Kandida tedavisinde nasıl bir yaklaşım uygulanmalıdır?

Başlarken belirtmeliyim ki burada yazdıklarım sadece kandida için değil her türlü bağırsak mantarı, bakterisi ve paraziti için de geçerlidir. Ama genelde başlıca kandida olduğu için ona yönelik yazacağım.

Sadece probiyotikle, karbonhidratı keserek veya ilaçla yenemeyeceğiniz dünyanın en kurnaz ve dirençli canlısı. Bulunduğu yüzeye kök salıp filmler oluşturarak resmen o dokuyla birleşir. Aldığınız probiyotikler ise olduğu gibi o yüzeyin üstünden kayıp atılıverir. Sıfır karbonhidratla beslenseniz dahi glikozamin denilen vücut dokularındaki şekerleri dahi kullanarak yaşamını sürdürebilmektedir. Kandida bilinenin aksine asidi değil alkalini sever, kandida normalde asit ortamındayken vücuda faydalı maya formunda, alkali ortamda ise mantara dönüşen patojen bir mikroorganizmadır. Normal şartlarda probiyotikler laktik asit başta olmak üzere asit salgılayarak kandidayı kontrol altında tutarlar. Ama tek başına asitle saldırmak dahi yetersiz olacaktır, kandida amonyak salgılayarak bulunduğu ortamın phını kendine uyarlayabilmektedir ve ayrıca tükettiğiniz asidik maddeler onikiparmak bağırsağından salgılanan bikarbonat ile nötrlenecektir. Ve de bu kurnaz şey kullanılan ilaçlara karşı da direnç gösterebilmektedir.

Tedavisinde bütüncül bir yaklaşım uygulanmalıdır. Vücudumuzu bir kale gibi düşünelim. Kalemiz düşman tarafından işgal edilmiş durumda. Öncelikle kandidayla savaşıp kaleden çıkaracak doğal ve farmasötik kandidayı öldüren takviyeler alınmalı, daha sonra aynı anda kalenin tekrar işgal edilmesine karşı hemen askerlerle donatılmalı yani probiyotik alınmalıdır. Ayrıca düşmanı güçlendiren kaynaklara el konulmalı yani şeker kesilmelidir.

Ayrıntılara gelecek olursak, kandidayı öldürmek için pek çok doğal takviye ve ilaç var ama ilaçlar hem pahalı, hem ciddi yan etkileri var hem de kandida bir süre sonra bunlara direnç gösteriyor. Ayrıca genelde kandidası olanlar kötü bakteri üremesine ve parazitlere de sahiptir. Elimizde yan etkisi düşük, güçlü, hem antifungal, hem antiparazitik, hem de antibakteriyel doğal silahlarımız var. Hindistan cevizi, kekik, karanfil, sarımsak, soğan, greyfurt çekirdeği, siyah ceviz kabuğu, pau d'arco, nim, biyotin. Bunları direk yiyerek, yemeklere koyarak, çayını yaparak, yağını ya da özünü çıkartıp veya hazır alarak tüketebilirsiniz. Ne kadar çok çeşitte antifungal alırsanız o kadar etkili ve kandidanın da direnç gösterme olasılığı o kadar düşük olur. Ama mutlaka bunlar düşük dozdan başlanmalıdır, kandidanın aniden ölüp taşıdığı toksinleri vücuda salması sonucu vücutta die off dediğimiz çeşitli yan etkiler (hasta hissetme, döküntü, çarpıntı, sindirim problemleri, karın ağrısı, ateş, uykusuzluk, depresyon vs.) meydana gelebilir.

Probiyotikten bahsedersek, ne yazık ki evde mayaladığımız yoğurt kefir vs probiyotik sayısı çok olsa da çeşidi azdır. Probiyotik kapsüllerde ise çok çeşitte ancak az sayıda probiyotik bulunur. Bu durumda en iyi çözüm yoğurdumuzu ve kefirimizi probiyotik mayalardan veya kapsüllerden yapıp tüketmektir. Aynı şekilde probiyotikler de die off etkisine yol açabileceği için en düşük dozdan başlanıp yavaş yavaş arttırılmalıdır.

