dua etmek eylemli olmaktır sizin dediğiniz niyazdır Allahım şu ihtiyaç sahibine yardım et demek niyaz, htiyaç sahibine yardım edip elinden tutmak duadır yani aslında dua kuru bir söz değildir
Siginma. Seytandan seytanlasmis insandan, belanin görunen ve görunmeyeninden rabbime siginirim, siginisimda teslimiyetde var. Aklinizin bahtinizi, kaderinizi degistiremedigi yerler vardir orda goruyorsunuzki sizin gucunuzden cok daha ustun bir guc var ve o gucun sahibi yaraticimizdir iste ona siginirim ve teslim olurum.
Hüseyin deren beyefendi münakaşa etmek istemiyorum. Sadece farkındalığınızın bu yaşa gelmenize rağmen hiç gelişmediğini düşünüyorum. Siz de tüm insanlar gibi çok aciz ve güçsüzsünüz bunun farkına varın ve kabullenin.
dua da teslimiyet de akıldan uzak ve direnişi barındırmadığında haz alınan rahat hissettiren duyguları kabartan geçici şeyler ama akli gerçekçi baktığında yaptığın da şeydir
Murat Doğasal işlerlikleri, yapay tepkisel alışkanlıklarla (inanma) bağlamaya çalışmak, kimseye bir şey getirmez ama “gerçeklere bakış açısını” yamultur! Bununda kimseye orta ve uzun erimde yararı olmaz!
Candan Özkonak sayın candan bey Abim yanlış anlamayın ama ben lise mezunu kırsalda oturan bir esnafım. Beni yanlış anlamayın ama yazınız biraz üst perdeden yani Okumuş insanların anlayacağı terimsel sözcükler. Anladığım kadarıyla siz Tanrı ya inanmayı sonradan edinilen bir Özellik olarak görüyorsunuz ve bunu doğasal Özellik olarak görürsek bakış açımız değişir diyorsunuz ve böyle olursa da uzun zaman diliminde de toplumsal zararları olur yada faydası olmaz mı demek istediniz
Murat Önce benim yazılımda kullandığım terimler için özür dilerim. Yorumumdaki amaç, sizinde “kısmen” doğru yinelediğiniz gibi, “inancın” doğal değil, sonradan edinilen ve kanıtlanması (işlerliği yinelenebilinememesindende dolayı) olasız bir sanı sayılması gerekliliği, ve de bu bağlamda (doğasallığa oranla) “yapay”’lığı açık, değil mi? Alt paydaları uyuşmayanları (örneğin 5/9 ile 1/4’ün) toplamsal bir sonuca ulaştırılması ancak o “kesirlerden” birinin diğeri düzeyine çıkarılması ya da indirilmesi ile olası. Doğa ile dini (=inancı) bir kaba sığdırmak demek, ya doğayı, yada dini çarpıtmakla olacağına göre, buda insanların her alanda durmaksızın yanılıp, yanlış sonuçlara varmasını bu günlerdede her alanda yaşıyoruz! Bu oluşumum insanlara kalıcı bir yarar sağlayıp, sağlamadığını varın siz saptayın!
Candan Özkonak neden insanlar din ile doğa yı aynı kaba sığdırmaya çalışsın ki bence en büyük yanılgı bu bana göre en büyük katliamlar haksızlıklar din adına yapılıyor acı çektiren cennete gideceğine inanıyor acı çeken kurtulmak için dua ediyor. Zenginlerin eline geçen din fakir insanlara bulunduğu duruma şükür edip dua etmesini tavsiye ediyor dua edersen cennete gidersin diyorlar işte sorun burada dinin vicdanlar da yaşamaması insanların ırkını ve dinini diğer insanlardan üstün görmesi ben inanıyorum Tanrı’ya bana göre bütün dinlerin istediği sınıfsal farklılık ortadan kalkmalı daha hümanist olunmalı ve herkesin öleceği ve öldüğünde hiçbirşey götüremeyeceği öğretilmeli o zaman insanlar dua etmeyi bırakır
Murat Gerçekte yorumunuzun ilk tümcesi dışında yarısı benimde söylediğimin, başka sözcüklerle vurgulanan onayı! İlk tümcede oluşturduğunuz soruyu ben vurgulamadım. Ama bu bu günün bir gerçeği! Doğaya din gözlüğünden bakmak bu gün Türkiye’de çimentolaşan bir yaşam türü oluşuyor. Bu gerçeği yadsımak, nefes aldığımız havanın yokluğunu öne sürmekle eş anlamlı olmazmı? Tanrı ve din bakışı, insanların oluşturduğu ve inananın inandığı ile kendi arasında olması gerekli bir konum. Bir toplumda inananlar ve inanmayanların olması, o toplum işlerliğinin her iki öğesindende eşit uzaklıkta durması (ya da yakınlıkta algılaması ile) olasıdır! Bazı bireylerin inanca gereksinmeleride yadsınamaz bir gerçek! Yakarının (duanın) inanmayanlar açısından en ufak bir değeri yok! Toplumun her iki kesimininde bir birlerine kendi görüşlerini, doğrudan ya da dolaylı baskı ile onaylattırmağı, denemesi, değil tasarlaması, yaşama gerçirmeğe çalışmasını aklına bile getirmemesi, barış ve esenlik için bu yaşamın “olmazsa olmazıdır’”! Bu yola girmeyenin gitti ve de gideceği yol “pek kanlıdır”!
