Yıllarca tanrının varlığı sonsuzluk gibi ütopik kavramlarla hayatımın en verimli zamanını harcadım bir narkoz gibi damarlarıma enjekte edilen bu zehri atmak yıllar sürdü
Var olanın ispatı yok olanın ispatından daha kolaydır !.. Yok olanı ispat edemezsiniz! Siz olmadığını ispat edemediğiniz gibi, Buna delil mi istersin? Binlerce delilden bir tanesi: Şu an ben ve siz var isek bizi yokluktan çıkarıp hayat vermeye tercih eden ve yaratan biri var demektir o ise Allah tır.
Sorgulamak hayat felsefemdi herşeyi sorgularım yazdığımız şu harf ve rakamların şeklini bile sorguluyorum bazen herhangi bir kitaptan değil yani akıl ve mantıgın getirdiği bir nokta bu noktaya gelmek insanın kendi elinde değildir. 2+2 dört etmez bize öyle öğretildiği için dört deriz beni bu noktaya getiren bilgi kurandaki bilgilerin çoğunun daha önceki yazılı kaynaklardan alındığı şüphesiydi 4 yıl süren bir araştırma sonucu bu seviyeye geldim
Bayram Kolcak evet zaten kuran ı Kerim sürekli alıntı yapmıştır, başka kavimlerden, yaşam tarzlarından örnekler vermiştir.. Ta ki aklımıza yakın olsun biz anlayalım diye.. İnsanları. Muhatap alan bir kitabın elbet insanlık seviyesinde olmadı lazım.. Eğer kuran ı Kerim insanlar yazmış olsaydı yada başka fikirleri karıştırsalar dı hz Muhammed Asm. Zamanında yaşayan müaeylime i Kezzab gibi aleme rezil ve rüsva olurlarda
Bayram Kolcak doğru bir yerden yola cikmissiniz. Kuranı kerim değil sadece, tevrat ve incilin kökenleri sümer tabletleridir. Doğru bir tespit bu. özellikle yaratılış efsanesi, tufan olayı, habil kabil meseli ve daha benzer şeyler sümer tabletlerinde mevcut. Ki bu tabletlerin insan yazımı olduğunu çok iyi biliyoruz. Modern kaynaklardan örnek verebilirsiniz. Okuduğunuz eser, yazar ismi ?
●▬▬ DELİ__Halil CİB-RANdan ▬▬● ; Çok eski günlerde, sözün ilk titreşimleri dudaklarıma henüz geldiği zamanlarda, kutsal dağa çıktım ve Tanrı`ya diz çöktüm, Efendim, ben senin kölenim. Senin sırrın benim yasam olacak ve sonsuza kadar ona itaat edeceğim. Fakat Tanrı cevap vermedi ve şiddetli bir fırtına gibi uzaklaştı. Ve ben bin yıl sonra kutsal dağa çıktım ve Tanrı huzurunda tekrar diz çöküp dedim ki Yaratan, ben senin yarattığınım. Sen beni balçıktan şekillendirdin ve ben tüm varlığımı sana borçluyum. Ve Tanrı cevap vermedi, onun yerine bin kanadı varmış gibi hızla uzaklaştı. Ve bin yıl sonra kutsal dağa tırmandım ve Tanrı huzurunda tekrar diz çöktüm ve dedim ki,`Baba, ben senin oğlunum. Bana merhamet ve sevgiyle hayat verdin ve ben de sevgiyle ve ibadetle senin krallığını sürdüreceğim. Ve Tanrı cevap vermedi ve uzak tepeleri gizleyen bir sis gibi uzaklaştı. Ve bin yıl sonra yüce dağa tırmandım ve Tanrı huzurunda tekrar diz çöküp dedim ki, TANRIM, AMACIM, TAMAMLAYICIM; BEN SENİN DÜNÜNÜM VE SEN BENİM YARINIMSIM!. BEN SENİN TOPRAKTAKİ KOKUNUM VE SEN BENİM GÖKLERDEKİ ÇİÇEĞİMSİN VE BİZ GÜNEŞİN ÖNÜNDE BİRLİKTE GELİŞİRİZ. O zaman Tanrı bana doğru eğildi ve kulaklarıma tatlı sözler fısıldadı ve denizin kendisine doğru koşan bir dereyi kucaklaması gibi beni kucakladı. Ve vadilere ve ovalara indiğimde Tanrı da oradaydı.