Kandidayı öldürmede bağışıklık sistemi de önemli bir rol oynar. Stres bağışıklık sistemini zayıflattığı için stresten uzak durmak çok önemlidir. B12, d vitamini, çinko, c vitamini, magnezyum, demir başlıca olmak vitamin seviyelerimiz yüksek olmalı ve takviye alınmalıdır. Kafeinli çay ve kahve gibi içecekler sabah saatlerinde ve az tüketilmelidir, sürekli ve yüksek dozda kafein alımı kortizol dengesiyle oynayarak bağışıklık sistemini bozabilir. Kortizol dengesinden açısından ek olarak mutlaka düzenli ve yeterli uyku uyunmalıdır.

Bir diğer husus ise bağırsaktaki asiditedir. Asitlik hem sindirim problemlerini çözmek açısından hem de kandidayı yenmek açısından çok önemlidir. Ama önce mide asidinden bahsetmek gerekiyor. Mide asidinin fazla olmasının reflü, gastrit başta olmak üzere çeşitli sorunlara yol açtığını söylenir hep ancak tam tersi, mide asidinin düşük olması mideyi helicobacter pylori gibi enfeksiyonlara açık hale getirir, kişi mide şikayetleriyle doktora yakınarak gider ve mide asidi düşürücü ilaçlarla yollanır. Mide asidi düştükçe enfeksiyon daha şiddetlenir ve ne olur, ilacın dozu artar ve enfeksiyon tekrar şiddetlenir, böyle bir kısır döngüye girer. Aynı şekilde midedeki yiyecekler bağırsağa geçtiğinden bağırsağın asitliği ve enfeksiyonlara dayanıklılığı da kısmen mideye bağlıdır.

Mide asidi enfeksiyonlar dışında sindirimde büyük bir rola sahiptir, sindirim sisteminin orkestra şefi gibidir. Diğer tüm sindirim hormonlarını, pankreas enzimlerini, sekretin ve kolesistokinini, bağırsak hareketlerini mide asidi uyarır. O yüzden kabızlık, şişkinlik vs herhangi bir sindirim problemi yaşıyorsanız başta mide asidinizi düzeltmelisiniz. Kandida hastalarında strese bağlı, bozuk metabolizmaya bağlı ve yetersiz vitamin mineralden dolayı düzgün mide asidi salgılanamaz. Mide asininin düzgün salgılanması için stressiz rahat olup sevdiğiniz yemekleri iyice çiğneyerek yemelisiniz. Yemek sırasında limondan sonra başta sirke olmak üzere turşu, yoğurt, kefir vs gibi probiyotik gıdalar tüketmek asetik asit ve laktik asit içerdiklerinden mide asidini arttırabilir. Ayrıca takviye olarak betain hcl (pepsinli ya da pepsinsiz) kullanabilirsiniz.

*********************************************

Beslenme çok ayrıntılı bir konu olduğundan bu kısmı ayırdım. Kandidanın beslenme kaynağı tüm karbonhidratlardır; glikoz, laktoz, sükroz, fruktoz, selüloz vs. Aklınıza ne gelirse. Bu yüzden beslenmemizin büyük kısmı proteinlerden oluşmalıdır. Her türlü et, peynir ve yumurta istediğiniz kadar tüketilebilir.

Ama bu demek değil ki karbonhidratı tamamen kesmeliyiz. Siz karbonhidratı kesseniz de zaten kandida vücut dokunuzdakilerle beslenmeye devam edecektir ve de karbonhidratı tamamen kesmek kabızlığa ve enerjisizliğe yol açabilir. En güvenli karbonhidratlar yeşil yapraklı sebzeler ve az lifli, nişastasız sebzelerdir. Bunlar ıspanak, semiz otu, pazı, tere, maydanoz, dereotu, yeşil fasülye, karnabahar, biber, turp, enginar, mantar, roka, şalgam, zeytin, limon, zerdeçal, zencefil, tarçın gibi meyve sebzelerdir. Bunlar genelde hiçkimsede bir sorun yaratmayanlardır.

