Hipopitüiterizm nedir?

Aşık olamıyorsanız ya henüz zamani gelmemiştir ya da ‘’Hypopituitarism’’ (Hipopitüiterizm) hastaligina yakalanmissinizdir.

Y
Yorum bölümünü doldurun
Ad Soyad bölümünü doldurun. Lütfen ad ve soyad yazınız (ör: Kemal Atatürk)
yorum gönderilirken bir hata oluştu!
37
37 CEVAP

Ôyle bir hastalik mi varmiš...

Y

Aynen

Y

Nasıl bi hastalık kio. Var mı bilimsel açıklaması

B

Evet bilimsel aciklamasi var hatta benim fikirlerim de var escinsellikle bile alaka kurdum sizden de fikir alacağım. Hipofiz bezi eksikliği veya tümörü sonucu hormon salgilanamamasi durumudur bu. Aslinda önemli bir konu gerçekten.

Y

Eşcinsellik mantıklı bak.

Caglayan Ödek 7 yıl

Olsun simdi moda 30-40yas fark ediyor. Belki sevgilin daha doğmamıştır

Yasmin SeCo 6 yıl

Şıpsevdiler ne yiyip ne içiyorlar da bu izm'li hastalık ırak onlardan hee...)

S

(hipofiz ön lob hormonlarının yetersiz salgılanışı) hipopitüitarizm, hipofiz bezinin hipofiz bezi hormonlarından bir veya daha fazlasını yetersiz miktarda salgılaması ile görülen bir rahatsızlıktır. Hastalığın adı yunancada "altında" anlamına gelen hipo kelimesinden kaynaklanır. Bazı kişilerde kalıtsal olarak hipopituitarizme eğilim vardır. Diğer insanlar bilinmeyen nedenlerden dolayı bu hastalığa yakalanırlar. Ancak olayların birçoğunda nedenin belirlenmesi mümkündür. Bu durum bezdeki herhangi bir tümör nedeniyle ortaya çıkabilir veya ciddi bir kafa yaralanmasından sonra gelişebilir. Hipopituarizm bazı kadınlarda doğumdan sonra ortaya çıkar. Çünkü hamilelik sırasında normal olarak büyümesi gereken bez öylesine fazla büyür ki, bunun için gerekli olan oksijen veya kanla verilen diğer maddeler vücut tarafından temin edilemez hale gelir. Daha sonra hipofiz bezi dokularının bir kısmı veya hepsi ölür.

Y

Hipopitüiterizm
belirtiler

çocuklarda:

- büyüme ve cinsel gelişimde yavaşlama,

- hipoglisemi (kan şekerinin aşırı düşüşü)

yetişkinlerde:

- kadınlarda adetten kesilme, kısırlık veya doğumdan sonra süt verememe,

- erkeklerde azalan cinsel istek, sakal ve vücut kıllarının dökülmesi,

- göz ve ağız çevresindeki ciltte ince kırışıklıklar;

- bitkinlik

- iştahta azalma ve bazen kilo kaybı.

- stresli bir durum veya enfeksiyon nedeniyle tansiyonun çok fazla düşmesi ve ateş.

hipofiz bezinin diğer bezleri de harekete geçiren diğer hormonları salgılaması nedeniyle, bu hormonların yetersiz salgılanması hipotiriodizm ve addison hastalığı da dahil olmak üzere diğer bazı hastalıkların belirtilerini ortaya çıkarabilir.

Y

teşhis

hipofiz hormonlarının yetersiz salınımı çocuklarda cüceliğe neden olacaktır.

en önemli bulgu büyümede yavaşlamadır. Bu yavaş gelişme çocuğun normal muayenelerinde doktor tarafından saptanacaktır bu hastalık oldukça ender görülür. Akranlarından daha kısa çocukların çok azında hormon yetersizliği vardır.

eğer doktorunuz hipopitüitarizmden kuşkulanıyorsa kan ve idrarda hormon düzeyini ölçmek üzere çeşitli testler yapacaktır. Kan şeker düzeyini düşürmek üzere insülin iğneleri - yapılır ve bu durum hipofiz bezinde hormon üretimini sağlar. Sonra bu hormonların miktarı ölçülebilir.

eğer test sonucu hipofiz hormonlarının düşük düzeyde olduğunu gösteriyorsa, altta yatan nedeni saptamak üzere daha ileri tetkikler yapılır. Olasılıklardan biri hipofiz tümörüdür.

hipofiz hormonlarının azlığı yada yokluğu yaşamı tehdit edebilir çünkü böbreküstü bezi herhangi bir güçlü stres ya da enfeksiyona cevap veremez hale gelebilir. Böyle bir durumda doktor kortikosteroid tedavisi yapacaktır.

