Kuran ı yakma hadisesi her ekolce bilinir ve kabul edilir.... Ama mevzu dümdüz kuran yakma değil Ebu bekirin kitaplaştırdığı nüsha tek nüshaydı, ondan Ömere kaldı, Ömerden de kızı Havsaya(yanlış hatırlamıyorsam)... Osman halife olunca kitab hakkında tartışmalar çoğaldı, kıraat farkları anlamda farklılaşmaya yöneldi yeni iddialar çıktı... Bunun üzerine yeniden ulema toplanıp kuran yeniden yazıldı... Eski kitap oturulup çoğaltılmadı, yeniden yazma işlemi bu sefer birden fazla nüsha oluşacak şekilde hazırlandı. Ve her bölgeye dağıtılıp resmi ve yegane hale geldi(harekelendirmeden sonra kıraat farkı halende mevcut ama anlamı çok derin etkilemiyor deniyor bence o da doğru değil)... Bu işlemin ardından ebubekrden kalan nüsha yakılarak imha edildi. Eski orjinal nüsha neden baz alınıp kopyalanma yapılmadığı ve yakıldığı konusu ise şöyle açıklanıyor; eski nüshanın başına bir iş gelmiş olabilir, yeniden aynı usulle toplanacak ve kıyas edilecek, sonradan ise eski nüshaya bir şeyler eklenip çıkartılmasıyla oluşabilecek fitneleri önlemek adına yakılıp imha edilecek.... Ve şuan bütün dünya müslümanları Osman musafını kullanır. Osman musafı diye bir terim yerleşiktir en son diyanet işleri bir çalışma yapmıştı 6-7 yıl önce Hz. Osmandan bu yana kitap hiç değişmeden farklı bir örnek ve nüsha olmadan elimize ulaşıyor diye. Ama osmandan öncesine gidilemiyor. Ki o dönem muhalifler osmanın kuranı bozduğunu değiştirdiğini iddia ile ortalığa çıkmıştı ki en nihayetinde öldürülmesine varan bir isyan çıkmıştı. Bu durumda kimse çıkıp kuranın netliği üzerinde durumaz açıkçası.... Ki zaten kuranda hadisler gibi rivayetten ibaret. Peygamberi görmüş ve deyim yerindeyse dizinin dibinde oturmuş kişilerden ibni abbas ile ibni mesudun musafları da mevcut bugün, ama osman musafından farklı, çok mu? Değil ama tek harf bile çok şey değiştirir aslında...
JP Kivircik Hırlak yakılma bu iddiayı doğrulamaz, fakat aynen çok büyük şüpheler doğurur... Bunun yanında yakılmasa yine çok büyük sıkıntı, orjinal olarak bilinene sure ekleme çıkarma, ayet ekleme çıkarma, kelime hareke derken her türlü manipüle edilebilir.... O kopya kalsa çok daha büyük sıkıntı olurdu, tek kutsal olur ve her türlü manipülasyona açık kalırdı... Yinede islam dünyası kendi iznik konsülünü erken dönemde yapmıştır.... Kuranın kesinkes korunacağına dair bir delilimiz yok zati, Tahrifat her kitaba olduğu gibi kurana da oluyor.... Önemli olan diğer kitaplar gibi tebdil olup olmadığı... Ki olmama şansı yok, önemli olan kitabın da dediği gibidir, zikir değişmez...
Benim bu konuda bildiklerim de tarih kitaplarında yazanlardan ibaret. Muhammed öldükten sonra Ebubekir ayetler kaybolabilir diye onları kitap haline getirmek istiyor. Aslında Muhammed'in de böyle bir talebi yok. Sahabelerin elindeki ayetleri topluyor, bir sıraya koyuyor ve kitap haline getiriyor. Ancak yıllar sonra bazı sahabelerin, kendilerinde de ayetler olduğu, bunların Kuran'da yer almadığı, bazı ayetlerin de hatalı olduğu iddiaları çoğalınca Osman 6 ulema seçiyor. Bunlar ayetleri yeniden düzenliyor ve kitap haline getirip 6 adet yazıyorlar. Ebubekir'in yazdığı Kuran'ı da yakıyorlar.
