Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah’ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. (Muhammed suresi 4)”
Rabbimin ilk öğüdü esirlerin karşılıksız olarak salıverilmesidir… İkinci olarak da fidye karşılığı serbest bırakılmalarıdır…
O zamanki şartlar içerisnde fidyesini ödeyemeyen esirlerin konaklama ihtiyacını karşılayacak barınaklar olmadığı için esirler Müslümanların evlerinde misafir ediliyorlardı… Aslında bu dahi çok enteresan… Sizi savaş anında öldürecek olan birini siz, savaş sonrası evinizde ağırlıyorsunuz…
Kim günümüzde evini savaş esirlerine açar ki? Hatta evini açmakla kalmamışlar, sadakalarından da onları faydalandırmışlar… Bakın hangi sebeplerle…
“Sadakalar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm’a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar. Allah tarafından böyle farz kılındı. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. “Tevbe suresi, 60
“Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah’ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir. “Nur suresi 33
Ayette geçen mükatebe’nin anlamıesirin kendi başına çalışıp kazancını biriktirebilmesidir. Bu sayede esir; kendi fidyesini ödeyip, özgür kalabiliyordu…
Hem bide
“Bir mümini hata ile öldürenin yapması gereken, bir esiri hürriyetine kavuşturmak ve ölenin ailesine bir diyet ödemektir…nisa 92
“bilerek yaptığınız yemini bozmanın kefareti ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisiyle on fakiri doyurmak veya giydirmek yahut bir esiri özgürlüğüne kavuşturmaktır…maide89
Ona iki yolu gösterdik. Fakato, o sarp yokuşa göğüs veremedi. Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? Köle azat etmek, Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, Yakınlığı olan bir yetime, Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. (Beled 10-17)
Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranışta olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. (Nur suresi 32)
Siz de görüyorsunuz ki verdiğim altı ayetin hepsinde, esirlere karşı müminlerin iyilik yapması esas… Ayrıca yaradan, iyi davranışta olanları “evlendirin” diyor… Sahipleri onları odalık olarak kullanıyor olsa, ve Allah buna izin vermiş olsa, yaradan onları “evlendirin” buyurur mu?
Sizce bu hükümleri getiren Allah, cariyelerin bir meta gibi kullanılmasına izin verebilir mi?
Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah’ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. (Muhammed suresi 4)”
Rabbimin ilk öğüdü esirlerin karşılıksız olarak salıverilmesidir… İkinci olarak da fidye karşılığı serbest bırakılmalarıdır…
O zamanki şartlar içerisnde fidyesini ödeyemeyen esirlerin konaklama ihtiyacını karşılayacak barınaklar olmadığı için esirler Müslümanların evlerinde misafir ediliyorlardı… Aslında bu dahi çok enteresan… Sizi savaş anında öldürecek olan birini siz, savaş sonrası evinizde ağırlıyorsunuz…
Kim günümüzde evini savaş esirlerine açar ki? Hatta evini açmakla kalmamışlar, sadakalarından da onları faydalandırmışlar… Bakın hangi sebeplerle…
“Sadakalar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm’a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar. Allah tarafından böyle farz kılındı. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. “Tevbe suresi, 60
“Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah’ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir. “Nur suresi 33
Ayette geçen mükatebe’nin anlamıesirin kendi başına çalışıp kazancını biriktirebilmesidir. Bu sayede esir; kendi fidyesini ödeyip, özgür kalabiliyordu…
Hem bide
“Bir mümini hata ile öldürenin yapması gereken, bir esiri hürriyetine kavuşturmak ve ölenin ailesine bir diyet ödemektir…nisa 92
“bilerek yaptığınız yemini bozmanın kefareti ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisiyle on fakiri doyurmak veya giydirmek yahut bir esiri özgürlüğüne kavuşturmaktır…maide89
Ona iki yolu gösterdik. Fakato, o sarp yokuşa göğüs veremedi. Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? Köle azat etmek, Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, Yakınlığı olan bir yetime, Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. (Beled 10-17)
Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranışta olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. (Nur suresi 32)
Siz de görüyorsunuz ki verdiğim altı ayetin hepsinde, esirlere karşı müminlerin iyilik yapması esas… Ayrıca yaradan, iyi davranışta olanları “evlendirin” diyor… Sahipleri onları odalık olarak kullanıyor olsa, ve Allah buna izin vermiş olsa, yaradan onları “evlendirin” buyurur mu?
Sizce bu hükümleri getiren Allah, cariyelerin bir meta gibi kullanılmasına izin verebilir mi?