Y

cüce bir çocuğa büyüme hormonu enjeksiyonu yapılarak normal gelişimini sağlamak mümkündür. Çocuk tedavi edilmezse erişkin ölçülerine ulaşamayacaktır. Cinsel gelişimi de diğer hormonların normal miktarda olup olmamasına bağlıdır.

yetişkinlerde de aynı hormon tedavisi gereklidir.

Y

büyüme hormonu: Bu ilaç tedavisi hipofiz bezi hormonlarının yerini tutabilecek hormonları içerir. Büyüme hormonunun yanı sıra böbreküstü bezi ve tiroid hormonları ve hatta yumurtalık hormonları (kadınlar için) ya da testosteron (erkekler için) gerekli olabilir.

kortikosteroidler: Böbreküstü bezinin işlevi azaldığında doğal kortizol hormonunun yerine genellikle prednizon ya da hidrokortizon gibi bir ilacın günlük alınımı gerekir.

ameliyat ya da ciddi bir stres karşısında bu steroid hormonların daha yüksek dozda alınması gerekebilir,

diğer hormonlar: Eğer östrojen, testosteron ya da tiroid hormonları yetersizse, bunlarında alınması gerekebilir.

Y

hipofiz bezindeki tümörlerdir. Hipofizdeki bu tümörlere adenom denir. Bu tümörler 1 cm'den büyükse hipofiz hormonlarında eksiklik başlar.

Y

Arkadaslar şunu da bi okuyun hipofiz eksikliginden kaynaklanan bir cok vaka var

Y

Bu resmen bi hastalik cešiti.. AŠIK olmakla bi alakasi yok bence...

Y

Yasmin hanım işin bilimsel tarafı çok karışık. Bence aşık olmakla aşık olduğunu sanmak farklı şeyler. O konuşurken ne dediğini önemsemeden sadece dinlemek gibi örneğin...)

S

Beynin on lobu onu dinlemene izin vermeyecek hormonlari uretiyor. Beynin farkli calistigi için odaklanma bölünmuyor. Odaklanma bolunmeyince de konu beyninde daha onemli hal alıyor. Ayni şey kitap okurken de gecerli. Bazen oyle bir odaklanirsin ki cevreni duymazsin. Diger duyular devre disi kaldigi için okudugunu cok iyi anlarsin.

Yasmin SeCo 6 yıl

Var var Yasmin Turkiyem konu uzun once neleri etkilediğini ogrenmek gerekiyor

Y

Bilimsel aciklamalarini istedikleri için bunlari yazdim

Y

Daha dogrusu kopyaladım

Yasmin SeCo 6 yıl

Kopyaci seniii caiz midur

Meral Buğa 6 yıl

Dur bi bizim hocaya soralim Uğur Köktaş

Yasmin SeCo 6 yıl

Hesplarıma bakayım:)

Uğur Köktaş 6 yıl

Hocam elimizde avucumuzda para kalmadi hepsini aldin tamam da sukredecek para kalmadi naapcaz artık sukru birakmali miyiz

Yasmin SeCo 6 yıl

Simdi askla ne alakasi var bi bakalim. Hipofiz bezindeki birtakım hücreler tümör tarafından ezildiği için hormon salgılanamaması enerji azlığına sebep olur. Aşka ne kadar enerji gerekir acaba? Siz hiç enerjisi düşük aşık gördünüz mü? Aşık olan insanin hormonlari salgilanamazsa hissizlik yaratır. Enerjisi aşkı tanimlamaya yetmez.

Y

Selami Yrdmcı
Sipsevdiler enerjilerini yukseltecek besinler tüketiyorlar. Ve enerjilerini sadece o islere odaklanarak kullandiklari için ayni kisilerde degil farkli kisilerde harciyorlar.

Y

Anaaa, o ne gııı :)))

C

Senlik sorun degil canim. Bence senin hormonlar yerinde telaslanma:)

Yasmin SeCo 6 yıl

Şıpsevdi falan. Bilmiyorum yani

Caglayan Ödek 6 yıl

Onu da acikca yazmiyim dedim ama...

