Teknolojik gelişmeler ülkeler arası rekabeti meydana getirir. çünkü; teknoloji üreten ülkeler diğer ülkeler karşısında özellikle ekonomik ve askeri yönden üstünlük sağlar bu da büyük bir rekabete yol açar. Teknolojik gelişmelerle birlikte teknolojik gelişmeyi gerçekleştiren ülkeler diğer ülkelere bir hakimiyet sağlamış olurlar. Bu durum da hep daha fazlasını daha iyisini istemeye neden olur. Bunun sonucunda teknolojisi üstün olan ülkeler diğer ülkelere baskı uygular ve o ülkeleri kendi himayeleri altına almak isterler. çünkü teknolojisi üstün olan ülkelerin ekonomik durumları, askeri durumları, eğitim durumları, sağlık durumları ve hemen hemen her alandaki durumları diğerlerine göre daha iyidir.Teknolojinin hızla gelişmesiyle ve özellikle sanayi devriminden bu yana dünyada sömürgecilik sistemi gittikçe artmıştır ve günümüzde de devam etmektedir. Teknoloji dünyada küreselleşmeye ve sömürgeleşme hareketlerine yol açtığı gibi sömürgecilik bir yönüyle sermaye ihracı demektir. Bu nedenle sömürgeciliğin yayılmasıyla birlikte dünyanın her yerinde kapitalizm hızla yayılmaktadır. Tüm bunlar da dünyada açlık,gelir dağılımında adaletsizlik ve savaşlara en kötüsü nükleer savaşlara neden olmuştur. (Atom bombasının patlaması) Teknolojik gelişmelerin neden olduğu birçok hastalık vardır özellikle son 30 yıldan bu yana bu konuda birçok araştırma yapılmaktadır. örneğin 1994’te Abd’de ve Finlandiyada yapılan araştırmalar elektromanyetik alanların çok sık etkisinde kalan işçilerde Alzheimer hastalığının normal insanlara göre daha çok görüldüğünü ortaya koydu. 1998’te gerçekleştirilen bir başka araştırmada radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralleri ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerde film makinistlerinde Alzheimer Parkinson gibi hastalıklarla birlikte başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok ortaya çıktığı anlaşıldı. 1979’da Abd’de yapılan bir araştırmada enerji iletim hatlarına 40 m’den fazla yaklaşan çocukların normal çocuklara göre 2-3 kat daha fazla kansere yakalandığı ortaya çıktı. Haziran 1998’de Almanyada yapılan bir araştırmada cep telefonlarının yüksek tansiyonla ilişkisi ortaya kondu. İngilterede yapılan bir başka araştırmada cep telefonu kullanıcılarının baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkat dağınıklıkları gözlendi. Dünyada 200 milyon cep telefonu kullanıcısı var ve cep telefonlarının kanserle ilişkisi merakla araştırılıyor. Beyinlerinde tümör oluşmuş onlarca kişi iletişim şirketlerine dava açmış durumda. Cep telefonlarının insan sağlığını olumsuz etkilediği ortaya konuldu. Son yıllarda teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının da artmasına sebep olmuştur. Artan nüfusla birlikte devreye giren altyapılar, faaliyete geçtikleri günde bile yetersiz kalmaktadır. Bu plansız endüstrileşme ve sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla tarımda kimyasal maddelerin bilinçsizce kullanılmasıyla birlikte, gerekli çevresel önlemler alınmadan ve arıtma tesisleri kurulmadan yoğun üretime geçen sanayi tesisleri, çevre kirliliğini tehlikeli boyutlara çıkarmıştır. Yapılan araştırmalar Dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin% 50’sinin, son 35 yılda meydana geldiğini ortaya koymaktadır. Hızlı nüfus artışı, çevre sorunlarına önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek nüfus artış oranına sahiptir. Birleşmiş milletlerin yaptığı nüfus tahminlerine göre, Türkiye nüfusunun 2025 yılında 92 milyona yükselmesi beklenmektedir. Bu durum ülkemizin bugün olduğu kadar, gelecekte de çevre sorunları ile karşılaşacağının bir göstergesidir. Bilgi çağının gelişmiş ülkeleri 21. yüzyıla teknolojinin doruğuna ulaşmış olarak girme çabaları içindeyken, teknolojinin insanlığa sağladığı yararlar yanında, canlılar ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri her geçen gün artmaktadır. 20. yüzyıl başlarında tüm dünyada hızlı kentleşmenin, artan nüfusun ve hızla gelişen teknolojinin yarattığı önemli bir çevre sorunu haline gelen gürültü kirliliği üzerinde durulması gereken önemli bir konu haline gelmiştir. Kısaca teknolojik gelişmenin doğal sonucu olarak gürültüye maruz kalan insan sayısı da hızla artmıştır. ülkemizde son yıllarda gürültünün insan sağlığı ve çevresi üzerindeki olumsuz etkileri arttıkça bu konuda yapılan araştırmaların sayısında önemli bir artış görülmüştür. Gürültü; insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz etkileyen, fizyolojik, psikolojik dengelerini bozabilen, iş performansını azaltan önemli bir çevre kirliliği türüdür.Akustik kirlilik ya da gürültü; gelişmiş ülkelerde diğer kirlilik türlerine göre daha yaygın bir tür olarak; kişisel ve toplumsal yaşam kalitesinde düşüşe neden olmaktadır. Fabrikalar çevre kirliliğine neden olur. Televizyon ve internet aile içi iletişimi koparmaktadır. Aile içi iletişimin kopması çocukları da aileden koparıp yalnızlığa itmektedir.