Kesinlikle tüketilmeyecek dahi olsa fermente edilmiş her şey tüketilebilir. Aklımıza ilk gelen şey turşu ve sirke ancak illaha turşu yapmak zorunda değilsiniz. Meyve ve sebze püre haline getirin; bir miktar su ekleyin ve yoğurt, kefir mayası veya probiyotik kapsülü içine kırıp karıştırın, ağzını kapatıp sıcak ve karanlık bir yere koyun, yaklaşık 5-10 saat içinde tüketmeye hazır.

Prebiotik ve lifli karbonhidratlarda çok dikkatli olunmalıdır. Kandidanın yanı sıra bağırsakta kötü bakteri üremesi (sibo) olanlarda prebiotik ve lifli gıdalar tolere edilemez. Prebiotikler ve lifler unutulmamalıdır ki sadece probiyotik bakterileri değil tüm bakterileri besler. Eğer lifli veya prebiotik bir gıda yediğinizde çeşitli sindirim sorunları (başlıca gaz) ve alerjik reaksiyonlar yaşıyorsanız uzak durunuz. Meyve sebzeleri kabuklarını soyarak yiyiniz ve aşağıda parantez içinde liflidir dediklerimden uzak durunuz.

Mercimek, fasülye, nohut gibi baklagiller nişasta içerirler ve çalışmayan bir bağırsak nişastayı sindiren enzimler üretemediği için yediğiniz nişastalar doğrudan kandidanın besini olurlar. Baklagilleri tükemeden önce 48 saat suda bekletip sonra güzelce yıkamak nişastasını önemli oranda düşürecektir.

---------------------------------------------

İkinci güvenli karbonhidrat listemiz ise lifli ve nişastalı sebzeler ile şekersiz meyvelerden oluşmaktadır. Bu gruptaki meyve sebzeler kişiden kişiye farklı sonuçlara yol açabilmektedir. Bu meyve sebzeler az miktarda denenerek başlanıp sonuç izlenmeli; eğer gaz, ishal, kabızlık, döküntü, kaşıntı vs. Olursa tüketilmemelidir.

Lahana, brokoli, marul, yeşillik gibi lahanagiller; soğan, sarımsak, pırasa, kuşkonmaz gibi soğangiller, kereviz (lifli olduğundan dikkatli olunmalıdır)
Kuru fasülye, mercimek, nohut, bakla, bamya, bezelye, börülce, soya gibi baklagiller, fındık, fıstık, badem, ceviz, çekirdek gibi kuruyemişler, havuç, kabak, balkabağı (lifli ve nişastalı olduğundan dikkatli olunmalıdır)
Elma, armut, ayva, muz, nar, kivi, yeşil erik, hindistan cevizi, avakado; kırmızı olan ve berry grubu vişne, kiraz, çilek, böğürtlen; salatalık, domates gibi meyveler (az da olsa şekerli olduğundan dikkatli olunmalıdır)
Domates, patlıcan (nadiren alerji yapabilir)
Buğday, bulgur, karabuğday, kinoa, yulaf, darı, yulaf, çavdar, arpa, kırmızı ve siyah pirinç gibi yalancı ve gerçek tahıllar (nişastalı, glütenli olduğu için)
Ekşi mayayla fermente edilmiş undan yapılan ekmek, poğça, gözleme, simit gibi hamurişleri (gluten ve şekeri çok azdır ama duyarlı kişilerde çok az gluten bile sorun çıkarabilir)
Lahmacun (hamuru çok ince ve çıtır olduğu, glütene çok duyarlıysanız elbette tüketilmemeli)
Stevia gibi doğal tatlandırıcılar

---------------------------------------------

Şimdi ise kesinlikle tüketilmeyecek karbonhidratlar listesine geldik. Önce tüketilebileceğimiz pek çok şeyi yazdım ki sürekli gelen tepki olan "yiyecek bir şey kalmadı" demeyesiniz.

