Caner TASLAMAN'ın Kuantum Teorisi üzerine yazdığı kitabı okuyorum, gerçekten güzel tespitler var ve kitabın bir yerinde tamda düşünce sistematiğimde oturmaya başlamış ve önemli bir parametre olarak gördüğüm ifadeyi kullanmış: TEOLOJİK AGNOSTİZM... Ne demek bu? Türkçe'ye çevirirsek "İlahi (Tanrısal) Bilinemezcilik"... Yani Allah'ın bize hiçbir zaman bilgisini vermediği ve vermeyeceği durumlar! Yine "yani" cümlesiyle başlarsam, insanlık kendini ne kadar yırtarsa yırtsın asla bir bilgi ve bulguya ulaşamayacağı durumlar! Mesela evrenin yaradılışının nasıl olduğu, kıyametin ne zaman kopacağı, ama en önemlisi Allah'ın neden "hayatı" oluşturduğu yine "yani" dersek "neden bizi yarattığı" vs... Bu ve buna benzer soruların yanıtlarını hiçbir zaman bu dünyada iken alamayacaz yani BİLEMEYECEZ.... Agnostikler (Bilinemezciler) bu "bilinememe" durumlarını abartıyorlar o kadar ama bazı noktalarda haklılar!
Ana Sayfa
»
Felsefe
»
Caner Taslamanın Kuantum teorisi üzerine yazdığı kitabındaki Teolojik agnostizm yani ilahi bilinemezcilik
Caner Taslamanın Kuantum teorisi üzerine yazdığı kitabındaki Teolojik agnostizm yani ilahi bilinemezcilik
Muhammed Bagcabasi
M
0 kişi takip ediyor.
Paylaş:
Kendisi ne bilimci ne de din hocasi. Arada derede kalmis ne bilimden ne dinden anlayan tatli su muslumani tabir edilen kimsedir. Daha BigBang Teorisini algilayamamis bir insanin kuantumdan bahsetmesi bence gülünç.
Ha simdi bigbang in nesini anlamamis diyor. Onu da pesinen anlatayim.
1) Bigbang'de yoktan var edilme yoktur. Maddeler tekillikte sikismistir ve hep vardir. Ama bildigimiz gibi bir durumda degildir. Yoktan varolus yoktur.
2) Yer ve gok butunlesikken biz onlari ayirdik kelimesi de kuanin bigbang ile iliskilendirilmesi de saçma. Komik,
Gok dedigi uzay ise ve yer dedigi dünya ise, bigbang in ilk başında (T0 zamani diyoruz buna), daha dunya yok, birak dunyayi madde yok. Geliyoruz 400.000 yil sonrasina ilk hidrojen atomu daha yeni okusmaya başlıyor. Yani madde daha yeni varolmaya basliyor. O 400.000 yilda madde diye birsey yok birak dunyayi gezegeni, yildiz bile yok. Atom yok atom.
Dunyanin olusumu ise yaklasik 9 milyar yil sonra oluyor. Yani butunlesikken ayrilma durumu yok. Bu daha cok suna benziyor, suyun icinden ada cikarmak gibi. Bigbang i anlasa boyle cahil laflar etmez ama ne yapacan iste adnan oktar kafasi.
Maşallah öyle bir anlatıyorsunuz ki, sanki tüm bu olanlara şahit olmuş gibisiniz!
Biraz fiziğe ilgili biri, ha bir de biraz ingilizce ile internette sayısız makale veya daha hızlısı ve anlaması kolay olan videolara erişebilirsiniz. https://youtu.be/aPStj2ZuXug?fref=gc Burda cok guzel anlatmis ve ilgili bilimsel makalelere de atifta bulunarak anlatmis. Ama ingilizce. Turkiye de bu gibi calismalara oek butce olmadigindan ingilizce ancak dogru kaynaklara ulasabilirsiniz. Geri kalan turkce kaynaklarda Adnan Oktar in ki alayi palavra ve bilimle alakali olmayan sacmaliklar.
