Enerjiye dönüşebilir. Eşit miktarda adde ve antimadde bir araya gelince birbirlerini yok edip tamamen enerjiye dönüşürler.
Nükleer reaksiyonlarda belirgin miktarda kütle enerjiye dönüşür. Onun dışındaki reaksiyonlarda bazen olculemeyecek seviyede olsa da bir miktar kütle enerjiye dönüşmektedir. Ya da enerji kutleye donusmektedir.
Hawking daha o çalışmaları sonlandıramadı. üzerinde çalışıyorlar, kanıtları arttırmaya ve teoriyi güçlendirmeye uğraşıyorlar. Türkçe alt yazılısı da vardı bir yerlerde https://www.youtube.com/watch?v=JiyrRbYNm0Q
Uzay boşluğunda sürekli olarak parçacıklar ortaya çıkıp kaybolur. Çok çok kısa sürede oluşup kaybolduklari için sanal parçacıklar deniyor. Hawking radyasyonundan manyetizmaya kadar pek çok konuda etkililer.
Kuantum Dalgalanma sonucunda sanal parçacıkların madde-antimadde çiftleri hiç yoktan var olabilmektedir. Sanal parçacıklar, Kuantum Alan Teorisi dahilindeki matematiğin bir sonucu olarak ortaya çıkan, henüz tam olarak anlaşılamamış bir konsepttir. Bu parçacıklar, doğrudan yapılan gözlemlerle tespit edilememektedirler. Matematiksel hesapların gözlenebilir ve tespit edilebilir kısımları üzerinde etkileri olmadığı için, bunlara "sanal" parçacık denmiştir. Ancak bu yapıların çok ilginç özellikleri vardır: İlk olarak, fiziğin temel ilkelerini ihlal edebilmektedirler. Örneğin zamanda geriye hareket edebilmektedirler, enerji korunumuna tabi değilmiş gibi davranmaktadırlar ve hatta ışıktan hızlı hareket edebilmektedirler. Bunların hiçbiri, gerçek parçacıklar tarafından yapılamaz. Sanal parçacıkların bunu yapabilmesinin nedeni, varlıklarının madde ve enerji üzerindeki toplam etkisinin her zaman sıfır olmasındandır. Gerçek bir madde, asla bu kuralları ihlal edemez, çünkü kendisinin sebep olduğu her şey, "bilgi değeri" taşır ve etrafındaki sistemi toplamda sıfır olmayacak şekilde etkiler. Sanal parçacıklar ise, her zaman kendilerini iptal eden karşıt sanal parçacıklarla bir arada oluştukları için, fiziğin tüm temel ilkelerini ihlal edebilirler. Burada uyaralım: Sanal parçacıklar, anti parçacıklar ile karıştırılmamalıdır; ayrı konulardır. Sanal parçacıklar olduğu gibi, sanal anti parçacıklar da bulunmaktadır. Bunların etkileri, maddenin karşıtı olan antimaddeden farklıdır.
Mantıklı geldi evet ama bu yoruma bakarak şöyle bir soru düşündüm: Örneğin cep telefonuyla konuşurken iletişimi sağlayan sinyallerden yararlanıyoruz. Hiçbir şey yoktan varolmadığına göre bu sinyaller zaten hep var. Ama telefonla konuşmazken sinyal falan olmuyor. Peki bu sinyallerin, sinyale dönüşmeden önceki durumu hakkında bir şeyler söyleyebilir miyiz?
Kuantum Dalgalanma sonucunda sanal parçacıkların madde-antimadde çiftleri hiç yoktan var olabilmektedir. Sanal parçacıklar, Kuantum Alan Teorisi dahilindeki matematiğin bir sonucu olarak ortaya çıkan, henüz tam olarak anlaşılamamış bir konsepttir. Bu parçacıklar, doğrudan yapılan gözlemlerle tespit edilememektedirler. Matematiksel hesapların gözlenebilir ve tespit edilebilir kısımları üzerinde etkileri olmadığı için, bunlara "sanal" parçacık denmiştir. Ancak bu yapıların çok ilginç özellikleri vardır: İlk olarak, fiziğin temel ilkelerini ihlal edebilmektedirler. Örneğin zamanda geriye hareket edebilmektedirler, enerji korunumuna tabi değilmiş gibi davranmaktadırlar ve hatta ışıktan hızlı hareket edebilmektedirler. Bunların hiçbiri, gerçek parçacıklar tarafından yapılamaz. Sanal parçacıkların bunu yapabilmesinin nedeni, varlıklarının madde ve enerji üzerindeki toplam etkisinin her zaman sıfır olmasındandır. Gerçek bir madde, asla bu kuralları ihlal edemez, çünkü kendisinin sebep olduğu her şey, "bilgi değeri" taşır ve etrafındaki sistemi toplamda sıfır olmayacak şekilde etkiler. Sanal parçacıklar ise, her zaman kendilerini iptal eden karşıt sanal parçacıklarla bir arada oluştukları için, fiziğin tüm temel ilkelerini ihlal edebilirler. Burada uyaralım: Sanal parçacıklar, anti parçacıklar ile karıştırılmamalıdır; ayrı konulardır. Sanal parçacıklar olduğu gibi, sanal anti parçacıklar da bulunmaktadır. Bunların etkileri, maddenin karşıtı olan antimaddeden farklıdır.
