Kur-an da uzay ve yaratılışla ilgili ayetler

Kur-an daki toplam surelerin yaklaşık 1/6 sı yaratılış, yıldızlar ve uzayla ilgili olay ve konulardan isim almış olması onun gök bilimi ile ilgili yönünü göstermesi bakımından ilgi çekicidir.

| Fahruddin er-Razi

S
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
28
28 CEVAP

Hazır konusu açılmışken hem mucizeci Müslümanlara hem de "geçmişteki bilim"i küçümseyen günümüz bilimi aşıklarına bir eleştiri yapmak isterim.

Benim bildiğim; insanlığın bilim adına bildiklerinin kaynağı sadece hesap, deney ve gözlem değil aynı zamanda geçmişten gelen "bilgi birikimi"dir. Geçmişteki insanlardan çok daha zeki varlıklar değiliz, biriktirilmiş bilgimiz onlar sayesinde onlardan daha fazla olduğu için ilerideyiz diye düşünüyorum.

Geçmişteki bir insanın bilim insanlığını sorgularken günümüz bilimsel bilgisine göre kıyaslama yapmayız. "Salağa bak ya güneş dünyanın etrafında dönüyor demiş keh keh keh" demeyiz, yaptıklarına, çalışmalarına, yöntemlerine ve ortaya koyduklarına bakarak "bilim insanı" deriz. Yani bizim ulaştığımız bilimsel bilgimizle uyuşmamasının bir önemi yoktur.

Aynı şekilde o dönemde bu şekilde bilim insanlarınca ulaşılmış ve yayılmış tüm bilgiler de o zaman için "bilimsel bilgi" olmalıdır. Dönemin bilimsel bilgisi.

Kuran'da da bu şekilde bilimsel referans çok vardır. Bazı detaylar günümüz bilimsel bilgisi ile örtüşmese de Kuran'ın bilimsel bilgi içerdiği iddiası "döneminin bilimsel anlayışı aynen kullanılmıştır" dipnotuyla birlikte doğru olarak görülebilir. Fakat mucize avcılarının aradığı türden günümüz bilgisine dair bir detay mevcut değildir. Olması da mantıklı değildir.

D

Yahu, dinsel kaynak ile bilimsel veya en olmadı "meraksal" araştırmayı nasıl bir tutarsın? Birisi kendi tanrısını övmek, gücünü göstermek ve ahlaki atmasyonlarını temellendirmek için kitap hazırlayıp insanları savaştırıyor, ötekisi genelde bireysel takılıp kendi çabalarıyla bir şeyleri çözmeye uğraşıyor. İslam zamanlarında sağlam gök bilginleri vardı. KAbul. Bunların bir kısmı da dini temellendirmeler yapma amacıyla harekete geçti. Kabul. Ama hiç birisi "merak" duygusundan öte bir itki de kullanmıyordu.

Selçuk Kenis 6 yıl

Gözünüzü nefret bürüdüğü için okuduğunuzu anlamıyor olabilir misiniz? Şimdi ben günümüzün bilimsel anlayışı ile KELOĞLAN HİKAYE KİTABI yazsam, bunda da bir şekilde DUYDUĞUM VE BİLDİĞİM KADARIYLA karadelikten falan bahsetsem bilimsel kaynak veya matematiksel araştırma ile nasıl ilgisini kurabilirsiniz? Sadece bildiklerimi duyduklarımı cümle içinde kullanmış olurum. Benim de söylediğim bu örneğe benziyor. Kuran bilim kitabıdır mı dedim? Dipnot diye yazdığım yeri görmediniz mi?

Deniz Gulcu 6 yıl

Bir eylemi yaptığında onun "amacı" da o eylemin anlamına katılır. Kastettiğim oydu. Kuranın bilimsel referansları yoktur efendim. Kuranda bilime dair hiç bir şey yoktur. Neden? Çünkü kendisi zaten bilimsel verilerden değil, mitolojilerden beslenir ve her şeye mitolojik anlam yükleyerek açıklama yapar ve bu açıklamaları, kendi ahlaki iddialarını temellendirmek için kullanır. Tanrının beni çok sevdiği için elini omzuma koyduğu ve bu yüzden bu dünyada kısılı kaldığımdan bahsedersem, bu bilimsel bir yazı olmaz. Aksine, kendimi yüceltmek için yazdığım bir yazı olur. Fakat, şeylerin doğaları gereği yere doğru düştüklerini anlatırsam bu o dönemin bilimsel iddialarından birisi olur. Aradaki farkı görüyor musun? Birisinde hiç bir bilimsel dayanaktan güç almadım. Aksine "tanrı" gibi bir kavramı "tanrının elini omzunda hissetmek" gibi mitolojik bir ögeyi ele alarak, sadece atmasyonla bir takım şeylerden bahsettim. Ve, konuşmaya devam etseydim, muhtemelen öyle şeyler söylemeye başlayacaktım ki o dönemin bilimsel anlayışıyla bile ters düşen bir takım iddialarım olacaktı.

Selçuk Kenis 6 yıl

Selçuk Kenis hala anlamıyorsunuz. Bir önceki yorumumdaki ilk cümleye dikkatinizi çekerim. Sizin mantıklı sandığınız eleştirileriniz benim keloğlan hikaye kitabımın içindeki karadelikte kayboluyor.

Deniz Gulcu 6 yıl

Hayır, sen anlamıyorsun. Senin o keloğlan kara delikte maceran, senin yazını pekala da bilimsel bir eser yapmasa bile bilimden esinlenmiş bir eser yapar. Ama, kuranda böyle bir şeyin olmadığını, "anlam ve amaç"ı bakımından da olamayacağını söylüyorum.

