Zaten devletler ve iktidarlar gönüllü düzen değil mi? Bunun için oy veriyoruz. Sınırlarımız için kan döküyoruz. Kimse ezilmesin diye zorbaları yok ediyoruz. Bu Zaten içinde şiddet barındırmak zorunda ve kısıtlama.
Kaos meselesi biraz durum tespiti. Yani desteklemekten öte bir mesele. Evren zaten kaotik. İnsanlar arası ilişkiler kaotik. Fakat bize bir düzen var diye öğretiyorlar. Gerçekte yok.
Devlet hiiiç gönüllü birliktelik değil. Devlet nedir, ne değildir oradan gönüllü birliktelik için oy yeter mi? Doğrudan demokrasi yeter mi? Konsensus nedir? Konsensus peki gönüllü birliktelik anlamına gelir mi? Bunların hepsi de kendi içinde kaotik meseleler
Bir eylemde bu coğrafyada kendisine anarşist diyen 100 kişi olduk mu be diye içip kutladığımız günü dün gibi hatırlıyorum. Şimdi elini sallasan anarşist be kardeşim
Şimdi gençler arasında popüler ya ondan diyorlar. Bundan 10-20 sene önce en genci 40 yaşında olan insanlardı. Biz genç olarak girdik arada 20-25 yaş ortalamasındakiler çok girdi... Sadece şimdiden bakınca elini sallasan anarşist bir gence denk gelince. Öyle görüyorlar işte.
Ya allasen binbir çeşit ve birbirine bile karşı anarşi var. Kendi aranızda bile bir bütünlük Yok. Biri bir diğerine karşı çıkıyor. Tek anlaştığınız şey otonom. O da küçük topluluklarda olur ancak. 80 milyonda otonom sağla bakalım nasıl olacak? Yine devletleşmeye, kolonileşmeye gidilecek. Sayı arttıkça hak ihlali olacağından her defasında daha sert kurallar getirilecek. Sonra bir bakmışsın başa dönmüşsün.
Gerçi otonom kelimesinin günümüz anlamı ile anlaşıyoruz. Fakat işte az önce sorduğundaki gibi "Kemalizm ile Atatürkçülük farklı mı?" demiştin ya. Çok ince baktığında otonom da anlaşma noktası değil.
Kropotkinve bakuninde anarsizmi anlamak isteyenler icin ilk okunacak devrimciler olmali evet zerzan biraz bilgi sahip olduktan sonra dogamizi ogrenmek icin sart bence
Ya zaten anlaşılmayan kısım da burası. Ayrı ayrı düşünceler, ayrı ayrı yöntemler olacaktır. Bunları bir arada tutmak için konfederal bir yapı da olabilir (ikinci dünya savaşı patlamasa bu konuda deneyimler de yaşanacaktı) Anlaşmak değil mesele. Anlaşanlar birbiri ile yaşasın. Anlaşamayanlar kendi anlaştıkları ile yaşasın. Zorla bir arada bulunmak zorunda değiliz...
Ben samsundayim samsunu samsunlular yonetmeli her mahalle ortak karar almali dunya yerelesmeli. Diger otonomlarin benimle ayni dusunmesi onemlimi. Dogrudan demokrasi budur
Hiçbir anlaşma noktanız yok, ne güzel. İşte Zaten sorun da burada. Bir kolunu destekleyenler bir yere diğerini destekleyenler diğer tarafa gidecek. Yine kolonileşme olacak. Yine sınırlar olacak.
Doğrudan demokrasi milyonlarda uygunlanamaz. Derebeylikler istiyorsunuz resmen. Ortaçağda böyleydi Zaten. Bugün hala Türkiye bu durumun sancılarını yaşıyor. Bkz. Aşiretler.
Merkezileşme nasıl olmaz ki? Mesela düşün bir koloni zengin sayılabilecek bir coğrafya içinde. Diğeri diyecek ki ben de refah hayat sürmek istiyorum, o koloniye geçeyim. Ne de olsa sınır yok. Böyle böyle büyüyecek. Sonra bir diğer koloni sınır yok benim de hakkım var diyecek. Al sana merkezileşme al sana savaş.
İşte o yüzden kaos asla bitmez, merkezileşmenin karşısında daima direnç olmak zorunda. Bu direnci bırakıp bir çeşit "düzen" var diyerek yelkenleri serersen yere, kaos gelir yeni düzenini oluşturur.
Bağlı olmasını neden umursuyorsun? Genel çerçevelerde bağlı. Belediyeler KHK, yönetmelik çıkartma yetkisine sahip. Düzgün insanları seçin, belediye meclislerine düzgün ve herkesi temsil etme kabiliyeti olan kişileri yerleştirin. Sorun çözülür.
Konfederatif şekilde bağlı olsa yani beraber karar alabildikleri gibi, ayrı ayrı kararlar da alabilseler sorun çözülüyor. Fakat böyle bir organizasyonu yapacak insanda zeka yok diyorsunuz. İnsana hakaret sayıyorum.
