Arkadaşlar bazı insanlar dağ gibiler. Ne olursa olsun yıkılmıyor, sıkılmıyor, üzülmüyor, etkilenmiyor vb. Dediğim şeyler olsa bile belli etmiyor, takılmıyor, gizliyor, gamsız gibi duruyor. Bazı insanlar ise çıt kırıldım. Her şeyden çok çabuk etkileniyor, üzülüyor, sıkılıyor. Bu iki durumun farkı neden kaynaklanıyor? Etkilenmeyen, üzülmeyen, sıkılmayalar ile etkilenen, üzülen, sıkılanlar arasında ki farkın bilimsel, psikolojik, sosyolojik, fiziksel, biyolojik nedenleri var mıdır? Varsa nelerdir?
Kadir Gülüncehan
K
Bana göre kişilik yapı meselesi.
birincisini yasayan ikinciyide mutlaka yasiyor tek bildigim bu
Kesinlikle yapı, yaradılıştan kaynaklı, ben kendimde beni yorduğunu yıprattığını düşündüğüm mükemmeliyetçi detaycı yapımı her ne kadar uğraşıp yenmeye çalışsam, boşveren geniş bi yapıya sahip olmaya çalışsam da imkansız..
aynen imkansız..
Maalesef öyle, o çıtkırıldım, tırnağı kırılsa kıyameti koparan bi okadar da değer gören kadınlardan olamadık hiç, herdaim güçlü oldum, çocuklarım için, ailem için, tatminkarlığı güzel olsa da çok yorucu..
ne mutlu sana ve bi o kadar zahmetli olsada herşeyin değeri bilmekte güzel.. SEVdiklerimiz çok güzel o yorgunluk... Aynen ÇItkırımlardan olamadık işte ama onlarda hayatı gelişine yaşıyolar.. Aradaki farkımız bu onlarla..
Kesinlikle öyle, sağlık olsun..
Yoruluyorsun ama yinede vazgeçemiyorsun dimi bende öyleyim. Başkasını değil ama kendimi tatmin etmem lazım. O daha da kötü
BAKMAYIN dağ gibi göründüklerine içlerinde ne kıyametler koparken.. Sabırla telkin edip.. HAYATI YAŞIYOLAR...
Betül Köybaşı hanım elbette kişilik, yapı meselesi ama açmak gerek. Nedenleri vb.
İnanır mısınız. Hala daha nedenini anlamadim. Genetik desem o da değil. Ailemden herkesten bir şeyler almışım. Güçlü olmak daha zor.
Arkadaşlar açmak gerekli konuyu. Nedenleri, nasılları her açıdan ortaya konmalı ve tedavisi yapılmalı.
Genetik kodları değiştirmek de gerekli ; bilinçaltı inanışları değiştirmek gerek ve fakat kendi fıtratını çok fazla değiştiremez insan bana göre ...
Kodlar nasıl değişecek? Kim yapacak?
Yaşanan olaylar belkide değişim sağlar
Belki de? Yeterli değil. Olabilir ama.
Telkin meditasyon olumlama aile dizimi genetik şifre değişimi reiki ile müdahale vb. Arınma şeklinde çalışmalar yapılıyor tabiki işin uzmanları tarafından .... Bakış açısı değiştirmek işe yaramıyor bu durumda ... Kabullenme olabilir fakat bi şekilde ruhumuzda tezahür etmiş baskın esmaları değiştirebileceğimizi düşünemiyorum ben ..
Kiminde yaradılışla, kiminde ise yaş ve yaşanmışlıklarla ilgili. Örneğin ben gençken kafama takmadıklarımı yaşım orta yaşa varınca daha hassaslaştım. Cok daha ince düşünür oldum.
Gamsizin önden gideniyim. Ne biseye dertlenir nede üzülürüm bilirim kı olmuşla ölmüş e çare yoktur. Herşey nasip kısmet üzerine kurulmuştur. Bilirim kı olaylar benim disimda gelişmiştir
Gamsız olduğunuzu sanmıyorum. Mantıksal olarak evet ölene care yok. Ama Gamsız insan duyarlı olmaz. Güzel politika yapıyorsunuz insanları kirmamak için belkide düzgün şekilde cevap veriyorsunuz. Bence hassas birisi oldugunuz için. Hassas insanda Gamsız değildir. Siz çok ahvamli insan değilsinizdir
GAMSIZ OLDUĞUNUZU DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ. AMA ÖYLE DEĞİL. GAMSIZ OLSAYDINIZ BU SİTEDE OLMAZDINIZ SELAMLAR. HÜRMETLER.
