O zaman şöyle diyoruz. Algıladığımız kadar herşey var. Algılamak içinde düşünmek gerek. Çünkü hayatın ne kadar gerçek olduğu, bizim onu ne kadar algıladığımız ile alakalıdır. Düşünen fakat duyu yetisinden (görme/tatma/dokunma/işitme/hissetme) yoksun olan biri hayatı var diye algılar mı?
Bu akşam biraz ısındı beyinleriniz. Farkındayım. Az daha zorlayın hadi.
Gören Dardağan
G
Haklısin...
aklın kadar varsın
Yetilerin tamami mi yok:))
Herkes algisı kadar bir dünya..
Bunlardan yoksun olan birisi için var diyebilir miyiz?
Evet. Tamamı yok. Böyle bir insan olduğunuzu hayal edin. Cevrenizde nasıl bir dunya yada nerede olduğunuzu düşünürdünüz. Sonsuz bir hiç bitmeyen bir zamam kavramı içinde olduğunuzu sonsuz bir sessizlik olurdu. Hatta öleceğinizi yada bu hayatın biteceğini bile algılamazdiniz.
ali, bunlardan yoksun birisi, varlığına bir tarif koya bilirmiydi?
Gercek diye birsey yok bence biz cevremizi sadece 3 boyutlu olarak algilayabiliyoruz 4 boyut 5 boyuttan da soz ediliyor zamani algilayamiyoruz baside indirgedik sadece bundan dolayi cevremizi hicbirzaman algilayabilecegimizi dusunmuyorum hele zamani belki cok dar dusunuyorum ama aciklanamaz geliyor su an icin
Algımızın dışında da yokmuyuz?
Benim algımın çok ötesinde bir algı ile beni tanimlayan biri beni olduğumdan (algımdan) daha fazla biri yaparmı?
Varlığına tarif koyamayacağı için kendisi açısından var diyebilir miyiz anlamında sormuştum zaten.
Başka bi dünya başka bi algı ve zeka düzeyiyle mümkün..( teslacılar)
SANMAM HERKESİN NUTKU DURMUŞ KOR SAGIR DİLSİZ OLMUŞ SA Kİ
Bir kitapta şöyle bir yazı okumuştum;
Sokaklarda yaşayan bir gariban bir çayırda uyuya kalır, uyandığında buyuk bir kralligin kralidir irkilir "fena bir kabustu" der, gununu kraliyetin rutin işleriyle geçirir yorulur odasına çekilir uyuyakalır ve çayırda gariban olarak uyanır.
Gerçek ve idealar dünyası böyle tanimlanir, gerçekmiyiz yoksa idea mi?
(Diger postta yazmistim burdada fikir verebilir)
Dusunebilen biriyse Yetilerinden birkaci bile varsa hayat var. Aslolan nedenleri yorumlayip sonuca ulasabilecek bireyler. Farkli sonuclarda olsa hayat dusunebildigimiz kadar var.
İste bu sebepten de algıyi canli tutmak icin düşünmeye sorgulamaya devam:)
Varlık algısını düşünsel boyutta farkındalığa taşıyan duyular ise duyuların sonradan kaybolması düşünsel anlamda varlık farkındalığını devam ettirebilir mi? (yol yorgunu olduğum için reseptörler erken yandı kusura bakmayın )
Aynı kitabın konusu da biraz ilginçti;
500 sayfalık romanda 400. sayfada hikayenin kahramanları, bir kitabın kahramanları olduklarını farkediyorlar ve yazarın hayalgücünün dışına cikip hikayenin gidişatini degistirmek icin ellerinden geleni yapiyorlar.
Hoxam romanın adını yazarsanız mutlu olurum.
Sofinin dünyası sanırım bahsettiği kitap
Evet Sofinin Dünyasi
Sonradan kaybolursa evet hayat vardir. Hafizadakiler gecmiste olanlari islemeye devam eder. Dogustan itibaren yoksa bellek sıfır:) beden makinaya baglı devamlilini surdurur. Uasam yoktur:)
Boyut konusu ayri bir tartisma konusu olabilir, ama baska boyutlar fikrinden baska formda canlilar sonucu cikarmak cok anlamli olmayabilir.
Evet ayni ortamda farkli frekanslarda farkli radyo dalgalari birbirine mudahale etmeden hareket edebiliyor bunu biliyoruz. Ama boyut meselesinden boyle bir mantik cikarmak biraz ilginc olabilir.
Nasıl?
Hareket eden, belki düşünen ama fiziksel varlığı olmayan gibimi?
Boyut, fiziksel bir tanımmıdır?