Erhan Basogul bunların hepsi zandan ibarettir, biz göklerin yahut yerin yaradılışına şahit olmadık yani biz yaratmadık o yüzden kesinmiş gibi konuşmak yerine "ANLAMAYA" çalışmak gerek...! Big Bang vs bunların hepsi TANIMLAMACI yaklaşımlardır, tanımlamacı yaklaşım sınırlandırır.. Gökler ve yer bitişikken biz onu ayırdık ayetini ben Caner TASLAMAN gibide anlamıyorum batının bilimsel anlayışına görede anlamıyorum...! Ben hatta evrenin bir göz açıp kapanma süresi içinde birden yaratıldığına inanıyorum, EVRİMİ, yahut EVRELİ oluşumu kabul etmiyorum! Zamanın varlığına inanmıyorum ve bunu bizim beynimizin üretmek zorunda kaldığı, tanımlamak için kullandığı hayali bir şey olduğuna inanıyorum! Esasen bu hususta agnostiklerin düşüncesi daha doğru bir düşünce zira bu gibi meselelerin hiçbir zaman açıklığa kavuşturulacağına da inanmıyorum, yani aslında benim ortaya attıklarımda benim kişisel görüşlerimden öteye gitmiyor!
Videoyu izlememissin anlaşılan. Bu iki seyi gosteriyor. Ya bilimsel kanitlara inanmiyorsun yada ingilizce bilmiyorsun. Ama daha cok bilim nedir, bilimsel kanit nedir. Bu olgular nasil ortaya cikmisnonu bilmek lazim. Bugun turkiyede anlatilan bilim gibi 3-5 felsefe adaminin oturup dusunup fikir ureterek cikardigi seyler değildir. Bircok deney ve gozlem ile elde edilmis bulgulardir. Bugun yercekimi diye birsey aslinda yok. Kendi iradem ile ben yere ayak basıyorum demek gibi birsey. Burda da sana laf demiyorum aslinda. Caner Taslaman daha BigBang gibi basit bir teoriyi anlamamisken Kuantum gibi beyin yakan bir olayi anlatmasi sacma ve komik. Daha Cift Yarik Deneyini anlayamamis.
Erhan Basogul YER ÇEKİMİ yahut KÜTLE ÇEKİMİ nedir? Bunu ne sağlıyor? Işığın kaynağı nedir? Dalgamıdır, yoksa parçacık mı? Yapılan deneylerin bir çoğu yönlendirmeci bir anlayışla yapılıyor, yani önce bir teori ortaya atılıyor sonra o teoriyi ispatlayacak deneyler ve gözlemler yapılıyor, eh evren çok büyük herkesin damak tadına uygun kanıt bulmakta zorluk çekilmiyor! Dini metinlerde ancak tarihi olanlar üzerinde somut delillendirmeler yapılabilir ama mesela Allah'ın varlığı, melek, cin yahut evrenin yaradılışı, kıyamet vs gibi bu tür şeylerin ispatçı çok güç ve bu verileri batının BİLİMSEL anlayışıyla ispatlamaya yada çürütmeye çalışmak beyhude bir çabadır... Hubble Teleskopu evrenin genişlediğini ispatladı deniliyor, evren nereye doğru genişliyor ve bu genişlemenin merkez noktası ne diye sorarsanız cevap alamayacaksınız! Batı BİLİMSEL GÖRÜNÜMLÜ HURAFE üretme merkezine dönerken doğu bunu MİTOLOJİ ile yaptı! Batının ki daha inandırıcı çünkü bunu TEKNOLOJİ destekli yapıyor! Salt Felsefik Düşünce yöntemiylede gerçekler anlaşılmaz buna da inanmıyorum... Öyle görünüyor ki birçok önemli soruları insanoğlu asla cevaplayamayacak ve işin içinden hiçbir zaman çıkamayacak gibi...