Yasmin SeCo 6 yıl

Bilimsel açıklamasını da okudum da bilimde bugün söylenen yarın aksi yönde de söylenebilir bilimselligide kesinligi yoktur belli. Şeyleri insan kendini baz alarak kendini tanıyarak yargıda bulunursa daha tutarlı olur insanı en iyi tanıyan yine kendisidir ... Açıkçası bilimsel açıklaması kafama yatmadi bir bilim adamı benim duygusal seylerimi benden daha iyi bilemez ...

S

Süleyman Keyfi haklisiniz bilim konusunda ama şu bir gerçek aşk insanda enerjiyi yukseltir dolasimi hızlandırır kalbin ritmini artırır ve bedende bir cok değişikliğe sebep olur. Ama vücut bu degisiklige uygun değilse aşkın yol acacagi durtuler hissedilmez. Ve aşk belirtileri yasanamayinca da "aşk" farkedilmez. Aslina bakarsaniz bilim aşk konusunda asla kesin birşey soyleyemez çünkü herkes aşkı farkli yaşar. Kimisi de yaşadığını zanneder.

Y

Peki Yasmin, askin panzehri var mi?

U

Allah korusun

Ugur Cayci 6 yıl

Aşk zehir mi ki:) Bence acisini cekmeyi bile özlersin

Yasmin SeCo 6 yıl

Yasmin SeCo her insan farklı bir anatomiye sahip değil mi herkesin beyni farklı yapılan araştırma genellenemez bide duygusal bağlamda ise bence hiç mantıklı değil zaten matematik sorusu değil ki kesin cevabı olsun sanmiyorumda.. Diğer bir konu aşk kadın ve erkekte farklı değişimler olur kişiden kişiye değişebilir... Farklı psikolojik olaylar olur farklı hormanlar salgilanir ... Aşk ve aşık olduğunu zannet mek tabiki farklı şeyler mesalla erkekler gercekten aşık olunca birlikte olma isteği yoktur kandinlarda ise tam tersi olay vardır bunları ayırt edemeyen zaten hiçbir zaman aşık mi değil mi anlayamaz... Kadın aşık olunca daha çok fiziksel bakıma önem verir erkek ise daha melikonik takılır bilmem anlatabildim mi

S

Güzel aciklama

Ugur Cayci 6 yıl

Son cumlelerine katilmiyorum aşık olunca fiziksel bakima onem verilmez bence o ancak hoslanti olabilir. Aşk oyle birşey ki gülü dikensiz görmek gibi... Anlatilmaz yaşanır.

Y

Hiçbir duyguyu hisetigin gibi anlatamazsin şuna inanırım kelimeler sadece mantıki olayları net şekilde anlatılabilir duyguları kelimelere dokemezsin dokebiliyirsan onda his yoktur mantık vardır

Süleyman Keyfi 6 yıl

Yani anladım dediğinizi

Süleyman Keyfi 6 yıl

Damdan düşeni getirin bana:) Yasamayan bilemez anlayamaz zaten.

Yasmin SeCo 6 yıl

Esekten düşmüştüm küçükken anlıyorum:)))

Süleyman Keyfi 6 yıl

Yada aşık olacak değerde kimse yoktur

S

AŞK KORKU İLE BAŞLAR Beynimizde limbik sistem altında amigdala denen ilk karşılaşma anında korkmamızı sağlayan bir bölge var. Bu korku merkezi (amigdala) aktif olunca, “kaç yada yoket” başka bir değişle “savaş yada sıvış” diyor. Aşkın başlaması için de öncelikle bu neofobi, tanışma stresi gerekiyor. İlk başlangıcı bu stres veriyor. Kişinin biraz korkması gerekiyor. “bu ne? Ne oluyor? Ne olacak?” gibi soruları sorması lazım. Sistemi açan anahtar bu “KORKU”. AŞK, KORKU İLE BAŞLAR. Bu korkuya “yenilik anksiyetesi” denir. Stres azaltıcı şeylere ödül denir. Ödülü olan herşeyi yapmaya devam ederiz. Mesela yemek bir ödüldür ve yemeye devam ederiz. Türün devam ettirilmesi de bir ödül. Karşımızdaki ile iyi vakit gerirebilmek de bir ödüldür. Bir yerde ödül varsa dopamin salgılanır. Dopamin ile beraber bir de oksitosin denen hormon salgılanır. Bu hormon da insana güven hissi verir ve amigdalayı (korku merkezini) susturur. Genel kural: Bir yerde ödül varsa oraya güvenirsin. Sigaranın sağlığa zararlı olduğu bilinmesine rağmen, ödülü olduğundan insan sigaraya yine de güvenir.