Umut
acizlik öğrenilmiş çaresizlik dünyanın en kötü şeyi dua etmektir dua olmazsa eylem olurdu
dua etmek eylemli olmaktır sizin dediğiniz niyazdır Allahım şu ihtiyaç sahibine yardım et demek niyaz, htiyaç sahibine yardım edip elinden tutmak duadır yani aslında dua kuru bir söz değildir
tüm müslüman alemi niyaz i o zaman
evet Müslümanların duayla işi olmaz niyaz i kolay gelir
Soru cevap şeklinde olmuş
Acizlik sonuda bir sığınış.
Olayı yalnıs anlamışsiniz siz
Ben mi
Huzur
Çaresizlik bence
Caresizlige care işte
SIĞINMAK
Sığınmak ta bir tür çaresizlik değil midir
Yalnızlık
özgür olmak
Neo, ne bu!
Kimine göre “tutarsa belki” diye bir zar atma!
Tuttumu, “Tanrı duydu yakarışımı”, tutmadımı “inancım sağlam değildi galiba!” falan!
İkisi nin birleşimine umut deniyor, en güzel açıklaması bu
konusma ihtiyaci benimki
Zamana duruma göre değişiyor. Ama sanırım cevap hepsi
çaresizlik
Siginma. Seytandan seytanlasmis insandan, belanin görunen ve görunmeyeninden rabbime siginirim, siginisimda teslimiyetde var. Aklinizin bahtinizi, kaderinizi degistiremedigi yerler vardir orda goruyorsunuzki sizin gucunuzden cok daha ustun bir guc var ve o gucun sahibi yaraticimizdir iste ona siginirim ve teslim olurum.
Zayıf insanların avuntusudur
Hüseyin deren beyefendi münakaşa etmek istemiyorum. Sadece farkındalığınızın bu yaşa gelmenize rağmen hiç gelişmediğini düşünüyorum. Siz de tüm insanlar gibi çok aciz ve güçsüzsünüz bunun farkına varın ve kabullenin.
Dua etmek inanan insanlar için yaratıcının kutsal kitaptaki tavsiyesine uymaktır. Sabır ve namaz ile benden yardım isteyin diyor. Yaratıcı.
Kendinden kuvvetalmak.. Kendi ruhuna bağlantı kurmak..
Her ikisi
beyhude bir eylem.
Olmasini istedigin beklentilerin ugruna emek harcamak. Bin duadan evladir. Elbetteki inanci hor gördüğümden degil. Realizmden kastım.
dua da teslimiyet de akıldan uzak ve direnişi barındırmadığında haz alınan rahat hissettiren duyguları kabartan geçici şeyler ama akli gerçekçi baktığında yaptığın da şeydir
Korku
göt korkusu,
Sığınma
Göt korkusu vesilesi ile bir arap a aldanış
Tükenmişlik bir yerde sığınma
Din halkların afyonudur... Dua çaresizlik ve. Bilinmeyenden korkmadır......