Erhan Basogul YER ÇEKİMİ yahut KÜTLE ÇEKİMİ nedir? Bunu ne sağlıyor? Işığın kaynağı nedir? Dalgamıdır, yoksa parçacık mı? Yapılan deneylerin bir çoğu yönlendirmeci bir anlayışla yapılıyor, yani önce bir teori ortaya atılıyor sonra o teoriyi ispatlayacak deneyler ve gözlemler yapılıyor, eh evren çok büyük herkesin damak tadına uygun kanıt bulmakta zorluk çekilmiyor! Dini metinlerde ancak tarihi olanlar üzerinde somut delillendirmeler yapılabilir ama mesela Allah'ın varlığı, melek, cin yahut evrenin yaradılışı, kıyamet vs gibi bu tür şeylerin ispatı çok güç ve bu verileri batının BİLİMSEL anlayışıyla ispatlamaya yada çürütmeye çalışmak beyhude bir çabadır... Hubble Teleskopu evrenin genişlediğini ispatladı deniliyor, evren nereye doğru genişliyor ve bu genişlemenin merkez noktası ne diye sorarsanız cevap alamayacaksınız! Batı BİLİMSEL GÖRÜNÜMLÜ HURAFE üretme merkezine dönerken doğu bunu MİTOLOJİ ile yaptı! Batının ki daha inandırıcı çünkü bunu TEKNOLOJİ destekli yapıyor! Salt Felsefik Düşünce yöntemiylede gerçekler anlaşılmaz buna da inanmıyorum... Öyle görünüyor ki birçok önemli soruları insanoğlu asla cevaplayamayacak ve işin içinden hiçbir zaman çıkamayacak gibi...
Oncelikle bilim nedirlele baslayalim. Daha kolay olacak. Bilim nedir? 101 evrenin, evrendeki olguların ve olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara ulaşan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgi. Bilimde once hipotez ortaya atilir. Daha sonra deneyler ile kanıtlamaya çalışılır. Eğer hipotez bidencok kez dogrulanir ve yanlislanmaz ise teori olur. Türkiye de sacma bir inanis vardir. Teori ispatlanmamis mideden atilmis felsefik laflardir diye. Tamamen yanlistir. Teori bir bilimsel hipotezin cikabilecegi en ust mertebedir ve yanlislanmamistir. Yanlislansa zaten hipotez coker ve teori olamaz. Neyse bunu anladi varsayiyorum ve diger konuya geciyorum. Evrenin genisledigi nasil bulundu? Uzak galaksilerden gelen isiklar kizil dalga boyundadir ve uzun dalga boylarina gerilmektedir. Galaksi ne kadar uzaksa kizil dalga o kadar gergindir. Işığın dalga boyunun gerginlesmesi ise tek bir sekilde aciklanabilir, uzay genişliyor. Eger genişlemiyor olsaydı dalga boyunun sabit olmasi gerekirdir. Ama degildi. Simdi dalga boyunun genislemesi nedir diye soracaksin onu da sana arastirma konusu olarak birakiyim. Burda anlatmak uzun konu. Kısacası bilimi anlamak icin hayatinin birkac evresinde bir bilimsel deneyde bulunmus olmak gerek. Deneyler nasil yapilir ve hipotezler nasil ispatlanir gormek gerek. Onlari görmeden ne desem bos. Din ve bilim cok ayri seylerdir. Din inanc meselesidir. 2+2=5 dese bile inanabilirsin. Yada o zamana gore 5mis diyebilirsin veya taslaman gibi 4'un arapcada bircok anlami vardir bir anlami da 5 diyebilirsin. Bu dindir. Din ne olursa olsun imani ve kayitsiz sartsiz teslimiyet gerektirir. Bilim ise sorgulama, test, deney gerekir. Hicbirsey 100% kesin dogru degildir. Daha iyi bir hipotez cikar, bir onceki teoriyi çürütür. Simdi curutur diyince hemen bigbang de yok falan diyebilirsin. O konuyu da oesinen aciklamak istiyorum. Newton un yercekimi kanunu aslinda dogru degil. Fakat ucaklari kaldirip indirmede, yorungeye uydu oturtmada ve daha bircok islemde ise yariyor ama Merkur un yorungesini aciklayamiyordu. Sonra Einstein Genel Gorelilik teorisini ile newtonun kanunu da icine alan bir hipotez ortaya atti ve defalarca dogrulandi. Simdi newtonun yercekimi yanlis mi? Degil!! Ama o Einstein in Genel Gorelilik teorisi icerisinde bir yaklaşım. Yarinda Bigbang den daha iyi bir teori cikabilir. Ama bu teori bigbeng i tamamen yalanlamaz, yeni cikan x teorisi icerisinde bigbangi bir yaklasim olarak birakir. Yanlislamaz. Neyse bilimle ilgili daha uzun konusmak isterdim ama bilim cok ayri bir konu. Inanc meselesi degildir. Yercekimi olduguna inansan ne inanmasan ne. Catidan atlayinca yer cekimine gire yere yapisirsin. Inanmayinca senin yere yapasacagin gercegini degistirmiyor. Cunku inanc meselesi degildir. Iyi akşamlar.
