Osmanlı İmparatorluğu'nda kölenin kaynağı, ticaret yoluyla elde edilen köleler ile büyük ölçüde savaş esirleriydi. Savaş esirlerini köle haline getirme ilk olarak Orhan Bey döneminde başlamıştı. Özellikle Orhan Bey döneminin sonlarına doğru bu yöndeki gelişme daha belirgindir. Onun öncesinde Osman Bey döneminde ise savaş esirleri öldürülür, fidye karşılığı serbest bırakılır veya hür insanlara verilen ücretin yarısına tarlalarda çalıştırılırlardı. Esirler; kadın – erkek, güzel – çirkin, yaşlı – genç vb kriterlere göre sınıflandırılıp değer biçildikten sonra diğer ganimetlerle birlikte beş hisseye ayrılır ve devlet payı olarak beşte biri alındıktan sonra geriye kalan beşte dördü savaşa iştirak edenlerin arasında pay edilirdi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nda, devlete ait kölelerin kaynağı bu beşte birlik kesime dayanmıyordu. Sık sık köle ihtiyacı ortaya çıkıyor ve devlet böyle durumlarda özel şahıslardan ihtiyacı nispetinde köle satın alır ya da kiralardı. Akıncıların savaş esnasında yaptıkları harekâtlar, esir elde etmenin bir başka yoluydu. Güz aylarında devletin gösterdiği hedeflere yapılan akınlar neticesinde elde edilen esirler, satılmak üzere esir pazarlarına gönderilirdi. Bazı yeniçeriler bu işi bir geçim aracı haline getirmişlerdi. Kalelerde görevli olan yeniçeriler, bey ve hanlıklarla anlaşarak esir toplarlardı. Bu durum, 1699 Karlofça ve 1700 İstanbul anlaşmalarıyla yasaklanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda kölenin kaynağı, ticaret yoluyla elde edilen köleler ile büyük ölçüde savaş esirleriydi. Savaş esirlerini köle haline getirme ilk olarak Orhan Bey döneminde başlamıştı. Özellikle Orhan Bey döneminin sonlarına doğru bu yöndeki gelişme daha belirgindir. Onun öncesinde Osman Bey döneminde ise savaş esirleri öldürülür, fidye karşılığı serbest bırakılır veya hür insanlara verilen ücretin yarısına tarlalarda çalıştırılırlardı. Esirler; kadın – erkek, güzel – çirkin, yaşlı – genç vb kriterlere göre sınıflandırılıp değer biçildikten sonra diğer ganimetlerle birlikte beş hisseye ayrılır ve devlet payı olarak beşte biri alındıktan sonra geriye kalan beşte dördü savaşa iştirak edenlerin arasında pay edilirdi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nda, devlete ait kölelerin kaynağı bu beşte birlik kesime dayanmıyordu. Sık sık köle ihtiyacı ortaya çıkıyor ve devlet böyle durumlarda özel şahıslardan ihtiyacı nispetinde köle satın alır ya da kiralardı. Akıncıların savaş esnasında yaptıkları harekâtlar, esir elde etmenin bir başka yoluydu. Güz aylarında devletin gösterdiği hedeflere yapılan akınlar neticesinde elde edilen esirler, satılmak üzere esir pazarlarına gönderilirdi. Bazı yeniçeriler bu işi bir geçim aracı haline getirmişlerdi. Kalelerde görevli olan yeniçeriler, bey ve hanlıklarla anlaşarak esir toplarlardı. Bu durum, 1699 Karlofça ve 1700 İstanbul anlaşmalarıyla yasaklanmıştır.