Farz edelim bir yaratıcı var. Gerçi inançlıda farz etmenin ötesinde bir gerçeğe sahip değil ya.
*Arif olana tarif gerekir mi?
*Yada arifin dini olur mu?
*Aklı eren kimsenin kutsal bir kitaba ihtiyacı var mı?
*Tanrı madem akıl ile bulunacak bir şey ise, bu çağda kuran ve Tevrat gibi kutsal metinlere ne gerek var.?
*Tanrı ispatı inançlı için cok mantıklı ve akılcı bir gerçeklik ise, kutsal kitaplar yolu ile tanrı gerceklerini ispata gitmeleri, akla hakaret değil mi?
*Peki kutsal kitaplar olmasaydı, insanlar yinede aynı tanrıyı bulacak mıydı?
(son soru ap ayrı bir sorudur. Ona dikkatli ve düşünerek cevap verelim )
Gören Dardağan
G
Hayır bu şekilde bulamazlardı türk lerdeki gök tanrıdan biliyoruz veya şemanizim ve de ezdüşlük da ama mutlaka birini bulur larda
her şey ilkel insanlarıng. T korkusuyla başladı.
Bütün soruların cevabı Hayır ise o zaman bu din doğru bir din mi?
Kutsal kitaplar olmasaydı insanlar elbette ki Tanrı inancına sahip olurdu ki nitekim olmuşturda. Ama Yehova'yı ve Lah'ı bulmaları tabii ki de söz konusu olmazdı. Çünkü kutsal kitaplar dışında bu Tanrıların başka herhangi bir yerde herhangi bir şekilde varolduklarına dair bir iddia yok. Ilk Çağlar'da yazı ve dil anlayışı yoktu. Ancak insanlar totemcilikle ve içinde yaşadıkları dünyayı anlamlandırma yeteneğiyle çeşitli şekillerde şöyle ya böyle bir çeşit Tanrısal inançlara sahip oldular. Kutsal olduğu iddia edilen Çağ'a geçmiş ve tarihsel olduğu ibadullah belli olan kitaplara gelince, bu kitaplardaki Tanrı tanımının, teolojideki standart mutlak yaratıcı kavramıyla örtüşmesi bir yana dursun bunu düşünmek dahi yaratıcı kavramına karşı bir saldırıdır. Tevrat'ı okuyanlar bilirler. Bu kitapta geçen bilgilerin Tanrı'nın ruhundan ilham alınarak yazılmış olmasına imkan ve ihtimal yoktur. Aynı şey İncil ve bir nebze de olsa Kuran içinde geçerlidir. Bana sorarsan kutsallık atfedilen bütün kitaplar insanlığın bilinmezlik ve belirsizlik içerisinde geliştirdiği anlamlandırma ve evrene dair bir mitos (anlatı) üretme yeteneklerini keşfetmeleri sonucunda ürettikleri metafiziksel kavramları yine evrene ve yaşamın amacına atfederek yücelttikleri zengin edebi eserlerden başka birşey değildir. Bu yalan söyleme ve bilinmeyene bir anlam ve irade atfetme yeteneği insanlığa olağanüstü zengin edebiyat ve mimari sanat yapıtlarını kazandırmıştır. Aslında bakarsan dinin en güzel ve en ilginç yanı da budur. Din doğayı ve yaşamı anlamlandırma sanatıdır. Bir sanattır..
Can Çıkla şimdi senin yorumuna istinaden bir post açacam ve özelikle senden cevap isteyeceğim.
Eğer böyle büyük bir güç; bir tanrı varsa... Mükemmel olmalı... Anlatımdan kurguya kadar binlerce hatası olan, birbiriyle çelişen cümleler içeren bu kitapların insan DÜZDÜR mesi olduğu şu götürmez bi gerçek... Eğer belli bir zaman diliminde, belli bir insanın hayal dünyasında bi tanrı şekillenmişse; başka bir zaman diliminde farklı bir insanın hayal dünyasıyla elbetteki çok başka bir tanrı imgelemi olacaktır... Hatta bu ekolojiye göre bile değişebilir... Örneğin islamiyet arap coğrafyasında ruh bulmuştur... Deve, Hurma dan başka bitki ve hayvanın belirtilmediği bi kitap, kutuplarda doğsaydı, ayılardan bahsedecekti... İçeriği bile ortama göre şekillenecek bir kitabın; tanrısı aynı olabilir mi?