Big bangi getirip, dini ögretilerle bagdastirmak bencede uygun degil Yarin bilim yeni bilgiler isiginda yeni bir teori detirirse, bu sefer kalkip yaradan yalis anlatmis demek zorunda kaliriz Simdik, elimizde ki gecer gören teorinin baslangici t0 degildir, sifirin virgulden sonra bilmem kac basamak sonra mili saniyesi ile baslar bilimin aciklamalari bunun uzerine Cunku kimse ne sifir da ne oldugunu bilebilir nede DAHA ÖNCESI uzerine her hangi bir seyi kesin bir sekilde aciklayabilir. Her hangi bir aciklama yapabilmek icin elimizde hic bir veri yokdur. SPEKULASYON da n öte degil big bangin niye olusdugunu anlatma cabalari
Yaa bilimden anlayan birinin yazdiklarini gormek cok mutlu ediyor beni. dogru diyorsun o bayaa kucuk bir saliseden bahsediliyor. T0 tam anlasilabilmis değil. Tabi simdilik. Ama onu yazsam iyice civalar yanacak diye yazmadim. Ama bilimle hasirnesir oldugun belli hemen anladin. Tesekkur ederim.
Erhan Basogul çatıdan atlanınca yere düşülmez diye bir şey söyleyen yok, ancak bu düşme olgusunun salt "kütle çekimi" yahut "yer çekimi" diye tanımlanarak açıklanamayacağını söylüyorum... Evrenin genişleme meselesine gelince, bende diyorum ki bu genişleme varsa bu nasıl oluyor, evren nereye doğru genişliyor, yani bu evren balon gibi şişiyorsa elbette evrenin dış çeperi bir yere doğru giderek yani yer kazanarak genişlemesi gerek yahut bu genişlemenin merkez noktası ne? Ama en önemlisi NEDEN genişliyor? Bir diğer şey benim bildiğim BİLİMSEL bir sonuca ulaşma sıralaması TEZ-HİPOTEZ-TEORİ-YASA değil mi? İnsanoğlunun kapasitesi sınırlı ürettiği teknolojide bu kapasiteye göredir ancak ne hikmetse ürettiği teknolojiyi hayli aşacak iddiaların sahibidir ilginçtir birde bunu BİLİM diye yutturmaya çalışıyor!
