Bunun cevabını bilmiyorum ve merak ediyorum açıkçası. Bu insanları her şeye rağmen yaşama bağlayan şey ne? Depresif ve pesimist olmalarını ne engelliyor?
tabiki sevgi engelliyor her insan birini sever ve o sevdiği kişi madde yada her ne ise onun uğrunda yaşamayı göze alır. Seni ayakta tutacak biri yok ise bu hayal de gerçek te olabilir zaten ölmüşsün demektir.
Nazlı Kececi zaten bahsettiğim sevgide o karşılıksız beslenen sevgi insanı ayakta tutar bir şeyi sevmen için onun seni sevmesini bekleyemezsin sadece seversin ve akışına bırakırsın sevgi o kadar basit e alınacak bir şey değildir bana göre.
sevgide karşılık beklemek bana göre sevginin anlamını yitirir bir şeyi sevmek için senin olmasını beklememelisin.bunu anlatmayı çok isterdim ama anlatılacak birşey değil benim olmayacağını bilerek seviyorum ve gözlerimi kapattığımda karşımda daima onu görüyorum evet biliyorum hiç bir zaman benim olmayacak ama yinede seviyorum ve mutlu olmasını istiyorum beni ayakta tutan tek şey bu. Şimdi diyebilirsin bu senin için bir bahane evet işte bundan bahsediyoruz bizde yaşamak için bundan daha iyisini düşünemiyorum .
Sizin yaşadığınız çok acı verici de olsa hayatın akışında olmasi muhtemel durumlardan biri. Hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemeyen, duygusal anlamda robotlaşmış birisinin hiç yaşama güdüsü de olmaz yani onu hayata bağlayan bir şey olmaz. Tam bir yokluk ve amaçsızlığın içinde hisseder
Gülce Göksu sevgi ve sevgisizlikten mahrum kalmış bir kimse insan olarak yeryüzünde yaşayamaz her sanatkar yaptığı işe aşıktır ona sevgi ile bağlanır kimisi yaptığı işten zevk alır hayatı doya doya yaşar kimisi aşık olduğu kişiden haz alır hayata tutunmaya çalışır olaya nerden bakarsak bakalım iş politika aşk hepsinin buluştuğu ortak nokta yaptıkları şeyden haz almaları dünyadan haz alamayanlar ya deliriyorlar yada intihar ediyorlar bana göre sevgi insanı ayakta tutan tek şey.
Bıraksak hayatımızın çok büyük bir bölümünü kaplayacak küçük dertler vardır ki, bazıları bunlara da katlanamaz. Bir treni kaçırdıkları zaman çileden çıkarlar, yemekleri iyi pişmemiş ise tepeleri atar, şöminenin tütmesi durumunda umutsuzluğa kapılırlar, temizleyicide ki giysileri zamanında gelmeyince esnaf takımının tümünden öç alacaklarına yemin ederler. Bu gibi insanların böyle önemsiz aksaklıklar için harcadıkları enerji uygun bir biçimde kullanılsaydı, imparatorluklar kurmaya ve tekrar parçalamaya yeterdi. Akıllı olan, hizmetçinin almadığı tozu, aşçının pişirmediği patatesi, çöpçünün süpürmediği çöpleri görmez. Zamanı varsa bunları düzeltmek için gerekeni yapmaz demek istemiyorum. Yalnızca bunlar yüzünden soğukkanlılığını yitirmez demek istiyorum. Üzüntü, endişe ve öfke hiçbir işe yaramayan duygulardır. Bunlara kendilerini fazla kaptıranların sözünü ettiğimiz kabullenme olmadan bunların üstesinden gelebilecekleri şüphelidir. Bir adamın, işinde uğradığı başarısızlığa ya da mutsuz bir evliliğin başma açtığı dertlere katlanmasını mümkün kılan benlik dışı büyiık umutlar üzerine dikkatini toplaması, o adamın, treni kaçırdığı ya da şemsiyesini çamura düşürdüğü zaman da sabırlı olmasını mümkün kılar. Sinirli bir adamı bundan daha azının iyileştirebileceği bence kuşkuludur. Üzüntülerin baskısından kurtulmuş bir insan; hayatın, endişe edip durduğu günlerdekinden çok daha sevinçli bir iş olduğunu görecektir. Daha önce sinirine dokunan dostları artık yalnızca eğlendirici gelecektir. Sabah erkenden treni yakalamak için koştururken ayakkabısının bağı kopacak olursa, uygun küfürleri savurduktan sonra, bu olayın evrensel açıdan pek o kadar önemli olmadığım düşünecektir. Tam evlenme teklifinde bulunacağı sırada, can sıkıcı bir komşunun çıkagelmesi karşısında, böyle bir felaketin Hz. Adem dışında her insanın başına gelebileceğini, Hz. Adem'in bile güçlükle karşılaşmış olduğunu anımsayacaktır.
