Aranızda yaşadığımız hayatın gerçek olduğuna inanan var mı? Bana ciddi manada aşırı sahte geliyor. Sanki bizler simülasyonlarız. Bilmiyorum.. Mesela yemek yerken sadece o an zevk alıyorsun sonrası yok. Telefon şarjı gibi düşünün. Doluyken kimse şarja takmaz. Bizler bu simülasyonlarda hayati sürecimiz bitince başka bir bedene her şeyi unutarak geri mi dönüyoruz.. Her şey bir enerjiden meydana geliyorsa bu enerjinin bu kadar doğru yayılması nasıl gerçekleşiyor. Neden altın oran var. Bu altın oran nasıl kendi kendine olsun. Gelin ufkumuzu açalım. Gittiği yere kadar. Zorlayalım kafaları: D
Hamit Ceyhan
H
Hamit Ceyhan , son dönemlerde birçok tanıdığımın ve bunun yanı sıra senin gibi sosyal medyada sorguladığı ve üzerine kafa yorduğu bir konu. Genellikle herşeyin derin bir boşluktan oluştuğu anlamını çıkarıyorum ben. Spritual science olaylarına girersen bu boşluğa bir anlam kazandırabilirsin bence. Aksi takdirde materyalizm ile (bana göre) evrenin bir amacı olmadığını ve buna gerek duymadığı gerçeğini çıkarırsın. Simulasyon konusu ise daha farklı. Birşeyin simulasyonu varsa o şeyin gerçek modeli de var. Bir simulasyon durumu olsa bile en azından gerçeğin bir parçası olmuş oluruz. İşin günlük yaşam babında felsefe kısmı ise binyıllardır süregelen 'anlam arama' sorunsalı. Şuan zamanın sonundayız ve zaman bizimle akıyor. Var olan teknolojinin son noktasındayız, yani en üst düzeyinde ve gerçeklik arayışımızı bu teknolojiyle paralel sorguluyoruz. Örneğin simulasyon teorisi gibi. Neandertal olduğumuz zamanlarda gerçeklik sadece hayatta kalma içgüdüsü idi. Binlerce yıl önceleri gerçekliği 'var olma' alegorisi üzerinden inceliyorduk. Sanki zaman ilerledikçe gerçeğe daha fazla yaklaşıyoruz gibime geliyor. Fight club filminde bir laf var: "biz tarihin ortanca çocuklarıyız". işte biz de şuan tam o ortadaki devirde yaşıyoruz. Gerçekliği arayan ama ona ulaşamamış ve ulaşamayacak olan nesil olarak.