Yerellik demek konfederal demek. Başka bir yol varsa siyasal bilimci bir arkadaş direk kavramı tarihsel bağlamı ile anlatan kitap tavsiye etsin gözüm bozuk mözüm bozuk demem okurum isterse yuğla gibi kitap olsun. Ben bulamadım daha
Her şey çok karışık, çünkü siz de bir söylediğinizle bir başka yorumda çelişiyorsunuz. Yerel yönetimler başlığı var bir yerlerde. Orada sistemi ve değiştirilmesi gereken yerlere müdahaleyi anlarım ama zaten içinde tekrar yerelleşmeyi gösterip mevcut olana saldırıyı anlamıyorum. Mantıksız geliyor.
Sorunun çözümünün ana hattı gayet basit ama nasıl olacağı ise içinden çıkılmaz vaziyette. Ana hat şu kadar basit. Bir bireyin bile ezilmeyeceği, bireyi ezmeyeyim derken toplumun bütün olarak zarar görmeyeceği bir şey lazım. Bizim gerçekliğimiz birey ölürse ölsün, topluma bir şey olmasın gerçekliğinde. İyi de olan hep benim gibilere oluyor.
Yerleşik ve var olan sorunlu. Yerel yönetim diye bir şey yok. Kaç tane Alevi köyüne zorla cami yapmışlar bir araştır istersen. Tek örnek. İstersen çoğaltırım.
Ahmet Kanyılmaz ya mümkün mü öyle bir şey? Bak kaldırdığım başlıkları gör ve oradaki itirazları gör. Kimseye faydası olmayacak bir konu, tartışma konuları altta kalmasın diye alıyorum mesela çünkü amaç tartışmak ve bilgilenmek dimi? Ne itirazlar, ne mağduriyet hezeyanları... Ne faşistliğim kaldı ne kan emiciliğim. Şimdi git ona ezilmedin de )
Burda iyi bir uslup takinip tartisirken baska bir yorumda anarsikler cok eglenceliler yazip alayci bir dil kullaniyorsun. Bilgi almsk istiyorsan alay etmeyi birak Nihal Seğmen
Taşra yönetimlerinden bahsediyorum. Dediğim gibi kurumların iyileştirilmesi, daha da yerelleştirilmesi, sistemin demokratikleştirilmesi, sistemin sosyalleşmesi... Hepsine varım. Ancak onun dışında nasıl bir faydası yahut getirisi olacak anlayamıyorum.
Onu da örnek verebilirim. Çocuk istismarının açık sunulduğu videolar vardı. Kanlı olanlar da, bunları fc yasaklıyor mesela. Bizimle alakası Yok. Ona da aynı tepkileri aldık.
Krallar devrildikten sonra (fransız ihtilali ve solun çıkışı) mevzu komple peki kral devrildi de bize istemediğimiz şeyleri bu sefer de oy verdiklerimiz yaptırıyor noktasına geldi. Akp çok güzel değil mi? Ha ne diyorduk. Peki bizi baskı altına alması nasıl engellenecek? Sonra Marks işi iyice sosyal organizasyon boyutundan aldı ekonomik boyuta kilitledi, kilitledi kilitledi. Bundan önce sol komple oy vermek, yerek yönetimler, yerellerin birbiri ile bağları... Bunlar tartışılıyordu. Anarşistler şimdi bile bunlarla uğraşıyor. İki kişi arasındaki ilişkiden, insanların birlik olup oluşturdukları grupların birbiri ile ilişkisine... Bunlar çözülmediği taktirde senin çocuğuna (sanırım yok ama benimde yok ama örneği de buradan veresim geldi) zorla din dersi verirler. Verirler işte zorla hemde. Engelleyemezsin. Ben istemiyorum kardeşim, nasıl olacak? Nasıl bir sistemde onlar çocuklarına din dersi verirken benim çocuğuma din dersi vermeyecekler? Bunu bulma çabasını herkes bıraktı, biz bırakmadık. Oy vermekle bitmiyor olay. Bitse akp ne yaparsa yapsın benim hayatıma müdahale edemezdi. Ediyor ama hemde benim biricik hayatıma. Senin biricik hayatına...
Temel siyasal bilimler meselesini gerçekten siyasal BİLİMLER olarak görüp. Bilimsel baktığımızda buradan sanki çok kolay görünen şeylerin aslında ne kadar karmaşık olduğunu görüyorsun. O aradaki ufak tefek meseleler gibi görünen şeylerin nasıl çığ gibi bir hale geldiğini görüyorsun. Bunları tek tek yazarım sorun değil fakat siyasal bilimler dünyada en az bilinen ama herkesin siyaset yaptığı bir alan işte.
Yerellik mevzunun en bilinen işte otonom mu olacak, komün mü olacak (siyasal bilimler açısından ikisi çok farklı) Yoksa tamamen konsensusçu bir yapı mı olacak? Yerel en temel çekirdek. Birde bu yereller birbirleri ile nasıl ilişkide olacak? Federe mi olacak, konfedere mi olacak? Hatta bütün sistem nasıl işlemeli? Bunlar bir bütün paket. Fakat otonom lafını çok duymuşsun sanırım, otonom ise ne küçük parça. Mesele şu ki batı tarzı bakış açısı hep böyledir. En küçük parça sağlam olursa, temel sağlam olursa onun devamı da sağlam olur meselesi. Ben mesela doğu tarzı bakan biriyim ve asıl mesele gruplar (ister otonom, ister komün, ister başka şey olsun) birbiri ile nasıl bir iletişim halinde olacak. Bunu çözmek lazım. Tabi batı hep daha ileride çünkü sağlam bir yerellik oluşur ve ikinci bir yerellik oluşursa; bunlar tecrübe ile yaşana yaşana, test edile edile gerçeği buluruz... Yoksa mevzu otonomdan ibaret değil. Ha ben batı tarzı değilim. gruplar arası iletişimi çok iyi kurgulamamız gerek diye düşünüyorum...