Bazi insanlar duygusal oldugu icin cbk kirilip uzulur gentik bi etki bu
Duygularını herkes farklı yorumlar. Özünde hepimiz bütün duyguları tadarız ama ifade etme biçimimizde farklılıklar olur.
Bunda genetik bi yapı da var. Aynı zamanda duyguların ifadesi öğrenilen bir şey de. Toplumsal ve ailevi etkiler de sozkonusu.
Tabi insan isterse kendince değiştirebilir ama bir çok özellik çocukken oluşuyor ve bunu değiştirmek zordur.
Tecrübe de bi farkındalık katıyor.
Toplumsal etkilenmeninde pyi cok inans bicimi ve gelenklerde byk rol oynar sanirim
Simsek Karakoseli hanım inancın elbette etkisi vardır. Lakin her şey inançla açıklanamaz. Bilimsel, psikolijik, sosyolojik... Verilerde gerekli. Kaldı ki inanmak her şeye razı, teslim olmak anlamına gelmiyor.
İnsana teslim olmuyorsunki seni yaratana teslim oluyorsun detaylara takılmiyorsun yapman gereken ne varsa onu yapıyorsun ve hayatına devam ediyorsun
Bu yeterli, ikna edici, tatminkar bir cevap yada çözüm değil. Her şeyi Allah'a havale etmek, ona yıkmakta doğru değil.
Elbette bizde elimizden geleni yapıcaz ancak umutsuzluğa kapılmicaz
Tabiki de.
Dusmez kalkmaz bir Allah cokta buyuk konusmamak lazim
GÖNDERİ KISA AMA AÇIKLAMA HİÇ TE KOLAY GÖRÜNMÜYOR. BU RUH HALLERİNİN OLUŞUMUNDA SADECE BİR ETKEN SEBEP OLMAYABİLİR. BEYNİN GELİŞİMİ İLE KİŞİLİĞİN GELİŞMİ İLE ÇOK YAKINDAN İLGİLİDİR. AYRICA ÇOCUKLUK TRAVMALARIDA ÇOK ÖNEMLİ ETKENDİR. AMA EN ÖNEMLİ ETKEN İNANÇ BOYUTUDUR. KADER KONUSU ÇOK ÖNEMLİDİR. BİR İNANÇ VARDIR ANADOLUDA: ALLAH KÖR KURDUN RIZKINI AYAĞINA GÖNDERİR. KADERE BÖYLE İNANAN ELBETTE RIZKI GÖNDERİLİR AMA O KADAR. OYSA OLMASI GEREKEN: BEN KÖR KURTMUYUMKİ RIZIK BEKLİYEYİM AVIMI YAKALAR RIZKIMI KAZANIRIM. VE DOSTLARIMLA PAYLAŞIRIM. KADERCİYİM FAKAT ANLAYIŞIM ŞÖYLEDİR: BENİM TANRIM BAŞININ ÇARESİNE BAKMASINI BİLENLERİN TANRISIDIR. HÜRMETLER.
Teslim Bektaş genetiksel olabilir mi? Hımm.
Cok dikatlisin umarim bunu tum yasamina yansitiyosundur kadir
Dikkatlisin derken? Teşekkür ederim de bunun konuyla ilgisi nedir?
Ya genel konuyla alakali demedim kelimemi duzeltin ona dedim
İnsan davranışlarını yaşamayan ve hissetmeyen insan yoktur elbet her insan o zor dönemden geçer. Kimisi çabuk atlatir kimisi yenik düşer ve sonuç psikolojik, biyolojik rahatsızlıklar...
Bence kendi benliği ile barışık insan güçlü insandır düşer ama kalkmasinida bilir. Herzaman tutunacagi bir dal vardır...
Semra Çırpan hanım genetik bir şey ise bu değiştirebilir mi? Bilim bu durumlar genetiktir diye ispat ve kanıt ortaya koydu mu?
Güneş Imızoğlu hanım sonuçları evet dediğiniz şekilde ancak nedenleri de çok önemli. Sonuçtan-nedenlere mi gidelim?
