Çift yarık deneyinde elektron gözlemci olduğunda gözlemcinin beklediği gibi hareket ediyor gözlemci olmadığın da asıl görevini yerine getiriyor peki nedir bu gözlemcinin evren de ki rolü? Madde gözlemcinin zihninden bağımsızmi? Bu olay farklı boyutlar olduğuna işaret mi
Eyüp Dörtlemez
E
Niye yorumsuz kalıyoruz arkadaşlar
Cevap sorunun içinde gibi.. Gözlemlenen şey aynı kalmaz.. Dolayısıyla gözlemcinin rolu değiştirmek Siz neyi sormuştunuz?
"gözlemci yokken asıl görevini yapıyor. Gözlemci varken onun istediğini yapıyor......" ifadesi yanlış olmuş sanırım.
Onun istediği ni derken gözlemcinin beklediğini gözlemciye göre normal olani
"onun istediği" değil sorun: "asıl görevini yapıyor" ifadesi problemli bence.
gözlemci yokken asıl görevini yapmak ne demek?
Farklı boyutlar asıl görevi gözlemcinin göremediği kuantum boyutlarda
Gözlemci "yokken, süperpoze" yani, tüm durumları içeren; bir şekilde mevcut bulunuyor. Bu iç içe durumlardan hangisinin gerçekleşeceği
YAni, elektron hem dalga hem tanecik gibi bir durumda beklerken; gözlemciye göre; dalga mı yoksa tanecik gibi mi davranacağı belirleniyor.
Ancak ahmet bey, bu deney özelinde söylüyorum, hiç bir gözlemci olmadığı durumda tekrarlanan bir davranış paterni var.
Ne gibi mesela?
hiç bir gözlemcinin olmaması mı ?
gözlemcinin olmaması imkansız
özel bir sistemle gözlemlenmeyen durumda kırılımın dalga fonksiyonunda tekrarlanması söz konusu... Ancak gözlemci durumunda gözlemcinin beklentisine göre dalga ya da parçacık fonksiyonu gözlemlenebiliyor.
hatta o deneyde şeyde vardı.. Dünya çapında büyük bir olay olmadan öncesinde kuantum dalgasının etkilenmesiyle tepki oluşuyordu.. Küresel bilinç projesiydi sanırım o çalışma..
Hayır o başka bir proje. Ben tekrarlanan çift yarık deneyinden bahsediyorum.
tekrarlanan çift yarık deneyi ve isteğe göre farklı sonuç alınıyor öyle mi? Analiz hatası olmasın bu, emin misin? link falan var mı, verir misin ?
Bulmam lazım var elbette..
anladım ben dediğini beyza. En başta başka birşey sandım bakmana gerek yok
Enes Naci Bilinçli gözlemci (bir beklentiye sahip olmama durumu) sistematik, otomatik kayıtlarla gerçekleştirilimiş. Cihazlarda gözlemci etkisi yok kabul ediliyor. Ancak "gözlemlenmemiş geçmişin değiştirilebileceği" ispatlandığına göre, belki deneyi kontrol edenlerin beklentisi olabilir.
Gözlemci elektronun hareketini belirliyorsa cismin cinsini belirliyor diyebiliriz oyleyse
yani bu duruma dair farklı yaklaşımlar var. Mesela: "bilgi paketi".. Elektron vb. Leri; bilgi paketleridir. Bu pakette, bir çok duruma dair bilgi mevcuttur. "gözlemci" etkisi ile, yani "şuur ve irade" ile, bu durumlardan hangisi; bilgi halinden çıkıp "deneyimsel" hale geçecek; belirlenmiş olur..... Ancak, bilimsel şekli ile tam olarak böyle denilemez..... Şimdilik, "tefekkürsel - felsefik" olanla "bilimsel - matematiksel" olan biraz karışmış durumda..
Eğer oyleyse ya farklı boyutlar vardır eğer farklı boyutlar varsa. Kuantum dunyasi farklı boyutlsrin iç içe geçtiği atom altı bir evren dır ya da elektron madde gibi görünen bir enrjidir eğer öyleyse evren maddesel bir enerji döngü icerisinded
aslında tam olarak kimse neyin ne odluğunu biliyor değil bence.... Ve dahası, bazen proflar bile, anlattığı-bildiği olayın ne kadar acayip ve devasa bir şey olduğundan tam haberdar değiller..... Bırakın bunu, yaklaşık 100 yıl önce; "dünya gezegeni belli bir hıza sahip olduğu halde; ışık her yönde aynı hızda çıkıyor" sonucu bile çok ama çok acayip bir olaydı....
