Big Bang aynı şekilde olsa bile, olduktan sonraki kuantum dalgalanmalarının aynı şekilde olmasını beklemek yanlış olur. Evrenin ilk safhalarında farklı kuantum dalgalanmaları, zaman içinde, farklı galaksilerin oluşumuna yok açabilirdi. Büyük ihtimalle yine yıldızlar, gezegenler oluşur, fakat bugün var olanlarla birebir aynı olmasını beklememek gerekir.
Çünkü kuantum olayları gerçek anlamda rastgeledir de ondan. Bir tane uranyum atomu dusun, bunun bir beta isinimi yapip plutonyuma donusme ihtimali vardir. Butun o radyoaktif maddelerin yarı omur hesapları bu ihtimal uzerine kurulmustur. Belirli bir zaman sonunda atomlarin yarisinin bu donusumu gerceklestirecegini soyleyebiliriz ama tek bir atom acisindan bu donusumun gerceklesip gerceklesmeyecegi tam anlamiyla rastgeledir. Bir atom %50 ihtimal ile donusur veya donusmez, ikincisi de ayni rastgelilikle donusur veya donusmez. Eger her atom icin ihtimal %50 ise, ve elimizde 1000 atom varsa 500 civarindaki atomda bu donusumu gormeyi bekleriz. Yari ömür denilen şey budur. Gelelim evrenin başina. Bir kuantum dalgalanmasinin olusma ihtimali vardir, olusur veya olusmaz. Baslangiz sartlari ayni diye ayni zaman ve yerde mutlaka ayni fluktuasyon olacak diye bir zorunluluk yok.
Birtan Akgedik buna bakarsak bir paranın yazı veya tura gelmesi de rastgeledir. Fakat aynı şartlar altında parayı atarsak her seferinde aynı sonucu alırız.
Ikisi farkli. Paranin yazi veya tura gelmesi ince analizde gercekten deterministik bir olaydir ama kuantum olaylari kelimenin tam anlami ile random olaylardir. Bu böyle. İcine sinse de sinmese de; aklina yatsa da yatmasa da bu boyle. Not; Einstein'in da hic icine sinmemisti ama sonunda kabullenmek zorunda kalmisti "tanrinin zar attigini"
Konu çok uzun, bir parcacigin bir kuantum özelligini olctugumuz zaman, olasılik dalgasi bir noktaya cokuyor. O ozellik bir sekilde belirmis oluyor. A şeklinde belirmis olmasinin olasiliginin %60, B şeklinde belirlenmis olmasinin olasiliginin ise %40 oldugunu dusunelim. 100 parcacikta islem yaptgimizda 60A, 40 B bulacagimizda hemfikiriz degil mi? Peki tek parcacik acisindan dusunursekA, veya B olmaya nasil karar veriyor? Bu konuda da cesitli hipotezler ve deneyler var. Acaba parcacigin icinde bizim şu anki imkanlarimizla gozleyemedigimiz sakli degiskenler (hidden variables) mi var? Onlar mı bir sekilde parcacigin akıbetini yonlendiriyor diye. Yapilan deneyler bu olasiligi da net sekilde curutmustur. Parcacik gercekten karar aninda, olasilik durumuna gore uygun rastgele bir karar veriyor. Garip ama gercek.
Birtan Akgedik yanlış bilmiyorsam kuantum teorisi halen kanunlaşmadı. ve dolayısıyla halen bilinmeyen olabilir. ölçümlendirilemeyen parçacıklar veya başka etkenler olabilir.
Muhammet Kochilar Bilimde artık kanunlara rastlayamazsınız. Sadece teoriler vardır. Zayıf teoriler veya güçlü teoriler vardır. (aslında Newton kanunları diye bilinen kurallar yıkıldıktan sonra "kanun" kelimesi pek kullanılmaz) kütle çekim teorisi, hücre teorisi, evrim teorisi vs. Güçlü teorilerdir. Sayısız ikna edici bilimsel kanıta sahiptir bunlar. Kuantum belirsizlik durumu 100 yıla yakın süredir en basit deneylerde bile tartışmasız gözlenmiştir. Bu bir gerçektir. Bu gerçeği açıklayan farklı yaklaşımlar vardır. Bohr ve Shrödinger'in farklı yaklaşımları en popüler olanlardır. Bohr parçacığın gözlendiği anda biri hariç bütün olasılık dalgalarının çöktüğünü ifade ederken, Shrödinger denklemleri bütün olasılıkların eş zamanlı paralel evrenlerde gerçekleştiğini söyler. Ancak ne olduğu konusunda en ufak bir somut kanıt henüz yoktur. Kısacası: Kuantum Mekaniği tartışmasız bir gerçektir. Bu gerçeği açıklayan somut bir yaklaşıma muhtemelen henüz çok uzağız.