Ya umut ederek yalnızca kendimizi kandırıyorsak? Ya istediklerimiz yıllarca sabretmemize rağmen gerçekleşmek bilmiyor ve bu durumun sıkıntısını sürekli yaşıyorsak ?
Gülce Göksu evet çoğu zaman bahsettiğin gibi de oluyor zaten bunun için çözüm olarak tek bir şey aklıma geliyor oda sorunlarını paylaşabileceğin içini dökebileceğin bir can yoldaşının olması çok önemli konuşabileceğin ve gözyaşlarını akıtabileceğin bir arkadaşının olması da insanı ayakta tutabilir kendimden örnek vereyim ben kısaca. Artık eskisi gibi bir şeyleri paylaşabileceğim bir arkadaşım yok gibi her şeyi kendim ile paylaşıyorum kendim ile değerlendirme yapıp kendim ile zaman geçiriyorum ve kendimi çok seviyorum ve bunu benim gibi düşünen insanlar ile paylaşmayı seviyorum öncelikle kendinize değer verin ve hiç bir şeyin sizden üstün olmadığını düşünün yüksek te olduğunuzda aşşağıda olanları daha iyi görebileceğinize inanıyorum sevg ile kalın.
Bunun cevabını bilmiyorum ve merak ediyorum açıkçası. Bu insanları her şeye rağmen yaşama bağlayan şey ne? Depresif ve pesimist olmalarını ne engelliyor?
tabiki sevgi engelliyor her insan birini sever ve o sevdiği kişi madde yada her ne ise onun uğrunda yaşamayı göze alır. Seni ayakta tutacak biri yok ise bu hayal de gerçek te olabilir zaten ölmüşsün demektir.
Sevgi iyice bok ediyor sakın kimsenin seni sevmesini bekleme
Nazlı Kececi zaten bahsettiğim sevgide o karşılıksız beslenen sevgi insanı ayakta tutar bir şeyi sevmen için onun seni sevmesini bekleyemezsin sadece seversin ve akışına bırakırsın sevgi o kadar basit e alınacak bir şey değildir bana göre.
En umutsuz olduğun anda birine aşık olursun falan. Yaptığım en büyük hatada ben asla öyle aşık olmam demek
Eğer sevdiğin bi insansa beklersin karşılık
Gene de hayata bağlayan bir sebep olmuş oluyor. Öbür türlü hayat çok yavan geçmiyor mu?
Ölüyorum ben şuan aşık olduğum için yani intihar falan etmedim de ruhsal olarak.
Deliriyorum son demlerim
Ve aslaa böyle bi insan değildim.
sevgide karşılık beklemek bana göre sevginin anlamını yitirir bir şeyi sevmek için senin olmasını beklememelisin.bunu anlatmayı çok isterdim ama anlatılacak birşey değil benim olmayacağını bilerek seviyorum ve gözlerimi kapattığımda karşımda daima onu görüyorum evet biliyorum hiç bir zaman benim olmayacak ama yinede seviyorum ve mutlu olmasını istiyorum beni ayakta tutan tek şey bu. Şimdi diyebilirsin bu senin için bir bahane evet işte bundan bahsediyoruz bizde yaşamak için bundan daha iyisini düşünemiyorum .
Asla aşık olmayın bi tavsiye. Deli gibi mutlu ediyo bi anda bir düşüyosun fiuuuvvv
Gökhan Çirpik valla bende aynısını düşünüyordum
Sizin yaşadığınız çok acı verici de olsa hayatın akışında olmasi muhtemel durumlardan biri. Hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemeyen, duygusal anlamda robotlaşmış birisinin hiç yaşama güdüsü de olmaz yani onu hayata bağlayan bir şey olmaz. Tam bir yokluk ve amaçsızlığın içinde hisseder
Gülce Göksu sevgi ve sevgisizlikten mahrum kalmış bir kimse insan olarak yeryüzünde yaşayamaz her sanatkar yaptığı işe aşıktır ona sevgi ile bağlanır kimisi yaptığı işten zevk alır hayatı doya doya yaşar kimisi aşık olduğu kişiden haz alır hayata tutunmaya çalışır olaya nerden bakarsak bakalım iş politika aşk hepsinin buluştuğu ortak nokta yaptıkları şeyden haz almaları dünyadan haz alamayanlar ya deliriyorlar yada intihar ediyorlar bana göre sevgi insanı ayakta tutan tek şey.