Anarşizm de hakim olsa sonunda yerel yönetimler başlığında yine bir düzen kurulacak. Yani anarşizm kaosun düzenini savunuyor. Ufak ufak koloniler gibi düşün.
Birçok yol var. Taşra teşkilatının haklarını artırabiliriz, demokrasiyi doğrudan demokrasiye doğru götürebiliriz en azından yerel yönetimlerde, yine sosyal devlet anlayaşını geliştirebiliriz....
İşte coğrafi ve ekonomik etkenlerden en başta bu gruplar arasındaki ilişkilerin birbiri ile öyle barışçıl olması imkansız gibi. Mesela bizim erkekleri düşünelim, buradaki değil de belarustaki bir grup içinde yaşamak isteyecektir çoğu bence ) sebebini söylememe gerek var mı bilmiyorum
Sağlam bir genel organizasyon kurgulayıp. Gerçekten işe yarar bir şey kurgularsak bunun devrimini yapıp gerçekleştirebiliriz. Yöntem tek değil. İkisi de işe yarar, ikisi de başarısız olabilir... Zaten şu tek yöntem doğrudur anlayışındaki benim "Marksist" dediğim. Tek doğru var tek doğruyu bulalım ile olmuyor. Kaos dediğimiz de böyle bir şey. Yani tek doğru yok. Kaotik bir şekilde çok doğru var.
Şimdi geleyim bin çeşit anarşi var meselesine. Yine aynı örnekle anlatayım. Yerellikler ile gidip sistemi kırabilirsin. Genel yapı kurgulayıp devrim ile sistemi kırabilirsin. Hangisi doğru? İkisi de doğru. Ben böyle anarşistim, başka anarşist geliyor başka şey diyor. Eee o da doğru ama ben orada değil, burada mücadele veriyorum.
Bize böyle öğretilmiş. Tek doğru var. Ya bir dağı aşmak için ille tepesine kadar çıkmak zorunda değilsin. Sağından dolan, solundan dolan. Hatta dağı del öyle geç. İlle bir tane olacak bu tek tanrılı dinlerden sonra kalan bir algı sistemi. Çok tanrı sisteminde yaşayan uzak doğu algı sistemi böyle değil mesela.
Tek doğru yok elbette. Katıldığım tek konu sanırım ) Birçok yol var ve bu yollardan toplumsal olarak en yararlı ve ergonomik olanı seçmek gerek. Ancak bu seçimleri yapmak için de bir irade gerek. Kişi sayısı kadar doğru olursa ne yapacağız? Herkes birbirini ikna etmeye çalışacak. Al sana siyaset ))
Tam mesele o biliyor musun? Bir irade gerek diyorsun ya. Ortak karar alma. Bir kişiye bırakmama. Mesele bu. Bir yolunu bulalım ve ortak karar alabilelim. Yoksa şimdiki gibi başkan maşkan. Tek bir kişinin iki dudağının arasına bakıyoruz. Üç kişi yan yana gelip ille birimiz galip gelecek, herkesi bir şekilde alaşağı edecek; onun her dediği olacak. Ya üç kişi anlaşmanın yolunu bulalım. Bulalım, bulamaz mıyız? Tam olarak mesele bu.
Sosyalizm tam olarak bunun arayışı idi. İşte mahalli örgütler il örgütlerine bir kaç kişi gönderecek o merkezi örgüte. Bu sayede en yerelden en merkeze bir bağ olacak. Öyle seçilip bilmemkaç yıllığına değil. Tamamen canlı bir organizma. Küfredecem Marks amcaya olmayacak. O aldı meseleyi, o dönemki en büyük engel olan burjuva ile mücadeleden ibaret bir meseleye çevirdi. İki üç aşağıda da Lenin yazıları yazılıyor. Ya onların örgütlenme yapısı üzerine çok derin yazıları da var onları da okusunlar. Anca devlet kapitalizmi dediğim ekonomik sistem. Ekonomi ile meselenin tamamı bitecek sanıyorlar. Dayanamayıp bunu da yazdım yeter. Destan yazdık durayım artık
Ama amaca giden yollar cennetle, cehennem kadar farklı devleti ortaya çıkaran sınıflı toplumlarla bizatihi devletin kendisi arasındaki bağ yok sayılamaz lakin anarşistler sürekli devlet sorununu ön plana çıkartarak sınıf savaşımını görmek istemiyorlar.
CNT diye yüz yıllık örgüt var mert. Gören görüyor. yukarıda nihal'e de açıkladım. Bence sendikal hareket olsun, sınıf mücadelesi olsun doğru ama ben orada mücadele etmiyorum. Bizim taraftan umudumu yitirirsem, bana bizim taraf yanlış gelirse geçerim o tarafa da. Destek veririm. Kara kızıl bayrak kortejlerimizde hep olur. Gerçi bu sıralar kara yeşil çok popüler ama kara kızıl hep olur.