ibrahim peygamberden bahserdim bu son soruna cevap olarak yani önce yıldza tanrı demesi sonra aya sonra güneşe ve sonra hiçbirinin olamıyacağını... Ama bu tanrıya ve kitaplara inanmayanlar için geçerli bir önerme olmayacaktır. O yüzden yahudi olduğu halde incilin tanrısına değilde spinozanınki gibi bir tanrıya inanıyorum diyen einstein daha geçerli bir örnek olıcak sanırım
birde eğer tanrı varsa mükemmel olmalı yarattıklarıda mükemmel olmalı paradoksu var önümüzde bi düşünsenize yaşadığımız hayatta her şey mükemmel olsaydı.. Ne demek istediğimi sakin kafa ile biraz düşündüğünüzde anlayacaksınız
.insanoğlu Fosil kayıtlarına göre anatomik olarak çağdaş insan tanımına uyan en eski fosiller 195.000 yıl öncesine aittir[9] ve Afrika'da bulunmuşlardır.......İnsanın düşünsel evriminde Tanrı inancı soyut düşüncenin gelişme süreciyle bağlantılanır. İlk tanrılar somut, kendilerinden bereket, korunma gibi belirli amaç ve umutlar beslenen, kişisel tapınmalarla ilgilidir.
Sosyolojinin kurucusu kabul edilen Auguste Comte insanın düşünsel evrimde 3 aşama geçirerek tek tanrıcılığa ulaştığını söyler. Ona göre:
1. Basamak’ta, insan, çevresindeki eşyayı canlı, akıllı varlıklar olarak düşünmüştü; putçuluk (fetişizm dönemi),
2. Basamak’ta, insan, çevresindeki olayların görünmez varlıklarca yöneltildiğine inandı; politeizm (çoktanrıcılık),
3. Basamak’ta, insan, bu görünmez varlıkların tek ve büyük bir iradenin yönetimi altında bulunduğu inancına vardı; tektanrıcılık (monoteizm).[2]
Daha sonra bu tanrıların aile, kabile ve şehir tanrılarına dönüştüğü düşünülmektedir. Bir sonraki aşama ise tanrılara soyut sıfatlar verilmesi, diğer tanrıların (panteon) isim, sıfat ve özelliklerinin baştanrılarda toplanmasıdır. Bazen de bu tanrılar bir sonraki kültürde baş tanrının yardımcılarına (melek), cin, şeytan gibi varlıklara dönüşür. Bu gelişimde Marduk'un tektanrıcılık açısından ilk örnek oluşturduğu düşünülmektedir.
Örneğin Sümerlerin 50 kadar tanrısının ismi sonraları Marduk'a verilmiş ve tektanrıcılık yönünde adımlar atılmıştır.[3] Bu tanrının birçok özelliklerinin Yahudi tanrısı Yahova'ya taşındığı, Hammurabi kanunlarının da Yahudi şeriatının temelini oluşturduğu ifade edilmiştir. Samuel Reinach, Orpheus adlı kitabında "Eğer Musevi kanunlarının Musa’ya Tanrı tarafından yazdırıldığı doğruysa, Tanrı, Hammurabi’nin yapıtını aşırmış demektir." ifadesini kullanmıştır.[4]
Bu açıdan bakınca Marduk tektanrıların ilkidir, Mısırlı IV. Amenotep'in tek tanrısı Aton (MÖ 14. yüzyıl)'dur. Ne var ki Buhtunnasr, Marduk'un tektanrı olduğu inancını sadece kendi taşımış, ulusuna yaymak gücünü gösterememiştir.
İlahiyatçı görüşlere göre tektanrıcılık baştan beri insanlığın benliğinde bulunan bir inançtır.
yani insanoğlunun var oluşu ile tek tanrıcılık dinler arasında uçurum var eger tanrı varsada bu aradakı zamanı yoksaymış olmalı saygılar....