Barış Ocalan Napolyonun 5. içtiği suyun içinde bir su molekülü belirleyelim ve bu damlanın şu andaki yerini ve sıcaklığını ölçmeye çalışalım. Mümkün müdür? tabiki bu yeri ve sıcaklğı belirsizdir ve ölçmekde imkansızdır. Lakin bu durum onun nedensiz ve rastgele orada olacağı anlamına gelmiyor. benimde demek istediğim şu ki şuan da belirsiz diye nitelendirdiğimiz parçalar belki de 1000 yıl sonra bir denklem ile açıklanabilecek bir hale gelecek veya o zaman kadar yeni parçacıklar bulunacak.
Kuantum olasılığı ile yaşamımızda karşılaştığımız olasılık birbirine karışıyor. Birbirine benzer olabileceği düşünülüyor; bugün bizim karşılaştığımız olasılık durumlarının geçmişini mükemmel aletlerle ölçebilirsek olasılık dediğimiz şeyi öngörebileceğimiz düşüncesinin, kuantum dünyası için de geçerli olabileceği zannediliyor. Neden bu benzetme var? Çünkü olasılık denildiğinde her iki ortam için benzer çağrışımlar yaptırıyor. Kuantum dünyasında olasılıktan bahsediyor olma nedenimiz, parçacıkların aynı zamanda dalga gibi davranmasından kaynaklanıyor. Çift yarık deneyleri bu açıdan güzeldir, konunun anlaşılmasını sağlar. Schrödinger'in Kedisi'de güzel bir örnektir. Sözün özü, bir parçacık aynı anda bir çok yerde bulunur. Gözlem yapmaya kalktığımızda, gözlem noktası parçacığın orada bulunma olasılığıyla bize görünür. Çünkü bizim algıladığımız dünya neden-sonuç ilişkisi üzerine kuruluyken, bizim algılamamıza göre kuantum dünyasında sonuç nedeni değiştirir.
Bahadır Bahalı x saniyesinde bir elektronu fırlattık ve belli noktaya gitti daha sonra başka elektronu fırlattık ve başka bir noktaya gitti ve böyle sürüp gidince belli bir olasılık çıkıyor. bunun bilmekteyim ama demek istediğim şu biz yine x saniyesine gidip ilk başta fırlattığımızda elektronu aynı koşullarda yine fırlatırsak aynı noktaya gidip gitmeyeceği bunu denemek için aynı zamana gitmek lazım ama bu ise şimdilik imkansız sonuç olarak bir bilinmezlik var.
Big Bang aynı şekilde olsa bile, olduktan sonraki kuantum dalgalanmalarının aynı şekilde olmasını beklemek yanlış olur. Evrenin ilk safhalarında farklı kuantum dalgalanmaları, zaman içinde, farklı galaksilerin oluşumuna yok açabilirdi. Büyük ihtimalle yine yıldızlar, gezegenler oluşur, fakat bugün var olanlarla birebir aynı olmasını beklememek gerekir.
niye yanlış olsun ki
Çünkü kuantum olayları gerçek anlamda rastgeledir de ondan. Bir tane uranyum atomu dusun, bunun bir beta isinimi yapip plutonyuma donusme ihtimali vardir. Butun o radyoaktif maddelerin yarı omur hesapları bu ihtimal uzerine kurulmustur. Belirli bir zaman sonunda atomlarin yarisinin bu donusumu gerceklestirecegini soyleyebiliriz ama tek bir atom acisindan bu donusumun gerceklesip gerceklesmeyecegi tam anlamiyla rastgeledir. Bir atom %50 ihtimal ile donusur veya donusmez, ikincisi de ayni rastgelilikle donusur veya donusmez. Eger her atom icin ihtimal %50 ise, ve elimizde 1000 atom varsa 500 civarindaki atomda bu donusumu gormeyi bekleriz. Yari ömür denilen şey budur. Gelelim evrenin başina. Bir kuantum dalgalanmasinin olusma ihtimali vardir, olusur veya olusmaz. Baslangiz sartlari ayni diye ayni zaman ve yerde mutlaka ayni fluktuasyon olacak diye bir zorunluluk yok.
Birtan Akgedik buna bakarsak bir paranın yazı veya tura gelmesi de rastgeledir. Fakat aynı şartlar altında parayı atarsak her seferinde aynı sonucu alırız.