Tamam. Tüm bunlar yaşandı bitti. Demek oluyor ki anlamsal evrim böyle uygun görmüş. Geçmiş kainat agacı nasıl mükemmel filizlendiyse ve en uygun yolu seçtiyse manevi yönden de en uygun yolu seçmiştir ve seçecektir. Ama diyorsanız ki Allah a inanmak da nedir? Allah ı bilmek ve yaşamak varken bu boş lakırdıya ihtiyaç yoktur. Ben o seviyede değilim ama o seviyedeki jedayları selamlarım:)
Kuranın yakılması ve sonradan değişik bir kuran yazılması, Kuran'ın Allah tarafından gönderilmemiş bir kitap olduğuna dair çok kuvettli bir gostergedir.
Hadi hadislere kuran gibi tapiyorsunuzda bilimsel verileri niye göz ardi ediyorsunuz?? Size peygamber zamanindan bu gune kadar gelmis olan dunyanin en eski kuran nushalarini göstermedikmi Kac kere göstermemiz lazim bu hadislerle elestiri yapmakdan vazgecmeniz icin??
Sana süt veriyor. Sen de saygıda kusur etmiyorsun. İnce bir düşünce işte. Ayrıca sadece ineklere değil. Bütün hayvanlara saygı gösteriliyor. Hinduların tanrısı Brahma'dır. Allah'ın eşdeğeri.
Senin Allah dediğin şeye o da Brahma diyor. Pek farkı yok. Adı başka. Senin Melek dedğin Allah'ın yardımcılarına onlar da tanrıcık diyor. Yine aynı şey. Hem Brahmaya, İneklerden sorumlu Brahma'nın yardımcısına, hem de ineğe gösterilen bir saygı. İslam açısından pek de sakıncalı bir durum yok ortada.
Hadisleri açıp okumuyorum bile. Etkisinde değilim. Hiçbirini dikkate almıyorum. Onca karmaşanın içinde hangisi doğru hangisi yanlış diye ayırabilecek gücüm yok.
Kolay iş değil bir sürü arapla uğraşmak. Hakkını yememk lazım. Bu bakımdan saygı duyarım. Ama bunları bana Allah vahyetti demese daha inandırıcı olurdu.
Ayrıca Allah'ın bir hatası daha var. O da insan yaşamına o noktada müdahale etmiş olması.
Kader diye birşey yok. Peygamber göndereceksin ve doğru yolu göstereceksin. Ben de isterim o zaman. Bana da göndersin. Hatta dahası var. Beni peygamber yapsın. Benim ne eksiğim var Muhammed beyden.
Bütün sur e isimlerini insanlar vermistir
Hatta bazı süre isimleri bölge ve ülkelere göre farklılık gösterebilir
Anladığım kadarıyla bu konuda netlik yok. Peki neden 6 peygamber ismi? Ne var isadan musadan daha insanlara hitap eden?
Tüm sure isimlerini Osman vermiştir.
3 farklı cevap. Kaynaklarınızı söyleyebilir misiniz?
Kuran'ı son yazan kişi Osman'dır.
Sure isimlerini Ebubekir vermiş olsa bile bunu bilemeyiz çünkü Osman Ebubekir'in yazdığı Kuran'ı yakmıştır.
Delilleri yok etmenin en iyi yolu yakmaktır. Bütün cinayet filmlerinde öyle olur.
Yakmış mı? Mümkün değil. Ispatlaman lazım bunu
Kuran ı yakma hadisesi her ekolce bilinir ve kabul edilir.... Ama mevzu dümdüz kuran yakma değil Ebu bekirin kitaplaştırdığı nüsha tek nüshaydı, ondan Ömere kaldı, Ömerden de kızı Havsaya(yanlış hatırlamıyorsam)... Osman halife olunca kitab hakkında tartışmalar çoğaldı, kıraat farkları anlamda farklılaşmaya yöneldi yeni iddialar çıktı... Bunun üzerine yeniden ulema toplanıp kuran yeniden yazıldı... Eski kitap oturulup çoğaltılmadı, yeniden yazma işlemi bu sefer birden fazla nüsha oluşacak şekilde hazırlandı. Ve her bölgeye dağıtılıp resmi ve yegane hale geldi(harekelendirmeden sonra kıraat farkı halende mevcut ama anlamı çok derin etkilemiyor deniyor bence o da doğru değil)... Bu işlemin ardından ebubekrden kalan nüsha yakılarak imha edildi. Eski orjinal nüsha neden baz alınıp kopyalanma yapılmadığı ve yakıldığı konusu ise şöyle açıklanıyor; eski nüshanın başına bir iş gelmiş olabilir, yeniden aynı usulle toplanacak ve kıyas edilecek, sonradan ise eski nüshaya bir şeyler eklenip çıkartılmasıyla oluşabilecek fitneleri önlemek adına yakılıp imha edilecek.... Ve şuan bütün dünya müslümanları Osman musafını kullanır. Osman musafı diye bir terim yerleşiktir en son diyanet işleri bir çalışma yapmıştı 6-7 yıl önce Hz. Osmandan bu yana kitap hiç değişmeden farklı bir örnek ve nüsha olmadan elimize ulaşıyor diye. Ama osmandan öncesine gidilemiyor. Ki o dönem muhalifler osmanın kuranı bozduğunu değiştirdiğini iddia ile ortalığa çıkmıştı ki en nihayetinde öldürülmesine varan bir isyan çıkmıştı. Bu durumda kimse çıkıp kuranın netliği üzerinde durumaz açıkçası.... Ki zaten kuranda hadisler gibi rivayetten ibaret. Peygamberi görmüş ve deyim yerindeyse dizinin dibinde oturmuş kişilerden ibni abbas ile ibni mesudun musafları da mevcut bugün, ama osman musafından farklı, çok mu? Değil ama tek harf bile çok şey değiştirir aslında...