Osman Inam bey sizde din, inanç boyutu ile ağırlıkla ilişkilendirdiniz. Lakin din, inanç boyutu dışında neler olabilir? Nedenler, nasıllar?
ÇOCUKLUK TRAVMALARI DİYORUM GENLER İLE İLGİSİ YOK. ÇOCUKLUKTA YAŞANILAN BASKI KİŞİYİ KORKAK TEPKİSİZ YAPAR FAZLA STERİLİZE YETİŞENLER KIRILGAN OLABİLİR. ANCAK BUNLARA BEYNİN GELİŞİMİNİDE KATMAK GEREKİYOR. BEYNİN GELİŞİMİ 23 BAZI DURUMLARDA 25 YAŞINA KADAR SÜREBİLİYOR. BU YAŞA ULAŞMADAN OTURMUŞ BİR KİŞİLİK YAPISINDAN SÖZ EDEMEYİZ. AYRICA ÇEVRESEL ETKİLERDE VAR. AMA HEPSİNİN ÜZERİNDE İNANÇ VARDIR İNANÇ İLE TENEKEYİ BİLE ALTIN YAPAR İNSAN OĞLU SAYGILAR.
Nedenlerden sonuçlara gitmek daha mantikli değil mi?... Kadir Gülüncehan bey
Kişi kendi içinde ki kayitsizligi, çıkmazı fark ettiği zaman neden, nasıl gibi sorular sorup arayış içine girecek ve bulacağı her cevap bir sonuctur ve her sonuç yeni bir "neden"leri oluşturur...
Nedenlerden sonuçlara, sonuçlardan nedenlere...
Güneş Imızoğlu hanım birbirleriyle ilintili lakin hepsi tek tek ortaya konmalı. Önce teşhis sonra tedavi olmalı.
Psikolojik tedavi? ...
Ben kendimi öyle birisi olarak görüyorum dışarıya pek yansıtmam çabuk kabullenirim olayı genelde yanlızken doyasıya ağlarım atarım stresimi konu olay vs. Ne gerektiriyorsa onu yaparım ve asla pes etmem mucadeleciyimdir içi pamuk yada camla dolu dağ gibi bir ben varım
Tedavi demiş bazıları bunu hastalık olarak mi görüyorsunuz ???
Bence insanları tanımış birinin kamufle olması
Yani sağlamız vesselâm
Piskolijiyle alakali konu icerir diye hastalik demis olabilirlermi acaba ?
Genetikte olabilir ya da daha çok oncede surekli aci cektiyse aci esigi artmista olabilir
Bence çok yaralanmış insanlar kendilerine bir koruma kalkanı oluşturur şekil a öyle çok yaralanmış etkilenmiş görmüş gecirmislerdirki herzaman bundan dolayı başkalarının yaşadıklarını önemsizgörürler buda onları duygusuz yapar
Yaralanmış ve hassas. Ben hassas biriyim ve duvarlarım var. Hatta olaylara öyle soğuk yaklaşrim ki bana annem ve babam duygusuz derler. Ama kırıcı da olmam şahsen. İnsanları uzmemek için gerekirse uzak kalırım. Yani bu bnm huyum. Ve ne annemde var nede babamda
Betül hanim.. Çocuklukta yaşanılan travmalar ya da genetik beyin yapısı yüzünden tepkisel bağlanma bozukluğu yaşayan insanlar empati hissedemeyebilir, kimseye güvenemez bir yapıya da girebilir, bu tüm insanlardan uzaklaştırıp antisosyal kişilik yaratabilir.. Aslinda kendini yaralanmış ve değersiz hissetme sonucu bir çeşit korunma mekanizması oluşmuştur. Uzmanı olmadığım bir konuda da ukalalık etmek istemem ama yaşantınızı sizin değil bir uzmanın gözüyle görmeyi deneyin.. Bazı kişilik yaralanmaları sonrası kişiler böyle yaşamaya alışır ve bunu normal görür.. Bu durum yakın çevreniz için sıkıntılar yaratabilir.. Saygılar
Haklısınız TahirKaynar
Nilüfer Rahimov can tedavi illa hastalık çağrıştırmasın. Çözüm olarak ta düşünebiliriz.
