Miras ile zengin olan veya para kazandıkça daha fazla sermaye ile daha fazla paranın kolaylaşıp daha az sermayesi olan zeki birinin bastırılabilmesi konuları da var
Örnek vereyim sana, diyelim bi adam fakir. adam, zengin olmak istiyor, elinde de evi ve arabası var diyelim. Bu adam bankadan kredi çekiyor, evini arabasını ipotekleyerek. Sonra bankadan aldığı parayla herhangi bir şey üretimi yapmaya başlıyor, tabi aynı zamanda da bankaya olan borcunu faiziyle ödüyor, yani zorluk çekerek ödüyor. Sonra yaptığı üretim, piyasa da iyi alıcı buluyor ve kar da etmeye başlıyor, ve zamanla hem bankaya olan borcunu ödüyor, hemde para kazanmaya başlıyor, zamanı geliyor ve bankaya olan borcu bitiyor ve artık kendisi de zenginleşmeye başlıyor. Yani bu adam, zamanında fakirken, zorluk çekerek, risk alarak, belli zaman sonra zenginleşmeye başlıyor ve sonra işveren konumuna geliyor. Diğer fakirler ise, bu adamın yaptığını yapamıyor, risk alamıyolar ve bu ve bunun gibi adamların emrinde asgari ücretle vs çalışmaya başlıyorlar. Yani zenginlerde zorlanarak, çaba sarfederek zenginleşiyorlar..
Arabası olmayan bir kiracıya hiç girmeden senin örneğine devam edicem. Tamam bir risk aldı ve başardı ama bu başarıda fabrika çalışanlarının, fikir üreten çalışanlarının ve diğer çalışanlarının emeği var. O insanların emeği olmadan o cesareti ve ticari zekası pek bir işine yaramaz
Kapitalist çalışanlarına muhtaçtır ama çalışanların aslında sadece sermaye yatırıp onların sırtından geçinen birine ihtiyacı yoktur. Bu yanılgıyı kapitalistler oluşturur
Yeni ve güzel fikri olan biri olabilir ve takdir edilmeyi hak edem ama onun fikrini somutlaştıran yani üreten kişilerin emeği en az onun kadardır. Yani ikisi birbirini tamamlayan parçalar olarak eşit olmalıdır
Deniz Inpınar Eşit olursa, bankadan kredi çekip zorlanan adama yazık olur, onun hakkı yenir.. Sana şöyle söyleyeyim.. 100 adam bankadan kredi çekip iş kurdu diyelim, bunların 97 tanesi işi batırır, bankada haciz yapar evine arabasına tarlasına. 3 tanesi de işini büyütür ve piyasada iyi bir yere gelir.
Üretim araçlarının özel değil kamusal mülkiyete tabi olduğu, ekonomiyle ilgili kararların işçiler ve tüketiciler tarafından doğrudan demokrasi veya konsensüsle alındığı, özyönetime dayanan komünal bir ekonomide toplumun yeni bir işyeri veya fabrikaya ihtiyacı olduğunu düşünen biri bunu halk meclislerinde dile getirir ve topluluğun çoğunluğunu ikna edebilirse yeni bir fabrika veya işyeri inşa edilir ve bu işyeri tüm topluma ait olur ve aynı şartlarda çalışan herkes eşit maaş alır.
Can Kavi Basit örnek düşünelim.. Tır'ın şoförü olan adam ile, o tırı yükleyen işçi nasıl eşit maaşı kabul etcek.. Yada bir insan nasıl diğer insanlara fikrini kabul ettircek..