arkadaşlar. Klasik fizik yasalarıyla olaylara bakmayın. Yok olmaz, sadece dönüşebilir demek klasik fizik ve kimyanın açıklamaları. Kuantum düzeyinde "hem var hem yok", "madde-anti madde" gibi farklı kavramlar çıkıyor. Ben çok iyi biliyorum diye iddia edemem. Ama merak edenler bu işin ne kadar derinleştiğini görünce ürkeceklerdir. Yokluktan var olma işi de bunun gibidir ama uydurma değildir. Geliştirilme aşamasında bilimsel teori ve çalışmalardır. Einstein' a ait bazı denklemler bile klasik fizikte çalışırken kuantum fiziğinde çalışmamaktadır. bu formüllerin kuantuma uyarlanmaları işi başta Hawking olmak üzere günümüzün modern matematikçi ve fizikçiler tarafından yapılmaktadır. Bununla ilgili olarak da Hawkingin "her şeyin teorisi" belgeselini mutlaka izleyin.
Kuantum fiziği bunun cevabını veriyor. Antimadde ve madde çarpışmasında iki taraftan da eşit miktarda, atomaltı seviyede imha oluşur. Ama iki tarafında sadece birbirine zıt kuark parçacıkları tamamen yok olur. Yani elektron ve pozitronları. Yok oldukları sırada gamma ışını üretirler. Ancak ışık ne bir madde ne de bir antimaddedir. Bu bakımdan tamamen yok oluş söz konusudur diyebiliriz. Gamma ışınları sadece bu çarpışmada açığa çıkan enerjiyi taşır.
Proton ve antiproton çarpıştığında ise yine kuark seviyesinde, her iki tarafın parçacıklarının bir kısmı imha olur. Her iki taraftan geriye kalan parçacıklar ise kararsız mezonlara dönüşür. Bu yüzden ilk başta tamamen bir imha oluşmaz. (Mezonlar "maddenin başka bir maddeye dönüşmesi" değildir karıştırılmasın. Maddenin başka bir maddeye dönüşmesi klasik fiziktir. Yani suyun Hidrojen ve oksijene ayrışması gibi. Oksijen ve hidrojen bir maddedir ancak mezonlar değildir.) Geriye kalan parçacıklardan oluşan mezonlar ne elektron ne de bir protondur. Arada kalmışlardır ve kısa sürede onlarda yok olur. Mezonlar bozunduktan sonra proton-antiproton bakımından da tamamen bir imha gerçekleşir. Çünkü kararsızlardır negatif, pozitif veya yüksüz olabilirler.
Yani bir maddeyi tamamen yok etmek antimaddeye bağlıdır. Eşit miktarda antimadde ve madde çarpışırsa, eşit miktarda atom çarpışması oluşur. Bu da her iki tarafın birbirini tamamen yok etmesi anlamına gelir. Ancak madde daha fazlaysa burada tamamen yok olacak taraf antimaddedir. Günümüzde bir maddeyi yok edecek kadar antimadde bulunmadığı için maddenin tamamen yok olması çok zor diyebiliriz. Antimadde oransal olarak çok az olduğundan tamamen yok edilebilir mi bunu maddeyle ne kadar çok çarpıştığı belirler. Evren ilk oluştuğunda antimaddenin şimdikinden çok daha fazla olduğu ama madde ile çarpışmasından dolayı azaldığı biliniyor.
Antimadde keşfedildiğinden beri evrenin oluşması ve bigbang teorisi biraz daha farklılaştı. Evrenin oluşumu, bigbang sırasında antimadde ve madde çarpışmasını maddenin kazanmasına bağlanıyor. Ama maddenin kazanmasının tek nedeni oransal olarak antimaddeden çok daha fazla olması.