SİMURG SENSİN ASLINDA!... Söylenen odur ki, tüm kuşların padişahı olan Simurg kaf dağının ardında yaşarmış ve herşeyi bilirmiş... En büyük özelliği ise kendini ateşinde yakıp, küllerinden yeniden doğmasıymış... Günlerden birinde tüm kuşlar sıkıntıya düşer ve kendi aralarında istişare ederler, kendilerine bir kurtarıcı bulmaya karar verirler. Hüdhüd, kuşların rehberidir onlara Simurg;un yaşadığından bahseder ve ona ulaşabilmek için çok zorlu 7 vadiyi geçmeleri gerektiğini anlatır. Kuşlar bu yolculuğu kabul edeler yola koyulurlar... Vadiler sırasıyla; istek, aşk, marifet, istiğna, vahdet, hayret, ve yokluktur.. Yol o kadar zorludur ki daha ilk vadide vazgeçen, geri dönenler olur.. Kimi dünyevi arzularına yenik düşer, yem isteği ile bir yerlerde kalı, kimi bildiğini zannedip yollarda kaybolur, öteki geride bıraktıklarını özler dayanamaz, beriki yoldan şikayet eder, bülbül gülünü ister, kumru sevdiğini özler, kartal tepelerine hasret kalır... Bir çoğuda hastalıklarla devam edemez, kimiside gönlünü kaptırır yolda göze hoş gelen şeylere ve amacını unutur... Bir kısmı da şüpheye düşer simurgun hayal olduğunu düşünerek geriye döner.. Kaf dağına vardıklarında kala kala 30 kuş kalmışlardır... Simurgu beklerden birde ne görsünler uğruna dağları tepeleri aștıkları, aç susuz uykusuz kaldıkları acı çektikleri Simurg aslında kendi hakikatleriymiș... Farsçada Si; 30, Murg ise kuş manasındaymıș... 30 kuş aslında hepsi Simurg muș hepsi Birin yansımalarıymış... İnsanda tıpkı böyledir tüm yaşamı boyunca kurtarıcı arar kendine asıl hakikat kendisi iken kaf dağının ardındaki düşlere dalar... Dünyayı kendi arzu ve istekleriyle düşüncesinde yarattığı hırs, kıskançlık, bağımlılık, bencillik ve acılardan ibaret bilir... Gördüklerinin kendinin yarattığı ilüzyon dan ibaret olduğunu asıl olanın kendi hakikati olduğunu gormesiyle uyanır ve kendi küllerinden tekrar doğar... Tüm arayış yolculukları istek vadisinde başlar ve sonsuzluğunu keşfettiğinde son bulur.... İşin özü, arayışın kaf dağının ardında olsada, kendi küllerinden doğabiliyorsan simurg sensin aslında!..
EnelHak (Ben Tanrıyım) Mansur mutluluk içinde haykırmıştır: Enel Hak, Enel Hak... Ben Tanrıyım... Müslümanlar onu anlayamazlar. Gerçekten de, böyle şeyleri hiçbir mezhep anlayamaz. Onlar adamın delirdiğini düşünmüşlerdir, ama o deli değildi. Mümkün olan en aklı başında insandı. Onun egoist olduğunu düşündüler. Ben Tanrıyım diyordu. Bu yüzden onu öldürdüler. O öldürülürken, elleri kesilirken kahkahalar atıyor ve Enel Hak (Ben Tanrıyım) diyordu.. Biri sordu: Mansur, neden gülüyorsun? Seni öldürüyorlar. O dedi ki: Beni öldüremezler, ben bütünüm. Ancak bir parçayı öldürebilirsin. Bütünü nasıl öldürebilirsin? Ona ne yaparsan yap fark etmez. Mansurun şöyle dediği anlatılır: Eğer gerçekten beni öldürmek istiyorsan, en az on sene önce gelmeliydin. O zaman ben vardım. O zaman beni öldürebilirdin, ama artık beni öldüremezsin. Çünkü ben artık yokum. Senin öldürebileceğin egoyu ben, kendim öldürdüm. Osho
Eğer ben varsam yaratıcı da vardır demekten geri gidemiyorum. Ancak dinlerinde insan yapısı olduğu çok açık. Onu düşünebilen bir varlık var ise o da vardır. Ancak ona sıfat vermek bizim yapabileceğimiz bir olguda değildir.
Allahı bulan neyi kaybeder ve onu kaybeden neyi kazanır ?
Bulan varmı
Haşa atılıp da bulunacak birşey mi sandınız?
Bulduğunu söyleyenlerin düşünce deneyimlerini kavramlara dökmekten başka bir delilleri varmı
Var olanın ispatı yok olanın ispatından daha kolaydır !.. Yok olanı ispat edemezsiniz! Siz olmadığını ispat edemediğiniz gibi, Buna delil mi istersin? Binlerce delilden bir tanesi: Şu an ben ve siz var isek bizi yokluktan çıkarıp hayat vermeye tercih eden ve yaratan biri var demektir o ise Allah tır.