Can Kavi Doğaya zararlı yada faydalı olan ne kapitalizmle ne de komünizmle ilgili.. Yani komünist bir dünyada, doğaya çok da zarar da verilebilir, çok yarar da sağlayabilir.. Bunu etkileyen o toplumda yaşayan insanların nitelikleri vs
Adam Turkun Doğayla ilgili dediğine kısmen katılıyorum. Ekolojik krizin (küresel ısınma, ekolojik çeşitliliğin azalması, ekosistemlerin zarar görmesi vs.) en büyük nedeni kapitalizmden ziyade insanların doğaya bakış açısı. İnsanlar doğaya saygı duymadıkça ve doğanın da haklara sahip olduğu düşüncesini kabul etmediği ve doğayla ilgili meselelere insan merkezci bir bakış açısıyla bakmaya devam ettikleri sürece ister kapitalist ister komünal ekonomi olsun ekolojik kriz varlığını sürdürmeye devam edecek. Tabi ekolojik krizin tek sorumlusu insan merkezci bakış açısı değil. Kapitalizm de aşırı üretimi ve tüketimi teşvik ederek, kâr güdüsüne neden olarak ekolojik krize katkı sağlıyor
İnsanı korkuları veya çocukluktan beri merkezde olması bencilleştirir ve bu kişiler insan olarak doğalarına uymadıkları için problemler yaşarlar. İnsan doğası gereği sosyal bir canlıdır.
Toplumdaki hakim konumda olan ekonomik, kültürel ve siyasi sistemler insanların kişilik yapısı üzerinde etkilidir. Rekabete dayanan ve kişiyi her şeyden önce kendi çıkarını düşünmesi yönünde teşvik eden kapitalizm insanları giderek bencil hale getiriyor
Emin ol olurdu.. Bizim bencilliğimiz ortaya çıkarıyor uzun soluklu sistemleri.. Sistem değiştirilmek istendiğinde sonuc kısa süreli oluyor.. O sistem tutmuyor..
İnsanların belirli bir doğası olduğuna inanmıyorum. Varsa bile şu anki bilgi birikimiyle bunu bilemeyiz. Eğer insan doğası diyebileceğimiz belli psikolojik yönelimler varsa bunu gelecekte bilim bize gösterecektir
İnsanlarda hayvan türlerinden bir tür.. Doğada dayanışma, zayıf olan sürü hayvanlarında vardır, birbirlerine muhtaçtırlar bir şekilde.. İnsanlar arasında da rekabet var, dayanışmada oluyor küçükgruplar halinde.. Ama tüm insanların hepsinin aynı şeyde dayanışması neredeyse imkansızdır. İnsanların geneli korkak, risk alamazlar. Az bir kısmı da diğerlerine oranla daha cesur ve daha çok risk alırlar.. Cesur insanlar, risk alabilen insanlar, bu güçlerini kullanırlar risk alamayan korkak insanlara karşı..
Başkası nasıl zengin oluyor ?
İnsanları çalıştırarak
Sırtlarından geçinerek yani
En başındaki nasıl zengin oldu ?
Tarihte insanları buna ikna eden tek bir kişi olduğunu sanmıyorum. Zamanla bu hale geldi ve gelir uçurumu arttı
İlk zenginleşen adam, ilk bunu yapan nasıl yaptı ?
Adam Turkun parayı basarak.
Diyorum ki, insanlığın ilk zengin olan adamı nasıl zengin oldu? Bunu soruyorum ?
5 TL yi 20 TL ye satarak olabilir eskiden bu tür senetler çok iş görüyordu
Verdim cevabı, nesini beğenmedin?
Tamam tamam
Büyük ihtimalle önemli bir işe çözüm bulamayan insanlar içlerinden birini bu iş için lider seçti ve bu hak zamanla kalıcı olup kötüye kullanıldı
Yani kapitalistler bir anda değil zamanla ortaya çıktı
Zengin olmayı başaran insanlar, akıllarını kullanarak zengin oldular, fakir kalanlar da akıllarını kullanamayarak fakir kaldılar..
Birilerinin zengin olması için çalıştıracak kendinden yoksullara ihtiyacı vardır. Yani bu sistemde herkesin zengin olması imkansız
Deniz Inpınar Yani herkesin akıllı davranması imkansız...
Aynen öyle
Yoksa sömürecekleri biri kalmaz
Yani sorun insanların hepsinin akıllı olmamasından kaynaklı zaten.. Sorun bu yani..