Ne yazıkki TEZ-HİPOTEZ-TEORİ-KANUN gibi bir diziliş yoktur. Bunu Türkiye'deki sakat ortaöğretime borçluyuz. Ama TEZ-HİPTEZ'i de ilk defa duydum. O konuya biraz bilimsel olarak eğilelim. Teori ve Kanun arasındaki farkı anlamak burda çok önemli. Detaylı bir şekilde anlatalım. Halk arasında yaygın olarak kullanılanın aksine "teori" sözcüğü bilimde "ispatlanmamış veya asılsız düşünce" anlamına gelmez. Tam tersine, uzun süreli, çok açılı, çok disiplinli gözlemler ve incelemeler sonucunda elde edilen verilerin "neden" ve "nasıl" o şekilde olduğunu açıklayabilen bilgi bütünleri anlamına gelir. Bilimde bir "yasa/kanun", doğal bir olguya/fenomene yönelik gözlemdir. Bir şeyin "ne" olduğunu belirlememize yarar: Örneğin "bütün cisimler yere düşer", "bütün canlılar farklılaşır" gibi. Bir önceki cümlemizdeki örneklerimizden ilki bilimde "kütleçekim yasası" olarak bildiğimiz konuyu, ikincisi ise basitçe "evrim yasası" olarak bildiğimiz konuyu basitçe izah eder. Bunlar yasalardır ve Evren'imizin yapısı/dokusu değişmediği müddetçe bu şekilde var olurlar. Ancak kanunlar bilgi vermek konusunda son derece acizdirler, dolayısıyla bilimsel açıdan birer veri olmaları haricinde pek değerli değildirler. Bilimde değer verilen, bu kanunları ve kanunlardan doğan diğer sonuçları birbirine bağlayarak etrafımızda süregelen olay ve olguların "neden" ve "nasıl" o şekilde meydana geldiğini açıklayan bilgi bütünleridir. İşte bunlara "teori" denir. Örneğin kütleçekim yasasını açıklayan Newton'un Yerçekimi Teorisi, Einstein'ın Görelilik Teorisi (bununla ilgili önemli çıkarımları vardır), Kuantum Birleşik Alanlar Teorisi gibi teoriler vardır. Evrim yasasını açıklayan da birçok bilimsel teori vardır (Dawkins'in Bencil Gen Teorisi, Kızıl Kraliçe Teorisi, Gould'un Sıçramalı Evrim Teorisi, Darwin'in Doğal Seçilim Teorisi ve benzeri); bunlara Modern Sentez'den ötürü bir bütün olarak Evrim Teorisi adını veriyoruz. Bu teoriler, doğada gördüğümüz nesiller boyu gözlenebilen biyolojik değişim yasası olan evrim yasasının neden ve nasıl bu şekilde işlediğini izah eder. Bu teorileri inşa etmek için kanunlardan yola çıkarak hipotezler inşa ederiz; etrafımızda gördüğümüz, birbiriyle ilişkili gibi gözüken olay ve olgular arasındaki ilişkileri sorgularız. Bu sorgulama sürecinde ileri sürülen, sınanmayı bekleyen, bilimsel düşünüşe uygun her sav bir "hipotez"dir. Adı üzerinde, "ön-tez" anlamındadır ve teorilerin inşasında, değişmesinde, geliştirilmesinde, yanlışlanmasında kullanılırlar. Dolayısıyla hiçbir hipotez ispatlanınca teori, teori daha da ispatlanınca kanun olmaz. Önce etrafımızda kendini tekrar eden olaylar ve olgular, yani kanunlar tespit edilir. Bu kanunların birbirleriyle ilişkileri sorgulanarak hipotezler kurulur ve bu hipotezlerden doğrulananlar (veya tekrarlanan testleri her seferinde başarıyla geçenler) arasında bağlantılar kurularak bu kanunları izah eden açıklamalar geliştirilir, bunlar da teoriler olur. Bu teoriler zaman ve bilimin sınavına tutulur ve bu süreçte bu teoriler de evrimleşirler. İlla bir hiyerarşi kurulacaksa, teoriler açıklama gücü, kapsam, içerik, test edilebilirlik gibi birçok açıdan kanunlardan üstündürler. Öyle ki, bazı kaynakalar kanunları, teorilerin "kısa ve dar bir özeti" olarak nitelerler. Ancak modern bilimde böyle bir hiyerarşiden söz etmeyiz; çünkü gerek yoktur.