Meselenin orasını burasını görme görmeme meselesi değil. Bende devletin bazı konularda yaptığı konularda kızıl tarafın zor bela gördüğü şeyleri anında görüyorum. Kızıl taraftakiler bir şey görüyor ben bir ay sonra anlıyorum. Budur zaten omuz omuza mücadeleyi güzel kılan şey. Karanın yanında başka rengim yoktur benim ama kızılı da yeşili de bizimdir. Bir tek doğru var yaklaşımı bana ters.
Anarşizmin kendine göre görüşleri, kendi bakış açısından tutarlıdır buna bir itirazım yok lakin o kadar çok türü ve versiyonu var ki bu biraz da kendi felsefesinin doğasından kaynaklı bir başarı veya Marksistlerin 20'yy da yaptığı sükseyi yapacağını düşünmüyorum. Çünkü yapacakları bir devrimin ertesi gününde o devrimi korumak için bir şey yapmaları dahi Anarşizmin özü ile çelişir.
Pratik pratik. Boşver teoriyi Avrupa'da kara bayrağı görünce insanlar "haydaa şenlik var " diyor artık. Kızıl bayrak görünce de şenlik var desin insanlar. İnan bu beni zerre rahatsız etmez. Her yanımız dinci, ırkçı garip garip tipler güçlendikçe güçleniyor. Böyle bir zamanda bu aradaki farklar önemsiz. Bu farkların önemli olduğu zamanlara ulaşalım yeter şimdilik.
Bakalım benim şahsi fikrim tüm güçlerin birleşmesi bu tarz ayrılıklar öncelikli gündem olmamalıdır, Sosyal demokratları bile dahil etmek lazım bu geniş birlikteliğe özellikle Avrupa Sosyal demokratlarının tümünün geçmişi Marksizme dayanır bu büyük potansiyel.
Ya laf olsun diye ona buna faşist demeyi bırakıp gerçek faşistlere diyeceğiz. Yada faşizme karşı omuz omuza vereceğiz. O konuda insanlar netleşiyor bu sevindiriyor beni.
Herhangi bir iktidara gerek olmadığını düşünüyorum
Önce ben yazdım
Ağır konuşmuşsun ama olmamış.
Bence dedim sonunda
Anarşizm sadece iktidara değil devlet kavramına da karşı çıkmıyor muydu?
Bak şimdi yorumları izle )
Devlet iktidar olmadan mümkün mü ?
Anarşizm sınırlara komple karşı çıkıyor
Bu konudaki yorumları gördükçe ben yıllarca anarşizm diye başka bir şeyi bilip, bu ideolojinin peşinde koşmuşum diyorum. Öyle böyle değil yani.
Bakayım burada nasılları gelecek.
Ya biliyorum herkes biraz kaos seviyor. Ama kaosu desteklemek saçma değil mi?
Kelime kökü narşizm karşıtıdır. O da çok eski bir dilden kalma işte iktidar karşıtı. Sınırları da iktidarlar belirlediği için sınırlara da karşıdır.
Kaos olmak zorunda değil. Gönüllü düzen olabilir. Zorla bir düzen dersen kaos oluşuyor zaten. İstesek oluşuyor, istemesek yine oluşuyor.
Sınırları kaldırmayı düşünen kimselerin çok kaos çıkaracağını düşünmüyorum
Zaten devletler ve iktidarlar gönüllü düzen değil mi? Bunun için oy veriyoruz. Sınırlarımız için kan döküyoruz. Kimse ezilmesin diye zorbaları yok ediyoruz. Bu Zaten içinde şiddet barındırmak zorunda ve kısıtlama.
Gönüllü düzen ne demek?
Kaos meselesi biraz durum tespiti. Yani desteklemekten öte bir mesele. Evren zaten kaotik. İnsanlar arası ilişkiler kaotik. Fakat bize bir düzen var diye öğretiyorlar. Gerçekte yok.
Kaosu tdk sozlugune gore acikliyorsunuz. Kaos devlet olmadan onceki doganin ahengidir keske kaos icinde yasasak
Devlet hiiiç gönüllü birliktelik değil. Devlet nedir, ne değildir oradan gönüllü birliktelik için oy yeter mi? Doğrudan demokrasi yeter mi? Konsensus nedir? Konsensus peki gönüllü birliktelik anlamına gelir mi? Bunların hepsi de kendi içinde kaotik meseleler
John zerzani okuyun bence
Bir Zerzan sever geldi Kropotkin karşılıklı yardımlaşma okumayalım mı yani ? (ben göya okuyacağım, okuyamadım bir türlü)
Bir eylemde bu coğrafyada kendisine anarşist diyen 100 kişi olduk mu be diye içip kutladığımız günü dün gibi hatırlıyorum. Şimdi elini sallasan anarşist be kardeşim
Kropotkin doneminde cok iyi bir teorisyendi ondanda ogrenecegimiz sryler var elbet ozelikle evrimle ilgili
Birde anarsizmi genclik idrolojisi idalist olarak gorenler var birader. Sasirdim dogrusu
Okuyarak anlaşılacak bir şey değil bence. Zor yani. Okunacaksa da Kropotkin okumadan bir tarafları hep boş kalır gibi geliyor bana.