Neden islamın tanrısı? Neden diğer olası yüzlerce tanrıdan biri değil?
Bu sürece nasıl geldiniz onu sorabilir miyim? Hangi kaynakları okuduktan sonra Tanri'nin varlığını red noktasına geldiniz ?
Sorgulamak hayat felsefemdi herşeyi sorgularım yazdığımız şu harf ve rakamların şeklini bile sorguluyorum bazen herhangi bir kitaptan değil yani akıl ve mantıgın getirdiği bir nokta bu noktaya gelmek insanın kendi elinde değildir. 2+2 dört etmez bize öyle öğretildiği için dört deriz beni bu noktaya getiren bilgi kurandaki bilgilerin çoğunun daha önceki yazılı kaynaklardan alındığı şüphesiydi 4 yıl süren bir araştırma sonucu bu seviyeye geldim
Bayram Kolcak evet zaten kuran ı Kerim sürekli alıntı yapmıştır, başka kavimlerden, yaşam tarzlarından örnekler vermiştir.. Ta ki aklımıza yakın olsun biz anlayalım diye.. İnsanları. Muhatap alan bir kitabın elbet insanlık seviyesinde olmadı lazım.. Eğer kuran ı Kerim insanlar yazmış olsaydı yada başka fikirleri karıştırsalar dı hz Muhammed Asm. Zamanında yaşayan müaeylime i Kezzab gibi aleme rezil ve rüsva olurlarda
Bayram Kolcak doğru bir yerden yola cikmissiniz. Kuranı kerim değil sadece, tevrat ve incilin kökenleri sümer tabletleridir. Doğru bir tespit bu. özellikle yaratılış efsanesi, tufan olayı, habil kabil meseli ve daha benzer şeyler sümer tabletlerinde mevcut. Ki bu tabletlerin insan yazımı olduğunu çok iyi biliyoruz. Modern kaynaklardan örnek verebilirsiniz. Okuduğunuz eser, yazar ismi ?
Serhat Saba sizde bir efsanesiniz
Teşekkür ederm siz de oylesiniz ...
Kuran ı Kerim bize meydan okumuştur:
Hepiniz toplansanız bile ayetlerime benzer bir ayet yazmazsınız. Yazmak isteyenleri de tarih bize gösteriyor
●▬▬ DELİ__Halil CİB-RANdan ▬▬● ;
Çok eski günlerde, sözün ilk titreşimleri dudaklarıma henüz geldiği zamanlarda, kutsal dağa çıktım ve Tanrı`ya diz çöktüm, Efendim, ben senin kölenim. Senin sırrın benim yasam olacak ve sonsuza kadar ona itaat edeceğim.
Fakat Tanrı cevap vermedi ve şiddetli bir fırtına gibi uzaklaştı.
Ve ben bin yıl sonra kutsal dağa çıktım ve
Tanrı huzurunda tekrar diz çöküp dedim ki Yaratan, ben senin yarattığınım. Sen beni balçıktan şekillendirdin ve ben tüm varlığımı sana borçluyum.
Ve Tanrı cevap vermedi, onun yerine bin kanadı varmış gibi hızla uzaklaştı.
Ve bin yıl sonra kutsal dağa tırmandım ve Tanrı huzurunda tekrar diz çöktüm ve dedim ki,`Baba, ben senin oğlunum. Bana merhamet ve sevgiyle hayat verdin ve ben de sevgiyle ve ibadetle senin krallığını sürdüreceğim.
Ve Tanrı cevap vermedi ve uzak tepeleri gizleyen bir sis gibi uzaklaştı.
Ve bin yıl sonra yüce dağa tırmandım ve
Tanrı huzurunda tekrar diz çöküp dedim ki,
TANRIM, AMACIM, TAMAMLAYICIM; BEN SENİN DÜNÜNÜM VE SEN BENİM YARINIMSIM!. BEN SENİN TOPRAKTAKİ KOKUNUM VE SEN BENİM GÖKLERDEKİ ÇİÇEĞİMSİN VE BİZ GÜNEŞİN ÖNÜNDE BİRLİKTE GELİŞİRİZ.
O zaman Tanrı bana doğru eğildi ve kulaklarıma tatlı sözler fısıldadı ve denizin kendisine doğru koşan bir dereyi kucaklaması gibi beni kucakladı. Ve vadilere ve ovalara indiğimde Tanrı da oradaydı.
SİMURG SENSİN ASLINDA!...
Söylenen odur ki, tüm kuşların padişahı olan Simurg kaf dağının ardında yaşarmış ve herşeyi bilirmiş...