Peki aşkta ödül nedir? Beraber olmak, kaygıyı azaltmak, hayat yarışında biri ile beraber olmak daha az stres oluşturacak, bir de üreme denen çok güzel bir ödül var. İnsan tokalaşınca, konuşunca, beraber şarkı söyleyince, dans edince hep bu oksitosin salgılanır. Sosyal olarak bağlanmamızı sağlar. En çok oksitosin doğum anında salgılanır. Bunun da sebebi o inanılmaz acıyı unutturmaktır. Bu oksitosin sayesinde anneler çok affedicidir. Kadının oksitosinli haline anne denir. Oksitosinin bir diğer özelliği yaşanmışlıkları, acıları unutturmasıdır. Bilgisayarda Güven Oyununda adaletsiz bir dağılımla karşılaşan kişide “bu beni aldatıyor” hissi hakim iken, oksitosin verildiğinde güvenin tekrar sağlandığı ortaya çıkmıştır. Sosyal Fobi, oksitosin hormonunun az salgılanmasından veya bunun algılayıcılarının az olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda amigdalanın fazla çalışmasına neden olur. Aşıklara bir mesaj: Beyin kimyasal bir çorba gibidir. Tüm bu hormonlar aşkı gerçekleştirir fakat herşey gibi bu da bir gün biter. Diğer türlü yıllar sonra sevdiğinizi her görmenizde herşeyi unutacak olsaydınız kimseye faydalı olmazdı. Bu tür hormonlara yani limbik sisteme dayalı ilişkileri daha uzun beraberliklere dönüştürmek için amaç birliği geliştirmek gerekir. Böylece tutkulu aşk daha insani aşka yani sevgiye dönüşür. Bugün evliliklerin çok hızlı bitme sebebi, genelde limbik sisteme (tutkuya) dayalı birliktelikler kurduğumuz için. O ateş söndükce de birlikte kalmak için başka sebep kalmıyor.

U

SEVEN SEVİLİR Mİ? DUYGULARA KARŞILIK VERİLİR Mİ? Normalde bu süreç şu aşamalarda gerçekleşir: Ana kural: Sevgi almak değil vermektir. Aşk/Sevgi ancak bakmakla, görmekle, tanımakla olur. Bu tanıma süreci ya bir hayranlıkla başlar, veya korku ile başlar. Sonra, eğer korku varsa, diyalogla bu korku bastırılır ve konuşma (iletişim) başlar. Bu süreç ilk izlenimi oluşturur.
İnsan farkında olmasa – hiç alıcı gözle bakmasa – bile, bu tanışma sürecinde, alt beyin o aradığı kriterleri bu kişi üzerinde incelemeye başlar. Bu ikna olma süreci, erkeklerde görsel ve zihinsel olabilirken, kadınlarda buna ek olarak dokunma, koklama gibi biyolojik işlemlerle de gerçekleşir. “Elektrik alamadım” ifadesi tam da bu süreci kapsamaktadır. Kadının bilinç altı kendiliğinden şu sorulara zihininde (farkında olmadan) cevap arar: - Bu adama güvene bilirmiyim? Bu beni terkeder mi? - Beni ve çocuğumu korur mu? Bana ve doğacak çocuğuma bakar mı? Vs. Eğer beklentilere uygun bir sonuç yoksa, konuşma sıradan bir diyalog olarak devam eder. Fakat beklentilere cevap veren %100 beğeni oluşmuş ise, o kişinin kendisi farkında bile olmadan aşk süreci başlar. Eğer beklenti %100un biraz altında ise, dürtüsel olarak kişi reddetmez (hayır demez) yani olabilir der. Bu da konuşma ile yol alınabileceğine işaret eder. Fakat, bu kişi her ne kadar karşısındakini beğenmiş olsa da, korkuları, çekinceleri, daha evvelki yaşanmışlıkları, içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durumlar, olumlu cevap vermesine engel teşkil edebilir. Bu nedenle, duygularını bastırır, buna karşı direnir, olmaması için elinden geleni de yapar. O kişiye veya yakınlarına açılmadığı sürece, destek istemediği sürece, malesef yapabilecek hiç birşey yok.