Şimdi gençler arasında popüler ya ondan diyorlar. Bundan 10-20 sene önce en genci 40 yaşında olan insanlardı. Biz genç olarak girdik arada 20-25 yaş ortalamasındakiler çok girdi... Sadece şimdiden bakınca elini sallasan anarşist bir gence denk gelince. Öyle görüyorlar işte.
Ya allasen binbir çeşit ve birbirine bile karşı anarşi var. Kendi aranızda bile bir bütünlük Yok. Biri bir diğerine karşı çıkıyor. Tek anlaştığınız şey otonom. O da küçük topluluklarda olur ancak. 80 milyonda otonom sağla bakalım nasıl olacak? Yine devletleşmeye, kolonileşmeye gidilecek. Sayı arttıkça hak ihlali olacağından her defasında daha sert kurallar getirilecek. Sonra bir bakmışsın başa dönmüşsün.
Otonom konusunda anlaştığımızı kim söyledi
Gerçi otonom kelimesinin günümüz anlamı ile anlaşıyoruz. Fakat işte az önce sorduğundaki gibi "Kemalizm ile Atatürkçülük farklı mı?" demiştin ya. Çok ince baktığında otonom da anlaşma noktası değil.
Kropotkinve bakuninde anarsizmi anlamak isteyenler icin ilk okunacak devrimciler olmali evet zerzan biraz bilgi sahip olduktan sonra dogamizi ogrenmek icin sart bence
Onda da mı anlaşamıyorsunuz? ))
Ya zaten anlaşılmayan kısım da burası. Ayrı ayrı düşünceler, ayrı ayrı yöntemler olacaktır. Bunları bir arada tutmak için konfederal bir yapı da olabilir (ikinci dünya savaşı patlamasa bu konuda deneyimler de yaşanacaktı) Anlaşmak değil mesele. Anlaşanlar birbiri ile yaşasın. Anlaşamayanlar kendi anlaştıkları ile yaşasın. Zorla bir arada bulunmak zorunda değiliz...
Ben samsundayim samsunu samsunlular yonetmeli her mahalle ortak karar almali dunya yerelesmeli. Diger otonomlarin benimle ayni dusunmesi onemlimi. Dogrudan demokrasi budur
Hiçbir anlaşma noktanız yok, ne güzel. İşte Zaten sorun da burada. Bir kolunu destekleyenler bir yere diğerini destekleyenler diğer tarafa gidecek. Yine kolonileşme olacak. Yine sınırlar olacak.
Hiçkimsenin merkezileşmesine izin vermezsek olmaz.
Doğrudan demokrasi milyonlarda uygunlanamaz. Derebeylikler istiyorsunuz resmen. Ortaçağda böyleydi Zaten. Bugün hala Türkiye bu durumun sancılarını yaşıyor. Bkz. Aşiretler.
Elinde tuttuğun telefon mu? Bilgisayar mı? Onunla doğrudan demokrasi olur!!!
O söylem yüz yıl öncesinin söylemi. Yok sayı fazla doğrudan demokrasi olmaz. Hadi oradan. Teknoloji bir tek uzaya insan göndermeye yaramıyor
Beni neden ankara yonetecek. Benim sorunlarimi en iyi ben cozerim .
Merkezileşme nasıl olmaz ki? Mesela düşün bir koloni zengin sayılabilecek bir coğrafya içinde. Diğeri diyecek ki ben de refah hayat sürmek istiyorum, o koloniye geçeyim. Ne de olsa sınır yok. Böyle böyle büyüyecek. Sonra bir diğer koloni sınır yok benim de hakkım var diyecek. Al sana merkezileşme al sana savaş.
özhan bunun için belediyeler var. Belediye meclisleri var. Biraz yasa okuyun. Taşra teşkilatını öğrenin
İşte o yüzden kaos asla bitmez, merkezileşmenin karşısında daima direnç olmak zorunda. Bu direnci bırakıp bir çeşit "düzen" var diyerek yelkenleri serersen yere, kaos gelir yeni düzenini oluşturur.
Yav anarşist teorileri tek tek yazdıracaksın bana anladım ben
Neden yelkenleri seriyorsun anlamadım ki? Demokrasilerde demokratik haklarını her türlü arayabilirsin. Ama gerçek demokrasilerden bahsediyorum )
Belediyeler nereye bagli. Ustelik belediyelerin yetkileri syasi olarak ne. Polisleri savcilari hakimleri kim atiyor
Bağlı olmasını neden umursuyorsun? Genel çerçevelerde bağlı. Belediyeler KHK, yönetmelik çıkartma yetkisine sahip. Düzgün insanları seçin, belediye meclislerine düzgün ve herkesi temsil etme kabiliyeti olan kişileri yerleştirin. Sorun çözülür.
Nereye bağlı olduğundan çok hangi şekilde bağlı. Mesela belediye merkezin reddettiği bir şeyi yapabilir mi? Yapamıyorsa sorun çıkıyor.