beyaz, esmer, kırmızı, mor, pembe artık aklınıza ne gelirse çay şekeri
Bal, pekmez (doğal da olsa aşırı şekerlidir)
Süt (laktozdan dolayı ancak yoğurt, kefir laktozsuz olduğu için sorun yok)
Meyve suyu (meyvelere izin var ancak meyve suyu posasız olduğundan çok şekerlidir)
Kola, fanta, gazoz, soda gibi yapay şekerli içecekler
beyaz pirinç (çok şekerlidir)
Patates, mısır (çok nişastalı)
Kavun, karpuz, üzüm, kayısı, şeftali, incir, kırmızı mor erik; turunçgil olan portakal, mandalina gibi meyveler (çok şekerlidir)
Kuru üzüm, kuru kayısı gibi kurutulmuş meyveler (çok şekerli ve liflidir)
Endüstriyel mayayla yapılmış hazır ekmek ve hamurişleri (ekşi mayayla yapılırsa izin var)
Çikolata, kek, muhallebi, baklava, kadayıf, dondurma vb. Tatlılar (yoğurt ve meyve kullanılarak dondurma yapabilirsiniz kastettiğim dışarda satılan şekerli ve katkı maddesi dolu dondurmalar)

********************************************

Kandidadan kurtulmak aylar sürebilmektedir. Bu yüzden sabırlı olmanızda fayda var. Acele etmeyin ve strese girmeyin, bu hata yapmanıza neden olur. Eğer doğru bir şekilde ilerlerseniz gelişmeler birkaç ay içinde görülür.

İyileştikten sonra korunmaya gelecek olursak kandidanın en büyük nedeni antibiyotiklerdir. Bu yüzden ciddi bir enfeksiyon olmadığı sürece antibiyotik kullanılmamalıdır.

Ancak bu demek değilki ben antibiyotik kullanmıyorum sorun yok o zaman. Doktorun size verdiği antibiyotikler aldığımız antibiyotiklerin çok az bir kısmını oluşturur. Yediğimiz hayvanlara verilen antibiyotikler, hazır gıdalardaki koruyucular, tarım ilaçları yararlı bakterilere yani probiyotiklere çok büyük zararlar verirler.

Bu yüzden hayat boyu, özellikle antibiyotik kullanmak zorunda kaldığımızda mutlaka probiyotik alınmaya devam edilmelidir. Koruyucu ve katkı maddesi dolu hazır gıdalar tüketilmemelidir. Pek mümkün değil biliyorum ama mümkün olduğunca meyvemiz, sebzemiz, etimiz, sütümüz organik olmalıdır.

Buradaki bilgiler onlarca kişiyle konuşmam, aylardır ettiğim tecrübeler ve okuduğum onlarca kitaplarla araştırmalar üzerine derlenmiştir. Ben doktor veya herhangi bir tıbbi uzmanlığı olan birisi değilim. Uygularken siz de gözü açık olmalı, bol bol araştırma yapmalı, kendinizi iyice inceleyip vücudunuzun tepkisine göre ilerlemelisiniz. Ekşi sözlükte de aynı yazıyı paylaşan benim. Kolay gelsin...

*********************************************

SSS (sık sorulan sorular)

- Prebiyotikle (liflerle) birlikte prebiyotiklerin bir arada alınması tavsiye ediliyor. Siz neden tavsiye etmiyorsunuz?
+ Prebiyotikler yalnızca yararlı probiyotik bakterileri değil aynı zamanda kötü bakteri üremesi olanlarda kötü bakterileri de besler. Eğer kişi prebiyotik bir gıda tükettiğinde sorun yaşıyorsa uzak durmalıdır.

- Fazla et, protein tüketmek kabız yapmaz mı?
+ Bağırsak disbiyozu olanlarda normal insanların aksine proteinler karbonhidratlara göre daha rahat sindirilir. Karbonhidratların sindirimi probiyotik bakterilere bağlıdır. Elbette aşırı da tüketilmemeli, deneyip kendinize göre ayarlamalısınız.

- Glütenli gıdaları tüketebilir miyim?
+ Glüten sanılanın aksine alerjiniz yoksa tüketilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Boşuna glüten tüketmeyin diye insanları korkutmaya gerek yok. Glütenli gıdalar glüten içermelerinin yanı sıra çok şekerli olduğundan dikkatli olunması gerekir. Hamurişleri ekşi mayayla yapılmalı ve beyaz pirinçten uzak durulmalıdır.