Çok güzel bir açıklama. Ancak madde-anti madde konusunda en çok rağbet gören hipotez (benim bilgim dahilinde)şudur: Big Bang, kuantum inflaton alanında meydana gelen bir ters entropi yaratan bir dalgalanma olabilir. Böyle bir dalgalanma ile sıfırdan enerji-negatif enerji, madde-anti madde oluşmuş olabilir. Ancak sonraları oluşan kara delikler (anti madde ile bütünleşerek kendisini yok etmesine fırsat vermeden) anti maddenin büyük bir kısmını yok etmiş, ya da solucan delikleriyle büyük kosmosun başka yerlerine transfer etmiş olabilir. Dolayısı ile bizim evrenimizde madde, anti-maddeye üstün gelmiştir. Ancak bu yazdıklarım birçok big bang hipotezinden sadece bir tanesidir... Diğer ve son zamanlarda en çok rağbet gören hipotez ise birbirlerine paralel zar evrenlerin deformasyonu (geometrilerinin bozulması) ile birbirine temas etmesi ve bu sayede big bang in oluşmasıdır. Böyle bir durumda anti maddelerin bir kısmı bizim evrenimizden paralel bir evrene geçiş yapmış olabilir. Madde fazlalığı ise bildiğimiz evrenin tüm maddelerini oluşturmuş olabilir.
Yok olmaktan kastımız 'olmamak'sa mümkün değil, başka forma geçmekse mümkün. Yani maddenin muadil bir karşılığı enerji vardır o nedenle form değiştirebilir ancak bir anda olmayı bırakamaz.
Aslında kaşık yok
Enerjiye dönüşebilir. Eşit miktarda adde ve antimadde bir araya gelince birbirlerini yok edip tamamen enerjiye dönüşürler.
Nükleer reaksiyonlarda belirgin miktarda kütle enerjiye dönüşür. Onun dışındaki reaksiyonlarda bazen olculemeyecek seviyede olsa da bir miktar kütle enerjiye dönüşmektedir. Ya da enerji kutleye donusmektedir.
Siz benden uzun yaşayacaksınız. Bunu yazmaya gelmiştim ( :
Tamamen yok oluş ve yoktan varoluş bilimsel olarak ispatlandı zaten.
Ohaaa
Hawking daha o çalışmaları sonlandıramadı. üzerinde çalışıyorlar, kanıtları arttırmaya ve teoriyi güçlendirmeye uğraşıyorlar. Türkçe alt yazılısı da vardı bir yerlerde https://www.youtube.com/watch?v=JiyrRbYNm0Q
Birazdan yazıyı koplayıp atacam
Uzay boşluğunda sürekli olarak parçacıklar ortaya çıkıp kaybolur. Çok çok kısa sürede oluşup kaybolduklari için sanal parçacıklar deniyor. Hawking radyasyonundan manyetizmaya kadar pek çok konuda etkililer.
Kuantum Dalgalanma sonucunda sanal parçacıkların madde-antimadde çiftleri hiç yoktan var olabilmektedir. Sanal parçacıklar, Kuantum Alan Teorisi dahilindeki matematiğin bir sonucu olarak ortaya çıkan, henüz tam olarak anlaşılamamış bir konsepttir. Bu parçacıklar, doğrudan yapılan gözlemlerle tespit edilememektedirler. Matematiksel hesapların gözlenebilir ve tespit edilebilir kısımları üzerinde etkileri olmadığı için, bunlara "sanal" parçacık denmiştir. Ancak bu yapıların çok ilginç özellikleri vardır: İlk olarak, fiziğin temel ilkelerini ihlal edebilmektedirler. Örneğin zamanda geriye hareket edebilmektedirler, enerji korunumuna tabi değilmiş gibi davranmaktadırlar ve hatta ışıktan hızlı hareket edebilmektedirler. Bunların hiçbiri, gerçek parçacıklar tarafından yapılamaz. Sanal parçacıkların bunu yapabilmesinin nedeni, varlıklarının madde ve enerji üzerindeki toplam etkisinin her zaman sıfır olmasındandır. Gerçek bir madde, asla bu kuralları ihlal edemez, çünkü kendisinin sebep olduğu her şey, "bilgi değeri" taşır ve etrafındaki sistemi toplamda sıfır olmayacak şekilde etkiler. Sanal parçacıklar ise, her zaman kendilerini iptal eden karşıt sanal parçacıklarla bir arada oluştukları için, fiziğin tüm temel ilkelerini ihlal edebilirler. Burada uyaralım: Sanal parçacıklar, anti parçacıklar ile karıştırılmamalıdır; ayrı konulardır. Sanal parçacıklar olduğu gibi, sanal anti parçacıklar da bulunmaktadır. Bunların etkileri, maddenin karşıtı olan antimaddeden farklıdır.
olmaz
no
düşün bi bakayım mümkün mü?
no di mi
boşluk yeterince hiçliktir. Bu kadar hiçlik ile baş edemezken elimizdekini yok etmek yerine korumalıyız
Hic bir sey yok edilemez yoktanda var edilemez hersey bir donusum icerisindedir.