3 boyut, x-y-z akslarını meşgul eden yani eni boyu ve yuksekligi olan anlamindadir. Buda demek oluyorki 3 boyutlu bir nesne ölçülebilir durumdadır ve dolayısıyla fizikseldir. Kastettigimiz boyut algisi buysa tabi.
Fiziksel olarak 4. Boyut fizik kurallarının ötesinde bir tanimlamadır. Fizigin otesiyle metafizik ilgilenir diyebiliriz.
Ve son olarak metafiziğin de bilimin dışında olduğunu kabul edersek 4 ve sonrasındaki boyut algısı bilimin iteleyecegi bir düşünce tarzı olur.
Platon (eflatun) bir cok düşünüre göre peygamberler den biri olarak kabul edilir. Bunun sebebi fikirlerinin biraz ilahiyat kokmasıdır.
Teoride Tanri da vardir.
Teoride evet
Güzel postmuş aslında geç gördüm. Algılarımız dışında mutlak bi hayat vardır zaten. Mutlak hayat kişiye ya da algıya göre değişmez. Ama her bir bireyin beyni ayrı bir evren olduğu için algılara göre de farklı farklı evrenler varolabilir. Mesela LSD'nin etkisinde olan biri için dünya çok canlıyken, renkler gözalıcıyken normal biri için dünya sadece etrafında olup biten şeylerden ibaret olabilir. Algı meselesi tabi bi yerde:))
Sizin konunuz ne :))
Adi ustunde teori, teori kisiye gore degiskenlik gosterebilir, ben tanri varligi gibi bir teoriyi kabul etmedigim icin oyledir diyemem.
Halledilecek bir şey yoktu aslında pek
Mutlak gerçek yoktur zaten. Doğru bilgi vardır.
Kisaca 4. Ve sonrasi boyutlara bakis ile Tanri ya bakis benzerlik gosterir. Ikiside bilimin dışındadir
Ama nötron ve elektron vardı, onlari gozlemleyecek teknoloji yoktu.
Burada bilinmeyen elektron ve nötronlar degildi onlar tam olarak milayarlarca yildir cekirdege kur yapiyorlardi, bu kurlaşmayı gozlemleyecek "teknik" ti olmayan.
Matrix filmi, eger hiristiyanlik propagandasini yaptigi goz ardi edilirse, holografik evren tezine en mantikli sunumu yapmistir. 5 duyu organimiz ile algilayip meddelestirip sonra cerceveledigimiz evreni, yine o algilarin dogrultusunda hukme baglamak cok dogru degil. Dinlerin anlattigi kavranamaz bir yaratici fikrine de saplanmadan, kavranabildigi kadariyla(bilim isiginda) evrenin yapisinin algilanmasi ve islettigi sistemin okunmasi mumkun olabilir. Fizik kurallarinin %100 hatasiz islemedigi evrenin bazi suprizleride olmaktadir. (orn, ayin dunyaya her sene 2 cm yaklasmasi vb) yani kaotik ve harmonik bir kurallar evreninde yasiyoruz. Bu madalyonun madde boyutudur. Ancak bir de mikrodalga boyutu vardir ki, gorebildigimiz veya henuz teknik enstrumanlarla varligina emin oldugumuz yildiz ve gezegenlerin titresimlerinin bizde yarattigi yanilsamalarin farkinda olamiyoruz. İlgisini cekenler bilir, derinlemesine astroloji (fal degil) bilenler, gezegen hareketlerinin (cekim, elektron ve notrino bombardimanlarinin skalasi) insan ve cevreye verdigi etki artik yadsinamaz sekilde aciktir. Bu cokluk icersindeki tekligin, yaratici olmasi dusuncesinin fantazisinden uzaklasarak, olusan bu yapinin karsisinda her gecen gun aydinlanip sorgulamaya devam etmeyi tavsiye ederim. "Holografik Evren" (michael talbot) kitabini ari bir kafa ile okunmasi gerekir diye dusunuyorum. Deneysel ve kaynakca olarak cok saglam bir kitaptir. Hatta sufilerin anlatmak istedigi tekligi orada bilimsel olarakta anlatildiginia sahit olabilirsiniz. Hepinize selamlar
Boyutlar ve boyutlarda yaşaması ihtimal turlerin fiziksel olarak varlik gostermesi gerektigini kabul edersek evet, eninde sonunda onlarla iletisim kuracak teknikleri bulacağız.
Burdaki sorun şu;
Boyut algımız ne?
Boyut diyince ne anlıyoruz?
Boyut metafiziklemi ifade edilmeli yoksa fizigin henüz ulaşamadığı ama fizikle izah edilebilir bir durummudur?