"İnsanları yok ediyorlar, biliyor musunuz? Çalıştırarak yok ediyorlar. Ya hapishane köşelerinde veya fabrikalarda. Ben bir zamanlar Nefedof'un fabrikasında çalışmıştım. Buna çalışmak denemezdi ya, adeta bir kaleye hapsedilmiştim. Patron, bir şarkıcı kıza altın vazo hediye etmişti. İşte bu beni çok yaraladı. Yani bütün emeğimiz ve gücümüz böyle vazolar alınıp hediye edilsin diye kullanılıyor, biliyor musunuz?"
Maksim Gorki / Ana
Tunahan Tatlidil
T
İnsanların hayatlarını çalıyorlar. Ödediğimiz herşeyi hayatımızla ödüyoruz. En güzel en verimli saatlerimiz bazen gül olup kuruyor. Bazen vazo oluyor değmez birinin evinin bir köşesine. Bazen de banka faizleri altında yıllarımız bile değersiz kalıyor. İnsan kendine nasıl bir değer biçer bu hayatta. Ömür dediğin neye yarar bir ev parasından bile ucuzken...
Hediyeleşmek hoş bişey lakin dediğiniz gibi bu konuyu israf boyutuna gelmesi üzücü... Saygılar Fikret bey sağolun
Hayatta her şey göstermelik olunca, insanlık değer kaybedince ömrümüzü neye harcadığımız konusunda afallıyoruz işte. İşin derinlerine inersek. Erkek evladı olan fukara insanların işi çok zorlaşıyor. Çocuk evlilik çağına gelldi. Düğün yapacan ama 20 bin le sadece evini düzersin. Ev düzmenin içinde neler var? İşe yarar yaramaz her şey.
Sadece düğünü kurmak 10 bini geçiyor maalesef.
Evimizde koltuk takımı var yepisyeni ama hanım istiyor diye 6 bin lira var bi koltuk takımı al. Niye onu da 2 sene sonra atsın diye. İsraf...
Veya ayakkabılığımda 3-4 çift ayakkabım var yepyeni. Gidip bi tane daha alıyorum. Niye? Çünkü moda.
Allah bağışlasın evlatlarimizı, benimde oğlum var.. Her geçen gün herşey yenileniyo ve farklılıklar hayata geçirilmeye çalışılıyo... Özendikleri hayat için ömür tüketen gençler henüz bunun farkında değiller... Huzurun olacak gerisi hikaye
Anlatmak istediğim gerçekten ömür geri gelmiyo. Boşuna harxadıklarımızla belki bir aile sıcak bir kış geçirebilirdi. Hiç düşündük mü? Altın bir vazo veya soğuktan kurtulmuş gülüşen çocuklar. Hangisi???
Belki günlerdir bir annenin başının etini yiyen aç bir çocuk. Aldığımız elbise. Olmasın benim böyle elbisem, eşyam.
Fikret Yeşilırmak yazdıklarınız çok güzel. Ama bu yaşam içinde pollyannacılık olmaz mı bu dedikleriniz. İki gönül bir olunca samanlığın seyran olmadığını gören insanları düşününce. Saygılar
Belki mutluluğun eşyada değilde gülen yüzlerde olduğunu anlatmak gerek artık evlatlarımıza.
Keşke her birine kucak açabilseydik
Muhakkak... Çok haklısınız
Bir yerde okumuştum. Yabancı bir aile çocuklarına doğum günü yapmak yerine bir aileye kışlık yakacağını almıştı. Burada çocuğa verilen mesajı bi düşünün.
Çocuklara sadece kitap okumak değil bu tür farkındalıklar kazandirmakta merhamet duygularıni kamcılayan çok önemli bir farkındalık... Allah razı olsun Fikret bey.. Varolun
Buldum Yeşim Alayguevenci hanım. Ama burada cevabım sizeydi zaten. Belki mutluluğun eşyada değilde gülen yüzlerde olduğunu anlatmak gerek evlatlerımıza. Bir derviş bakmış parmaklarına. Tarağa ne gerek var, saçlarımı taramak için parmaklarım yeter. Avcuna bakmış ne gerek var tasa su içmek için avuçlarım var demiş ve atmış tarağını tasını. Gerçekten para harcadığımız şeyler gerekli mi? Bu alışveriş çılgınlığı aldı başını gidiyor. Herkesin durup bi düşünmesi gerekir. Yalancı mutluluktur eşyalar. Gerçek mutluluğu bulabilenlerden olmamız dileğiyle...
Fikret Yeşilırmak bende bu felsefe ile yaşıyorum. İhtiyacım kadarı. Söyledikleriniz çok doğru çok güzel ama hayat buna müsade etmiyor ki! Yaşam için gerekli olan ihtiyaçlarımız var. Çalışmak sorgulamadan hayat mücadelesi için şart abartıya kaçmadan. Sonuçlara bakarsak yaşam mücadelesinden vazgeçmemiz gerekir. O nedenle mecburende olsa önce meta. Saygılar... Diğer türlü söylediğiniz herşey güzel herşey doğru ama hayat işte.