Yapi taslarina ayrilabilir sadece
Mantıklı geldi evet ama bu yoruma bakarak şöyle bir soru düşündüm: Örneğin cep telefonuyla konuşurken iletişimi sağlayan sinyallerden yararlanıyoruz. Hiçbir şey yoktan varolmadığına göre bu sinyaller zaten hep var. Ama telefonla konuşmazken sinyal falan olmuyor. Peki bu sinyallerin, sinyale dönüşmeden önceki durumu hakkında bir şeyler söyleyebilir miyiz?
Sinyal dediğin elektromanyetik dalga yani fotondur. Foton da enerji taşır. Vericiden alıcıya foton transferi olur.
Kuantum Dalgalanma sonucunda sanal parçacıkların madde-antimadde çiftleri hiç yoktan var olabilmektedir. Sanal parçacıklar, Kuantum Alan Teorisi dahilindeki matematiğin bir sonucu olarak ortaya çıkan, henüz tam olarak anlaşılamamış bir konsepttir. Bu parçacıklar, doğrudan yapılan gözlemlerle tespit edilememektedirler. Matematiksel hesapların gözlenebilir ve tespit edilebilir kısımları üzerinde etkileri olmadığı için, bunlara "sanal" parçacık denmiştir. Ancak bu yapıların çok ilginç özellikleri vardır: İlk olarak, fiziğin temel ilkelerini ihlal edebilmektedirler. Örneğin zamanda geriye hareket edebilmektedirler, enerji korunumuna tabi değilmiş gibi davranmaktadırlar ve hatta ışıktan hızlı hareket edebilmektedirler. Bunların hiçbiri, gerçek parçacıklar tarafından yapılamaz. Sanal parçacıkların bunu yapabilmesinin nedeni, varlıklarının madde ve enerji üzerindeki toplam etkisinin her zaman sıfır olmasındandır. Gerçek bir madde, asla bu kuralları ihlal edemez, çünkü kendisinin sebep olduğu her şey, "bilgi değeri" taşır ve etrafındaki sistemi toplamda sıfır olmayacak şekilde etkiler. Sanal parçacıklar ise, her zaman kendilerini iptal eden karşıt sanal parçacıklarla bir arada oluştukları için, fiziğin tüm temel ilkelerini ihlal edebilirler. Burada uyaralım: Sanal parçacıklar, anti parçacıklar ile karıştırılmamalıdır; ayrı konulardır. Sanal parçacıklar olduğu gibi, sanal anti parçacıklar da bulunmaktadır. Bunların etkileri, maddenin karşıtı olan antimaddeden farklıdır.
Yok olmaz sadece dönüşebilir
Antimadde dışında hayır
arkadaşlar. Klasik fizik yasalarıyla olaylara bakmayın. Yok olmaz, sadece dönüşebilir demek klasik fizik ve kimyanın açıklamaları. Kuantum düzeyinde "hem var hem yok", "madde-anti madde" gibi farklı kavramlar çıkıyor. Ben çok iyi biliyorum diye iddia edemem. Ama merak edenler bu işin ne kadar derinleştiğini görünce ürkeceklerdir. Yokluktan var olma işi de bunun gibidir ama uydurma değildir. Geliştirilme aşamasında bilimsel teori ve çalışmalardır. Einstein' a ait bazı denklemler bile klasik fizikte çalışırken kuantum fiziğinde çalışmamaktadır. bu formüllerin kuantuma uyarlanmaları işi başta Hawking olmak üzere günümüzün modern matematikçi ve fizikçiler tarafından yapılmaktadır. Bununla ilgili olarak da Hawkingin "her şeyin teorisi" belgeselini mutlaka izleyin.
Teşekkür ederim kardeşim izleyeceğim
estf. Saygılar..
Bir maddenin yok olması diye birşey olamaz ancak başka bir maddeye dönüşür.
Hiçbirşey yokdan var, vardan yok edilemez.