Bilimde bir Özellik vardir, oda eger bir cok sey bir seyin varligina isaret ediyorsa, osey elimizde kesin bilgi olmamasina ragmen kabul görür. Newton'un Yerçekimi Teorisi mesela hic bir ispati yokdur, bizi dunyanin uzerinde tutan guc bir cekimmidir yoksa yukaridan bir itimmidir ISPATLANMAMISTIR, senelerdir aranan gravitasyon parcacaigida daha bulunmamistir . Yani neymis teoriler her ne kadar aciklayici olasada hala bir teoride olabilir . Evrim teorisi ----> bunun bence kanunlasmasi lazim.
düzeltme evrim teorisi degil Evrim ÌN teorisi bir kanun olmali
Newton ile ilgili haklısın, zaten Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi o olguyu açıklıyor. Curved Space, Türkçesi neydi bilmiyorum tam olarak. Ama Newton teori olmasının nedeni, adamın formülleri ile hatasız bir şekilde uçak kaldırabiliyor olmamız, yörüngeye uyduyu oturtabiliyor olmamız. Zaten o kuvvetin nedenini açıklayamamıştı. O yüzden Kanun oldu. Birşey var ama ne olduğunu bilmiyorum, bunun da formülü budur demiş. Kanun olmuş. Açıklayabilseydi zaten Newton'ın Yerçekimi teorisi olurdu. İşte teori ve kanun arasındaki en büyük fark budur. Evrim de bu tür çeşitliliğinin nedenini ve nasıl oluştuğunu açıklar. Ha doğrumudur, evet doğrudur. Ama Kanun > Teori die birşey yok. Onu açıklamaya çalıştım Muhammed Bagcabasi'a
Meslegin ney senin erhan?
Dış ilişkiler uzmanı. Ama babam zorlamasaydı fizik okurdum. Çok istemiştim okumak da babam izin vermediydi. Aç kalırsın diye. Türkiye de aslında doğru olan bir olgu ama neyse.
iyiligini istemis adam hakli, ac kalirdin turkiyede . Olsun insan isteyince kendisini disardanda gelistirebiliyor her daim, bir fizikci kadar olmasada yeterince .
Sayılsaldan parayı tutturursam gider fizik okurum ama. Bırakırım işi gücü haklısın okumanın yaşı yok nasılsa. :))
SAyisal da para tutturma imkani afedersin tuvalette otururken basina yildirim dusme imkanindan daha az, birak paran cebinde kalsin
Hah işte o da benim fizik okuma ihtimalime denk geliyor. :))
Erhan Basogul Evrim yasamı diyorsunuz? Uzun yazdıklarınızdan anlaşılıyor ki savunduğunuz BATININ BİLİM anlayışının kendi içindede çelişkileri ve anlaşmazlıkları var? Evrime siz yasa diyorsunuz ve bunu hiçbir zamanda ispatlayamazsınız, çünkü bu tarihin gördüğü en büyük aldatmacadır! Bir soruma halen yanıt vermediniz? EVREN GENİŞLİYORSA NEREYE DOĞRU, Kİ BİR YERE DOĞRU GENİŞLİYORSA EVRENİN GENİŞLEDİĞİ "YER" NEDİR? NEDEN GENİŞLİYOR? GENİŞLEMENİN MERKEZ NOKTASI NERESİDİR? Bu arada sizin bilimsel anlayışınızla anlaşmamız imkansız bir şey yani biz aynı BİLİMDEN bahsetmiyoruz! İnandığımız ve güvendiğimiz "BİLİMSEL" anlayış aynı değil!
Erhan Basogul bir diğer şey EVRİM gözlemlenebilir yahut deneyimlenebilir bir şey mi ki kesin gerçekmiş gibi sunuyorsunuz?