Genetik diyenler babam çok rahat annem çok ahvamli ben hiç biri değilim. Babam ortama girdiği an hemen ayak uyurur. Annem zor isinir. Ben daha farkliuim. Yani genetik değil kişilik meselesi. Birde yasanmislik var tabi
Betül Köybaşı hanım genetikte olabilir. Lakin ispat, kanıt gerek. Dedim oldu, yaptım oldu olmuyor. Yapı, kişilik diyorsunuz. Yapı ve kişiliği ne var ediyor? Ne oluşturuyor o zaman?
Yaşanan olaylar ve allahın size verdiği fitrat derim
Bunlar yeterli cevaplar değil. Elbette etkisi, katkısı var o ayrı.
Sizce nedir
Biyolojik, psikolojik, fiziksel, yaşamsal, çevresel, sosyolojik, toplumsal, duygusal, düşüncesel, inançsal olabilir. Lakin kesin, net ispat gerekli. İhtimallerle tedavi olmaz.
Beynin amigdala bölgesi bizim için tehlike arz eden kişileri ve durumları yok etmek üzere çalışan bölümdür.. Bu bölge aynı zamanda empati, aşk, sadakat, güven duygusunun hormon ya da his olarak karşılık bulduğu alan.. Bazı kişilerde genetik olarak amigdala çok az ya da hiç çalışmaz.. Bunlar kişisel ikilemler yaşandığında empati kullanma konusunda sağlıklı beyinlere göre farklı hareket ederler.. İnsan hayatlarının riske atıldığı karar anlarında rahatlıkla insan hayatını feda edebilecek ve sonra horul horul uyuyabilecek beyin yapısı budur.. Bknz 15 temmuz.. Casus, ajan, politikacı gibi meslek gruplarında en başarılı kişiler bu tür beyin yapılarına sahip kişilerden çıkar, yalan söylerken göz bebekleri, kan basınçları, kalp atışları etkilenmez.. Yalan makinesini bile şaşırtabilirler
Herkes icin gntik olmayabilir ama toplumsal cevre onemli
Bence insanların hayatta yaşadıklarıyla ilgili ne kadar zorluk yaşarlarsa o denli güçleniyorlar çok çabuk kırılan üzülen insanların işlerini sorumluluklarını hep başkaları üstlenmiş yapmıştır yada ailesi tarafından kollanmıştır
Bence: Biyolojik, psikolojik, fiziksel, yaşamsal, çevresel, sosyolojik, toplumsal, duygusal, düşüncesel, inançsal olabilir. Lakin kesin, net ispat gerekli. İhtimallerle tedavi, çözüm, ilerleyiş vb. Olmaz diye düşünüyorum.
Karakter diye birşey duydunuz mu işte asıl mesele bu
Davranışlar alışkanlıkları, alışkanlıklar karakteri oluşturur.. Ama kendilik dediğimiz şey yaşanılan travmalar ve çevre etkisi ile şekillenen kostüm gibi birşeydir.. Bu kostüm bizim dünya ve durumlar uzerinde oluşan algımızdır.. 3 ve 11 yaş arası fallik dönem belirleyicidir.. O dönemde yaşantımızın geri kalanı beyindeki kodlamalar ile üç aşağı beş yukarı belli olur
Zaten karakter çocukluk, aile gelişimi, çevre faktörleri ile oluşan bir şeydir Tahir Sakcı
Duygular lar la alakalı tamamen genetik demişler bu genetik olabilir mi ki alışılmış lıklar olabilir sürekli aynı şeyleri yaşıyorsa zamanla alişiyo ve hatta o olaya konuya ayak uyduruyo ve benzer konulara karşı bir nevi eğitim kendinde güçleniyo direnç kazaniyo ve zamanla normal bile gelebiliyo ve çevrede önemli insanlara karşı bir dik durma çabamız var hep iyi olma mutlu gözükme kamufle yine yani her insan üzülür kimsenin duyarsız olduğunu düşünmüyorum sadece ne kadar etkiliyor artık o vardır
Gamsiz mucadele etmez, amaci hedefi yoktur..
misal hedefi ne olbilir...