Bilim bu deneyi nasıl açıklıyor?
hoş geldin hocam
yoksun uzun süredir
Hoşbulduk bu aralar çok yoğunum pek fırsat olmuyor face ye girmeye
1805 de Thomas Young ünlü çift yarık deneyini yaptığında deney sonucundan bir beklentide değildi. Sonuçta dalga fonksiyonu görüntüledi. Sonuç paylaşıldığı zaman büyük olay yarattığı için deney tekrarlandı ve bu bilim adamlarının büyük kısmı parçacık fonksiyonu gözlemledi. Böylece Young çürütülmüş oldu. Ta ki 1900'lü yıllarda otomatik sistemlerle yeniden kaydedilip yeniden dalga fonksiyonu gözlemlenilene kadar. Bu yüzden maddenin doğal durumunun dalga fonksiyonu olduğu (ki superpose buradan geliyor) ancak gözlemlenince parçacık formunun bulunduğu kabul ediliyor. Yani herşey gözlemlene kadar sadece enerjidir önermesine geliyoruz böylece.
aslında iki farklı dalga kavramı var bu bahsettiğinizde.
"tanecik mi? "dalga mı?" durumundaki dalga ile, "süperpoze durum" undaki olay; farklı....
yani, "normalde dalga ama; gözlemci etkisi ile taneciğe dönüşebiliyor" değil.
Nasıl farklı? Superpose kavramı bu deneylerden sonra kabul gördü bildiğim kadarıyla
"madde var ancak, zihin bu maddenin durumunu belirliyor" mu?
yoksa
"her şey tamamen zihinde olup bitmekte" mi?
Bu konuda bile bence çelişik fikriler var çoğunda....
Madde var ancak bunu zihin madde gibi gösteriyor aslında biz sanal bir gerçeklik yaşıyoruz gerçekte madde enerji onu bir döngü ye sokan zihindir
Madde var. Kafanıza kiremitle vurursam acır ve kanar. 3 boyutlu algımızla bedenli yaşamımızda "madde yok" demek boyutları birbiriyle karıştırmaktır
rüyanızda da birisi kafanıza vursa canınız acır.
dışsal bir gerçeklik olarak madde var mı? Yoksa; tamamen içsel bir gerçeklik mi?.... Bu olay konusunda kesin bir şey söylenemez bence....
Hangi seviyede konuşuyorsunuz? Boyutları karıştırıyorsunuz. Bu boyut karıştırma sorunu din ile bilimi karşı karşıya getiren. Aynı hataya düşmeyelim. Çoklu içiçe gerçeklikler var. Algı boyutumuzda madde vardır. Dünyada yaşadığımız sürece maddeyi var kabul etmek gerek
"yokluğun" içinden çıkan şeye nasıl var diyoruz o da ayrı mevzu.. Malum madde "yoklukta" madde - anti madde şeklinde var oldu.. bu "yokluk"ta her nasılsa big bangle hakiki yokluktan oluşmuş..
O yüzden ben "algılanan gerçekliği" referans alıyorum. Zira "zaten madde yok" diye girince pek çok kişi ile iletişim kopuyor.
Bedenim yok diyemem. Vardır ve katıdır. Ancak başka bir boyutta bakınca kuantum fiziğine göre aslında büyük kısmım enerjidir. Bu maddenin olmadığını değil; farklı boyutlarda çoklu gerçeklikler olabileceğini gösterir.
tek bir gerçeğin; farklı bilinç frekansları tarafından farklı algılanması mı?.....
yoksa; her bir algı frekansı ayrı bir gerçeklik mi?
Her bir boyut, aynı gözlemci için algılanabilirdir. Tabi algı açık olduğu sürece... Maddenin katı formunda zihnini sabitleyen bir kişi, enerjiyi asla algılayamayabilir. Oysa eş zamanlı gözlemdir; yaşamı daha anlaşılabilir kılan
Maddenin hızı, ivmesi ve konumu eş zamanlı bilineniyor. Bu yüzden hız ve ivme bilinirken, maddenin bulunabileceği yer ve olasılıklar superpose u oluşturuyor. Benim bildiğim tanım böyle...