Evrim gözlemlenebilir ve deneylenebilir birşey. Defalarca kere her denendiği yerde kanıtlanmaya devam etmiştir ve hiç yalanlanamamıştır. Hatta çiftçiler bunu çok kullanırdı hibrit tohumlar çıkmadan önce. Örnek verecek olursak. https://m.youtube.com/watch?v=o3O53RLr2bc Bak bu da insanda bulunan evrimle ilgili körelmiş organlarımız. Hatta 20lik diş bile körelmiş bir organdır. Bugün birçok insanda 20lik diş çıkmaz ama bundan yaklaşık 10 nesil sonra belki 20lik diş biye birşey kalmayacak. Neyse bunun da video linkini vereyim. https://m.youtube.com/watch?v=MUJ3MTOvxeE Buda genel olarak sorularına cevap alabileceğin bir video. https://m.youtube.com/watch?v=XwvymHqnNQg Tek yapmanız gereken biraz gayret. Okuyup araştırsak aslında bu soruları sormazsınız bile. Hatta aldığın antibiyotiklere dirençli hale gelen evrilmiş antibiyotikler bugün senin yaşam döngün içerisinde gözlemlenebilir. Hatta ve hatta doktorun sana verdiği antibiyotikler de evrilmiş bakterilere göre hazırlanır çünkü senin 20 yıl önce kullandığın antibiyotiklere karşı günümüz bakterilerinin birçoğu bağışıklı hale geldiğinden bugün kullandığın antibiyotikler daha farklı bir şekilde yapılmaktadır. Bir 20 sene sonra daha farklı olmalıdır. Ama evrim teorisini yok sayacak olursak sana 100 yıl önceki antibiyotiği versek işine yaraması lazım ama ne yazıki öyle olmuyor. Haa bu arada evrim teorisinde maymunlardan geldiysek bugün neden maymunlar insan olmuyor diye bir soru da sormaz umarım. Lakin evrim teorisi insanlar maymunlardan geliyor demez, maymunlar ile ortak ata olan Primatlardan gelmektedir der. Bunun gibi birçok yanlış bilgi babadan oğula geçer gibi geçmektedir. Hepsini burada açıklayamam tabi, o kadar zaman yok ama biraz araştır istersen. Sorun olursa cevaplayayım.
Erhan Basogul bunlar şimdi kanıt mı oluyor? İnanamıyorum doğrusu, nasıl kendinizi bu şekil kandırabiliyorsunuz hemde bunu bilim adına doğrusu şaşılacak bir şey! Biyolojik çeşitlilik o kadar çeşitliki üzerinde bir standart uygulamasına bile giremezsiniz ve siz bu derece karmaşık, kompleks yapıların gözlemlenebilir bir şekilde evrim geçirdiğini iddia edebiliyorsunuz... Çiftçiler çok eskiden beri bitkileri ıslah edip söz konusu bitkinin verimini arttırıyor bu doğru ama hiçbir çiftçi maydanozdan çınar ağacı üretememiştir? Maymunlarla İnsanların ortak primatlardan geldiğini de siz söylüyorsunuz ve bu iddiada havada kalıyor! Dediğim gibi Evrim bilim tarihinin en büyük şarlatanlığıdır!
Erhan Basogul bakterilerin antibiyotiklere karşı bağışlık kazanmasının evrimle ne alakası var, eğer bakteriler bu süreçte başka bir canlıya dönüşseydi dediğiniz olurdu, ama sizin evrim düşüncesi asanın yılana dönüşmesinden çokta farklı değil!
Bakteriyo tek bir tur saniyorsun galiba? Butun tek hucreliler bakteri yapistir gec. Ne yazikki oyle degil. Bakteriler evrimleserek natural seluksiyon ile baska bir ture evriliyor. O yuzden farkli antibiyotik kullaniliyor.
Tebrik ediyorum, butun dunyanin yapamadigini yaptin. Evrim teorisini curuttun. Maydonozdan cinae agaci yapilamiyorsa evrim yalandir. https://youtu.be/kCAAx4pf1Yk?fref=gc Haklisin ne diyeyim. Bilim de yalan, gavur icadi. Ne ugrasacaz.
