Aygül Islamoğlu diyelimki amacımız toplumu korkutarak eğitmek ve bu da doğru bir yol olsun. Sadece bir insanın bile öldükten sonra suçsuzluğunun anlaşılması diğer tüm doğruları yıkıp götürmez mi?
Toplum zaten korku politikası uygulanarak eğitiliyor bu idam olmasada dini ekonomik sosyal baskılar vs gibi çocukluktan başlayıp buyudugumuzde farklılaşan kabullendirilmis sindirilmiş bireyler olarak yetistiriliyoruz beynimizde sorguladigimiz bir sürü konu varken bunları paylaşamamakta bu korku eğitimlerinden dolayı suçsuz yere canına kast edilmişse tabiki vahim bir durum olur ama ispat ve deliller doğrultusunda adilane bir şekilde uygulanırsa kötü suçlar tecavuz birini oldurmek gibi agir suclar icin caydırıcı olabileceği düşüncesindeyim
Aygül Islamoğlu önermenin başlangıç kısmına katılmakla birlikte görüş ayrılığımız sonlara doğru baş gösteriyor:) ölüm cezasıyla cezalandırılan bireyi birincisi geri kazanamazsınız ikincisi bu adamı aslında cezalandıramazsınız çünkü ölür gider ve öldükten sonra toprağa karışır üçüncüsü bu adamı degil yakınlarını cezalandırmış olursunuz çünkü o insan artık yoktur.. Yani neresinden bakarsak bakalım ecnebilerin yanılmıyorsam "chilling effect" dediği soğutucu etki olarak dilimize geçen ( aslında doğrudan toplumun gazını alma olan ) hukukla ve modern ceza anlayışıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir şey elde edersiniz ki bu bizim istediğimiz bir şey olamaz suçlu her kim olursa olsun onu topluma geri kazandırmak hedeflenmeli ve buna uygun davranılmalıdır çünkü suçluyu suça hazırlayan içinde yaşadığı toplumun ta kendisidir.
Asıl ceza veya mükafat yeri ahirettir. İdam cezasının mantıgı o suçun bi daha islenmemesi icin insanlara ibret içindir
Peki suçlu bir ateistse? Öteki dünyada cezalandırılacağı görüşü onu bağlamaz ve cezaların caydırıcılığı ilkesi askıda kalır.
Bu dünyada cezalandırmak kişiyi suc islemekten caydırır. Kisi kim olursa olsun farketmez
Yusuf Kırgıl kesinlikle ben de bundan bahsediyorum.
Ölüm korkutur can tatlıdır cunki
Aygül Islamoğlu diyelimki amacımız toplumu korkutarak eğitmek ve bu da doğru bir yol olsun. Sadece bir insanın bile öldükten sonra suçsuzluğunun anlaşılması diğer tüm doğruları yıkıp götürmez mi?
Toplum zaten korku politikası uygulanarak eğitiliyor bu idam olmasada dini ekonomik sosyal baskılar vs gibi çocukluktan başlayıp buyudugumuzde farklılaşan kabullendirilmis sindirilmiş bireyler olarak yetistiriliyoruz beynimizde sorguladigimiz bir sürü konu varken bunları paylaşamamakta bu korku eğitimlerinden dolayı suçsuz yere canına kast edilmişse tabiki vahim bir durum olur ama ispat ve deliller doğrultusunda adilane bir şekilde uygulanırsa kötü suçlar tecavuz birini oldurmek gibi agir suclar icin caydırıcı olabileceği düşüncesindeyim
Aygül Islamoğlu önermenin başlangıç kısmına katılmakla birlikte görüş ayrılığımız sonlara doğru baş gösteriyor:) ölüm cezasıyla cezalandırılan bireyi birincisi geri kazanamazsınız ikincisi bu adamı aslında cezalandıramazsınız çünkü ölür gider ve öldükten sonra toprağa karışır üçüncüsü bu adamı degil yakınlarını cezalandırmış olursunuz çünkü o insan artık yoktur.. Yani neresinden bakarsak bakalım ecnebilerin yanılmıyorsam "chilling effect" dediği soğutucu etki olarak dilimize geçen ( aslında doğrudan toplumun gazını alma olan ) hukukla ve modern ceza anlayışıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir şey elde edersiniz ki bu bizim istediğimiz bir şey olamaz suçlu her kim olursa olsun onu topluma geri kazandırmak hedeflenmeli ve buna uygun davranılmalıdır çünkü suçluyu suça hazırlayan içinde yaşadığı toplumun ta kendisidir.