“İçinizden cumartesi günü haddi aşanları elbette bilirsiniz. Biz böyle yapanlara 'Aşağılık maymun olun!..' dedik. Bunu, hem bu hâdiseye şahit olanlara hem de sonradan gelecek olan nesillere bir ibret ve korunacaklara da bir öğüt kıldık.”(Bakara, 2/65-66)
Böyle bir Allah olabilir mi? Yaratmış olduğu canlıları aşağılayan, onlara beddualar eden inandırmak için yeminler savuran
Bilim Kertooğulları
B
Bu ayet neyi ve kimi hedef almış bi araştırın haddi asmadan maksat ne ve en önemlisi evrimi tersten ele almış.
http://kurandaceliskiolmaz.com/kuranda-neden-bazi-karakterler-hayvan-davranislarina-benzetilmistir-bu-hakaret-olarak-gorulebilir-mi/
Şayet cumartesi ağ atıp pazarları balık toplayıp da aklınca allah ı kandırmaya çalışıyorlarsa tabi ki aşağılık maymun benzetmesi yapılır
Aşağılık bir varlık neden yaratılır?
Dunyada her şey guzel yaratılmış veya guzelin güzelliği neye gore güzel. Siyah olmayınca beyazin ne önemi var. Evrende her şey zittiyla vardir.
Her hal ve durum İnsanda mevcutken başka bir örneğe gerek yok!.
Aşağılık varlık yaratmada ne gibi problem var? Maymun insandan aşağıdır çünkü insan daha zekidir. Bunu Maymunun problem edeceğini sanmıyorum Ama insan verilen zekasını özgür iradesiyle maymun seviyesine çekiyorsa bu kendisinin suçudur tanrının değil
Problem değilse neden aşağılanıyor
Maymunu asagilamiyor ki
neye benzetmeliydi karaktger ve davranışları? Ağaca ve dağa taşa mı ?
inanmayanlar allah nasıl olmalı maddeler halinde toplayıp kitap haline getirirse ahirette teslim ederiz allaha bak böyle olmalısın deriz, ama şöyle bir sorun var siz hala tanrıyı humanoid sanıyorsunuz, zeus, hermes falan işlemiş baya
Kuran o zaman ki ilk muhataplarının dilini konuşur. Adamlara İngiliz lordu gibi seslenecek hâli yok beyefendi.
Kuranda konuşan KİM?
Allah'ın sözlerini dönemin konjonktürüne göre aktaran ve ilk muhataplarının algisini es geçmeyen peygamber
Herkesin farklı anlayışı var. Kimi cebrail peygambere söyledi der Kimi Allah konuştu der.
Mehmet Saltürk Müslüman olan KURANI ALLAH KELAMI DİYE BİLMEZ Mİ?
Bakın Allah kelamı tabiki bir müslümana göre. Yazıyı buraya atacağım az sonra.
Bazıları kabul etmesede Arapların sevmediği, sevdiği bitki ve hayvanlardan örnek verilebilir. Bu böyle olmak zorundadır yoksa ilk muhataplar devreden çıkar. Ne diyo olum bu durumuna girer.
İyi de bu örneklemeleri yapan KURAN'da KİM?
Bu konu hakkında paylaştığım bir yazı var bulursam atarım
Spinoza'nın tanrı anlayışı hakkında...
Kendi metafiziğini biliyorsundur zaten. Doğaya içkin bir Tanrı anlayışı savunur. Ama salt panteisttir denemez. Vahiy kavramı ile ciddi problemlidir zira Tanrı'nın transandantal bir yönü olduğunu reddeder.
Doğa yasaları ile bilinebilecek bir Tanrı anlayışı imler. Geri kalan Tanrı tasavvurlarının Antropomorfik (insan biçimli) olduğunu söyler.
Nübüvvet (Peygamberlik) anlayışı ise şöyledir:(Mehmet Vural)
Spinoza’ya göre vahiy, her peygamberin yaradılışına, mizacına ve daha önce sahip olduğu düşüncelerine göre değişir. Eğer peygamber neşeliyse ona zaferler, barış ve mutlu eden olaylar vahyedilecektir. Çünkü tabiî olarako, muhtemelen böyle şeyler hayal edecek ya da tam aksine hüzünlü bir kişiliğe sahipse, savaşlar, katliamlar, felaketler ona vahyolunacaktır. Yani vahiy, muhayyile melekesinin durumuna bağlı olarak değişecektir. Örneğin, peygamber kültürlüyse, vahyi kültürlü bir şekilde, şayet kafası karışıksa, karışık bir şekilde algılayacaktır. Bu durum vahyin görüntülerle algılandığını gösterir. Bir peygamber köylüyse köy hayatındaki hayvanları ve oradaki hayat şeklini görüntülerle görecek; eğer askerse orduları ve bununla ilgili şeyleri; yahut bir saraylıysa taht, saray vb. Şeyleri görecektir.