Gun gecirmek
Fatmagül Ardanuç bi nevi kendine duygusu olan.. Bir o kadar başkasına faydası olmayan
Aynen öyle
Kpitalizmin etkisi tum olumsuz kisiliklerede gorulur
Gamsız olanlar içten yaşarlar kırıklıklarını üzülmelerini kısacası duygularını ama belli edenler ise kendilerini tutamayıp dışarıya vurur. Biri gizli diğeri ise açık tutar duygularını biri hassas oldupu için gizleyemez biride güçlü oldupu için açık edemez. Hassas ve güçlü arasındaki fark ne diyeceksiniz. Hassas olan kim ne der düşüncesiyle hareket etmez o an ne duygu yaşıyorsa belli eder aslında bu da kimseyi takmadıpının simgesi olabilr. Güçlü olan kişi ise kim ne der düşüncesiyle hareket eder gurur meselesi haline getirir ve duygularını belli ederse zayıflıpını ortaya atmış düşüncesiyle kimseye bir koz vermek istemez. Bir nevi insanlardan saklanmak ve insanlara duygularını ne kadar belli etsede karşıdaki kişinin onu anlamayacağını bildiği için gizli tutar.. Vs
Fatmagül Ardanuç hanım eğer gerçekten gamsız ise evet. Gamsız rolünde ise değil. Birde gamsızın hedefi, amacı da olur. Lakin kendi koşullarında olur.
Genelleme yapmadim bildigim gamsizi söyledim
DERT ÜZERİNE Dert ve sıkıntıya düşmek, Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından üstündür. Dertsiz dua soğuktur; bir işe yaramaz. Dertli dua ve yalvarma, gönülden, aşktan gelir. Ne güzel, ne mübarektir bu ağrı, sızı. Ne mutlu, ne kutludur bu hastalık, ateş, dert ve gece uykusuzluğu! (Yüce Allah) sırt ağrısını ihsan etti de her gece yarısı beni uykudan uyandırdı. Bütün gece manda gibi uyumayayım (da Allah’ı anayım, O’na dualarda bulunayım) diye Hak lütfetti, bana dertler, ağrılar bağışladı. Kardeş! Karanlık yere, soğuğa, derde, kırıklığa ve hastalığa sabretmek, Âb-ı hayat kaynağı ve sarhoşluk kadehidir. Çünkü yücelikler, hep aşağılıklarda gizlidir. Gamdan neşelen, ondan başka bir şeyden neşelenme, sevinme. Dert ve gam bahardır, başka şeyler kış! Kul, dertten, kederden Allah’a sızlanır, yalvarır; uğradığı zahmetlerden dolayı Allah’a yüzlerce şikayetlerde bulunur; Allah da buyurur ki; “Gördün ya nihayet dert ve zahmet seni bana yalvarır bir hale getirdi, sana doğru yolu gösterdi.” Hakikatte her düşman, senin ilâcındır, sana kimyadır; seni faydalandırır, gönlünü alır senin! Mü’minin canı da zahmet ve meşakkatlerle gelişir, kuvvetleşir. Peygamber “bil ki karanlıkta yıldızlar nasıl yol gösterirse, dostlara da elemler, sıkıntılar denizinde öyle yol gösterirler” buyurmuştur. Çok sevdigim bir yazi paylasmak istedim. Sorumluluklar insanlara çocukluk döneminde verilir sorumluluklarini yuklemis biri gamsizi rol olarak secemez.
Kendini gelistirmeyen kisinin amaci hedefi nedir peki
Gamsız insan= Kendini geliştirme yen insan değildir. Gamsız insan rahat, umursamaz, bol, geniş olabilir. Ancak bunlar gelişime engel değildir. Zira gelişim denilen şeyin yolu çoktur. Herkes kendince bulur onu. Ayrıca bazen böyle durumlar insanı daha çok geliştirir.