Herkesin ticari zekası olmaması insanların sömürülmesini haklı kılmaz
Ayrıca insanların çoğunun akılsızlığı sömürüldüğünü fark etmemek
Miras ile zengin olan veya para kazandıkça daha fazla sermaye ile daha fazla paranın kolaylaşıp daha az sermayesi olan zeki birinin bastırılabilmesi konuları da var
Örnek vereyim sana, diyelim bi adam fakir. adam, zengin olmak istiyor, elinde de evi ve arabası var diyelim. Bu adam bankadan kredi çekiyor, evini arabasını ipotekleyerek. Sonra bankadan aldığı parayla herhangi bir şey üretimi yapmaya başlıyor, tabi aynı zamanda da bankaya olan borcunu faiziyle ödüyor, yani zorluk çekerek ödüyor. Sonra yaptığı üretim, piyasa da iyi alıcı buluyor ve kar da etmeye başlıyor, ve zamanla hem bankaya olan borcunu ödüyor, hemde para kazanmaya başlıyor, zamanı geliyor ve bankaya olan borcu bitiyor ve artık kendisi de zenginleşmeye başlıyor. Yani bu adam, zamanında fakirken, zorluk çekerek, risk alarak, belli zaman sonra zenginleşmeye başlıyor ve sonra işveren konumuna geliyor. Diğer fakirler ise, bu adamın yaptığını yapamıyor, risk alamıyolar ve bu ve bunun gibi adamların emrinde asgari ücretle vs çalışmaya başlıyorlar. Yani zenginlerde zorlanarak, çaba sarfederek zenginleşiyorlar..
Deniz Inpınar Ticari zekan yoksa, ticari zekan olan arkadaşının desteğini alırsın yada bir fabrikada işçi olarak çalışırsın,
Deniz Inpınar Akılsızlığı veren insanın kendi doğası olmuş oluyor..
Deniz Inpınar O mirasın ilk sahibinin nasıl olduğunu uzun yazımda anlattım..
Arabası olmayan bir kiracıya hiç girmeden senin örneğine devam edicem. Tamam bir risk aldı ve başardı ama bu başarıda fabrika çalışanlarının, fikir üreten çalışanlarının ve diğer çalışanlarının emeği var. O insanların emeği olmadan o cesareti ve ticari zekası pek bir işine yaramaz
Parayı yatıran o adam ama..
Kapitalist çalışanlarına muhtaçtır ama çalışanların aslında sadece sermaye yatırıp onların sırtından geçinen birine ihtiyacı yoktur. Bu yanılgıyı kapitalistler oluşturur
Bir patronun ticari zekası olması, ticari zekası olmayan işçilerin emeğini sömürmesini haklı çıkarmıyor
Yeni ve güzel fikri olan biri olabilir ve takdir edilmeyi hak edem ama onun fikrini somutlaştıran yani üreten kişilerin emeği en az onun kadardır. Yani ikisi birbirini tamamlayan parçalar olarak eşit olmalıdır
Deniz Inpınar Eşit olursa, bankadan kredi çekip zorlanan adama yazık olur, onun hakkı yenir.. Sana şöyle söyleyeyim.. 100 adam bankadan kredi çekip iş kurdu diyelim, bunların 97 tanesi işi batırır, bankada haciz yapar evine arabasına tarlasına. 3 tanesi de işini büyütür ve piyasada iyi bir yere gelir.
Çözüm fikri bulan ve üretecek kişilerin yani gerçekten işe yarayan, emek harcayan kişilerin birleşip kollektif bir yapıda çalışmasıdır
Bankadan kredi çeken adamın tek katkısı o kredi, o krediyi ödemesini de sonradan zenginleşmesini de fikir bulan ve üreten işçilerine borçlu
Deniz Inpınar O adamlar bankadan kredi çekmezse, kim yapacak fabrikayı? Devlet mi ?
devlet fabrikalar kurdu diyelim, torpil yapan olmıcak mı? Ehliyet vi liyakat sahibi olmayan insanları o fabrikanın müdürü yapmıcak mı ?
