Acıma ve merhamet duyguları evrimsel açıdan sadece empatiden mi ibaret?

Acıma ve merhamet duyguları evrimsel açıdan sadece empatiden mi ibaret? Yani ''dünya nüfusu zaten çok fazla zayıf olan elensin'' etik açıdan sorgulanabilir olsa da türümüz için daha sağlıklı değil mi?

T
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
26
26 CEVAP

evrim, deneyimlerden öğrenme ve taklit etme düzeyine erişmiş gelişmişlikte canlılarda sadece genetik değişimlerle ilerlemez. Genetik evrimin yanında kültürel evrim olarak adlandırabileceğimiz canlı dışı bir evrim de söz konusudur.
Acıma ve merhamet genetik olarak evrilen empatinin yandaş etkileri ve kültürel evrimin bir ortak sonucudur.
Tıpkı gruplaşma, anne çocuk sevgisi gibi hem kültürel, hem genetik mirastır.
Kökeni de daha çok toplumun yararından ve her insanın durumunun sürekli stabil olmamasından gelir.
İlkel bir toplumda hastaya acımazsanız ve yardım etmezseniz, hem onun iş gücü eksilmiş olur hem de başkaları da hastalandığında aynı şekilde yardım edilmiceği için toplumun populasyonu düşüşe geçer ve elenme olasılıkları artar. Empati, acıma, merhamet gibi çoğu duygunun ortak atasının ortak çıkarlar ve kolaborasyon olduğunu düşünüyorum.

2. sorunuza gelirsek. Zayıf değişken bir terimdir. Ortama göre farklı anlamları olacağı ve ortamın da sabit kalmadığını düşünürsek mutlak bir zayıf ifadesinden bahsedemeyiz. Dolayısıyla bizim yok etmeyi düşündüğümüz zayıflar aslında bize genetik çeşitlilik kazandırır ve ortamın değişmesi durumunda güç merkezinin onlara doğru kaymasıyla neslin devamını sağlarlar. Ortamın ne yöne doğru gideceğini tahmin etmek zor olduğu için tüm zayıflar potansiyel birer güçlüdürler.
Ama gelişmişlik düzeyimizi düşünürsek insanlarda işler bu şekilde yürümüyor çünkü genetik çeşitliliğimiz çok dar, dnalarımız %99.9 oranlarında aynı.
Bu dar genetik çeşitlilik teknoloji kadar hayatta kalmamıza katkıda bulunamıyor. Yani insanlarda zayıfların ölmesi daha sağlıklı olucaktır.
Bi sonraki sorun zayıfların ve güçlülerin kim olduğu.
Burada gideceğimiz yöne doğru güçlüler ve zayıflar değişiyor.
Eğer amaç neslin devamında garantiyse o zaman güçlüler biraz önce konuştuğumuz teknolojiyi ileri taşımaya en çok katkı sağlayabilecek insanlar. Yani en zeki ve çalışkanlar.
Fakat insanların hayatta en büyük amacı haz almak. Toplum amacını da maksimum haz elde etmek üzerine kurarsak o zaman güçlüler en zeki ve en çok zevk alabilenler olur.
Her iki türlü de ortak payda zeki olmak. Dolayısıyla belli bir zeka altındaki insanların elenmesinin toplumun sağlığı için yararlı olma ihtimalinden bahsedebiliriz.
Burada sıkıntı insanların zekaları ile yaşama içgüdüleri ve üreme hızları arasındaki ters korelasyon.
Yani tahmin edilemeyen sonuçlar ortaya çıkabilir.

D