Teknolojik gelişmeler ülkeler arası rekabeti meydana getirir. çünkü; teknoloji üreten ülkeler diğer ülkeler karşısında özellikle ekonomik ve askeri yönden üstünlük sağlar bu da büyük bir rekabete yol açar. Teknolojik gelişmelerle birlikte teknolojik gelişmeyi gerçekleştiren ülkeler diğer ülkelere bir hakimiyet sağlamış olurlar. Bu durum da hep daha fazlasını daha iyisini istemeye neden olur. Bunun sonucunda teknolojisi üstün olan ülkeler diğer ülkelere baskı uygular ve o ülkeleri kendi himayeleri altına almak isterler. çünkü teknolojisi üstün olan ülkelerin ekonomik durumları, askeri durumları, eğitim durumları, sağlık durumları ve hemen hemen her alandaki durumları diğerlerine göre daha iyidir.Teknolojinin hızla gelişmesiyle ve özellikle sanayi devriminden bu yana dünyada sömürgecilik sistemi gittikçe artmıştır ve günümüzde de devam etmektedir. Teknoloji dünyada küreselleşmeye ve sömürgeleşme hareketlerine yol açtığı gibi sömürgecilik bir yönüyle sermaye ihracı demektir. Bu nedenle sömürgeciliğin yayılmasıyla birlikte dünyanın her yerinde kapitalizm hızla yayılmaktadır. Tüm bunlar da dünyada açlık,gelir dağılımında adaletsizlik ve savaşlara en kötüsü nükleer savaşlara neden olmuştur. (Atom bombasının patlaması)
Teknolojik gelişmelerin neden olduğu birçok hastalık vardır özellikle son 30 yıldan bu yana bu konuda birçok araştırma yapılmaktadır. örneğin 1994’te Abd’de ve Finlandiyada yapılan araştırmalar elektromanyetik alanların çok sık etkisinde kalan işçilerde Alzheimer hastalığının normal insanlara göre daha çok görüldüğünü ortaya koydu. 1998’te gerçekleştirilen bir başka araştırmada radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralleri ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerde film makinistlerinde Alzheimer Parkinson gibi hastalıklarla birlikte başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok ortaya çıktığı anlaşıldı.
1979’da Abd’de yapılan bir araştırmada enerji iletim hatlarına 40 m’den fazla yaklaşan çocukların normal çocuklara göre 2-3 kat daha fazla kansere yakalandığı ortaya çıktı.
Haziran 1998’de Almanyada yapılan bir araştırmada cep telefonlarının yüksek tansiyonla ilişkisi ortaya kondu. İngilterede yapılan bir başka araştırmada cep telefonu kullanıcılarının baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkat dağınıklıkları gözlendi. Dünyada 200 milyon cep telefonu kullanıcısı var ve cep telefonlarının kanserle ilişkisi merakla araştırılıyor. Beyinlerinde tümör oluşmuş onlarca kişi iletişim şirketlerine dava açmış durumda.
Cep telefonlarının insan sağlığını olumsuz etkilediği ortaya konuldu.
Son yıllarda teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının da artmasına sebep olmuştur. Artan nüfusla birlikte devreye giren altyapılar, faaliyete geçtikleri günde bile yetersiz kalmaktadır. Bu plansız endüstrileşme ve sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla tarımda kimyasal maddelerin bilinçsizce kullanılmasıyla birlikte, gerekli çevresel önlemler alınmadan ve arıtma tesisleri kurulmadan yoğun üretime geçen sanayi tesisleri, çevre kirliliğini tehlikeli boyutlara çıkarmıştır. Yapılan araştırmalar Dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin% 50’sinin, son 35 yılda meydana geldiğini ortaya koymaktadır.
Hızlı nüfus artışı, çevre sorunlarına önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek nüfus artış oranına sahiptir. Birleşmiş milletlerin yaptığı nüfus tahminlerine göre, Türkiye nüfusunun 2025 yılında 92 milyona yükselmesi beklenmektedir. Bu durum ülkemizin bugün olduğu kadar, gelecekte de çevre sorunları ile karşılaşacağının bir göstergesidir.
Bilgi çağının gelişmiş ülkeleri 21. yüzyıla teknolojinin doruğuna ulaşmış olarak girme çabaları içindeyken, teknolojinin insanlığa sağladığı yararlar yanında, canlılar ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri her geçen gün artmaktadır.
20. yüzyıl başlarında tüm dünyada hızlı kentleşmenin, artan nüfusun ve hızla gelişen teknolojinin yarattığı önemli bir çevre sorunu haline gelen gürültü kirliliği üzerinde durulması gereken önemli bir konu haline gelmiştir. Kısaca teknolojik gelişmenin doğal sonucu olarak gürültüye maruz kalan insan sayısı da hızla artmıştır. ülkemizde son yıllarda gürültünün insan sağlığı ve çevresi üzerindeki olumsuz etkileri arttıkça bu konuda yapılan araştırmaların sayısında önemli bir artış görülmüştür.
Gürültü; insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz etkileyen, fizyolojik, psikolojik dengelerini bozabilen, iş performansını azaltan önemli bir çevre kirliliği türüdür.Akustik kirlilik ya da gürültü; gelişmiş ülkelerde diğer kirlilik türlerine göre daha yaygın bir tür olarak; kişisel ve toplumsal yaşam kalitesinde düşüşe neden olmaktadır. Fabrikalar çevre kirliliğine neden olur.
Televizyon ve internet aile içi iletişimi koparmaktadır. Aile içi iletişimin kopması çocukları da aileden koparıp yalnızlığa itmektedir.