U

Korku ve bahanelere sığınan hayatta mutlu olamaz hep eksik yaşar ... Buna da yapacak birşey yok

Süleyman Keyfi 6 yıl

Korku aşk sürecinin bir evvelki aşamasidir, güvene geçiş ile aşk tetiklenir

Ugur Cayci 6 yıl

Mantıklı tabiki

Süleyman Keyfi 6 yıl

KARŞI CİNSE YAKINLAŞMA SÜRECİ Evrim süreci içerisinde organizma karmaşıklaştıkça, üremesi yani genlerini yeni nesillere aktarması zorlaşıyor. Bu güçlüğü aşmak için doğa bir nevi rüşvet mekanızmaları geliştirmekte. Örneğin, bir insanın, karşı taraftan birine yaklaşması için kendini beğendirmesi, gözüne girmesi, onunla iletişime geçmesi, aradaki bariyerleri aşıp, yabancılaşmayı gidermesi, ardaki sosyal engelleri aşıp onunla tanışması, görüşmesi, yakınlaşması, sonra çok masraflı ve sancılı olan çocuk doğumu ve bakımı gibi şeylerin üstlenilebilmesi için çok acayip zihinsel rüşverlere ihtiyaç var. Örneğin ergenlik sürecinde, beden köten değişikliklerle bu üreme dediğimiz sürece hazırlanır. Erkeklerde ve kızlarda tüm bu davranışların ve şekillerin değişmesi o tarafa doğrudur. Beyinler de değişir. O cinsel davranışları doğru sergileyecek beyin devreleri bütün karakterimizi etkiler. Vücudumuzda en büyük değişikliğe sebep olan hormonlar cinsiyet hormonları dır. Hepsini toparlarsak, tüm bu hazırlıklar erkek ve kadının tanışıp bir şekilde nesillerini devam ettirmesi üzerine dir.

Sisteme bütün olarak bakıldığında, arka planda ciddi bir iş dönmektedir. Kadın ve erkeğin beyinleri oldukça farklıdır ve bu farklılık daha anne karnında başlamaktadır. Hacisel olarak, yapısal olarak, değerlendirme devreleri olarak ciddi farklar bulunmaktadır. Bu farklılıklara baktığınızda ikisinin bir araya gelebilmesi için gerekli yeteneklerin paylaştırıldığı görülmektedir. Erkekler kendilerini beğendirmeye güdülüdürler. Gösteriş yapmaya daha meraklıdırlar. Risk alıcı tuhaf hareketleri yapmaya daha meyilliler. Kadınlar ise daha temkinli, daha gözlemci, daha analitik dir. Biyolojik alemde insanlarda da hangi erkeği seçeceğine dişi karar verir. Erkek seçilmek için marifet gösterir, kandın ise karar verir. Neden kadınlar karar verir? Hamilelik, doğum, çocuk bakımı vs. Yıllar süren çok masraflı bir yatırımdır. Bunun için en doğru genleri tercih etmesi gerekir. Bu böyle olursa tür sağlıklı bir şekilde devam edebilir. Bunu da kadınlar koku gibi bazı kriterlere dayanarak biliç dışı gerçekleştirirler. Neden onu seçtiğini kendisi de açıklayamaz. Bizler de bunları biyolojik alemin diğer üzelerinde gözlemlediğimiz için bilmekteyiz. Bu devreler olmasaydı, niye hiç tanımadığınız bir insana binbir maymunlukla ona yanaşmaya çalışıp bir şekilde onunla bir ilişki kurmaya çalışasınız ki. Bununla kimse uğraşmazdı, evinde yatardı. Faydalı olan variyasyon bir araya gelmeye çabalayan, bir birine zıt gibi görünen fakat bir birini çeken iki farlı beyin ve vücut yapısı ile karşı karşıya olmasıdır. Uygarlık da bununla başlar. Edebiyat, sanat, herşey onun üzerine kurulu. Cinsellik aslında biyolojik olarak isanın en temelinde yer alan bir durum. Bütün ayarlar buna göre olduğunda, davranışlar da buna göre olabiliyor.