- x gıda vücudu alkali yapıyor, y gıda vücudu asitli yapıyor. Tüketmemde sakınca var mı?
+ İnsan vücudu için hem asitli hem alkali gıdalar gereklidir. Asit zararlı alkali sağlıklı veya tam tersi diye bir şey yoktur. Kan ph dereceniz ne yerseniz yiyin sabit kalır. Ama sindirim sistemi vücuttan ayrılır, gıdaların sindirimi ve kötü bakterilerin, mantarların ürememesi için asitli bir ortama ihtiyaç vardır. Bu yüzden korkmadan asit alkali tüm gıdalara ek olarak asitli gıdalarla destek sağlanmalıdır.

- İyileşmeye başladığımı nasıl anlayacağım?
+ Sizi en çok rahatsız eden semptomunuz genelde en belirleyici kriterdir. Genelde 1 ay içinde bu semptomunuzda iyileşmeler başlayacaktır.

- Karbonhidrat almazsak vücudun enerjisi düşmez mi? Spor yapıyorum, karbonhidrat tüketmem gerekiyor, ne yapmalıyım?
+ Karbonhidratlar ekmekler ve tatlılardan ibaret değildir. Ayrıca karbonhidrat beslenmede zaruri de değildir ancak ilk başlarda vücudunuz normal beslenme alışkanlıklarınızı değiştirdiğinizden enerjiniz düşebilir. Bir süre sonra düzelecektir. Sebzeler karbonhidrat ihtiyacınızı karşılamak için yeterlidir. Bunun yanı sıra kişiye tüketebiliyorsanız baklagiller, tahıllar, kuruyemişler, ekşi mayalı hamurişleri ve ekmekler karbonhidrat ihtiyacınızı fazla fazla karşılayacaktır.

- Süte alerjim var. Yine de yoğurt, kefir vs tüketebilir miyim?
+ Sütün alerji yapmasının sebebi genelde laktozdur. Yoğurt, kefir vs laktoz içermediği için tüketilebilir. Eğer yoğurt, kefir vs tükettiğinizde de sorun yaşıyorsanız die off etkisi olabilir ya da yoğurt ve kefirin içindeki kazeine ve antikorlara alerjik olabilirsiniz. Yoğurdunuzu, kefirinizi a1 değil a2 kazein içeren keçi, eşek, at, deve, insan sütüyle yapmayı deneyiniz. Mutlaka bir kaşıktan başlayıp probiyotik dozunu yavaş yavaş arttırınız. Diyorsanız hiçbir şekilde süt ürünü tüketemiyorum probiyotik kapsül kullanınız ve turşu gibi diğer fermente ürünleri tüketiniz.

- Kemik suyu ve glutamin takviyesi öneriyor musunuz?
+ Kemik suyu veya glutamin takviyesi tedavinin odak noktası değildir ancak bağırsağı besledikleri için faydalıdır. Ama glutamin pahalı, çeşitli nedenlerden de kemik suyuyla uğraşamam diyorsanız proteinli ve C vitaminli gıdalar tüketmek de vücudun kendi glutaminini ve kolajenini üretmesini sağlayarak yeterli olacaktır.

- Kandidam olduğunu nasıl anlarım?
+ En kesin yol şudur, eğer kandidadan şüpheleniliyorsa ve kandidaya yönelik tedavi uygulandığında bir süre sonra semptomlarda gerileme görülüyorsa kandidanız vardır. Dışkı testi dahil pek çok testin doğruluğu çok düşüktür.

- Kullandığım antifungal ve antibakteriyel takviyeler bir süre işe yaradı ancak çalışmayı bıraktı. Ne yapmalıyım?
+ Direnç geliştirmiş olabilirsiniz. Kötü bakterilerin ve kandidanın direnç geliştirmesini önlemek için mutlaka birden çok çeşitte antifungal ve antibakteriyel destek bir arada kullanılmalıdır.

- Ekşi mayalı ekmekte ve kefirde mayalar (mantar) var, tüketmemde sakınca var mı?
+ Kefirde ve ekmekte yararlı mayalar vardır. Bilimsel olarak kandida gibi zarar verici olduğuna dair bulgu yoktur. Aksine kefirin ve ekşi mayalı ekmeğin içindeki saccharomyces mayalarının kandidaya karşı etkili olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir.

AHMET YILMAZ

com-73mdhmvr60rdf996lo2m.jpg
A
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
25
25 CEVAP

Candida diyeti bu kadar basitmiydi

H