Selçuk Kenis 6 yıl

Ben nasıl ki şimdi keloğlanın maceraları kitabını yazarken SÖYLEYECEKLERİMİ/MESAJIMI İFADE ETMEK İÇİN kendi DÖNEMİMİN BİLİM ANLAYIŞINI ARAÇ OLARAK kullanarak oluşurabileceksem o dönemde bir kitap yazsam aynı şekilde KENDİ döneminin YAYGIN bilim anlayışını ARAÇ OLARAK kullanabilirim. Ayrıca insanlara kendi mesajımı anlatmak istiyorsam insanların bildikleri/AŞİNA OLDUKLARI bilgileri araç olarak kullanmak mantıklıdır zaten. Bu şekilde yapmam benim kitabımı bilim kitabı yapmaz, sadece bilimi cümle içinde geçirmiş, kullanmış olurum. Keloğlan hikayesinde asıl amacım zaten karadelik hakkında bilimsel bilgi vermek değildi.

Deniz Gulcu 6 yıl

Geçmişte yaşasaydım düz dünya anlayışını yani dönemin YAYGIN EVREN/TIP/DİN bilgisini ARAÇ OLARAK kullanırdım. Kaloğlan göğün birinci katına çıkmış orada şunu görmüş falan derdim. "Keloğlan hasta olmuş çünkü ellerini iyi yıkamadığı için içine görünmeyen cinler girmiş" falan derdim. Bildiğim kadar.

Deniz Gulcu 6 yıl

İşin ilginci; şu anki bilimsel bilgimle geçmişe gitsem ve amacım bilimsel bilgi vermek değil de herhangi bir konuda insanlara mesaj vermek -ve ikna etmek- ise yazacağım kitabı şimdiye göre değil o zamanın insanlarının EVREN/TIP/DİN bilgisine GÖRE oluştururdum. Amacıma ancak böyle ulaşabilirdim zaten.

Deniz Gulcu 6 yıl

Hala anlatamıyorum. Bu son mesajım olacak. Bak, ben iddia ediyorum ki "kuran hiç bir bilimsel içerik, referans, dayanak içermiyor." Buradaki "bilimsel içerik"ten kastım, günümüzdeki bilimsel bulgu ya da iddialar değil, o dönemdeki bulgu ve iddialar. Bunun sebebi olarak da "amaçlılık"ı ve işleyiş şeklini koyuyorum. İlgili temellendirmeyi de yukarıda yaptım. Senin keloğlan hikayen, bir hikaye. Kuran bir hikaye değil, din kitabı. Arada hem amaç, hem de işleyiş olarak fark var. İnsanlar bu iki esere farklı farklı yaklaşacak, metinler birebir aynı olsaydı bile karşılıkları ve anlamları bambaşka olacaktı. Haliyle, içeriğindeki sözlerin kaynağı da... Başka bir şey yazmayacağım.

Selçuk Kenis 6 yıl

Geçmişte bilim din ile iç içedir, hatta bir çok bilim adamı aynı zamanda din adamıdır. Zira Tanrı'nın (veya kimi dinde tanrıların) mekanı olarak bilinen gökyüzünü gözlemleyenler (ve dolayısıyla sistematik şekilde işleyen ve doğru/yanlış bazı sonuçlara ulaşıp devam ettirenler) de, bunları sürdürecek "kaynağa" sahip olanlar da bunlardır.

Deniz Gulcu 6 yıl

Bak gene kendimi tutamadım. En "benim" diyen özgün sanat eseri, zorunlu olarak neye değinecektir? Var olanlara. Değil mi? Sıfırdan, daha önce hiç görülmemiş bir şeyi anlatmak mümkün mü? Değil. Şunu öncül olarak koyayım: Bir olguyu gözlemlemek, bilim değildir. Hiç bir çağda bilim böyle algılanmamıştır çünkü "bilgi" ile ilgilidir mevzu. Görmek değil, açıklamak ile ilgili. Haliyle, ortada görünen bir şey varsa, bunun ne olduğuna dair yargıların bir kısmı bilimsel olabilir. Ötekiler atmasyondur (bu ayrımı bilim felsefesi belirler ama o konuya girmeyeceğim şimdi. Hangi iddianın bilimsel olduğunu hangisinin olmadığını bilebileceğini düşünüyorum) Şimdi, elimizde ne var? Çeşitli şekillerde gözlemlenmiş, diğerlerinden farklı gibi duran bir takım ışıltılar. İslam da diğer dinler de bu ışıltılara, tamamen dini amaç ve formatlarda açıklamalar getirirler ve bu açıklamaları, kendi iddialarını güçlendirmek için kullanırlar. Haliyle, ortada bir "o dönemin biliminden referans alma" veya esinlenme durumu yoktur. EDİT: O dönemki blim insanlarının genelde dini bütün insanlar olduklarına karşı vereceğim cevabı yukarıda vermiştim zaten ama tekrar edeyim. Evet, o insanlar dindardı muhtemlen ama o insanların yaptığı şey bilimdi. Çünkü, işin içinde merak ve açıklama girişimi temeldeydi. Kitapta bahsi geçen şeyleri temellendirme güdüsüyle değil, görüneni anlatma ve kitaptakiyle uyumuna bakma güdüsüyle hareket ettiler. Bunu yapmayan bir takım imam gazalidir, ne bileyim o tipten insanlardır falan, onlar da düz teolog olarak kaldı.

Selçuk Kenis 6 yıl