Mesele islam din öğretisinin Kuran i direk Tanrı dikte ettirdi şeklinde aptalca bakış açısında. Yoksa ortada arif in aklı ve kalbiyle bulduğu Tanrı ile bir sorun yok ki. Isa hiç bir zaman ben Tanrı ile konuştum şunu şunu dedi diye bir laf etmişe benzemiyor. Isa kendi aklı ve kalbiyle bulduğu gerçekleri insanlara anlatmış. Yani söylediği her söz aslında sadece ve sadece insan sözü. Fakat sıradan insan sözü değil elbette. ariflerin erenlerin sözü. Mesele aslında bu kadar basit. Fakat işin içine devletler ve bir meslek kolu olarak din adamlığı girince iş yozlasiyor
İSA, tanrı ile konuştum demedı ama, hz. Muhammed görüştü:)
Görüşürken yanında mıydınız? arif..
Yapılan tüm tanrı tanımlamaları birer halüsinasyon ürünüdür. KESİN doğru olan şey, yaratıcının kimliği hakkında hiçbir şey bilmediğimizdir
ben yoktum ama, müslümanlar öyle söylüyor..
Müslümanlar bile kendi arasında yüzlerce tarikata, mezhebe bölünmüşken... Sen hangi Müslümanlardan bahsediyorsun? Ben müslümanların bile kendi içinde binlerce Allahı olduğunu düşünüyorum...
Bugüne gelene kadar üzerine bire bin katılmış bir kitaptır; kuran... Her alime göre farklı yorumlanan, farklı bir sürü meali olan bi kitap...
Miraç hikayesi farklı farklı yorumlanan ayrı bir konu. Ama vahyin tamamina ilişkin bir mevzu değil. Öyle olsa Tanrı heralde bir kerede derli toplu bir kitabı verir geçerdi.. Ama vahiy bu demk değil. Vahiy Tanrıyı bulma yolundaki kişinin arayışı sırasında buldukları ve dönemin sosyal olaylara getirdiği yorumlar esasında. Bunu teistlere anlatmak çok zor. Böyle söyleyince kutsal değilmiş gibi gelir onlara.
3 semawi dinde aynı kaynaktan beslenir.. 3ü de ortadoğu dinidir.. Hepsi zamanın kanunları ve hükümdarlarından oluşuyor yuşa israil komutanı vb gibi gibi peygamber niteledıklerımz
Miraç, filan yok allah kalkıp einstein ile görüşmeyıp muhammedle görüşüyorsa o tanrı bıraz sıkıntılı
Belkide tanrı maddesel oluşumu yaratırken mükemmel fakat bilinci yaratırken kusurluydu.
Yaratıcı degıl biz doganın en olumlu en güzel ve en isabetli degısımı sürecınde, insan denen canlıyı kendi bağrında yoğurarak en dogru zamanda ve dogru yerde uzun zamana yayarak ewrılmemize musade etmiştır.. Bende bi türk olarak TENGRİYE ve doğaya tesekkurlerımı sunuyorum
postta tanrının yorumunu gören varmı?
Kendi varlığını ispat edemeyen bir tanrı olabilirmi?
Peki varlığını ispat etmeye çalışmak o tanrıya yapılacak en büyük hakaret değilmidir?
Yaratılmış aciz bir varlıksın. Sen ondan dahamı üstünsünde bir ispat peşindesin?
Allah,,,kullanmamız için akıl verdiğini düşünüp bu aklı kullanmaya cüret etmemek samimi gelmiyor... Her konuda kullana bileceğim aklı, söz konusu din olduğu zaman kapatmam samimi bir istek değil.. Zira birşeyin doğruluğunu anlamak için o şeyi sorgulamak gerekir...
Bize aklı veren allah, onu anlayacağımız şekilde yaratabilecekken bunu yapmamışsa suç benim değildir... Eğer aklım yetersiz ise bunun sorumlusu bana aklı verendir...
Niye yaradan bizi aciz yaratmış Sinan Aftekin? Fikrin var mı?
Bu nasıl bir ego ki; aciz insanlar yaratmış ve onların sefilliklerini izliyo... Sinema mı burası?
Aciz olma durumu iman edenler icin gecerli. Onlar aciz olduklarina inaniyorlar. Dikkatli okursaniz inanan adina empati var orda.