Birimleri işletemiyorsun diye tüm sisteme saldırmak Ne kadar saçma. Aşiretimiz olsun mantığı komik yahu )
Kurt bolgelerinde belediyelere ne oldu
Amede ne oldu
Konfederatif şekilde bağlı olsa yani beraber karar alabildikleri gibi, ayrı ayrı kararlar da alabilseler sorun çözülüyor. Fakat böyle bir organizasyonu yapacak insanda zeka yok diyorsunuz. İnsana hakaret sayıyorum.
Genel TCK yasalarına bağlı elbette. Ama özelde ihtiyaca göre düzenleme getiriliyor.
Hı anarşizmden konfederasyona geçtik. Anladım, tişikkirlir
Sabahtan beri yerelikten bahsediyoruz zaten
Yerellik demek konfederal demek. Başka bir yol varsa siyasal bilimci bir arkadaş direk kavramı tarihsel bağlamı ile anlatan kitap tavsiye etsin gözüm bozuk mözüm bozuk demem okurum isterse yuğla gibi kitap olsun. Ben bulamadım daha
Her şey çok karışık, çünkü siz de bir söylediğinizle bir başka yorumda çelişiyorsunuz. Yerel yönetimler başlığı var bir yerlerde. Orada sistemi ve değiştirilmesi gereken yerlere müdahaleyi anlarım ama zaten içinde tekrar yerelleşmeyi gösterip mevcut olana saldırıyı anlamıyorum. Mantıksız geliyor.
Sorunun çözümünün ana hattı gayet basit ama nasıl olacağı ise içinden çıkılmaz vaziyette. Ana hat şu kadar basit. Bir bireyin bile ezilmeyeceği, bireyi ezmeyeyim derken toplumun bütün olarak zarar görmeyeceği bir şey lazım. Bizim gerçekliğimiz birey ölürse ölsün, topluma bir şey olmasın gerçekliğinde. İyi de olan hep benim gibilere oluyor.
Yerleşik ve var olan sorunlu. Yerel yönetim diye bir şey yok. Kaç tane Alevi köyüne zorla cami yapmışlar bir araştır istersen. Tek örnek. İstersen çoğaltırım.
Yerel ne isterse o olacak kardeşim. Bu olmadığı taktirde buna yerellik denemez.
Ahmet Kanyılmaz ya mümkün mü öyle bir şey? Bak kaldırdığım başlıkları gör ve oradaki itirazları gör. Kimseye faydası olmayacak bir konu, tartışma konuları altta kalmasın diye alıyorum mesela çünkü amaç tartışmak ve bilgilenmek dimi? Ne itirazlar, ne mağduriyet hezeyanları... Ne faşistliğim kaldı ne kan emiciliğim. Şimdi git ona ezilmedin de )
Bu sadece "yerel" bir örnek. Hakskffl
İki yerden birden gelmeyin bana. Ben öyle iki yerden birden cevap veremem
Burda iyi bir uslup takinip tartisirken baska bir yorumda anarsikler cok eglenceliler yazip alayci bir dil kullaniyorsun. Bilgi almsk istiyorsan alay etmeyi birak Nihal Seğmen
Orada espiri yapıyorum. ozhan beni bilen biliyor. Hassas duygularını incittiysem kusura bakma. Anarşizm duyguların özgürce ifadesine engel mi?
Anarsizmin tarihini ve mucadelesini arastir bence
Fikirlerin için teşekkürler, çekilebilirsin.
Yerellik var zaten diyen sendin. Bu yerellik değil diyen ben. Yer mi değiştirdik anlamadım ki yazdığından ne çıkarmam gerektiğini.
Taşra yönetimlerinden bahsediyorum. Dediğim gibi kurumların iyileştirilmesi, daha da yerelleştirilmesi, sistemin demokratikleştirilmesi, sistemin sosyalleşmesi... Hepsine varım. Ancak onun dışında nasıl bir faydası yahut getirisi olacak anlayamıyorum.
Onu da örnek verebilirim. Çocuk istismarının açık sunulduğu videolar vardı. Kanlı olanlar da, bunları fc yasaklıyor mesela. Bizimle alakası Yok. Ona da aynı tepkileri aldık.
Daha yerel oldu mu? )
nihal mevzu şu işi aslı. En temelden durumu anlatayım.
Krallar devrildikten sonra (fransız ihtilali ve solun çıkışı) mevzu komple peki kral devrildi de bize istemediğimiz şeyleri bu sefer de oy verdiklerimiz yaptırıyor noktasına geldi. Akp çok güzel değil mi? Ha ne diyorduk. Peki bizi baskı altına alması nasıl engellenecek? Sonra Marks işi iyice sosyal organizasyon boyutundan aldı ekonomik boyuta kilitledi, kilitledi kilitledi. Bundan önce sol komple oy vermek, yerek yönetimler, yerellerin birbiri ile bağları... Bunlar tartışılıyordu. Anarşistler şimdi bile bunlarla uğraşıyor. İki kişi arasındaki ilişkiden, insanların birlik olup oluşturdukları grupların birbiri ile ilişkisine... Bunlar çözülmediği taktirde senin çocuğuna (sanırım yok ama benimde yok ama örneği de buradan veresim geldi) zorla din dersi verirler. Verirler işte zorla hemde. Engelleyemezsin. Ben istemiyorum kardeşim, nasıl olacak? Nasıl bir sistemde onlar çocuklarına din dersi verirken benim çocuğuma din dersi vermeyecekler? Bunu bulma çabasını herkes bıraktı, biz bırakmadık. Oy vermekle bitmiyor olay. Bitse akp ne yaparsa yapsın benim hayatıma müdahale edemezdi. Ediyor ama hemde benim biricik hayatıma. Senin biricik hayatına...