Ebubekir ve Osman kuranları aynı olsa Ebubekir kopyası yakılmazdı. Demek arada epeyce fark var. Sözde kuranın harfi bile değişmemiş.
JP Kivircik Hırlak yakılma bu iddiayı doğrulamaz, fakat aynen çok büyük şüpheler doğurur... Bunun yanında yakılmasa yine çok büyük sıkıntı, orjinal olarak bilinene sure ekleme çıkarma, ayet ekleme çıkarma, kelime hareke derken her türlü manipüle edilebilir.... O kopya kalsa çok daha büyük sıkıntı olurdu, tek kutsal olur ve her türlü manipülasyona açık kalırdı... Yinede islam dünyası kendi iznik konsülünü erken dönemde yapmıştır.... Kuranın kesinkes korunacağına dair bir delilimiz yok zati, Tahrifat her kitaba olduğu gibi kurana da oluyor.... Önemli olan diğer kitaplar gibi tebdil olup olmadığı... Ki olmama şansı yok, önemli olan kitabın da dediği gibidir, zikir değişmez...
Kendi kitabını koruyamayan bir Allah ile karşı karşıyayız.
Sedat Yanaşık şu yakma olayını anlatsana
Yakıp doğayı kirletmişler.
Benim bu konuda bildiklerim de tarih kitaplarında yazanlardan ibaret. Muhammed öldükten sonra Ebubekir ayetler kaybolabilir diye onları kitap haline getirmek istiyor. Aslında Muhammed'in de böyle bir talebi yok. Sahabelerin elindeki ayetleri topluyor, bir sıraya koyuyor ve kitap haline getiriyor. Ancak yıllar sonra bazı sahabelerin, kendilerinde de ayetler olduğu, bunların Kuran'da yer almadığı, bazı ayetlerin de hatalı olduğu iddiaları çoğalınca Osman 6 ulema seçiyor. Bunlar ayetleri yeniden düzenliyor ve kitap haline getirip 6 adet yazıyorlar. Ebubekir'in yazdığı Kuran'ı da yakıyorlar.
Tamam. Tüm bunlar yaşandı bitti. Demek oluyor ki anlamsal evrim böyle uygun görmüş. Geçmiş kainat agacı nasıl mükemmel filizlendiyse ve en uygun yolu seçtiyse manevi yönden de en uygun yolu seçmiştir ve seçecektir. Ama diyorsanız ki Allah a inanmak da nedir? Allah ı bilmek ve yaşamak varken bu boş lakırdıya ihtiyaç yoktur. Ben o seviyede değilim ama o seviyedeki jedayları selamlarım:)
Kuranın yakılması ve sonradan değişik bir kuran yazılması, Kuran'ın Allah tarafından gönderilmemiş bir kitap olduğuna dair çok kuvettli bir gostergedir.
Hadi hadislere kuran gibi tapiyorsunuzda bilimsel verileri niye göz ardi ediyorsunuz??
Size peygamber zamanindan bu gune kadar gelmis olan dunyanin en eski kuran nushalarini göstermedikmi
Kac kere göstermemiz lazim bu hadislerle elestiri yapmakdan vazgecmeniz icin??
O kuranın %97 olasılıkla peygamber zamanında yazılmamış olduğunu da ben göstermedim mi ?
%3 lük bir olasılık mı daha kuvvetli, %97 mi ?