U

Cem Turkarslan bu yukardaki bilgileri arsive alabilirsin

U

ilk firsatta okuycam

C

HAYVANLARDAN FARKIMIZ NE? Genellikle hızlı, ateşli flörtlü başlayan birliktelikler ortalama evliliklerden çok daha kısa sürmektedir. Çünkü o ateş, o coşku, bütün hayvanlarla paylaştığımız ortak birşey. Fakat hayvanlarla paylaşmadığımız şey ise, çok uzun süren beraberlikler. Oradan buraya nasıl geçildiğini iyi anlamadıktan sonra o iş pek fazla sürmüyor.

Bunun da temel nedeni şu şekilde açıklanabilir: Ortalama olanlar beğeniriz, aşina olanlar seçeriz, kendimizi güvende hissettiğimiz bir ortam kurmaya çalışırız. Bunlar bu işi başlatmanın en önemli şartları, fakat devam ederken yanınızdaki insanla fikir, kafa, gönül, hedef, dert, birlikteliği kurabilmeye başladığınızda artık bilişsel bir birlitelik başlamaktadır. Hayata aynı pencereden bakmak, aynı amaca doğru gitmek, aynı sıkıntı ve dertlerle dertlenmek, aynı neşelerle neşelenmek. Birlikte yaşamaktan keyif almaya başlamak ve hayatı paylaşma yönünde bir mekanizma geliştirmek devreye giriyor. Bütün bunlar hayvanlarda olmayan insanı insan yapan şeylerdir. Bunu da beyin görüntüleme çalışmalarında görmek mümkündür. Yeni aşıkların beyninin ön tarafı durmaktayken iç kısımları alev alev yanmaktadır. 50-60 sene evli kadim çiftler ise birbirlerini düşündüklerinde beynin üst tarafı (korteks bölümü) yanmaktadır. Yeni aşıklarda burası hiç çalışmaz. Bu da bize alt beyindeki dürtüsel olan hisler zamanla üst beyine bilişsel bir örüntü olarak yerleştiğini göstermektedir. Artık onlar hayatlarını 2 kişilik, varsa 5-10 kişilik düşünmektedirler. Daha büyük bir bedenin parçası gibi davranırlar. Yani dönüşürler. Evlilik aşkı öldürür mü? Eğer bu aşk sadece dürtüsel ise evet öldürür. En iyi ihtimalle bu gaz 7 yılda biter. Aslında biyolojik olarak bu süre 2 yıldır, fakat bunu 7ye çıkarmak mümkün. Hamilelik gerçekleştiği zaman erkekte yeniden bir bağlılık gerçekleşir. Çünkü o yavrunun büyütülmesi için erkeğe de birtakım mekanizmalar bulunmaktdır. Böylece çocuk 2-3 yıl güvende büyümektedir. Buraya kadar 4 sene geçti. Ardından veya arada 2. bir çocuk geldiğinde bu süreci 7 yıla çıkarıyor. Fakat bir süre sonra sadece üreme, sadece romantizim, sadece ateşli aşk, ancak bu kadar sürüyor. Sonuçta bunun da bir doyma noktası var ve bir yerde bu iş bitiyor. Bunu fare deneylerinde çok güzel gözlemlenebilmektedir.