Temel siyasal bilimler meselesini gerçekten siyasal BİLİMLER olarak görüp. Bilimsel baktığımızda buradan sanki çok kolay görünen şeylerin aslında ne kadar karmaşık olduğunu görüyorsun. O aradaki ufak tefek meseleler gibi görünen şeylerin nasıl çığ gibi bir hale geldiğini görüyorsun. Bunları tek tek yazarım sorun değil fakat siyasal bilimler dünyada en az bilinen ama herkesin siyaset yaptığı bir alan işte.
Mevcut düzeni yerelleştirmek mümkün olduğunca dururken neden anarşizm olsun peki?
Yahu neden düzen var? Düzensiz olmuyor mu?
Daha sonra mevcut düzeni sizce nasıl yerelleştirebiliriz?
Yerellik mevzunun en bilinen işte otonom mu olacak, komün mü olacak (siyasal bilimler açısından ikisi çok farklı) Yoksa tamamen konsensusçu bir yapı mı olacak? Yerel en temel çekirdek. Birde bu yereller birbirleri ile nasıl ilişkide olacak? Federe mi olacak, konfedere mi olacak? Hatta bütün sistem nasıl işlemeli? Bunlar bir bütün paket. Fakat otonom lafını çok duymuşsun sanırım, otonom ise ne küçük parça. Mesele şu ki batı tarzı bakış açısı hep böyledir. En küçük parça sağlam olursa, temel sağlam olursa onun devamı da sağlam olur meselesi. Ben mesela doğu tarzı bakan biriyim ve asıl mesele gruplar (ister otonom, ister komün, ister başka şey olsun) birbiri ile nasıl bir iletişim halinde olacak. Bunu çözmek lazım. Tabi batı hep daha ileride çünkü sağlam bir yerellik oluşur ve ikinci bir yerellik oluşursa; bunlar tecrübe ile yaşana yaşana, test edile edile gerçeği buluruz... Yoksa mevzu otonomdan ibaret değil. Ha ben batı tarzı değilim. gruplar arası iletişimi çok iyi kurgulamamız gerek diye düşünüyorum...
Anarşizm de hakim olsa sonunda yerel yönetimler başlığında yine bir düzen kurulacak. Yani anarşizm kaosun düzenini savunuyor. Ufak ufak koloniler gibi düşün.
Birçok yol var. Taşra teşkilatının haklarını artırabiliriz, demokrasiyi doğrudan demokrasiye doğru götürebiliriz en azından yerel yönetimlerde, yine sosyal devlet anlayaşını geliştirebiliriz....
İşte coğrafi ve ekonomik etkenlerden en başta bu gruplar arasındaki ilişkilerin birbiri ile öyle barışçıl olması imkansız gibi. Mesela bizim erkekleri düşünelim, buradaki değil de belarustaki bir grup içinde yaşamak isteyecektir çoğu bence ) sebebini söylememe gerek var mı bilmiyorum
Sağlam bir genel organizasyon kurgulayıp. Gerçekten işe yarar bir şey kurgularsak bunun devrimini yapıp gerçekleştirebiliriz. Yöntem tek değil. İkisi de işe yarar, ikisi de başarısız olabilir... Zaten şu tek yöntem doğrudur anlayışındaki benim "Marksist" dediğim. Tek doğru var tek doğruyu bulalım ile olmuyor. Kaos dediğimiz de böyle bir şey. Yani tek doğru yok. Kaotik bir şekilde çok doğru var.
Şimdi geleyim bin çeşit anarşi var meselesine. Yine aynı örnekle anlatayım. Yerellikler ile gidip sistemi kırabilirsin. Genel yapı kurgulayıp devrim ile sistemi kırabilirsin. Hangisi doğru? İkisi de doğru. Ben böyle anarşistim, başka anarşist geliyor başka şey diyor. Eee o da doğru ama ben orada değil, burada mücadele veriyorum.
Bize böyle öğretilmiş. Tek doğru var. Ya bir dağı aşmak için ille tepesine kadar çıkmak zorunda değilsin. Sağından dolan, solundan dolan. Hatta dağı del öyle geç. İlle bir tane olacak bu tek tanrılı dinlerden sonra kalan bir algı sistemi. Çok tanrı sisteminde yaşayan uzak doğu algı sistemi böyle değil mesela.
Biz buna kaos diyoruz. Sizin kafanız karışıyor işte
Biraz açıklayıcı oldu mu bari. Ben yavaş yavaş uzaklaşacağım
Tek doğru yok elbette. Katıldığım tek konu sanırım ) Birçok yol var ve bu yollardan toplumsal olarak en yararlı ve ergonomik olanı seçmek gerek. Ancak bu seçimleri yapmak için de bir irade gerek. Kişi sayısı kadar doğru olursa ne yapacağız? Herkes birbirini ikna etmeye çalışacak. Al sana siyaset ))
Oldu evet, teşekkürler.
