Abdûlgaffar el Hayatî der ki…
“Devlet devrimle yıkılabilecek bir kurum değil, insanlar arasındaki bir ilişki tarzıdır. Devlet, bu ilişki tarzıyla var olur, beslenir, güçlenir, sömürür ve öldürür.
Devlet, otoriter ve hiyerarşik örgütlenmelerle iktidara talip olunarak değil; insanlar arasında devletin kendini yeniden üretemediği yeni ilişkiler; özgürlükçü, dayanışmacı ve yaratıcı yeni bir ‘hayat tarzı’ kurularak eritilebilir. Asıl olan ‘iktidarı almak’ değil, kişinin öncelikle ve kesinlikle kendisinin ‘devlet dışı’na çıkması, ‘devlet dışı’ bir içerikle tanzim edilmiş gündelik hayat ihlallerini tasarlaması ve yaşamasıdır.
Hiç ama hiç unutmamak gerekir: ‘Yaşanacak bir hayatımız vardır!”
Leyla Atadil
L
Devletsizlik çok sınırlı kaynaklarla yaşayan küçük nüfuslar için olasıdır. Nüfusun dar alanda 300 kişiyi geçtiğinde ya da yaptığın çömleği laciverte boyamak gibi bir derdin olduğunda devlet yoluna girmişsin demektir.
çatal höyük ve binlerce insan için ne diyeceksin. Sınıfsız ve devltsiz bir toplum!
Biz öyle zannediyoruz.