Teslimiyetle sığınmadır
Umut bence
İnsanlar ana rahmine düştüğü anda kordon bağıyla anneye bağlanır ve bu böyle devam eder insanlar bağımlıdır birşeylere bağlıdır inanır
Murat Doğasal işlerlikleri, yapay tepkisel alışkanlıklarla (inanma) bağlamaya çalışmak, kimseye bir şey getirmez ama “gerçeklere bakış açısını” yamultur! Bununda kimseye orta ve uzun erimde yararı olmaz!
Candan Özkonak sayın candan bey Abim yanlış anlamayın ama ben lise mezunu kırsalda oturan bir esnafım. Beni yanlış anlamayın ama yazınız biraz üst perdeden yani Okumuş insanların anlayacağı terimsel sözcükler. Anladığım kadarıyla siz Tanrı ya inanmayı sonradan edinilen bir Özellik olarak görüyorsunuz ve bunu doğasal Özellik olarak görürsek bakış açımız değişir diyorsunuz ve böyle olursa da uzun zaman diliminde de toplumsal zararları olur yada faydası olmaz mı demek istediniz
Murat Önce benim yazılımda kullandığım terimler için özür dilerim. Yorumumdaki amaç, sizinde “kısmen” doğru yinelediğiniz gibi, “inancın” doğal değil, sonradan edinilen ve kanıtlanması (işlerliği yinelenebilinememesindende dolayı) olasız bir sanı sayılması gerekliliği, ve de bu bağlamda (doğasallığa oranla) “yapay”’lığı açık, değil mi? Alt paydaları uyuşmayanları (örneğin 5/9 ile 1/4’ün) toplamsal bir sonuca ulaştırılması ancak o “kesirlerden” birinin diğeri düzeyine çıkarılması ya da indirilmesi ile olası. Doğa ile dini (=inancı) bir kaba sığdırmak demek, ya doğayı, yada dini çarpıtmakla olacağına göre, buda insanların her alanda durmaksızın yanılıp, yanlış sonuçlara varmasını bu günlerdede her alanda yaşıyoruz! Bu oluşumum insanlara kalıcı bir yarar sağlayıp, sağlamadığını varın siz saptayın!
Candan Özkonak neden insanlar din ile doğa yı aynı kaba sığdırmaya çalışsın ki bence en büyük yanılgı bu bana göre en büyük katliamlar haksızlıklar din adına yapılıyor acı çektiren cennete gideceğine inanıyor acı çeken kurtulmak için dua ediyor. Zenginlerin eline geçen din fakir insanlara bulunduğu duruma şükür edip dua etmesini tavsiye ediyor dua edersen cennete gidersin diyorlar işte sorun burada dinin vicdanlar da yaşamaması insanların ırkını ve dinini diğer insanlardan üstün görmesi ben inanıyorum Tanrı’ya bana göre bütün dinlerin istediği sınıfsal farklılık ortadan kalkmalı daha hümanist olunmalı ve herkesin öleceği ve öldüğünde hiçbirşey götüremeyeceği öğretilmeli o zaman insanlar dua etmeyi bırakır
Murat Gerçekte yorumunuzun ilk tümcesi dışında yarısı benimde söylediğimin, başka sözcüklerle vurgulanan onayı! İlk tümcede oluşturduğunuz soruyu ben vurgulamadım. Ama bu bu günün bir gerçeği! Doğaya din gözlüğünden bakmak bu gün Türkiye’de çimentolaşan bir yaşam türü oluşuyor. Bu gerçeği yadsımak, nefes aldığımız havanın yokluğunu öne sürmekle eş anlamlı olmazmı? Tanrı ve din bakışı, insanların oluşturduğu ve inananın inandığı ile kendi arasında olması gerekli bir konum. Bir toplumda inananlar ve inanmayanların olması, o toplum işlerliğinin her iki öğesindende eşit uzaklıkta durması (ya da yakınlıkta algılaması ile) olasıdır! Bazı bireylerin inanca gereksinmeleride yadsınamaz bir gerçek! Yakarının (duanın) inanmayanlar açısından en ufak bir değeri yok! Toplumun her iki kesimininde bir birlerine kendi görüşlerini, doğrudan ya da dolaylı baskı ile onaylattırmağı, denemesi, değil tasarlaması, yaşama gerçirmeğe çalışmasını aklına bile getirmemesi, barış ve esenlik için bu yaşamın “olmazsa olmazıdır’”! Bu yola girmeyenin gitti ve de gideceği yol “pek kanlıdır”!
Korku ve çaresizlik