En büyük özelliği ise kendini ateşinde yakıp, küllerinden yeniden doğmasıymış...
Günlerden birinde tüm kuşlar sıkıntıya düşer ve kendi aralarında istişare ederler, kendilerine bir kurtarıcı bulmaya karar verirler.
Hüdhüd, kuşların rehberidir onlara Simurg;un yaşadığından bahseder ve ona ulaşabilmek için çok zorlu 7 vadiyi geçmeleri gerektiğini anlatır.
Kuşlar bu yolculuğu kabul edeler yola koyulurlar...
Vadiler sırasıyla; istek, aşk, marifet, istiğna, vahdet, hayret, ve yokluktur..
Yol o kadar zorludur ki daha ilk vadide vazgeçen, geri dönenler olur..
Kimi dünyevi arzularına yenik düşer, yem isteği ile bir yerlerde kalı, kimi bildiğini zannedip yollarda kaybolur, öteki geride bıraktıklarını özler dayanamaz, beriki yoldan şikayet eder, bülbül gülünü ister, kumru sevdiğini özler, kartal tepelerine hasret kalır...
Bir çoğuda hastalıklarla devam edemez, kimiside gönlünü kaptırır yolda göze hoş gelen şeylere ve amacını unutur...
Bir kısmı da şüpheye düşer simurgun hayal olduğunu düşünerek geriye döner..
Kaf dağına vardıklarında kala kala 30 kuş kalmışlardır...
Simurgu beklerden birde ne görsünler uğruna dağları tepeleri aștıkları, aç susuz uykusuz kaldıkları acı çektikleri Simurg aslında kendi hakikatleriymiș...
Farsçada Si; 30, Murg ise kuş manasındaymıș... 30 kuş aslında hepsi Simurg muș hepsi Birin yansımalarıymış...
İnsanda tıpkı böyledir tüm yaşamı boyunca kurtarıcı arar kendine asıl hakikat kendisi iken kaf dağının ardındaki düşlere dalar...
Dünyayı kendi arzu ve istekleriyle düşüncesinde yarattığı hırs, kıskançlık, bağımlılık, bencillik ve acılardan ibaret bilir...
Gördüklerinin kendinin yarattığı ilüzyon dan ibaret olduğunu asıl olanın kendi hakikati olduğunu gormesiyle uyanır ve kendi küllerinden tekrar doğar...
Tüm arayış yolculukları istek vadisinde başlar ve sonsuzluğunu keşfettiğinde son bulur....
İşin özü, arayışın kaf dağının ardında olsada, kendi küllerinden doğabiliyorsan simurg sensin aslında!..
EnelHak (Ben Tanrıyım)
Mansur mutluluk içinde haykırmıştır: Enel Hak, Enel Hak... Ben Tanrıyım... Müslümanlar onu anlayamazlar. Gerçekten de, böyle şeyleri hiçbir mezhep anlayamaz. Onlar adamın delirdiğini düşünmüşlerdir, ama o deli değildi. Mümkün olan en aklı başında insandı. Onun egoist olduğunu düşündüler.
Ben Tanrıyım diyordu. Bu yüzden onu öldürdüler. O öldürülürken, elleri kesilirken kahkahalar atıyor ve Enel Hak (Ben Tanrıyım) diyordu..
Biri sordu: Mansur, neden gülüyorsun? Seni öldürüyorlar. O dedi ki: Beni öldüremezler, ben bütünüm.
Ancak bir parçayı öldürebilirsin. Bütünü nasıl öldürebilirsin? Ona ne yaparsan yap fark etmez.
Mansurun şöyle dediği anlatılır: Eğer gerçekten beni öldürmek istiyorsan, en az on sene önce gelmeliydin. O zaman ben vardım. O zaman beni öldürebilirdin, ama artık beni öldüremezsin. Çünkü ben artık yokum. Senin öldürebileceğin egoyu ben, kendim öldürdüm.
Osho
Mantıkut tayr feridüddin attar
Hep hissettiğimi yazmışsınız Bayram bey...
Eğer ben varsam yaratıcı da vardır demekten geri gidemiyorum. Ancak dinlerinde insan yapısı olduğu çok açık. Onu düşünebilen bir varlık var ise o da vardır. Ancak ona sıfat vermek bizim yapabileceğimiz bir olguda değildir.
Sen öldüğündede tanrı ölüyor olması lazım
Bayram Kolcak benim için ölüyor zaten
Bayram Kolcak onu düşünebilen bir varlık olmasa onun olmasının bir mantığı kalmaz
Bilinmeyen bir hazine iken kimsenin ondan haberi yoktur