Spinoza bu bağlamda Kitab-ı Mukaddes’ten birçok örnek vermektedir. O, Tanrı’nın özel bir konuşma tarzı olmadığını, fakat konuşma tarzının peygamberin öğrenmesine ve kapasitesine, kültürlü, kaba, eğitimsiz, sıkıcı ya da anlaşılması güç olmasına bağlı olduğunu söyler. Buna örnek olarak i̇şaya’nın Tanrı’yı giysili ve bir kraliyet tahtında otururken; Hezekiel ise O’nu bir ateş örneğinde görmesi şeklinde kendi ettikleri görünüş altında gördüklerini belirtmektedir. Dolayısıyla peygamberler vahyi ifade ederken, kendi imgelerini ve sahip olduğu bilgiyi kullandığı görülecektir. Kendi yaşam öyküsü, çocukluğu, anne babası, aynı zamanda ruhsal durumu metinde kendini gösterir. Bazen ayetler neşe dolu, coşkulu ve taklit edilemeyecek güzellik- te; bazen de keyifsizce ifade edilmişler ve günlük bir dil kullanılmıştır, peygamberliğin peygamberi asla daha bilgili hale getirmediğini iddia ederek “zihnî konularda onlara güvenmeye hiçbir suretle mecbur değiliz” sonucuna ulaşmaktadır.
Örneğin, Hz. Nuh’un kendi anlayışına uygun olarak, Tanrı’nın tüm insan soyunu yok ettiği ona vahyedilmişti; çünkü Hz. Nuh, dünyada Filistin sınırları dışında yaşayanların olmadığını düşünmekteydi. Yine başka bir örnekte, Tanrı’nın vahyettiği ilk insan olan Hz. Âdem, Tanrı’nın her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten olduğunu bilmiyordu; çünküo, kendisini O’ndan saklamıştı ve önceden yapmış olduğu günahı, sanki bir insana karşı işlemiş gibi, Tanrı’ya affettirmeye kalkışmıştı. Bundan dolayı Tanrı, onun anlayışına göre vahyetmiştir. Yine Hz. Musa, Tanrı’nın cennetlerde ikamet ettiğine, cennetten bir dağa inerek ona vahyettiğine inanmaktaydı ve Rab’le konuşmak için dağa çıkan Hz. Musa, şayet Tanrı’yı her yerde hazır ve nazır olarak düşünebilseydi, kesinlikle böyle yapmaya gerek duymayacaktı. Dolayısıyla Spinoza’ya göre Tanrı vahyi peygamberin anlayış ve düşüncesine göre uyarlamakta, yardımseverlik ya da ahlâklılıkla ilgisi olmayan teorik konularda peygamberlerin gerçekte bilgisiz ve çelişik düşüncelere sahip olabileceklerini düşünmektedir. Örneğin Hz. Musa’nın kendisine vahyedilen mesajı yanlış algılatıp, belirli bir arazide yaşayan İsrailoğullarının birliğini amaçladığını, bu milletin bir bölge içerisinde itaat etmesinin kaçınılmaz görünen sonu getirdiğini algılayamadığını iddia etmektedir. Bu yüzden Hz. Musa vahyi, sonsuz gerçeklikler olarak değil, ilke ve emir olarak algılaması ve bunları bir yönetici, bir kanun yapıcı, bir kral olarak algıladığı Tanrı’nın kanunları olarak emretmesi etkili olmuştur. Oysa bu sıfatlar insanlara özgüdür ve Tanrı’nın tabiatına yabancıdır.
Spinoza bizi ilgilendirmiyor. Bizi Müslümanların Allah sözü diye kutsallık ifade etmiş oldukları KURAN kimin sözü o ilgilendiriyor
Burdaki anlayış sorunuza cevap zaten beyefendi
Bu anlayışı benimsemek sorunuzu ortadan kaldırır zaten biz konuyu bilmiyor muyuz?
Benim anlayışım budur
Sn. şecaaddin sanki allahın avukatını oynamış O zaman lütfetsin de ENFAL = GANİMAT = TALAN suresinin yani bu eylemlerin onaylanma nedenini de anlatısn da aydınlatsın bizi
Niye ki ganimet haksız kazanç mı
Sömürücülere göre helal olabilir tabii
Ne alakası var Savaş çıkıyor ve rakibini yeniyorsun cesedi ile birlikte toprağa mı gömülmesi gerekiyor
Oktay Kırmızıoğlan Savaşta talan sizce helal mi oluyor?
Adamın mülkünü karısını kızını alıp koynuna sokunca bu nasıl adaletli Allah acaba?
Beddualar eden aciz bir ALLAH değil midir?
Aslında paylaştığım yazıda gayet açık anlatılmış diye düşünüyorum
Bu hikaye Babil kulesini yapan insanların maymuna ruhlara demonlara dönüşmesi hikayesinin (Talmud'ta) Şabat gününe uyarlanmış hali.