(25/FURKÂN-2: Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O bir çocuk edinmemiştir, mülkünde ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir.)
Bu ayeti örnek olarak paylaşıyorum. Neyse konuma dönüp Ateist kesimin Müslümanlara karşı kullandığı bir eleştriye bakalım. Bu eleştriye göre doğa kusurluymuş. Bu kusurun kanıtıda hayvanların yamuk yumuk doğması veyahut canlıların acı çekmesiymiş. Bu sebepten ötürüde Allah yokmuş.
Bu doğanın kusurlu oluşunu göstermez. Bu sadece o kişinin duygu sömürüsü yaptığını ya da algı yaratmaya çalıştığını gösterir. Doğa kusursuzdur. Bu kusursuzluk insanın estetik algısına uyup ya da uymayışından değil veya bir organın işlevselliğinin olup olmayışından değil, doğanın kendi kanunlarına her daim uyuşundan kaynaklanır. Keçinin boynuzunun o kadar uzaması yine doğanın düzeninin kusursuzluğunu gösterir. Çünkü keçinin Dna'sında ne yazılmış ise ona göre bir büyüme gelişmiştir. Doğaya kusurlu demeniz için fizik kurallarının belirlenemez olduğu bir evrende yaşamanız gerekir. Bu evrene örnek olarak metafizik ile ilgili düşüncelerin gerçekleşmesini verebiliriz. Mesela rastgele bir şekilde fizik kurallarını hiçe sayan cin veyahut hayalet gelip benim bedenimi ele geçiriyorsa işte o zaman evrenin düzeni kusurludur, doğa kafasına göre hareket ediyor diyebiliriz. Ya da silahtan çıkan merminin fizik kurallarına uymayıp açıklanamaz bir şekilde ileriye değilde geriye gitmesini örnek verebiliriz. Ancak böyle rastgelelikler yoktur. Her şey bir kurala tabidir ve ona göre hareket eder, rastgele hareket etmez. Kuantum fiziğide aynı şekilde rastgele ya da kusurlu değildir. Kuantum fiziğide normal fizikten farklı bir şekilde belli kurallarla yine sabittir. Kusur olarak gördükleriniz kendi ütopyanızda görmek istemediklerinizdir. Kusursuzluk olarak sandıklarınız ise ütopyanızdır yani hayal dünyanız.
Güzel bir yazı