2 deri parçasından oluşan birşey kuranın Allah tarafından gönderildiğini kanıtlamaz.
nerde gösterdin kime gösterdin ???
buyur hodri meydan gösterde görelim
almanyadaki nushalar 2 dseri parcasi degil kuranin yuzde 60 ini olusturuyor
Birmingham'daki kuran parçasından bahsediyorum. Almanya'dakilere bakmadık.
Kuranla Diril yanılıyorsun. Hindistan'da da ineğe tapan kimse yok. Kuranda böyle birşey var ise, her kim yazdıysa o kuranı yanlış yazmış.
Onlar ineğe tapmıyor. Saygı gösteriyor. İkisi farklı şeyler.
Sana süt veriyor. Sen de saygıda kusur etmiyorsun. İnce bir düşünce işte. Ayrıca sadece ineklere değil. Bütün hayvanlara saygı gösteriliyor. Hinduların tanrısı Brahma'dır. Allah'ın eşdeğeri.
Senin Allah dediğin şeye o da Brahma diyor. Pek farkı yok. Adı başka.
Senin Melek dedğin Allah'ın yardımcılarına onlar da tanrıcık diyor. Yine aynı şey.
Hem Brahmaya, İneklerden sorumlu Brahma'nın yardımcısına, hem de ineğe gösterilen bir saygı. İslam açısından pek de sakıncalı bir durum yok ortada.
Peygamberler, azrail, cebrail felan gibi başka şahısları görevlendirdiğine göre bir takım işlerini başka şahıslara yaptırıyor.
Bu dediklerini peygamberin de biliyor olması lazımdı.
Kuranı yazarken pek öyle yazmamış
Meryem Suresi 20.ayet
Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi.
Sanki güç kaynağı değil de biri konuşuyor gibi anlatmış.
Doğru anlatsaydı o zaman. Suçlu yine biz mi olduk.
Ayetlerle hadisler arasında hiç fark göremiyorum. Onlarda bana uydurulmuş gibi geliyor.
Hadisleri açıp okumuyorum bile. Etkisinde değilim. Hiçbirini dikkate almıyorum. Onca karmaşanın içinde hangisi doğru hangisi yanlış diye ayırabilecek gücüm yok.
Hangi ayete bakarsan bak Cebrail sanki Allah'ın emirlerini yerine getiren bir varlık gibi. Adına ister enerji de ister başka birşey.
Meleklere iman etmek siz müslümanların farz. Benim için hava hoş.
Allah'ın birşeyleri maşa olarak kullanması, şirk koşmak mı ?
Bu bakımdan haklısın.
Hz. Muhammed Allah ile konuştuğunun farkında değildi demek o zaman. Onu da kandırmışlar.
O kadar yakınsa ne diye peygamber yollamış ?
Yanlış yapıyor Allah. Elçi göndereceğine, toplu mesaj iletebilirdi.
Hz. Muhammed iyi bir örnek değil. Allah bile göndermiş olsa farketmez. Ben o kişinin peşinden gitmem.
Önce bunlara kendi uyması lazım. Savaş ganimetlerinin üstüne yatan biri peygamber olamaz.
İyi yönleri çok olabilir. Ama peygamber olan birinin de biraz kusursuz olması gerekir. Allah'ın nasıl olup da onu peygamber seçtiğine şaşırıyorum.
Kolay iş değil bir sürü arapla uğraşmak. Hakkını yememk lazım. Bu bakımdan saygı duyarım. Ama bunları bana Allah vahyetti demese daha inandırıcı olurdu.
Ayrıca Allah'ın bir hatası daha var. O da insan yaşamına o noktada müdahale etmiş olması.
Kader diye birşey yok. Peygamber göndereceksin ve doğru yolu göstereceksin. Ben de isterim o zaman. Bana da göndersin. Hatta dahası var. Beni peygamber yapsın. Benim ne eksiğim var Muhammed beyden.
Bu sorularıma ikna edici bir cevap bulamadığım sürece Allah gözümde adaletli bir yaratıcı olarak asla yer alamayacak.
Ben de mi yanlış anlıyorm. Bence kader diye birşey yok. Olsa saçma olurdu. Kader denen sadece Allahın geleceği iyi biliyor olması olabilir.
Neyi dilememi istemeseydi? Anlamadım.
Özgür irade olmadan, ne yaptıklarında sorumlu olursun ne de sonuçta alacağın ödül veya ceza haklı olur.
Bu bakımdan alın yazısı diye önceden Allah'ın belirlediği bir yol olduğunu sanmıyorum.