İnsan inançsız kalabilir mi?

Zannedersem insan denilen varlık tam anlamı ile inançsız kalamıyor.
Gözlem yapmayı ve kişilerin cevaplarında aradıkları yolu tespit etmeyi seven biriyim. Kendimi takdir etmem gerekirse bu noktada etmem gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kendi fikirlerimi bile yanlışlamayı becerebilen yada daha dogru tabir ile kendi gözlemlerimi dahi sorgulamaya çalışan biri olarak bu noktada kendimi yanlışlayamıyorum.

Son bikaç günde kendimi yanlışlamak adına bir iki konu açtım. "Ateizim size ne kazandırır?" veya "kaybolan bir inanç şeklinin yerine konulabilecek inanç modeli", yada "yeni bir dinin peygamberi olsanız ve binlerce senelik bir âyet yazsanız nasıl bir âyet olur?" gibi kilit bir kaç soruya aldığım cevaplar bile uzun zamandır edindiğim gözlem neticesinde elde ettiğim fikrin doğruluğunun daha kesin olduğu düşüncesine sahip olmamı sağladı.

İnsan var olduğu yada varlığını anladığı günden beri bir inanç arayışına girmiştir. Bu her toplumda ve her tarihte, birbiriyle ilişki halinde olmayan her bölgedeki insan topluluğu içinde gözlemlenmiştir.

Peki bir tanrı fikrini dahi bilmeyen insanlara yaratıldığını düşündüren neydi?

Birbirindem uzak kıtalarda onbinlerce sene hiç temas halinde olmayan ilkel insanlar bu fikri nerden aldı?

Yaratma fikri edinmek yerine yaratılma, güçlü olmak yerine, güçlünün temsilcisi düşüncesine nasıl hep beraber sahip oldular?

Topyekûn aynı düşünceye sevk edilmelerini sağlayan ilahî gizem nedir?

Düşüncemizin sıçramak istediği yer neresidir?

Aranılan ve adına tanrı denilen meta nedir?

Belli ki kendini gözlemleyen insanın kendisine ilk sorulan soruya aradığı cevap henüz bulunamamış.

Çoğu ateist yada tanrı fikrini red eden gözlemci insan, tanrı fikrinin korku ve endişeden ortaya çıktığını düşünmekte. Tek başına bu nedenlerin yeterli olamayacağı fikrindeyim.

Günümüzde bile yitirilen inançların yerine yenisi getiriliyor. Üstelik eski inançlarını delil ve analiz

yetersizliğinden ötürü red eden insan, aynı şekilde delil ve analiz ile yetersiz kalan başka inançları kabûl edebiliyor.
Bunun örneklerini vermek gerekirse, spirtüalizm veya ezoterizm gibi farklı inanç modelleri ile tabiri caiz ise eski inançlardan dolayı oluşan tiryakiliklerini kontrol altında tutma çabası içindeler.

O zaman tespit doğru mudur?
İnsanoğlu tanrı fikrinden yada inanç, din gibi kavramların asla dışına çıkamaz diyebilir miyiz?

Dinleri, red edenlerin dahi dinleri sırf eleştirmek adına dahi olsa kendi hayatlarının içinde tutmalarıda bu eksikliği gidermek adına olabilir mi?

Fikirlerinizi bekliyorum!
Teşekürler.

G
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
29
29 CEVAP

Korku, kaygı ve endişe gibi edimlerin önemi yadsınamayacak derecede önem arzetmekte.
Fakat bu düşünsel örüntüden de öte, Dünyayı (varoluşu) anlama ve yorumlama biçimi.
Varoluş muamması giderilmediği sürece inanma güdüsü devrede olacaktır-ki bir gün her şey açıklığa kavuşsa bile inançların yoluna tanrısız olarak devam edeceğini tasavvur ediyorum.
Çünkü 10.000 yıldır bir şeylere inanan atalarımızın ardıllarıyız elbette bu, kalıtımsal olarak biyolojik programımıza tesir etmekte.
İnanç fenomeninin Biyolojik kısmını bir yana bırakıp psikolojik boyutunu ele alacak olursak;
İnancın psikolojik boyutuda büyük bir önem arzetmekte.
Kişi, suçlarını, pişmanlıklarını, günah olarak atfettiği düşünce ya da edimlerini en güzel bu yolla bertaraf ediyor, vicdanını rahatlatıyor, bağışlanacağını umut ediyor.
Bir de inancın sosyolojik boyutu var ki; o da, Kişiyi, belli bir sosyal aktiviteye, topluluğa kazandırma girişimi olarak önce çıkıyor.
İnsan sosyal bir varlıktır. Bireyselliğe dönen kişiler olmakla birlikte çoğunluğun yaşayıp biçimi kolektif bir eksende ceryan eder.
Yani.. İnsan, kendisi gibi türdaşlarıyla bir arada bulunmak, aynı havayı solumak, aynı duyguya kapılmak / duygudaş olmak ya da aynı yolda yürümek ister.
İnsanları bir araya getirebilmenin yolları da irrasyoneliteden geçer.
Din, soyut, irrasyonel bir olgudur.
İdeoloji, soyut, irrasyonel bir olgudur.
Keza Vatan, Bayrak, Ülke de öyle.
Aslında tüm bu olgularda inançtır.
İnancı, din olmaktan kurtaran özellik inanç tartışılabilir, üzerine yeni düşünceler, yaptırımlar eklenebilir, fakat din de bu tür yenilikler imkânsızdır. Dinler dogmatiktir.

G