Dedim ya tek çözüm fikir üreten ve bu fikri gerçekleştiren kişilerin birleşip kollektif bir yapıda çalışması
İnsanlar kollektif şekilde fikir üretemezler.. İnsan bir sürü hayvanıdır.. Sürü hayvanları kollektif olamazlar..
Tabi sürü hayvanları hep bireycidir
Değildir, bireyci gibi görünüyolar..
İnsan sosyal bir hayvan olduğu için doğasına en uygun kollektif bir hayattır
O kollektifleri yöneten bi lidere ihtiyaç duyar
Ortak konuları çalışanlar birlikte alabilir. Bu zor değil
İstersen dene..
Aile ve arkadaşlarınızla birlikte kollektif olun bakalım,,
Üretim araçlarının özel değil kamusal mülkiyete tabi olduğu, ekonomiyle ilgili kararların işçiler ve tüketiciler tarafından doğrudan demokrasi veya konsensüsle alındığı, özyönetime dayanan komünal bir ekonomide toplumun yeni bir işyeri veya fabrikaya ihtiyacı olduğunu düşünen biri bunu halk meclislerinde dile getirir ve topluluğun çoğunluğunu ikna edebilirse yeni bir fabrika veya işyeri inşa edilir ve bu işyeri tüm topluma ait olur ve aynı şartlarda çalışan herkes eşit maaş alır.
Can Kavi Basit örnek düşünelim.. Tır'ın şoförü olan adam ile, o tırı yükleyen işçi nasıl eşit maaşı kabul etcek.. Yada bir insan nasıl diğer insanlara fikrini kabul ettircek..
Kapitalist sistemde fabrikalar ve işyerleri daha fazla para kazanma amacıyla, toplum ve doğa üzerindeki etkisi düşünülmeden açılır.
Can Kavi Doğaya zararlı yada faydalı olan ne kapitalizmle ne de komünizmle ilgili.. Yani komünist bir dünyada, doğaya çok da zarar da verilebilir, çok yarar da sağlayabilir.. Bunu etkileyen o toplumda yaşayan insanların nitelikleri vs
Adam Turkun Toplumun tamamının fikir birliğine varamadığı zamanlarda demokrasiye başvurulacak. Yani çoğunluğun dediği olacak
Can Kavi Çoğunluğun dediği her zaman doğru olmayabiliyor..
Bir kişi de her zaman haklı olamaz, bu genel bir sorun
İşte insan türü, dediğiniz şekilde yaşayacak kadar daha evrimleşmedi..
Yani bir kişi de yönetse herkes birlikte karar da verse hep haklı olamazlar.
Belki On bin sene sonra dediğiniz evrimi yaşar..
O kadar beklememize gerek yok. Tek gereken insanların işleri yapanın zaten kendileri olduğunu ve kapitalistlere ihtiyaçları olmadığını fark etmeleri
Bu da biraz sürecek elbette ama senin söylediğin kadar abartılmış bir sürede değil
İnsan doğasına şuan ki en uyan ekonomik sistem sanırım Liberalizm..
Adam Turkun Doğayla ilgili dediğine kısmen katılıyorum. Ekolojik krizin (küresel ısınma, ekolojik çeşitliliğin azalması, ekosistemlerin zarar görmesi vs.) en büyük nedeni kapitalizmden ziyade insanların doğaya bakış açısı. İnsanlar doğaya saygı duymadıkça ve doğanın da haklara sahip olduğu düşüncesini kabul etmediği ve doğayla ilgili meselelere insan merkezci bir bakış açısıyla bakmaya devam ettikleri sürece ister kapitalist ister komünal ekonomi olsun ekolojik kriz varlığını sürdürmeye devam edecek. Tabi ekolojik krizin tek sorumlusu insan merkezci bakış açısı değil. Kapitalizm de aşırı üretimi ve tüketimi teşvik ederek, kâr güdüsüne neden olarak ekolojik krize katkı sağlıyor
Örneğin ABD ekonominin sekteye uğrayacağı gerekçesiyle Paris İklim Anlaşmasından çekiliyor
Anlatmak istediğim, insan egolu, benci bir canlıdır.. İnsan uzun süre benmerkezcilikten çıkamayacak.. Çünkü bu insanın içgüdüsü ile alakalıdır..