Erhan Basogul en güçlü algı şekli BASİT ALGIDIR...! Evrimin gerçekliği yok ki çürütülebilsin... Sağlam şey çürür ancak! Getirdiğiniz argümanlar içi boş, delilden yoksun, ispattan yoksun şeyler! Milyonlarca canlı türünü böylesi saçma sapan bir teoriyle anlamaya çalışmak amiyane tabirle gerçeklerden kaçmaktan başka bir şey değil! Bir birey anneden doğduğunda evrimci yada ateist olmaz, sağlam doğası günahlarla tanışıncaya dek doğru çalışır ve tesadüfe, kendiliğinden oluşa dair bir düşünce dahi beyninden geçirmez, tam tersine hiçbir şeyin sebepsiz olmayacağına çok fazla düşünmeden yada düşünsel yorgunluk yaşamadan çabucak ulaşır! Zira bir şeyin GÖZLEMİ NE KADAR BASİTSE ONUNLA İLGİLİ GERÇEK DOĞRU ORANTIDA SON DERECE KATIDIR, ALENİDİR...! Bakterilerin evrilerek başka çanlıya dönüştüğüne dair tek bir örnek yok, bunun geçmişte olduğunu siz iddia ediyorsunuz ve bu iddiaların ise hiçbir temeli yok... Şimdiki maymunlar niye insan olmadı gibi basit bir soruya ise mecburen alternatif cevap üretip maymunlar ve insanlar ortak bir primattan gelmiştir diyorsunuz ama buna dairde deliliniz yok! Kur'an'da Kehf suresi 51. ayet şöyle der "BEN GÖKLERİ, YERİ VE DAHİ ONLARI YARATIRKEN ONLARI ŞAHİT TUTMADIM Kİ?"... Evrende hiçbir olayın tekrarı olmaz yani yaşanan tek bir kez yaşanır ve geçer! O yüzden CERN'de yapılan deneyler evrenin geçmişinde ne olup bittiğini bulmuş olamayacak, yapılan deneyler deneyin yapıldığı anda gerçekleşmiş bir aktiviteden öteye geçmeyecek! Evrimde böyledir, farz edelim bugünki canlılar ilk tek hücreden evrildi, bu ilk anlar gözlemlenemediği için ve dahi şimdi deneyimlenemediği için -siz aksini iddia etsenizde- asla evrim ispatlanamaz! Darwin'e ilgili bir belgesel seyretmiştim ve belgeselin bir yerinde "Ve Darwin aradığını Brezilyadaki gezisinde bulmuştu" diye bir ifade geçti ve doğal olarak Darwinde onun hakkında belgesel yapmış kanalda kendini ele vermişti... Yani Darwin'in kafasında zaten hazır bir şablon vardı ona uygun bir tür arıyordu ve Brezilya ormanlarında bulmuştu... Yani Darwin bulduklarından bilgiye ulaşmış değil, kafasında zaten bir önyargı vardı ona uygun bir canlı organizma peşindeydi... Gördüklerinden yahut gözlemlediklerinden bir sonuca ulaşmamış kafasında oluşturduğu, inandığı şeye uygun ve "işte delilim" diyeceği bir canlı arıyordu ve onu bulduğuna inandığında "BİLİMSEL GÖRÜNÜMLÜ HURAFESİNİ" ilan etti.... Bu Nasrettin hocanın fıkrasına benziyor biri hocaya "Hocam dünyanın merkezi neresi?" sorar oda "Eşeğimin ayağını bastığı yer" diye cevap verip, bunun üzerine soruyu soran "Nerden bilelim hocam, ya bizi kandırıyorsan" dediğinde hoca "İnanmıyorsan gel ölç" diye cevabı yapıştırır çünkü hocada biliyor ki bu alelade ölçülebilir bir şey değil ve kolaylıkla karşıdakine meydan okuyup susturmuş... Batının Bilimsel Anlayışı Nasrettin hocanın meydan okumasına benziyor, ortaya atılan teknoloji destekli bilimsel görünümlü hurafeler ortaya atıldığında "İnanmıyorsan gel ölç, inanmıyorsan fizik yasalarına bak, inanmıyorsan uzaya çık, teleskopa bak" gibi ifadelerle karşıdaki susturulmaya çalışılıyor! Müthişte bir kibir söz konusu esasen bilimsel görünümlü hurafecilerle doğunun mitolojik verileriyle hareket eden hurafecilerin ortak yanı onlara okkalı sorular soranları küçümseyici, aşağılayıcı bakışlarıdır! Ki kibirlenmeleri yahut bu şekil davranış kalıplarına girmeleri doğal, aksi halde BENLİKLERİNİ NASIL tatmin edecekler?