Abdûlgaffar el Hayatî der ki…
“Devlet devrimle yıkılabilecek bir kurum değil, insanlar arasındaki bir ilişki tarzıdır. Devlet, bu ilişki tarzıyla var olur, beslenir, güçlenir, sömürür ve öldürür.
Devlet, otoriter ve hiyerarşik örgütlenmelerle iktidara talip olunarak değil; insanlar arasında devletin kendini yeniden üretemediği yeni ilişkiler; özgürlükçü, dayanışmacı ve yaratıcı yeni bir ‘hayat tarzı’ kurularak eritilebilir. Asıl olan ‘iktidarı almak’ değil, kişinin öncelikle ve kesinlikle kendisinin ‘devlet dışı’na çıkması, ‘devlet dışı’ bir içerikle tanzim edilmiş gündelik hayat ihlallerini tasarlaması ve yaşamasıdır.
Hiç ama hiç unutmamak gerekir: ‘Yaşanacak bir hayatımız vardır!”
Leyla Atadil
L
Len olm bırak süslü laflarla konusmayı, gerçekçi olalım öyle bir şey yok kölelik ortadan kalkarsa devlete ve yargıya ihtiyac duyulmaz diye, ütopik düşünceleri bırakın, 3 kişiden fazla yapılarda insanlar yönetmeye ve yönetilmeye ihtiyaç duyar, ne demek kölelik yoksa yargıya gerek duyulmaz, ortalık texas a döner.. Devlet olmazsa hangi ortak eğitimi kime aldırabileceksin, eğitim olmazsa bırak köleliği ortada insan kalmaz ..