U

KARA SEVDA, AŞK AĞRISI Tanışma aşamasında - oksitosin salgılandıktan amigdala bastırıldıktan sonra - beyinin ön tarafında dönen bir devre (döngü) oluşmaktadır. Buna obsesyon (takıntı) devresi denir. Bir süre sonra AŞK da bir psikiyatrik pozukluk gibi bir tekrar devresine dönüşebilir. Hep onu düşünme, düşünmeden duramama gibi haller. AŞK 2 şeye bağlanıyor: 1. Ödül yani bağlanma, 2. Obsesyon (takıntı). Beyin taramalarında aynı obsessif bozukluk gibi beyinin ön tarafında bir aktivite artışı gözlemlenir. Bunun sınırı biraz götürülecek olursa KARA SEVDA ortaya çıkıyor, obsessif bozukluğa (takıntıya) - onsuz yapamama durumuna - dönüşüyor. Bir şeye psikiyatride bozukluk diyebilmek için onun sosyal hayatı bozmaya başlamış olması gerekir. Buna Türkçede KARA SEVDA denir, İngilizcesinde ise çok güzel bir terim kullanılır: SEVDAYA DÜŞMEK. Bunun sınırı biraz kaçtı mı - ki bu sınırı ayarlama imkanı yoktur - durum bozukluğa gider. Kısaca: Aşkın bir tık üzeri, bir bozukluktur. AŞK esasında bir strestir. Ağrıda ve streste salgılanan beyin kimyasalları AŞK durumunda da salgılanmaya devam eder. Salınması bittiğinde AŞK da bitiyor. AŞK bir ağrıdır esasında. AŞK bir türün devamı için ağrıdır. Freud derki: “Aşık olmak, normalin psikoza dönüşmesidir.” AŞK Ne kadar sürer? Cevap: Stres devam ettikçe. Bir kişinin ne kadar aşık olduğu kan değerlerinden ölçülebilir. Stresi artıran kimyasallar artığında oksitosin de onları bastırmak için artar. AŞK esasında sonsuz bir güven değildir. Bir yandan da ne olacak kaygısı/stresi vardır. Bu AŞK OYUNU ’nda hem güven var, hem de ya giderse kaygısı. Bu kaygı tutkuyu daha da artırır. AŞK yinyang gibi dir. Hem aşırı güven, hem aşırı güvensizlik her ikisi de aşkı yıpratır. Örneğin: Uzun mesafe seyahat eden eşlerin evlilikleri istatistiklere göre daha uzun sürüyor. Bu belli süreler ayrı kalmak stresi artıran bir faktördür.

U

AŞKIN PSİKOLOJİSİ Hayat içinde insan kendisini değişik etkenlerle yapılandırır. Bu da insanda bir dizi beğeni şablonları oluşturur. Psikolojik olarak bir insanı beğenip beğenmememiz bu şablonlara göre belirlenir. Çoğu insan bu sahip olduğu şablonların farkında değil. Kişi aşık olduğunda, gözünün önüne bir perde iner ve bir çok şeyi göremez, farkedemez. Fakat, kişi kendi içinde bulunduğu süreci ne kadar doğru anlayabilirse, kendi içinde olan bitenin ne kadar farkında olabilirse, o kadar fazla doğru kararlar alma ihtimali artar.

U

AŞK ve SEVGİNİN BİR İLİŞKİDEKİ KONUMU NEDİR? 2 kişi mantıklı düşünerek bir beraberliğe karar verebilir, mantık evliliği yapabilir ve bu ilişki yürütülebilir. Her ilişkide üstesinden gelinmesi zor sıkıntılı bazı dönemler yaşanır. Örneğin çocuk sahibi olmak gibi. İlişkinin her iki tarafında da tavizler verilmesi gerekecektir. Bu tür birlikteliklerde eşlerden birisinin “herşeyi ben mi göğüsleyecem” gibi çıkışlarda bulunması muhtemeldir. Aşka dayalı bir ilişkilerde ise “derdi dert etmeme” gibi bir durum söz konusudur. “Aşkın gözü kördür” sözünde olduğu gibi. Tam da bu “kör olma” durumu, sıkıntılı dönemlerde ailenin çatlamasını, dağılmasını önleyen bir farktördür. İlişki aşka (derdi dert etmeme durumuna) dayalı olmazsa, sıkıntılı süreclerde sadece mecburiyete dayalı bir devam ettirme söz konusu olacaktır. Buna rağmen ilişki devam ediyorsa, bu da partnerlerden en az birinin kendisini buna mecbur hissetmesinden kaynaklanmaktadır ve eline geçecek ilk fırsatta ayrılık yolunu tercih edebilir. Bir ilişkide “aşk, mantık ve imkanlar” bir arada olursa ilişkinin en ideal noktası yakalanmış demektir.

U

SONUÇ Beynimize otomatik işleyen bir “Aşk Metre” verilmiş ve beğenilerimize uygun bir partner çıkması durumunda yani mutluluk potansiyeli görüldüğünde sinyal verir ve kişinin ona odaklanmasını sağlayan yeni bir dizi ayarlar yapılır. İçimizdeki mekanizmaların her ne kadar irademiz dışında hareket ettiğini iddia etsek de, o mekanizmalara verilen parametik değeler yine de bizim tercihlerimizdir. Bunun farkında olmadığımızdan sanki biz yapmamışız algısına kapılırız.

U

O nasil bir hastslikmis oyle.

Y

Aradığım şeyi efsanede buldum. Aşktan soğutan ok.
https://www.youtube.com/watch?v=1E8G1xdLefo

U