Ben dikkatli okuyamıyom kardeş... Gözlerimde bir aciziyet var... Allah vergisi...
Son soru benimde sık sorduğum can alıcı soru. Hiç din kutsal kitap diye bişey olmasaydı acaba tanrı kavramımız olurmuydu?
Son soruya dair düşüncem: İnsanlar ilk zamanlarda bilmedikleri korktukları şeylere isim takıp bunları yücelterek tanrıları yaratmış olarak dinler kitaplar türettiyse, düşününce, günümüzde bilgi çağında neyin nasıl olduğunu öğrendikçe tanrıların maskelerinin düşmesi gerekirdi, bilmediğine inanıp körü körüne bağlandığından korkularını sökerek ölümüde kabullenseydi insanoğlu belkide tanrı ve kitapları değilde evrensel haklar, kanunlar, yasalar tasarlanabilirdi kimsenin dışlanmadığı herkesi kapsayan doğa yasaları gibi..! Diye düşünüyorum
Diğer post da klasik sormuştumda havada kaldı şimdi evrenin ilkel dönemlerinde uzayın bir yerinde nötronken şimdi bir maymunun içini açıp onu tedavi edip geri kapatıyoruz arada geçen bu mücizevi süreç tesadüfi yada tesadüfü boşverin nedensiz mi yaa bunu çözemiyorum bu nedensiz olamaz burda bir Tanrı eli var
Azra Şensoy ... İnsanlık tarihi 160 bin yıla dayanıyor... O günden bugüne olan insanların hepsi MAL mıydı? Kafaları çalışmıyormuydu? Günümüz ateistlerine kadar gelen zamanda hiç günümüz ateistleri kadar kafası çalışan yokmuydu buna biryerde dur diyebilecek? Tek günümüz ateistlerinin mi yüksek zekaları var? Yoksa 160 bin yıl içerisinde geçen trilyonlarca insanın mı? Kefeye koysak hanginiz ağır gelirsiniz? Yok tanrı üretmişler yok korkmuşlar çoşmuşlar.. Tek akıllı günümüz ateistleri öyle ya
Bilim ilerledikçe öyleymiş Saffet Snider
Bilmediğine inananlar anlasalar zaten inanmayacaklar da işte korkularını atamayanlar var demek ki
Bilim ilerledikçe? Bilim tesadüfe yer olmadığını söylüyor bilakis tanrının varlığını ispat ediyor. Tanrının olmadığına dair bilim hangi veriyi sunuyor? Bir iki argüman dükülünde faydalanalım o zaman bari?
Şimdiye kadar dökülen argümanları anlayıp faydalandığınıza emin misiniz Saffet Snider
Ben argüman falan görmedim? Ama faydalanabileceğimiz doneler bekleriz.
Tanrı neye benziyor diye çok sordum hatta ben kendimde zamaninda çok düşündüm, net bir yanıt alamadım.
Kurana bakarsan bacağında şalvar, şişman, sini suratli, sakallı elinde tesbihi olan hocalara benziyor
Tanrı Ruhtur.. Mahiyetini bilemeyiz Ruh diye bileceğiz.. Görmediğinimiz benliğimize yüklenmeyen bir bilgiyi nasıl bilebiliriz.. Onun için Tanrının zatı hakkında fazla düşünmenize gerek yok melek hn.
Kimse bilmiyor ki... Size anlatabilsin. Net yanıt alamadım dediniz ya... Ve bilmesi imkansız.. Peygamberler dahi bilmez.
Çok mantıklı. Bilmiyorum ama inanıyorum
Her dayandirdiginiz nokta bir bilinmemezlige çıkıyor.
Bu işin sağlamasını yapabileceğimiz görünür bir meteryal yok, o nedenle dinsiziz
Tanrının zatı bilinmez. Çünkü bu bilgi insanın programına yüklenmemiştir.
Gizli, cisim olarak görülmeyen, duyularla algılanamayan, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir. Hayâl, duygu, akıl ve düşüncenin de görülmeyip eserleriyle varlıklarının kesin olarak bilinmesi gibi. Akılların idrâk edemeyeceği kadar yüce ve azâbı gizli olan demektir.