Baktigimiz yer farkli olsada bilgiler guzel hocam. Istedigim zaman ben bile gamsizim bu bir maske gibi bisey.. Benim dedigim kisinin sorunu farkli kisisel gelisimi tamamlamadigini farkettim. Degisime ugramiyor cunku
Biri bardağın boş tarafından bakar yani negatif olduğundan negatif görür ve yorumlar. Öteki ise her zaman dolu tarafına bakar yani pozitif açılardan bakıp öyle degerlendirir vesselam
Bu tür insanları üzecek bişey kalmamıştır kırılacak birşeyi olmıyan insanın neyi kırılabilirki
Tabiki bağışıklık sistemi güçlü
Benim kırılacak bir kalbim yok ki olsa kırardın
Korurum tabi senin vurduğun yerde papatyalar biter
öpmek yok
Kırılacak birşeyi kalmayan ınsan yoktur.. Sadece çocukluktaki değersiz ve yaralanmış kendiliği derin bir yere gömmüş ve üstünü toprakla örtmüş, ve hayata devam edebilmek için hiç bir şeyden etkilemeyecek kadar güçlü yeni bir kendilik edinmiş İnsanlar vardır.. Bunlar sonuç olarak histrionik ya da narsist kişilik bozukluğuna kadar gidebilir.. Bu yeni kendilik bir kabe gibi tavaf edilme ihtiyacı duyar, yörüngeye aldığı nesnelerin ( insanları nesne olarak görür ) bu yeni kendiliğini beğenmeleri ve onaylamalarından başka bir şekilde ilişki kuramaz.. Büyüklenmek zorundadır, kurbanlarını aynı çocuklukta olduğu gibi değersiz hissettirmek için devamlı yaralar, isteklerini duymaz, taleplerini karşilıksız bırakır.. Uyumsuz davranışlar sergiler, tek meselesi olmaya çalıştığı yüce varlıkta vücut bulmaktır.. 23 tane kedi ile yaşayan birini tanıdım, en çok bağlandığı ve empati kurduğu felçli kedisiydi.. Kendisini kendisine ve başkalarına aslında yüce bir varlık olarak göstermeye çalıştığının farkında olmadığından parasız kalıp, en sonunda istifçi olup yapayalnız ve acı içinde ölecek
birinin en sevdiği renk kırmızıdır, diğerinin mavidir
Yaşam tarzı diyebilirim. Nasıl büyüdüğün önemli. Çocukken düştüğünde gidip yara bandını sen aldıysan korkma bu hayattan ama annene seslendiysen birşey diyemeyeceğim.
Bende herşeyi içimde yaşarım kan kussam belli etmem
Aslında normal olan üzülecek bısey varsa uzulmek sevinecek seyvarsa sevinmek en azından dürüst olur
Durumları analiz ederken kullandıkları duygusal veya mantıksal etkenlere baglı .
Yetersizlik. Yetememek. Algılayamamak. Dışlanma piskolejisi.
Dağ gibiler çünkü her şeyin gelip geçici olduğunu biliyorlar. Benden örnek vereceğim, kötü olay yaşadığımda sanki hiçbir şey yaşamamış gibi hissediyorum. Yaşanmışlık doğam bu yıkılmamaya meğilli olmuşum. Hayat prensiplerimden biri de yıkılmamak, tepkisiz olmak.
Aşırı bağlıklık beklentileri getiriyor, kendinden taviz vermene sebep oluyor ve zayıflık gösteriyorsun. Sınırları belirleyebilen kişiler için zayıflık pek olası bir durum değil.
Bence mesele ilişkileri kar ve fayda olarak kurgulayan kişilik özelliği.. Birbirini konrol etmeden yaşanabilecek çok güzel aşklar dostluklar olabilecekken hep diğerini kaybetme korkusu ile aşırı konrol, manipülasyon.. Özgüven ve özsaygısı eksikliği kontrolcü yapar.. Diğer garibim de kontrol edilmek istiyor aslında, o da birisi herşeyi düşünsün onun yerine herşeyi halletsin diye beklenti içinde.. Kontrolcü kendini değersiz hissediyor, kontrol edilmek istenen de.. Aslında herkes değersizlikten muzdarip
Empati yapma yeteneği olanlar insani erdemlere sahip kişiliği gelişmiş insanlar başkalarının duygu düşünce ve sorunlarını kendi sorunlarıymış gibi algılayıp insanlrın hislerine, duygu, düşünce ve sıkıntılarına karşı hassasiyet gösterebiliyor eğer bu erdemlere sahip değilse neme lazım deyip yalnızca kendi arzu ve isteklerinin peşinde koşuyorlar
Duygularını belli etmek tada belli etmemek kişinin kendi seçimi
İki kişi düşünün ayni aileden ayni şartlar altinda büyüsün. Aynı sorunu onUne koydugunuzda a kişisi sürekli bunun aşilamayacagini zor oldugunu yakinir dursun. B kişiside yapilabilecegini aşila bilecegini söyler. Bu B kişisi çalişmaktan mucadeleden korkmuyor çünkü bu sorun onun için hayatta yol almasi için yapacagi bir sürü engelden sadece biri. Bu insanin hayalleri var hedefi var amaci var. Bu insan davranislarinda ölçülü davranislar tutarli hareketler sergiler.