Ahmet Önsesveren her bir algı frenkansi ayrı birer gerçeklik ve bu gerceklikler farklı boyutlar da değişiyor degsitikce yaşadığımız olaylar yanislama ve gerçeklik arasında gidip gelecektir
Kuantum da gözlencinin beklentisine göre diye birşey yok aslında.. Gözlemci gözlem yaptığı an kişi ne niyet ederse etsin olasılık dalgası aynı sonuca çöker..
Niyete göre şekillenme meselesi en başlarda felsefi bir söylem olarak ortaya çıktı sonra bilimsel olarak testler yapıldı falan.. Cidden kuantum olasılık dalgasında ki ihtimal grafikleri gözlemci gözlem yapmasa bile sadece düşünerek niyet ederek değiştirilebildi..
yani gözlem varsa tüm olasılık çöküyor ama
gözlem olmadığı halde (yani kuantum olasılık dalgası korunduğu zaman) sırf gözlemci niyeti ile dalga fonksiyonu etkilendi ve değişiklik gösterdi..
ama bunun sistematiği formülü analizi yok tabii..
Işte bu yüzden de insan neyi görmek ister se için onu görür beyin frenkas dalgaları bunun nedenifir
Anlamadim karişik geldi
bu konuda cihazlar bile yapıldı.. Bunlardan biri küresel bilinç projesi.. Tüm dünyada çeşitli yerlere %50 ihtimalli "yazı tura makinaları" yerleştirildi.. makinalar rasgele sayı ürettiler.. 1 ya da 0 ... Mantıken tüm hesaplar dünyanın dört bir tarafında sürekli olarak üretilen milyarlarca 1 ve 0 sayısının birbirine yakın olacağını ve grafiğin %50 - %50 sonuç vereceğini gösteriyordu..
ama bir kişi bu makinenin yanına gidip sadece düşünerek, odaklanarak 0 ları yada 1 leri %90 oranlarına kadar arttırabiliyordu.. Bu bilgi tüm dünyada test edilmeye başlandı..
yapılan deneyler çok ilginç sonuçlar getiriyordu.. Kişilerin olaylar yaşanmadan biraz önce bazı şeyleri hissetiğini gösteriyordu..
ve mesela ikiz kulelere saldırı yapılmadan önce anormal sinyaller alınmaya bile başlanmıştı.. Şuan global çapta önemli bir olay yaşanmadan önce bu proje uyarıyor diyebiliriz..
tsunamiyi de uyarmış örneğin.. Ekonomiz krizleri de..
ama hatrı sayılır bir süre değil ve ne olacağı belli değil.. Şuan ki çalışma bu sürenin daha da uzatılması..
işte elin oğlu gelecekten haber almaya başlayalı 50 yıl olmuş ve bunların çok daha ileriside var olduğunu biliyorum..
gel gelelim biz hala neleri tartışıyoruz ülkemizde.. El alem neler yapıyor..
bilim akedemsi kurup şu işleri yapan bir şirket kuracağım sonunda
RAG 'da (yazı tura makinaları) ile yapılan deneylerde geçmişte kaydedilmiş ancak gözlemlenmemiş kayıtların da gelecekte bir günde yapılan niyet deneyleri ile etkilenebildiği gözlemlendi. (Princeton Univ. Enstitute of Noetic Science) Bana bu çok ilginç gelmişti.
Varsayım elektron lar varsayım üzerine hareket ediyor demekki özelliği bu bir şey katarsan evrende olupta kanıtlanamayan kara enerji yada kara madde engelliye bilir yaşamsdıgın bir şeyi yaşamış gibide göstere bilir yada görmekte oldugun şeyi değiştire bilir buda bizi yaratan usta bir elin varlığı nın en büyük kanıtı
Enes Naci dostum ışte sana da bahseetiim gerçeklik ve yanilsamalar bura da da var dostum kuantum boyutuna geçince algılar ile algiladigimiz sanal gerçeklik te degisiyor
Gozlemlenmeyen elektronun nasıl hareket ettiğini nerden biliyoruz, schrödigerin kedisi gibi, hem ölü hem diri
Aysel Güvenir tabelada elektron hareketleri ile olusan cizgilerden
Hep merak ettim bunu, teşekkürler.
Onemli deil