Kesinlikle. Benim demek istediğim de tam olarak bu. Gökhan Çirpik
Bıraksak hayatımızın çok büyük bir bölümünü kaplayacak küçük dertler vardır ki, bazıları bunlara da katlanamaz. Bir treni kaçırdıkları zaman çileden çıkarlar, yemekleri iyi pişmemiş ise tepeleri atar, şöminenin tütmesi durumunda umutsuzluğa kapılırlar, temizleyicide ki giysileri zamanında gelmeyince esnaf takımının tümünden öç alacaklarına yemin ederler. Bu gibi insanların böyle önemsiz aksaklıklar için harcadıkları enerji uygun bir biçimde kullanılsaydı, imparatorluklar kurmaya ve tekrar parçalamaya yeterdi. Akıllı olan, hizmetçinin almadığı tozu, aşçının pişirmediği patatesi, çöpçünün süpürmediği çöpleri görmez. Zamanı varsa bunları düzeltmek için gerekeni yapmaz demek istemiyorum. Yalnızca bunlar yüzünden soğukkanlılığını yitirmez demek istiyorum. Üzüntü, endişe ve öfke hiçbir işe yaramayan duygulardır. Bunlara kendilerini fazla kaptıranların sözünü ettiğimiz kabullenme olmadan bunların üstesinden gelebilecekleri şüphelidir. Bir adamın, işinde uğradığı başarısızlığa ya da mutsuz bir evliliğin başma açtığı dertlere katlanmasını mümkün kılan benlik dışı büyiık umutlar üzerine dikkatini toplaması, o adamın, treni kaçırdığı ya da şemsiyesini çamura düşürdüğü zaman da sabırlı olmasını mümkün kılar. Sinirli bir adamı bundan daha azının iyileştirebileceği bence kuşkuludur. Üzüntülerin baskısından kurtulmuş bir insan; hayatın, endişe edip durduğu günlerdekinden çok daha sevinçli bir iş olduğunu görecektir. Daha önce sinirine dokunan dostları artık yalnızca eğlendirici gelecektir. Sabah erkenden treni yakalamak için koştururken ayakkabısının bağı kopacak olursa, uygun küfürleri savurduktan sonra, bu olayın evrensel açıdan pek o kadar önemli olmadığım düşünecektir. Tam evlenme teklifinde bulunacağı sırada, can sıkıcı bir komşunun çıkagelmesi karşısında, böyle bir felaketin Hz. Adem dışında her insanın başına gelebileceğini, Hz. Adem'in bile güçlükle karşılaşmış olduğunu anımsayacaktır.
Ya umut ederek yalnızca kendimizi kandırıyorsak? Ya istediklerimiz yıllarca sabretmemize rağmen gerçekleşmek bilmiyor ve bu durumun sıkıntısını sürekli yaşıyorsak ?
Gülce Göksu evet çoğu zaman bahsettiğin gibi de oluyor zaten bunun için çözüm olarak tek bir şey aklıma geliyor oda sorunlarını paylaşabileceğin içini dökebileceğin bir can yoldaşının olması çok önemli konuşabileceğin ve gözyaşlarını akıtabileceğin bir arkadaşının olması da insanı ayakta tutabilir kendimden örnek vereyim ben kısaca. Artık eskisi gibi bir şeyleri paylaşabileceğim bir arkadaşım yok gibi her şeyi kendim ile paylaşıyorum kendim ile değerlendirme yapıp kendim ile zaman geçiriyorum ve kendimi çok seviyorum ve bunu benim gibi düşünen insanlar ile paylaşmayı seviyorum öncelikle kendinize değer verin ve hiç bir şeyin sizden üstün olmadığını düşünün yüksek te olduğunuzda aşşağıda olanları daha iyi görebileceğinize inanıyorum sevg ile kalın.
Her şeyden önce kendini sevmek lazım en çok. Sağ olun size de iyi geceler
Gülce Göksu İyi geceler Teşekkürler. En büyük hatamız insanlara kendimizden daha fazla değer verip kendimizi görmezden gelmemizdir. Saygılarımla.