Tam mesele o biliyor musun? Bir irade gerek diyorsun ya. Ortak karar alma. Bir kişiye bırakmama. Mesele bu. Bir yolunu bulalım ve ortak karar alabilelim. Yoksa şimdiki gibi başkan maşkan. Tek bir kişinin iki dudağının arasına bakıyoruz. Üç kişi yan yana gelip ille birimiz galip gelecek, herkesi bir şekilde alaşağı edecek; onun her dediği olacak. Ya üç kişi anlaşmanın yolunu bulalım. Bulalım, bulamaz mıyız? Tam olarak mesele bu.
Sosyalizm tam olarak bunun arayışı idi. İşte mahalli örgütler il örgütlerine bir kaç kişi gönderecek o merkezi örgüte. Bu sayede en yerelden en merkeze bir bağ olacak. Öyle seçilip bilmemkaç yıllığına değil. Tamamen canlı bir organizma. Küfredecem Marks amcaya olmayacak. O aldı meseleyi, o dönemki en büyük engel olan burjuva ile mücadeleden ibaret bir meseleye çevirdi. İki üç aşağıda da Lenin yazıları yazılıyor. Ya onların örgütlenme yapısı üzerine çok derin yazıları da var onları da okusunlar. Anca devlet kapitalizmi dediğim ekonomik sistem. Ekonomi ile meselenin tamamı bitecek sanıyorlar. Dayanamayıp bunu da yazdım yeter. Destan yazdık durayım artık
Mert Gül kardeşim son iki yazı üsttekiler biraz sohbet havasında da... Son iki biraz bir şeyler yumurtlattı bana. Pek yumurtlamıyorum bu sıralar.
Sosyalizmin nihai amacı komünizm, Aynı amacı Anarşizm de taşıyor.
Ama amaca giden yollar cennetle, cehennem kadar farklı devleti ortaya çıkaran sınıflı toplumlarla bizatihi devletin kendisi arasındaki bağ yok sayılamaz lakin anarşistler sürekli devlet sorununu ön plana çıkartarak sınıf savaşımını görmek istemiyorlar.
CNT diye yüz yıllık örgüt var mert. Gören görüyor. yukarıda nihal'e de açıkladım. Bence sendikal hareket olsun, sınıf mücadelesi olsun doğru ama ben orada mücadele etmiyorum. Bizim taraftan umudumu yitirirsem, bana bizim taraf yanlış gelirse geçerim o tarafa da. Destek veririm. Kara kızıl bayrak kortejlerimizde hep olur. Gerçi bu sıralar kara yeşil çok popüler ama kara kızıl hep olur.
Meselenin orasını burasını görme görmeme meselesi değil. Bende devletin bazı konularda yaptığı konularda kızıl tarafın zor bela gördüğü şeyleri anında görüyorum. Kızıl taraftakiler bir şey görüyor ben bir ay sonra anlıyorum. Budur zaten omuz omuza mücadeleyi güzel kılan şey. Karanın yanında başka rengim yoktur benim ama kızılı da yeşili de bizimdir. Bir tek doğru var yaklaşımı bana ters.
Anarşizmin kendine göre görüşleri, kendi bakış açısından tutarlıdır buna bir itirazım yok lakin o kadar çok türü ve versiyonu var ki bu biraz da kendi felsefesinin doğasından kaynaklı bir başarı veya Marksistlerin 20'yy da yaptığı sükseyi yapacağını düşünmüyorum. Çünkü yapacakları bir devrimin ertesi gününde o devrimi korumak için bir şey yapmaları dahi Anarşizmin özü ile çelişir.
Anarşizm ile Marksizmin arasındaki teorik ve pratik ayrılığı ancak bakunin ile marx çözebilirdi onlarda öldü.
Pratik pratik. Boşver teoriyi Avrupa'da kara bayrağı görünce insanlar "haydaa şenlik var " diyor artık. Kızıl bayrak görünce de şenlik var desin insanlar. İnan bu beni zerre rahatsız etmez. Her yanımız dinci, ırkçı garip garip tipler güçlendikçe güçleniyor. Böyle bir zamanda bu aradaki farklar önemsiz. Bu farkların önemli olduğu zamanlara ulaşalım yeter şimdilik.
Bakalım benim şahsi fikrim tüm güçlerin birleşmesi bu tarz ayrılıklar öncelikli gündem olmamalıdır, Sosyal demokratları bile dahil etmek lazım bu geniş birlikteliğe özellikle Avrupa Sosyal demokratlarının tümünün geçmişi Marksizme dayanır bu büyük potansiyel.
Ya laf olsun diye ona buna faşist demeyi bırakıp gerçek faşistlere diyeceğiz. Yada faşizme karşı omuz omuza vereceğiz. O konuda insanlar netleşiyor bu sevindiriyor beni.
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu göz önüne alırsak tüm ilerici güçler kesinlikle ortak bir cephe kurmalıdır aksi takdirde sonuç belli artık.