İnsanı korkuları veya çocukluktan beri merkezde olması bencilleştirir ve bu kişiler insan olarak doğalarına uymadıkları için problemler yaşarlar. İnsan doğası gereği sosyal bir canlıdır.
Deniz Inpınar İnsanın kendi içgüdüleri dediğim gibidir.. Benci ve benmerkezci, hatta bencil bile diyebiliriz insan için..
Toplumdaki hakim konumda olan ekonomik, kültürel ve siyasi sistemler insanların kişilik yapısı üzerinde etkilidir. Rekabete dayanan ve kişiyi her şeyden önce kendi çıkarını düşünmesi yönünde teşvik eden kapitalizm insanları giderek bencil hale getiriyor
Rekabete değil dayanışmaya dayalı bir ekonomi olsaydı insanlar bu derece bencil olmazdı
Emin ol olurdu.. Bizim bencilliğimiz ortaya çıkarıyor uzun soluklu sistemleri.. Sistem değiştirilmek istendiğinde sonuc kısa süreli oluyor.. O sistem tutmuyor..
can'ın dediği gibi bu sistem resmen gaddarca bir rekabete dayalı olduğu için insanlar korkuyor ve bencilleşiyor
İnsan doğası temelden gaddar zaten..
İnsanı korkular gaddarlaştırır. Bu sadece insanda değil tüm hayvanların ortak özelliği
İnsanların belirli bir doğası olduğuna inanmıyorum. Varsa bile şu anki bilgi birikimiyle bunu bilemeyiz. Eğer insan doğası diyebileceğimiz belli psikolojik yönelimler varsa bunu gelecekte bilim bize gösterecektir
Hayvanların yaşaması için bazı hayvanları avlaması, yani korkutması da gereklidir.. Hayvanların da içinde var, biz insanların da içinde var..
Beynimiz gelişmiştir evet, ama içgüdülerimiz hala tamamen saf dışı değildir..
İnsanların gaddarlaşa bildiğini Red etmiyorum. Sadece bunun bir zorunluluk olmadığını sadece korku kaynaklı olduğunu söylüyorum
Tamam işte, doğada bazı hayvanlar bazı hayvanlardan korkması gibi.. İnsanlarda kendi yaşamlarında birbirlerinden korkarlar, korkuturlar..
Doğada rekabet kadar dayanışma da vardır. İnsanların birbirini korkutup sindirmesi kendi korkularından kaynaklanıyor.
Yani cesur olmamız gerek. Az önce övdüğü gibi risk almayı da bilmeliyiz
Ama bu riski insanları sömürüp zengin olmak için değil bir arada düzgün yaşayabilmek için almalıyız
İnsanlarda hayvan türlerinden bir tür.. Doğada dayanışma, zayıf olan sürü hayvanlarında vardır, birbirlerine muhtaçtırlar bir şekilde.. İnsanlar arasında da rekabet var, dayanışmada oluyor küçükgruplar halinde.. Ama tüm insanların hepsinin aynı şeyde dayanışması neredeyse imkansızdır. İnsanların geneli korkak, risk alamazlar. Az bir kısmı da diğerlerine oranla daha cesur ve daha çok risk alırlar.. Cesur insanlar, risk alabilen insanlar, bu güçlerini kullanırlar risk alamayan korkak insanlara karşı..
Bu gücünü neredeyse her insan kullanır..
İnsandan bir sürüngenmiş gibi bahseyorsun. Kertenkeleler arasında sistem tamamen rekabete dayalıdır ve yalnızdırlar.
Ama insanlar sosyal hayvanlardır ve birbirlerine ihtiyaçları vardır yani dayanışma insan doğasında vardır.
Dayanışma var ama, küçük gruplar da olur.. Aile, arkadaş grubu, sülale, gibi...