1. fe: O zaman, böylece, artık 2. lâ teku: Sen olma 3. fî miryetin: Şüphe içinde, kuşku içinde 4. mimmâ (min mâ) : şeyden (dolayı) 5. ya'budu: İbadet ediyor, kulluk ediyor, tapıyor 6. hâulâi: Bunlar, onlar 7. mâ ya'budûne: Onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey 8. illâ : ancak, başka 9. kemâ : gibi, nasıl ki 10. ya'budu: İbadet ediyor, kulluk ediyor, tapıyor 11. âbâu-hum: Onların ataları, babaları 12. min kablu: Önceden 13. ve in-nâ : ve muhakkak biz 14. le muveffû-hum: Elbette onlara ödeyen (vefa eden) 15. nasîbe-hum: Onların nasipleri 16. gayra menkûsin
Aynı şekilde hud 107 de geçen kelimeler şunlar;
1. fe: O zaman, böylece, artık
2. lâ teku: Sen olma
3. fî miryetin: Şüphe içinde, kuşku içinde
4. mimmâ (min mâ) : şeyden (dolayı)
5. ya'budu: İbadet ediyor, kulluk ediyor, tapıyor
6. hâulâi: Bunlar, onlar
7. mâ ya'budûne: Onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey
8. illâ : ancak, başka
9. kemâ : gibi, nasıl ki
10. ya'budu: İbadet ediyor, kulluk ediyor, tapıyor
11. âbâu-hum: Onların ataları, babaları
12. min kablu: Önceden
13. ve in-nâ : ve muhakkak biz
14. le muveffû-hum: Elbette onlara ödeyen (vefa eden)
15. nasîbe-hum: Onların nasipleri
16. gayra menkûsin
Ebeden kelimesi yine yok.
Ebediyet kelimesi halidine değilmi?
Hayır değil
İki ayette illa yı neden farklı çevirdiniz. Sadece ancak anlamına gelmez mi?