Ikisi farkli. Paranin yazi veya tura gelmesi ince analizde gercekten deterministik bir olaydir ama kuantum olaylari kelimenin tam anlami ile random olaylardir. Bu böyle. İcine sinse de sinmese de; aklina yatsa da yatmasa da bu boyle. Not; Einstein'in da hic icine sinmemisti ama sonunda kabullenmek zorunda kalmisti "tanrinin zar attigini"
Konu çok uzun, bir parcacigin bir kuantum özelligini olctugumuz zaman, olasılik dalgasi bir noktaya cokuyor. O ozellik bir sekilde belirmis oluyor. A şeklinde belirmis olmasinin olasiliginin %60, B şeklinde belirlenmis olmasinin olasiliginin ise %40 oldugunu dusunelim. 100 parcacikta islem yaptgimizda 60A, 40 B bulacagimizda hemfikiriz degil mi? Peki tek parcacik acisindan dusunursekA, veya B olmaya nasil karar veriyor? Bu konuda da cesitli hipotezler ve deneyler var. Acaba parcacigin icinde bizim şu anki imkanlarimizla gozleyemedigimiz sakli degiskenler (hidden variables) mi var? Onlar mı bir sekilde parcacigin akıbetini yonlendiriyor diye. Yapilan deneyler bu olasiligi da net sekilde curutmustur. Parcacik gercekten karar aninda, olasilik durumuna gore uygun rastgele bir karar veriyor. Garip ama gercek.
Birtan Akgedik yanlış bilmiyorsam kuantum teorisi halen kanunlaşmadı. ve dolayısıyla halen bilinmeyen olabilir. ölçümlendirilemeyen parçacıklar veya başka etkenler olabilir.
Muhammet Kochilar Bilimde artık kanunlara rastlayamazsınız. Sadece teoriler vardır. Zayıf teoriler veya güçlü teoriler vardır. (aslında Newton kanunları diye bilinen kurallar yıkıldıktan sonra "kanun" kelimesi pek kullanılmaz) kütle çekim teorisi, hücre teorisi, evrim teorisi vs. Güçlü teorilerdir. Sayısız ikna edici bilimsel kanıta sahiptir bunlar. Kuantum belirsizlik durumu 100 yıla yakın süredir en basit deneylerde bile tartışmasız gözlenmiştir. Bu bir gerçektir. Bu gerçeği açıklayan farklı yaklaşımlar vardır. Bohr ve Shrödinger'in farklı yaklaşımları en popüler olanlardır. Bohr parçacığın gözlendiği anda biri hariç bütün olasılık dalgalarının çöktüğünü ifade ederken, Shrödinger denklemleri bütün olasılıkların eş zamanlı paralel evrenlerde gerçekleştiğini söyler. Ancak ne olduğu konusunda en ufak bir somut kanıt henüz yoktur. Kısacası: Kuantum Mekaniği tartışmasız bir gerçektir. Bu gerçeği açıklayan somut bir yaklaşıma muhtemelen henüz çok uzağız.
Barış Ocalan Napolyonun 5. içtiği suyun içinde bir su molekülü belirleyelim ve bu damlanın şu andaki yerini ve sıcaklığını ölçmeye çalışalım. Mümkün müdür? tabiki bu yeri ve sıcaklğı belirsizdir ve ölçmekde imkansızdır. Lakin bu durum onun nedensiz ve rastgele orada olacağı anlamına gelmiyor. benimde demek istediğim şu ki şuan da belirsiz diye nitelendirdiğimiz parçalar belki de 1000 yıl sonra bir denklem ile açıklanabilecek bir hale gelecek veya o zaman kadar yeni parçacıklar bulunacak.
Kuantum olasılığı ile yaşamımızda karşılaştığımız olasılık birbirine karışıyor. Birbirine benzer olabileceği düşünülüyor; bugün bizim karşılaştığımız olasılık durumlarının geçmişini mükemmel aletlerle ölçebilirsek olasılık dediğimiz şeyi öngörebileceğimiz düşüncesinin, kuantum dünyası için de geçerli olabileceği zannediliyor. Neden bu benzetme var? Çünkü olasılık denildiğinde her iki ortam için benzer çağrışımlar yaptırıyor. Kuantum dünyasında olasılıktan bahsediyor olma nedenimiz, parçacıkların aynı zamanda dalga gibi davranmasından kaynaklanıyor. Çift yarık deneyleri bu açıdan güzeldir, konunun anlaşılmasını sağlar. Schrödinger'in Kedisi'de güzel bir örnektir. Sözün özü, bir parçacık aynı anda bir çok yerde bulunur. Gözlem yapmaya kalktığımızda, gözlem noktası parçacığın orada bulunma olasılığıyla bize görünür. Çünkü bizim algıladığımız dünya neden-sonuç ilişkisi üzerine kuruluyken, bizim algılamamıza göre kuantum dünyasında sonuç nedeni değiştirir.
Bahadır Bahalı x saniyesinde bir elektronu fırlattık ve belli noktaya gitti daha sonra başka elektronu fırlattık ve başka bir noktaya gitti ve böyle sürüp gidince belli bir olasılık çıkıyor. bunun bilmekteyim ama demek istediğim şu biz yine x saniyesine gidip ilk başta fırlattığımızda elektronu aynı koşullarda yine fırlatırsak aynı noktaya gidip gitmeyeceği bunu denemek için aynı zamana gitmek lazım ama bu ise şimdilik imkansız sonuç olarak bir bilinmezlik var.