Kuantum fiziği bunun cevabını veriyor. Antimadde ve madde çarpışmasında iki taraftan da eşit miktarda, atomaltı seviyede imha oluşur. Ama iki tarafında sadece birbirine zıt kuark parçacıkları tamamen yok olur. Yani elektron ve pozitronları. Yok oldukları sırada gamma ışını üretirler. Ancak ışık ne bir madde ne de bir antimaddedir. Bu bakımdan tamamen yok oluş söz konusudur diyebiliriz. Gamma ışınları sadece bu çarpışmada açığa çıkan enerjiyi taşır.
Proton ve antiproton çarpıştığında ise yine kuark seviyesinde, her iki tarafın parçacıklarının bir kısmı imha olur. Her iki taraftan geriye kalan parçacıklar ise kararsız mezonlara dönüşür. Bu yüzden ilk başta tamamen bir imha oluşmaz. (Mezonlar "maddenin başka bir maddeye dönüşmesi" değildir karıştırılmasın. Maddenin başka bir maddeye dönüşmesi klasik fiziktir. Yani suyun Hidrojen ve oksijene ayrışması gibi. Oksijen ve hidrojen bir maddedir ancak mezonlar değildir.) Geriye kalan parçacıklardan oluşan mezonlar ne elektron ne de bir protondur. Arada kalmışlardır ve kısa sürede onlarda yok olur. Mezonlar bozunduktan sonra proton-antiproton bakımından da tamamen bir imha gerçekleşir. Çünkü kararsızlardır negatif, pozitif veya yüksüz olabilirler.
Yani bir maddeyi tamamen yok etmek antimaddeye bağlıdır. Eşit miktarda antimadde ve madde çarpışırsa, eşit miktarda atom çarpışması oluşur. Bu da her iki tarafın birbirini tamamen yok etmesi anlamına gelir. Ancak madde daha fazlaysa burada tamamen yok olacak taraf antimaddedir. Günümüzde bir maddeyi yok edecek kadar antimadde bulunmadığı için maddenin tamamen yok olması çok zor diyebiliriz. Antimadde oransal olarak çok az olduğundan tamamen yok edilebilir mi bunu maddeyle ne kadar çok çarpıştığı belirler. Evren ilk oluştuğunda antimaddenin şimdikinden çok daha fazla olduğu ama madde ile çarpışmasından dolayı azaldığı biliniyor.
Antimadde keşfedildiğinden beri evrenin oluşması ve bigbang teorisi biraz daha farklılaştı. Evrenin oluşumu, bigbang sırasında antimadde ve madde çarpışmasını maddenin kazanmasına bağlanıyor. Ama maddenin kazanmasının tek nedeni oransal olarak antimaddeden çok daha fazla olması.
Çok güzel bir açıklama. Ancak madde-anti madde konusunda en çok rağbet gören hipotez (benim bilgim dahilinde)şudur: Big Bang, kuantum inflaton alanında meydana gelen bir ters entropi yaratan bir dalgalanma olabilir. Böyle bir dalgalanma ile sıfırdan enerji-negatif enerji, madde-anti madde oluşmuş olabilir. Ancak sonraları oluşan kara delikler (anti madde ile bütünleşerek kendisini yok etmesine fırsat vermeden) anti maddenin büyük bir kısmını yok etmiş, ya da solucan delikleriyle büyük kosmosun başka yerlerine transfer etmiş olabilir. Dolayısı ile bizim evrenimizde madde, anti-maddeye üstün gelmiştir. Ancak bu yazdıklarım birçok big bang hipotezinden sadece bir tanesidir... Diğer ve son zamanlarda en çok rağbet gören hipotez ise birbirlerine paralel zar evrenlerin deformasyonu (geometrilerinin bozulması) ile birbirine temas etmesi ve bu sayede big bang in oluşmasıdır. Böyle bir durumda anti maddelerin bir kısmı bizim evrenimizden paralel bir evrene geçiş yapmış olabilir. Madde fazlalığı ise bildiğimiz evrenin tüm maddelerini oluşturmuş olabilir.
Başka bir evrenin antimaddeden oluşması teorisi benimde ilgimi çeken ne yalan söyleyim inandığım bir konu
Anti madde ile çarpışırsa mümkün..
Mümkündür. Kapının önünden motosikletim dun tamamen yok oldu mesela
Gecmis olsun. Ama her an elektron gibi bir yerlerde ortaya cikabilir. Umarim bulabilirsin.
anti-motorla çarpışmıştır.
Yok olmaktan kastımız 'olmamak'sa mümkün değil, başka forma geçmekse mümkün. Yani maddenin muadil bir karşılığı enerji vardır o nedenle form değiştirebilir ancak bir anda olmayı bırakamaz.
Bir tahta enerjiye dönüşürse ve ya anti madde ile çarpışırsa tahtanın atomları ne olur
Enerjiye dönülür.