yüce okuludur bence...